Kültür Sanat Edebiyat Şiir

cuma namazı sizce ne demek, cuma namazı size neyi çağrıştırıyor?

cuma namazı terimi Sevde Yılmaz tarafından tarihinde eklendi

  • Sedat Kayalar
    Sedat Kayalar



    Cuma namazının önemi Kuran'da Cuma suresi 9 ve 10. ayetlerde belirtildiği şeklindedir.
    '9. Ayet:Anlamı: Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.
    10. Ayet Anlamı: Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.'
    Ayrıca' Bakara 238. ayette: Namazları ve orta namazı koruyun. Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin.'
    Allah tarafından detaylı açıklanan ve vurgulanan tek namaz Cuma suresindeki Cuma namazı olup diğer namazlar için çağryıyı duyduğunuzda zikre koşun ifadesi belirtilmemiş ve Bakara 238 ayette de özellikle Orta namazı koruyun ifadesi haftanın en önemli faziletli, en üstün zamanı anlamında Cuma namazının kastedildiği kanaatindeyim. (

    Cuma günün önemi perşembe gününün gecesi Sela verilerek hatırlatılır' yani yarın cuma olacak unutmayın, sonra cuma namazı ezanından yarım veya 1 saat önceden de 2nci hatırlatma selası okunur. yani cumanın herhangi bir dalgınlıkla unutulması önlenmeye çalışılmaktadır. Resulallahın zamanlarında, Cuma namazından önce ve sonra mescitte toplanan en temiz kıyafetlerini giyen en güzel kokularını süren halk birbirleriyle her türlü konuda yardımlaşma ve fikir alışverişinde bulunduktan sonra tekrar işlerinin başına dönmekteydiler. öyle emevilerin yaptıkları gibi hadi bakalım öğlen namazına devam önden ve arkadan bir sürü sünnet cumanın sünneti öğlen namazının sünneti haydi yetmedi öğlen namazının farzı bu şekildeki uygulamalar ile aşırılığa kaçarak şirke girmişlerdir. Cuma namazından sonra da işine gücüne gidenlere ters ters bakıp sünnetleri namazı terk mi ediyorsunuz gibilerden.. İslamiyette tatil günü diye bir şey yoktur. Cuma günü de tatil değildir. bayram da değildir. herkes elindeki ihtiyaç fazlasını bu günde mescide getirip ihtiyacı olanlara vermekte iken.. daha güzel sosyal paylaşım mı olur.. Cumanın esas amacı da bu yardımlaşmayı sağlayıp ayakta tutabilmek zaten. namaz her halükarda kılınıyor bir şekilde Ancak cumanın temelinde halkın mescit etrafında toplanıp elinde evinde kullanmadığı fazladan ne varsa (infak etmekteler) ihtiyacı olanlara vermekteler. Bu şekilde ihtiyacını karşılayanlar mutlu olmakta, onların mutlu edenler de onlarla birlikte sevinmektedirler. yani toplum içinde barış ve mutluluk oluşmakta aradaki dostluk bağları da kuvvetlenmektedir. eskiden Cuma günlerinde pazar kurulması da bu tür kaynaşma ve toplanmayı daha da belirgin hale getirmek için olmuştur. daha sonraki yüzyıllarda şehirler kalabalıklaştıktan sonra pazarlar diğer günlere de kaydırılmak zorunda kalınmıştır.
    uzun sözün kısası Cuma namazı, bu yardımlaşma dayanışma temeli üzerinden anlam kazanmaktadır. Cuma günü sosyal içeriği en üstün olan en faziletli gündür yani...
    Allah hepinizin duasını kabul etsin...

