Dadaizm, 1. Dünya Savaşı yıllarında başlamış kültürel ve sanatsal bir akımdır. Dada Dünya Savaşının barbarlığına, sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa bir protesto olmuştur. Mantıksızlık ve varolan sanatsal düzenlerin reddedilmesi,Dada'nın ana karakteridir..
Gazetedeki herhangi bir makaleden kesilen kelimelerin,bir torbada karıştırılarak,tombala misali tek tek çekilmesi ve sırayla kağıda yapıştırılması ile özgün bir şiir yazılabileceğine inanır dadaizm kurucularından Tristan Tzara.Ve bence haklıdır da.. Dadaizmi seviyorum bu yüzden dadaizme son derece karşıyım.Ayrıca kendimi çok hoş ve sempatik buluyorum :)
dadaizm başlangıçta teknolojiye ve savaşa muhalet bir düşünce ile yola çıkmıştır. Dada savaşa sebep verenin insan olması ve insanın güzel sanatlarla yüzünü örtmesi ve vicdan temizliği sağlaması düşüncesinden yola çıkarak sanatı suçlu bulur, dadaya göre sanat kirlidir, var olanı yansıtmak haricinde yapılan sanatlarda, sanatçı duygu yoğunluğu içinde eserini diğer insanlara sunar, bu diğer insanlar için değildir, sanatçı kendi hisleriyle oynamaktan zevk alır, aynı zevk diğer insanlara yansıdığında, histeri yayılır bu insani histeriye ortak olmaktan suçluluk duyarak kendini diğer insanlardan soyutlar ve kendini olmayan, bilinmeyen bir alana taşır.. bu yaşanılan dünyadan bir sürgündür.. onun kabül ettiği yerde mantık sınırları yoktur. insan mantık sınırları içine sıkışmış, zaman ve yer kavramları ile ampirik bir düşüncede yol alırken dada tam tersine insani olanı kabül etmez, insanda olan ampirik düşünceye (merak, algılama, çözümleme) asla sapmaz. varolmayan yer dadaizim kabüllenme ve mantığın bitiş noktasından başlar. bu kabüllenme mantığın sınırlarını aşan bir kabüllenmedir. yokluk ve sınırsızlık mümkündür.. bu dada düşüncesine sınırsız bir güç verir. dada bu gücü kullanmaz onunla yaşar. sanatın ve dolayısı ile insanın suçlarına ortak olmaz ve sanatın verdiği haz ile yüzünü saklamaz.. meraktan ve çözümlemeden uzak bir düşünce olarak ilerlemesi olanaksız görünen dadaizm tam tersine bir çok akım ve meslek gurubuna öncülük etmiş, bu fikirden esinlenen bir çok fikre temel olmuştur. reklamcılık, grafik tasarım gibi meslekler ve sürrealizm, karikatür gibi sanatlar örnek olarak gösterilebilir. örneğin reklamcılık üzerine düşünecek olursak, büyük bir ilaç kutusu ile yapılmış giyim mağazası vitrini, insanın çözümleme doğası gereği dikkat çekecek ve bilinç altında olan ve farkında olmadığımız öğrenme hissi ile mağazadan içeri girmeye meyil vermemizi sağlayacaktır. reklamcı bu fikir ile işini başarı ile tamamlamış olur.. fakat düşünce dada ile ortak paydayı paylaşsa bile bir amaç içerdiği için dadaizmden ayrılır, sürrealizm sanat akımında ise dadaizmin etkisi ile doğmuş olsa bile sanatsal histeri ile çalışması özelliği bu akımı dadaist düşünceden ayırır.. dada fikrini en iyi kelimenin kendi anlamı anlatabilir. dada, henüz düşünme çağına gelmemiş bebeklerin çıkardığı sesten esinlenerek bu adı almıştır, herhangi