Çekilip sonra kabuğuna küskünlüğün, Kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum; Kırık dökük izleriyle hayatın, Usul sesli, içe değen, incecik. Bir şarkı büyütüyorum, ömrüme benzeyen; Sabah kadar uçuk, akşam kadar acı, Rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı, Acemi bir şarkı… Umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum.. Şükrü Erbaş
şimdi her gece düşümde kar yağıyor dağlara biliyorum gözlerim daha seğrimeyecek göğüme göçmen kuşlar göndermesen de olur nasıl olsa çöl yeşerten gözlerini melekler vebalı bir şairin dilinden dinleyecek...
Çekilip sonra kabuğuna küskünlüğün,
Kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum;
Kırık dökük izleriyle hayatın,
Usul sesli, içe değen, incecik.
Bir şarkı büyütüyorum, ömrüme benzeyen;
Sabah kadar uçuk, akşam kadar acı,
Rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı,
Acemi bir şarkı…
Umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum..
Şükrü Erbaş
zaman her seferinde
her şeye
aynı yüzü geçiriyor
düşüyorum
ve
o düşün bir yerinde
büyüdüğünü biliyorum.
şimdi her gece düşümde kar yağıyor dağlara
biliyorum gözlerim daha seğrimeyecek
göğüme göçmen kuşlar göndermesen de olur
nasıl olsa çöl yeşerten gözlerini melekler
vebalı bir şairin dilinden dinleyecek...
________________Hüseyin Kaya