  • Sedat Kayalar
    Sedat Kayalar

    Cuma günün önemi perşembe gününün gecesi Sela verilerek hatırlatılır' yani yarın cuma olacak unutmayın, sonra cuma namazı ezanından yarım veya 1 saat önceden de 2nci hatırlatma selası okunur. yani cumanın herhangi bir dalgınlıkla unutulması önlenmeye çalışılmaktadır. Resulallahın zamanlarında, Cuma namazından önce ve sonra mescitte toplanan en temiz kıyafetlerini giyen en güzel kokularını süren halk birbirleriyle her türlü konuda yardımlaşma ve fikir alışverişinde bulunduktan sonra tekrar işlerinin başına dönmekteydiler. öyle emevilerin yaptıkları gibi hadi bakalım öğlen namazına devam önden ve arkadan bir sürü sünnet cumanın sünneti öğlen namazının sünneti haydi yetmedi öğlen namazının farzı bu şekildeki uygulamalar ile aşırılığa kaçarak şirke girmişlerdir. Cuma namazından sonra da işine gücüne gidenlere ters ters bakıp sünnetleri namazı terk mi ediyorsunuz gibilerden.. İslamiyette tatil günü diye bir şey yoktur. Cuma günü de tatil değildir. bayram da değildir. herkes elindeki ihtiyaç fazlasını bu günde mescide getirip ihtiyacı olanlara vermekte iken.. daha güzel sosyal paylaşım mı olur.. Cumanın esas amacı da bu yardımlaşmayı sağlayıp ayakta tutabilmek zaten. namaz her halükarda kılınıyor bir şekilde Ancak cumanın temelinde halkın mescit etrafında toplanıp elinde evinde kullanmadığı fazladan ne varsa (infak etmekteler) ihtiyacı olanlara vermekteler. Bu şekilde ihtiyacını karşılayanlar mutlu olmakta, onların mutlu edenler de onlarla birlikte sevinmektedirler. yani toplum içinde barış ve mutluluk oluşmakta aradaki dostluk bağları da kuvvetlenmektedir. eskiden Cuma günlerinde pazar kurulması da bu tür kaynaşma ve toplanmayı daha da belirgin hale getirmek için olmuştur. daha sonraki yüzyıllarda şehirler kalabalıklaştıktan sonra pazarlar diğer günlere de kaydırılmak zorunda kalınmıştır.
    uzun sözün kısası Cuma namazı, bu yardımlaşma dayanışma temeli üzerinden anlam kazanmaktadır. Cuma günü sosyal içeriği en üstün olan en faziletli gündür yani...
    Allah hepinizin duasını kabul etsin...

  • İsmail Şahin
    İsmail Şahin

    şahin. Cuma toplanmadır

  • Fikret Kılıç
    Fikret Kılıç

    İslam tarihinde birçok mesele vardır ki; başlangıçta büyük ihtilaflar doğurmuş ve uğruna kanlar dökülmüştür. Neticede ağır basan taraf (güçlü olan taraf) kazanmıştır. İşte Ehlibeyt meselesi, işte namaz ve oruç meselesi, Şiilik ve Sünnilik meselesi...
    Kıble, hac vs. bütün bunlar anlayış farklarından, Kerim’i ve hadisleri tefsir tarzından ileri gelmiştir.”

    Halil Öztoprak, Alevilerde ibadet için şöyle diyor:
    “Aleviler de Kur’an’a ve Hz. Muhammed’in emirlerine uymakta ve ona göre ibadet etmektedirler. Ayrılık sadece ibadet ve itaatın şeklindedir.”(s.4)


    Halil Öztoprak, ibadetin evlerin dışında, açıkta yapılmasının Kur’an tarafından yasaklandığını, bunun gösteriş olduğunu yazıyor. Kaynak olarak da Maun suresinin Tefsiri-Tıbyan’dan aktarmasını gösteriyor:

    “Şiddetli Cehennem azabı ol açıktan açığa namaz kılan aynacılar içindir ki, ellere Müslümanlık ve sofuluk göstermek için selamet vs. tenha yerleri terkedip namazı aşikâr kılarlar. Bunlar cemaattir ki, namaz deyu bütün işledikleri amel ve ibadetleri Allah için olmayıp dünya menfaatlerini kazanmak için halkın gözüne sofu ve Müslüman gözükmeleri içindir.”(s.17)

    Ayrıca Halil Öztoprak, İslam’da ibadetin camide yapılması şartının olmadığını,
    ibadetin evlerde yapılmasının dinin kuralları arasında olduğunu iddia ediyor. Kaynak olarak, Tövbe suresinin 108. ayetini veriyor, Alevilerin camilere gitmemesini de buna bağlıyor.

    Tövbe suresi, 108. ayet:

    “Müminlere zarar vermek ve gönüllerindeki saklı duran düşmanlığı kuvvetlendirmek için namaz kılmaya mescid meydana getirdiler. Bunlar Müslüman olmadan önce Hz. Muhammed’le harbeden münafıklardır. Müminlerin arasını açmayı, onları birbirlerine düşürmeyi akıllarına koymuşlardı. Ya Muhammed, Müslümanlar seninle birlikte namaz kılsın ve zikretsin diye böyle geniş mescid, cami yaptık derler. Allahu Taala şahitlik eder ki onlar yeminlerinde yalandır.”(s.21)