bir anlam içermeyen bu kelime dadanın temel düşüncesini ortaya koymaktadır. yazılı sanatlarda ise gerçeklik ve anlam yotur, görsel sanatlarda aynı şekilde hiç bir anlam içermemektedir, fakat bu eserler yaratılırken insan mantık sınırlarından çıktığı için bilinçaltı kendisini tam olarak ifade eder. dadaizmin teknikleri ise çoğunlukla hür fikirlerdir. dadaist şiir yazmak için herhangi bir yerden alınan kelimeler (örn:gazeteler) veya o anda hiç bir anlam ifade etmeden akla gelen kelimeler herhangi bir sıralama yapılmadan şans eseri denilebilecek yöntemlerle sıralanır..ortaya çıkan yazı içinde ki birbirinden bağımsız kelimeler birbirleri ile çağrıştıracakları düşünceleri ortaya koyacaktır.. bu her insanda farklı angılanabilir, bitti.... serkan yılmaz
Dada 1916'da Zürih'de doğmuş olan bir sanat akımıdır. I. Dünya Savaşı'nın katliamlarına ve budalalığına duyulan nefretten doğan bu hareket, şok etkisi yaratan taktiklerle ve alay ederek, teknolojik ilerlemeye körü körüne bağlanmanın yüzeyselliğini, Avrupa toplumunun yozlaşmasını, savaş, toplum, gelenek, din ve sanat gibi tüm yerleşik değerleri protesto etmekteydi. Dada hareketi yaratıcı sanatı canlandırma amacıyla yeni deneysel ifade formları bulmak için çaba göstermiştir. Savaşın bitmesinden sonra 1918'de Dada hareketi Almanya'ya sıçradı ve burada aşırı sağın yükselen militer ve milliyetçi politikalarına bir çeşit karşı duruş halini aldı. Dada hareketinin bir diğer önemli özelliği sürrealizmin önünü açması ve hatta temellerini atmasıdır. Dada hareketinin içinde yer alan pek çok sanatçı daha sonraları sürrealist hareket içinde etkili olmuştur.
Dadaizmin öncülerinden genç Macar şairi Tristan Tzara (1896-1963) 1917'de DADA dergisini çıkarmaya başladı. Bu dergide dadaizmin öncüleri Ball, Hans Arp, Richard Hulsenbek ve Tzara, ses şiiri, anlamdışılık şiir ve şans şiiri adını verdikleri yeni şiir biçimlerini denemeye başladılar. Kısa zaman sonra Fransa'nın önde gelen şairleri de bu dergide çalışmaya başladılar: Aragon, Eluard, Breton ve diğerleri.
'İnsanın anlamsızlık (Unsinn) üzerine kurduğu mantıksal zincir yerine, mantıksal bağı bulunmayan anlamdışılık (Ohne-Sinn) konmalıdır.' Dada, sanata karşı doğanın yanındadır. Dada'ya göre doğada anlam yoktu, öyleyse sanatta da anlam olmamalıydı....Ancak Dadaistler her ne kadar sanata karşı olduklarını, geleneği reddettiklerini ve sadece yozlaşmış bir toplumla alay edip aşağıladıklarını ifade etmiş olsalar da ortaya koydukları çalışmalarla fütürizmin görsel alfabesini zenginleştirmişlerdir. Kural ve dogmalardan kurtulmak sanatçıyı kendi gerçeğine daha çok yaklaştırmıştır. Şans eseri olarak bilinçsizce yapılanın etkinliği anlaşılınca, Dadaistler kendiliğinden (spontane) olanı planlı davranışlarla birleştirmenin yollarını aramışlar; bu sentez sayesinde tipografi geleneksel kısıtlamalardan kurtulmuştur. Dada aynı zamanda, harf biçimlerini Kübizm kavramına uyan -fonetik semboller olarak değil- görsel biçimler olarak kullanmıştır.
