Dead Poets Society / ölü ozanlar derneği sizce ne demek, Dead Poets Society / ölü ozanlar derneği size neyi çağrıştırıyor?
Dead Poets Society / ölü ozanlar derneği terimi Onur Umut tarafından tarihinde eklendi
Dead Poets Society / ölü ozanlar derneği terimi Onur Umut tarafından tarihinde eklendi
Her filmin birilerine söyleyecek bir sözü mutlaka vardır. Ölü Ozanlar Derneği ise klasik ve sade sinema diliyle her yaştan ve her kesimden insana evrensel mesajlar sunan bir sinema başyapıtı. Sıra dışı öğretmen rolünde unutulmaz bir kompozisyon çizen Robin Williams, filmdeki 7 delikanlının üstün performansları ve izleyicinin yüreğini titreten muhteşem bir final.
İngilizce profesörü John Keating (Robin Williams) gelenek, onur, disiplin ve başarıyı ilke edinmiş köklü bir erkek kolejinde edebiyat öğretmeni olarak göreve başlar. Keating eşsiz bilgi birikimi ve yeteneğiyle öğrencilerine bireysel tutkularını yönlendirme ve özgürlük duygularını geliştirmede öncülük eder. Onlara yeni ufuklar açar ve yaşamlarını olağanüstü kılar.
'Ormanda yol ikiye ayrılıyordu.Ben az kullanılanı seçtim.Evet yaptım bunu dostum.'
Profesör Keating.
Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir. Hayatın tüm iliğini çekmek, kemiği kıymaya benzer. Dikkat edilmesi gereken ve cesaretli olunması gereken zaman vardır ve mantıklı bir kişi hangisi olduğunu bilir. Millet, kendi sesinizi bulmak için çabalamalısınız. Çünkü ne kadar uzun beklerseniz, bulmanız o kadar zor olur. Thereau demiştir ki, 'Çoğu insan hayatını büyük bir çaresizlik içerisinde geçirir.' Siz böyle olmayın! Bırakın bunu! Bu bir savaş, muharebe, kalpleriniz ve ruhunuz yara alabilir. Sana gülmüyoruz, senin yanında gülüyoruz. Ağlamak değil gülmek için sebepler arayın 'Carpe Diem! ' (Latince) . Günü Yakala! , Anı Yaşa! Ormana gittim; çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum. Yaşam dolu olmayan herşeyi bozguna uğratmak ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu farketmemek için. İçimdeki barbarca çığlığı dünyanın çatısından haykırıyorum. Hepimizin kabullenmeye ihtiyacı var ama inançlarınızın size özgü olduğuna güvenin. Hey kaptan, bizim kaptan. Carpe diem'i dinleyin. O size yol gösterecektir. Vakit varken tomucukları topla zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek yarın ölüyor olabilir.
Gemi her fırtınaya dayandı, peşinden koştuğumuz ödül bizim oldu;
Liman yakın, çanları duyuyorum, bütün insanlar sevinçten havalara uçuyor,
Gözler sallanmayan geminin omurgasını izlerken, tekne zalim ve yürekli:
Fakat Ey Yürek! Yürek! Yürek!
Ey kanayan kızıl damlalar,
Kaptanım orda güvertede yatıyor,
Yere düşmüş soğuk ve ölü.
Aman Kaptan! benim Kaptan! kalk ve çanları dinle;
Kalk- bayrak senin için savruluyor- senin için borazanın titrek sesi;
Senin için çiçek demetleri, şeritli çelenkler- senin için sahiller, kalabalıklaştı;
Senin için bağırıyorlar, sallanan kalabalıklar, hevesli yüzleri sana dönerek;
İşte Kaptan, sevgili babamız!
Başının altındaki bu kol;
Güvertede bir rüya olmalı,
Sen yere düşmüşsün soğuk ve ölü.
Kaptanım cevap vermiyor, dudakları soluk ve sakin;
Babam kolumu hissetmiyor, ne nabzı var ne de iradesi;
Bu gemi demirlenmiş salim ve emin, yolculuğu kapandı bitti;
Korkulu geziden geri geliyor zafer gemisi, kazandığı amacıyla;
Sevinsin Ey sahiller, ve çalsın Ey çanlar!
Fakat ben mahzun adımla,
Yürüyorum Kaptanımın yattığı güvertede,
Yere düşmüş soğuk ve ölü.
20yıl önce filme uyarlanmış kitap ve film...
okunması gereken bir kitap ve
izlenmesi gereken bir film.
Ortak fark mı? : çıkarılması gereken koca dersler...