    Tövbe suresinin 109. ayeti:
    “Ya Muhammed kalkma ve ol mescidlerde ebediyen namaza durma. Evvelce Allah korkusu üzerine yapılan mescidi evvelde Hakka ibadet haklı ve lazım bir ibadetti.”(s.21)
    Halil Öztoprak’ın bütün bu konularla ilgili yorumu ise şöyledir:“Hakiki Müslümanlık, Kur’an’da yazılı olduğu gibi, camisiz, minaresiz olarak, huzuru kalb ile Allah’a inanmak ve daimi ibadet etmektir.”(s.23)
    Halil Öztoprak, bir hadisi Nebevi’den şu aktarmayı yapıyor:

    “Sen başka camilere yakın olma. Kalp camiiden Allah’a yalvar.”

    Arkasından da namazın camide değil, evlerde kılınmasının Kur’an’da farz edildiğine dair, Nur suresinin 36. ayetini bize aktarıyor:

    “Ya Muhammed, kendi evlerinde ibadet edenleri Allah Teala tarafından tazim olunup sevap derecelerinin yükselmelerine izin verip emreyledi. Onlar şoy güruhtur ki evlerinde Allah u Teala’ya ibadet zikri tesbih edenlerdir...”(s.24

    Halil Öztoprak, Kabe konusunda ise, “Şahsivaril İslam” adlı tarih kitabından alıntı ile şu görüşlere yer veriyor:

    “Kabeyi ziyaret İslama mahsus bir ibadet değildir. İslam dini çıkmadan önce putperestler zamanında Arabistan Yarımadası putperestleri, Kabe’ye hürmet beslerler ve ziyaret ederlerdi. Mekke ortasındaki Haceri Semavi (Yani Hacer-ül Esved) taşının etrafına toplanıp secdeye kapanırlardı. Burada, Kudüs ve Yunan putperestlerinden öğrendikleri üzere kurbanlar keserler.”(s.25)

    Halil Öztoprak, Hacer-ül Esved’in etrafına toplanıp secde etmenin “cahiliye devri”ne ait bir adet olduğunu ve Hz. Muhammed tarafından bu ziyaretlerin kaldırıldığına ait Kur’an’da ayetler olduğunu yazıyor. Arkasından da, Suretil Bakar’ın 115. ayetini bize aktarıyor:

    “Güneşin doğup battığı yerlerin cümlesi Allah Teala mülküdür; hangi tarafa yüz döndürür iseniz Allahü Taala ibadet tarafı orasıdır.”(s.34)

    Sonra da şöyle yazıyor:
    “Allaha yalvarmak için her taraf kıbledir. İbadet esnasında Hacer-ül Esved gibi belli bir noktayı ve bir şehri daimi olarak kıble kabul etmek o nokta veya şehri putlaştırmak gibi bir şey olur.”(s.35)

  • Bilal Büyükılgaz
    Bilal Büyükılgaz

    Cuma Namazı kılmak Kitap, Sünnet ve İcmâ ile sabittir, inkâr eden dinden çıkar kâfir olur.

    Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:

    “Ey iman edenler! Cuma günü namaz kılmak için ezan okunduğu zaman hemen Allah’ı zikretmeye koşun, alış-verişi, işi-gücü bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.

    Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın, Allah’ın fazlından nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.” (Cuma: 9-10)

    Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

    “Özürsüz olarak üç cuma namazını terkedenler münâfıklar topluluğundan yazılırlar.” (Tirmizî)

    “Her kim cuma namazını üç kere zaruretsiz terkederse Allah onun kalbini mühürler.” (Tirmizî)

    “Bir takım kimseler ya cuma namazlarını terk etmekten vazgeçerler veya Allah-u Teâlâ onların kalblerini muhakkak ki mühürleyecektir. Sonra da onlar gafillerden olurlar.” (Müslim)

    Namaz vakitlerinin başlangıç ve sonları Hadis-i şerif ile belirlenmiştir.

    Rivayet olunur ki Ebu Mesud Ensâri -radiyallahu anh- Irak’ta iken bir gün Muğire bin Şûbe -radiyallahu anh-ın yanına girdi. O gün Muğire nasılsa ikindi namazını geç vakte bırakmıştı. Ona dedi ki:

    “Ya Muğire! Bu yaptığın nedir? Bilmiyor musun ki, Cebrâil inip namaz kıldı. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de (ardında) kıldı.

    Sonra (bir daha) kıldı Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de (ardında bir daha) kıldı.

    Sonra (bir daha) kıldı, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de (ardında bir daha) kıldı.

    Sonra (bir daha) kıldı, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de (ardında bir daha) kıldı.