Dada hareketine ilişkin en önemli tartışmalardan biri Dada'nın gerçekten de sanat karşıtı (anti-art) olup olmadığıdır. Bu tartışmanın sebebi Dadaist sanatçıların genel olarak Sanat konusunda fazlasıyla eleştirel olmalarıdır. 'Yüksek ve güzel' olduğu düşünülen Sanat'ı üreten ve ona tapan toplumla, I. Dünya Savaşı'na sebep olan toplum ne de olsa aynı toplumdur. 1916'da sanat aşığı olmak, Dadaistler için, katışıksız ikiyüzlülük demekti. Dadaistlere göre Sanat dolaylı yoldan da olsa suçluydu.
Daha da kötüsü, eğer Alman erkekleri, Fransızları ve Rusları süngüleriyle şişlemeye, sırt çantalarında Goethe'nin kitabıyla gidiyorlarsa, bunu, Sanat insanlığı aptal yerine koyduğu, insanların dünyayı olduğundan daha güzel bir yer olarak görmelerine sebep olduğu için yapıyorlardı. İşte Dadaistleri en çok kızdıran ve radikal ifade yollarına iten de buydu. Dada yerleşik sosyal estetiğe acımasızca bu yüzden saldırmıştır. Güzelliğin, simetrinin ve anlamın bozguna uğratılması ve geleneksel malzemelerin reddedilmesi Dada'nın başlıca özellikleriydi. Bütün bunlar Dada için, insanlığı toplu cinayete sürükleme kapasitesi olan bir sosyal ritmin bozulmasıydı. Dada'nın hemen hemen herşeyi inkar etmesi, yeni ve güçlü iletişim yöntemleri yaratmış; bunlar şiirde yeni biçimlerin kullanılması, görsel iletişimde ise kolaj ve fotomontaj gibi teknikler olmuştur. Bu tekniklerde, resimli dergilerden, eski mektuplardan, basın ilanı ve etiketlerden kesilen fotoğraflar yeni bir düzenlemeyle yapıştırılmış ve birbiriyle ilgisi olmayan bu resim ve işaret parçalarından, yeni anlamlar yaratan bağlantıların kurulduğu, genellikle kışkırtıcı nitelikte düzenlemeler oluşturulmuştur.
Alaycı ve aşağılayıcı tavrıyla toplumsal değerleri kökünden sarsan Dadaizm, 1912-1922 yılları arasında resim, edebiyat, tiyatro ve müziği içine alan sanat dallarına olduğu kadar grafik tasarımın da görsel diline devrimci nitelikler getirmiştir. 1922'de üyeler arasındaki sürtüşmelerin artması, yıkıcı etkinliklerin bir sınıra dayanması ve çok sayıda Dadaist'in Sürrealizm'e yönelmesi sonucu, varlığını sürdürecek bir zemin kalmadığı için son bulmuştur. Ancak Dada, yeniliğe ve başkaldırıya esin kaynağı olan, bir özgürleştirme hareketi olarak geçerliliği kalmamış alışkanlıklara karşı savaşması, uzlaşmaz tutumu ve tutkusu ile bugün bile entelektüel ve sanatsal buluşlara örnek olmaktadır.
Dadaizmin öncülerinden biri olan Hans Arp 'Sosyal Estetik'ten zamanla daha fazla uzaklaştım' isimli yazısında Dada hareketini çok iyi bir şekilde özetliyor: 'Dada insanın akla uygun aldanışlarını ortadan kaldırmayı ve de doğal ve mantıksız düzene yeniden kavuşmayı amaçlamıştır. Dada insanın mantıklı anlamsızlıklarını, mantıksız saçmalıklarla değiştirmeyi istemektedir. İşte bu yüzden biz Dada'nın büyük davulunu bütün gücümüzle çalıyoruz ve mantıksızlığın övgülerini tüm nefesimizle üflüyoruz....Dada için felsefeler bırakılmış eski bir diş fırçasından daha az değerlidir, Dada onları büyük dünya liderlerine bırakır. Dada erdemin resmi sözlüğünün iğrenç entrikalarını kınamaktadır. Dada saçma olan için vardır, ki bu saçmalık anlamsızlık anlamına gelmez. Dada doğa gibi saçma ve akla aykırıdır. Dada doğadan yana ve Sanat'ın karşısındadır...'