Bakış açınızın değişmesine engel olamayacaksınız!
Carpe diem..John Keating ve Todd Anderson'un okuduğ, kitabın ve filmin özü olacak şiir..
'Yarını düşlüyoruz ve yarın gelmiyor;
Gerçekten istemediğimiz zaferler düşlüyoruz.
Yeni gün çoktan geldiği halde,
Yeni bir gün düşlüyoruz.
Yapılması gereken savaşlardan kaçıyoruz.
Çağrıyı duyuyoruz; ama hiç önemsemiyoruz;
Gelecek henüz bir planken,o gelecek için ümitleniyoruz.
Her gün kaçtığımız bilgeliği düşlüyoruz,
Kurtuluş elimizdeyken,kurtarıcı için dua ediyoruz.
Ve hala uyuyoruz.
Ve hala uyuyoruz.
Ve hala dua ediyoruz.
Ve hala KORKUYORUZ...
yer kabir, münker-nekir-mevta mevcut
münker: ölü ozanlar derneğinin yönetmeni kimdir?
mevta: (bildiğim yerden çıktı lan, ya otomatik portakal filmininkini sorsaydı, yıttık yırttık) evet melek cevap veriyorum...
Bay Keating gibi bir öğretmenim olmasını isterdim :))
çok güzel bie film,ailelere verilen müthiş bir ders..
çok güzel film, filmde o çocuğun intihar etmesini benim kadar isteyen yoktur heralde, onun ailesini çektiği gibi acılardan acayip bir haz alıyorum...
okumuştum güzel bir kitaptı.ama filmini zileyemedim:(o da güzelmiş robin williamsta tam oturmuş role falan.keşke yine yayınlasalar trtde falan.
gecenin üçünde ışıkları kapatıp yatağın içinden izlemek güzel oluyor.. sonrada hemen yatıyorsun zaten..
I went into the woods because I wanted to live deliberately. I wanted to live deep and suck out all the marrow of life... to put to rout all that was not life; and not, when I came to die, discover that I had not lived.(Ormanlığa gittim çünkü hayatı bilerek yaşamak istedim. Derinlemesine yaşayıp hayatın iliğini emip sömürmek istedim... hayata dair olmayan her ne varsa bozguna uğratmak adına; fakat ta ki ölüme sıra gelene kadar, zaten hiç yaşamadığımı farketmemişim) edebiyat dersinin açılışında sarfedilen Hanry David Thoreau ya ait bu dize filmden belleğime yer edinenlerden
bu terime yaılanların bir yerlerinde carpe diem' diyenler olmuştur muhakkak. bakmama bile gerek yok. ben de dahil oliim dedim.
filmi izlediğim gün bir garipti.
Todd Anderson ve Bay Keating....
bence harika mesajlar veren kabullenmeme aşılayan bir film kim ne derse desin...
bu film üzerine cok sey yazıldı,cok konusuldu..zamanında ülke de eğitimin agır topları ayagı kalktı..fakat bnce sorun su ki ögretmen keating nerdeydi,o nerde duruyordu? cvp cok basit o hala bir öğretmendi,kravat takıp sürüye katılmıştı..carpe diem yoktu onun için,belki de hiç olmamıştı..ögrencilerin keating sn neden burda degilsin diya sormaları gerekirdi..nerdeydi sanat tutkusu,hayalleri nerdeydi? ? ? yoktu...filmin cok büyük bir eksiği felsefesinde yatıyor..kısaca carpe diem olayı havagazından ibaretttir..
Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir.. harika bir yapıt
Seize the day.. hakuna matata - what a wonderful phrase..!
toplanıp şiir okudukları mağara Platon'u hatırlatır hep..
'No matter what anybody tells you, words and ideas can change the world.'
ve Carpe Diem lafını kitabı okuduğmdan beri telefonmda açılış için kullanırım..gerçi 'anı yaşa' sloganı 'gününü gün et' şeklinde anlaşılırsa hoş deil tabi de,hani zamanını endişelenerek geçirme,etrafındakilerinin farkında ol,değerini bil babında algılanırsa; filmin sloganı iidir :)
Robin Williams'ın 89'da oynadığı film..
kitabıyla birebir olan nadir filmlerden..Peter Weir yönetiyor.. aynı yönetmenin Truman Show'u kadar güzel film..
bir de şu repliği Sagopa'nın Bir Pesimistin Gözyaşları şarkısının sonunda tekrarlanır; 'vakit varken tomurcukları topla,zaman hala uçup gidiyor..ve bugün gülümseyen bu çiçek yarın ölüyor olabilir..'