Dada hareketi kesinlikle doğduğu zamanın özel koşuları göz önüne alınarak incelenmelidir. Sözü geçen zamanlar, büyük bir karışıklığın, belirsizliğin ve deliliğin hüküm sürdüğü zamanlardır.
jean arp, tzara gibi genç sanatçıların fransızca tahta at anlamına gelen dada ismini kullanarak sonrasında birçok fransız sanatçıyı içine alan ve daha sonrasında sürrealizme(gerçeküstücülük) evrilen bir akım..resim tandanslı olup, dönemin çok yetkin edebiyatçılarını da içine almayı başarmıltır..zira bunlardan en önemlileri (zaten yakın arkadaş olan) breton-aragon-soupauld üçlüsüdür..akabinde eluard da dahil olmuştur bu üçlüye..kutsal kitapları maldoror'un şarkıları'dır ve bu kitabın kutsiyetini korumak pahasına bar basıp kavga etmişlerdir.sonrasında sürrealist olan bu şair grubundan, aragon o dönem tanıştığı elsa triolet onu toplumcu-gerçekçi akıma evriltmiştir.. sloganları oldukça ilgi çekicidir: 'sanat öldü, yaşasın sanat! '
dadaloğlu ile bir alakası var mıdır? dadaizmin öncülerinden birkaç kişiyi sayabilir misiniz? teşekkürler..
DADAİZM: Dadacılık demektir.
Sözcüklerin minik kâğıtlara yazılması, şapkanın içine atılıp, karıştılması, tombala çeker gibi çekelirek sıra ile yazılmasıyla şiir oluşturmaktır.
(Antoloji.com da GÜNÜN ŞİİRİ seçilen amatör şairlerin şiirlerinin çoğu bu tarzda yazılmış, saçmalamalardır.)
dadaizm edebı akımların bitanesi sanırsam yanlış hatırlamıosam öle olmalı yada felsefe de akımlardan biri...?
Varlığıyla varlığa mantiki spekülasyonlarla kendince müşkilatlar çıkaran bir akımdan ibaretir.
tristan tzara ilk dadist
Dadaizm, 1. Dünya Savaşı yıllarında başlamış kültürel ve sanatsal bir akımdır. Dada Dünya Savaşının barbarlığına, sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa bir protesto olmuştur. Mantıksızlık ve varolan sanatsal düzenlerin reddedilmesi,Dada'nın ana karakteridir..
Dushamp diyorki ağızdan çıkan her sözcük sanattır diyor eee ozaman herkes sanatçı peki sanatın ne anlamı var ozaman?
Dadaizm'e karşı olmak ta bir nevi dadaistliktir.. Dikkatli olalım :)
Saçmalığın sınırı yok! ..Babam derdi ki...'Bir çuvala Ceviz doldur salla-silkele...al sana Arap'ca...Bu da onun gibi birşey...
Gazetedeki herhangi bir makaleden kesilen kelimelerin,bir torbada karıştırılarak,tombala misali tek tek çekilmesi ve sırayla kağıda yapıştırılması ile özgün bir şiir yazılabileceğine inanır dadaizm kurucularından Tristan Tzara.Ve bence haklıdır da..
Dadaizmi seviyorum bu yüzden dadaizme son derece karşıyım.Ayrıca kendimi çok hoş ve sempatik buluyorum :)
Dede lerimizin sevilmesi gerektiğini savunan gereksiz bir bilim aslı dedeizm dir. ama zaten kim sevmez ki dede sini atasını di mi :)
Şiirde hiç mantıklı olmayan ve bence son derece saçma bir akım...
dadaizm başlangıçta teknolojiye ve savaşa muhalet bir düşünce ile yola çıkmıştır. Dada savaşa sebep verenin insan olması ve insanın güzel sanatlarla yüzünü örtmesi ve vicdan temizliği sağlaması düşüncesinden yola çıkarak sanatı suçlu bulur, dadaya göre sanat kirlidir, var olanı yansıtmak haricinde yapılan sanatlarda, sanatçı duygu yoğunluğu içinde eserini diğer insanlara sunar, bu diğer insanlar için değildir, sanatçı kendi hisleriyle oynamaktan zevk alır, aynı zevk diğer insanlara yansıdığında, histeri yayılır bu insani histeriye ortak olmaktan suçluluk duyarak kendini diğer insanlardan soyutlar ve kendini olmayan, bilinmeyen bir alana taşır.. bu yaşanılan dünyadan bir sürgündür.. onun kabül ettiği yerde mantık sınırları yoktur. insan mantık sınırları içine sıkışmış, zaman ve yer kavramları ile ampirik bir düşüncede yol alırken dada tam tersine insani olanı kabül etmez, insanda olan ampirik düşünceye (merak, algılama, çözümleme) asla sapmaz. varolmayan yer dadaizim kabüllenme ve mantığın bitiş noktasından başlar. bu kabüllenme mantığın sınırlarını aşan bir kabüllenmedir. yokluk ve sınırsızlık mümkündür.. bu dada düşüncesine sınırsız bir güç verir. dada bu gücü kullanmaz onunla yaşar. sanatın ve dolayısı ile insanın suçlarına ortak olmaz ve sanatın verdiği haz ile yüzünü saklamaz.. meraktan ve çözümlemeden uzak bir düşünce olarak ilerlemesi olanaksız görünen dadaizm tam tersine bir çok akım ve meslek gurubuna öncülük etmiş, bu fikirden esinlenen bir çok fikre temel olmuştur. reklamcılık, grafik tasarım gibi meslekler ve sürrealizm, karikatür gibi sanatlar örnek olarak gösterilebilir. örneğin reklamcılık üzerine düşünecek olursak, büyük bir ilaç kutusu ile yapılmış giyim mağazası vitrini, insanın çözümleme doğası gereği dikkat çekecek ve bilinç altında olan ve farkında olmadığımız öğrenme hissi ile mağazadan içeri girmeye meyil vermemizi sağlayacaktır. reklamcı bu fikir ile işini başarı ile tamamlamış olur.. fakat düşünce dada ile ortak paydayı paylaşsa bile bir amaç içerdiği için dadaizmden ayrılır, sürrealizm sanat akımında ise dadaizmin etkisi ile doğmuş olsa bile sanatsal histeri ile çalışması özelliği bu akımı dadaist düşünceden ayırır..
dada fikrini en iyi kelimenin kendi anlamı anlatabilir. dada, henüz düşünme çağına gelmemiş bebeklerin çıkardığı sesten esinlenerek bu adı almıştır, herhangi bir anlam içermeyen bu kelime dadanın temel düşüncesini ortaya koymaktadır. yazılı sanatlarda ise gerçeklik ve anlam yotur, görsel sanatlarda aynı şekilde hiç bir anlam içermemektedir, fakat bu eserler yaratılırken insan mantık sınırlarından çıktığı için bilinçaltı kendisini tam olarak ifade eder.
dadaizmin teknikleri ise çoğunlukla hür fikirlerdir. dadaist şiir yazmak için herhangi bir yerden alınan kelimeler (örn:gazeteler) veya o anda hiç bir anlam ifade etmeden akla gelen kelimeler herhangi bir sıralama yapılmadan şans eseri denilebilecek yöntemlerle sıralanır..ortaya çıkan yazı içinde ki birbirinden bağımsız kelimeler birbirleri ile çağrıştıracakları düşünceleri ortaya koyacaktır.. bu her insanda farklı angılanabilir, bitti.... serkan yılmaz
bunlardan hala var mı?
Dada 1916'da Zürih'de doğmuş olan bir sanat akımıdır. I. Dünya Savaşı'nın katliamlarına ve budalalığına duyulan nefretten doğan bu hareket, şok etkisi yaratan taktiklerle ve alay ederek, teknolojik ilerlemeye körü körüne bağlanmanın yüzeyselliğini, Avrupa toplumunun yozlaşmasını, savaş, toplum, gelenek, din ve sanat gibi tüm yerleşik değerleri protesto etmekteydi. Dada hareketi yaratıcı sanatı canlandırma amacıyla yeni deneysel ifade formları bulmak için çaba göstermiştir. Savaşın bitmesinden sonra 1918'de Dada hareketi Almanya'ya sıçradı ve burada aşırı sağın yükselen militer ve milliyetçi politikalarına bir çeşit karşı duruş halini aldı. Dada hareketinin bir diğer önemli özelliği sürrealizmin önünü açması ve hatta temellerini atmasıdır. Dada hareketinin içinde yer alan pek çok sanatçı daha sonraları sürrealist hareket içinde etkili olmuştur.
Dadaizmin öncülerinden genç Macar şairi Tristan Tzara (1896-1963) 1917'de DADA dergisini çıkarmaya başladı. Bu dergide dadaizmin öncüleri Ball, Hans Arp, Richard Hulsenbek ve Tzara, ses şiiri, anlamdışılık şiir ve şans şiiri adını verdikleri yeni şiir biçimlerini denemeye başladılar. Kısa zaman sonra Fransa'nın önde gelen şairleri de bu dergide çalışmaya başladılar: Aragon, Eluard, Breton ve diğerleri.
'İnsanın anlamsızlık (Unsinn) üzerine kurduğu mantıksal zincir yerine, mantıksal bağı bulunmayan anlamdışılık (Ohne-Sinn) konmalıdır.' Dada, sanata karşı doğanın yanındadır. Dada'ya göre doğada anlam yoktu, öyleyse sanatta da anlam olmamalıydı....Ancak Dadaistler her ne kadar sanata karşı olduklarını, geleneği reddettiklerini ve sadece yozlaşmış bir toplumla alay edip aşağıladıklarını ifade etmiş olsalar da ortaya koydukları çalışmalarla fütürizmin görsel alfabesini zenginleştirmişlerdir. Kural ve dogmalardan kurtulmak sanatçıyı kendi gerçeğine daha çok yaklaştırmıştır. Şans eseri olarak bilinçsizce yapılanın etkinliği anlaşılınca, Dadaistler kendiliğinden (spontane) olanı planlı davranışlarla birleştirmenin yollarını aramışlar; bu sentez sayesinde tipografi geleneksel kısıtlamalardan kurtulmuştur. Dada aynı zamanda, harf biçimlerini Kübizm kavramına uyan -fonetik semboller olarak değil- görsel biçimler olarak kullanmıştır.
Dada hareketine ilişkin en önemli tartışmalardan biri Dada'nın gerçekten de sanat karşıtı (anti-art) olup olmadığıdır. Bu tartışmanın sebebi Dadaist sanatçıların genel olarak Sanat konusunda fazlasıyla eleştirel olmalarıdır. 'Yüksek ve güzel' olduğu düşünülen Sanat'ı üreten ve ona tapan toplumla, I. Dünya Savaşı'na sebep olan toplum ne de olsa aynı toplumdur. 1916'da sanat aşığı olmak, Dadaistler için, katışıksız ikiyüzlülük demekti. Dadaistlere göre Sanat dolaylı yoldan da olsa suçluydu.
Daha da kötüsü, eğer Alman erkekleri, Fransızları ve Rusları süngüleriyle şişlemeye, sırt çantalarında Goethe'nin kitabıyla gidiyorlarsa, bunu, Sanat insanlığı aptal yerine koyduğu, insanların dünyayı olduğundan daha güzel bir yer olarak görmelerine sebep olduğu için yapıyorlardı. İşte Dadaistleri en çok kızdıran ve radikal ifade yollarına iten de buydu. Dada yerleşik sosyal estetiğe acımasızca bu yüzden saldırmıştır. Güzelliğin, simetrinin ve anlamın bozguna uğratılması ve geleneksel malzemelerin reddedilmesi Dada'nın başlıca özellikleriydi. Bütün bunlar Dada için, insanlığı toplu cinayete sürükleme kapasitesi olan bir sosyal ritmin bozulmasıydı.
Dada'nın hemen hemen herşeyi inkar etmesi, yeni ve güçlü iletişim yöntemleri yaratmış; bunlar şiirde yeni biçimlerin kullanılması, görsel iletişimde ise kolaj ve fotomontaj gibi teknikler olmuştur. Bu tekniklerde, resimli dergilerden, eski mektuplardan, basın ilanı ve etiketlerden kesilen fotoğraflar yeni bir düzenlemeyle yapıştırılmış ve birbiriyle ilgisi olmayan bu resim ve işaret parçalarından, yeni anlamlar yaratan bağlantıların kurulduğu, genellikle kışkırtıcı nitelikte düzenlemeler oluşturulmuştur.
Alaycı ve aşağılayıcı tavrıyla toplumsal değerleri kökünden sarsan Dadaizm, 1912-1922 yılları arasında resim, edebiyat, tiyatro ve müziği içine alan sanat dallarına olduğu kadar grafik tasarımın da görsel diline devrimci nitelikler getirmiştir. 1922'de üyeler arasındaki sürtüşmelerin artması, yıkıcı etkinliklerin bir sınıra dayanması ve çok sayıda Dadaist'in Sürrealizm'e yönelmesi sonucu, varlığını sürdürecek bir zemin kalmadığı için son bulmuştur. Ancak Dada, yeniliğe ve başkaldırıya esin kaynağı olan, bir özgürleştirme hareketi olarak geçerliliği kalmamış alışkanlıklara karşı savaşması, uzlaşmaz tutumu ve tutkusu ile bugün bile entelektüel ve sanatsal buluşlara örnek olmaktadır.
Dadaizmin öncülerinden biri olan Hans Arp 'Sosyal Estetik'ten zamanla daha fazla uzaklaştım' isimli yazısında Dada hareketini çok iyi bir şekilde özetliyor: 'Dada insanın akla uygun aldanışlarını ortadan kaldırmayı ve de doğal ve mantıksız düzene yeniden kavuşmayı amaçlamıştır. Dada insanın mantıklı anlamsızlıklarını, mantıksız saçmalıklarla değiştirmeyi istemektedir. İşte bu yüzden biz Dada'nın büyük davulunu bütün gücümüzle çalıyoruz ve mantıksızlığın övgülerini tüm nefesimizle üflüyoruz....Dada için felsefeler bırakılmış eski bir diş fırçasından daha az değerlidir, Dada onları büyük dünya liderlerine bırakır. Dada erdemin resmi sözlüğünün iğrenç entrikalarını kınamaktadır. Dada saçma olan için vardır, ki bu saçmalık anlamsızlık anlamına gelmez. Dada doğa gibi saçma ve akla aykırıdır. Dada doğadan yana ve Sanat'ın karşısındadır...'
Dada hareketi kesinlikle doğduğu zamanın özel koşuları göz önüne alınarak incelenmelidir. Sözü geçen zamanlar, büyük bir karışıklığın, belirsizliğin ve deliliğin hüküm sürdüğü zamanlardır.
jean arp, tzara gibi genç sanatçıların fransızca tahta at anlamına gelen dada ismini kullanarak sonrasında birçok fransız sanatçıyı içine alan ve daha sonrasında sürrealizme(gerçeküstücülük) evrilen bir akım..resim tandanslı olup, dönemin çok yetkin edebiyatçılarını da içine almayı başarmıltır..zira bunlardan en önemlileri (zaten yakın arkadaş olan) breton-aragon-soupauld üçlüsüdür..akabinde eluard da dahil olmuştur bu üçlüye..kutsal kitapları maldoror'un şarkıları'dır ve bu kitabın kutsiyetini korumak pahasına bar basıp kavga etmişlerdir.sonrasında sürrealist olan bu şair grubundan, aragon o dönem tanıştığı elsa triolet onu toplumcu-gerçekçi akıma evriltmiştir..
sloganları oldukça ilgi çekicidir: 'sanat öldü, yaşasın sanat! '