    Sonra (bir daha) kıldı, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de (ardında bir daha) kıldı.

    Sonra ‘İşte ben bununla emrolundum.’ dedi.” (Buhari, Tecrid-i sarih: 315)

    Bir Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:

    “Cebrâil Aleyhisselâm iki defa Beyt-i muazzama’nın yanında bana imam oldu. İlk defasında zeval vaktinde güneşin verdiği gölge bir nalın tasması kadar uzandığında bana öğle, her şeyin gölgesi birer misli uzadığında ikindi, oruçlu orucu bozduğu vakitte akşam, şafak kaybolduğunda yatsı, oruçluya yemek-içmek haram olduğu vakitte sabah namazlarını kıldırdı.

    Ertesi gün öğle namazını her şeyin gölgesi bir misli, ikindi namazını iki misli olduğu, akşam namazını oruçlu iftar ettiği zamanda, yatsı namazını gecenin üçte birine doğru, sabah namazını da ortalık iyice aydınlandığı vakitte kıldırdı.

    Sonra bana döndü ve ‘Ya Muhammed! Bu senden evvelki Enbiyâ’nın vaktidir. Namaz vakti işte bu ikişer vakitler arasındadır.’ dedi.” (Ebu Davud, Nesâi, Tirmizî) , (Tecrid-i Sarih, cild: 2. sh: 462)

    Allah-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri namaz kılmayı farz kılmıştır. Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’lerde namazın vakitleri, nasıl kılınacağı beyan edilmiştir.

    Cebrâil Aleyhisselâm gelerek Resulullah Aleyhisselâm’a tarif etmiştir.

    “Namaz üç vakittir.” diyenlere sorun:

    1. Siz namaz kılıyor musunuz? Kılıyorsunuz da mı hükm-ü ilâhîyi ve Resulullah Aleyhisselâm’ın emirlerini tahrib ve tahrif ederek değiştirmek istiyorsunuz?

    2. Biz de kılıyoruz derlerse “Kaç vakit kılıyorsunuz? Resulullah Aleyhisselâm’a Cebrâil Aleyhisselâm beş vakti tâlim etti, size üç vakti kim tâlim etti? ”

    3. Onlara sorun asıl gayeniz nedir? Size ne cevap vereceklerine dikkat edin.

  • Salih Eylem
    Salih Eylem

    Hutbe!
    ** Bir de hatırlatma olarak; Cuma namazında hutbeyi dinlemek farzdır. Cumanın ilk sünneti adı üzerinde sünnettir. İmam hutbedeyse,kılınan 4 rekatlık namaz sünnet olduğundan namaza durmayıp farz olan hutbeyi dinlemek gerekir.

  • Salih Eylem
    Salih Eylem

    Hutbe!
    ** Bir de hatırlatma olarak; Cuma namazında hutbeyi dinlemek farzdır. Cumanın ilk sünneti adı üzerinde sünnettir. İmam hutbedeyse,kılınan 4 rekatlık namaz sünnet olduğundan namaza durmayıp farz olan hutbeyi dinlemek gerekir.

  • Birolanarat
    Birolanarat

    yalnızca erkeklere değil,kadınlarada farzdır.cuma suresinin 9. ve 10.ayetinde ey inananlarcuma günü işi gücünüzü bırakın,cumanamazına gidin,diyor burada inananlara söylüyor,yalnızca erkeklere değil,kadın erkek ayrımı yapmamış,inananlar diye söylüyor....

  • Sonsuzluk Kervani
    Sonsuzluk Kervani

    Cuma günü öğle namazı vaktinde kılınan iki rekatlık farz namaz

  • Atakan Kartaltepe
    Atakan Kartaltepe

    2 Rekât'tır...Siz kaç rekât kılıyorsunuz? ..

  • Mehmet Tekat
    Mehmet Tekat

    Cuma, müslümanlarca bir bayram günüdür

  • Hasretimsin Gülüm
    Hasretimsin Gülüm

    erkeklere farz olan...

  • Aydın Aydın
    Aydın Aydın

    Cuma suresi:

    9. Ey inananlar! Cuma günü, namaz/dua için çağrı yapıldığında, Allah'ı anmaya/Allah'ın Zikri'ne koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.

    10. Namaz/dua yerine getirilince hemen yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın! Allah'ı çok anın ki, kurtuluşa erebilesiniz.

  • Can Er
    Can Er

    Ey inananlar! Toplantı günü (Yevm'ül Cum'a) namaz için çağırıldığınızda Allah'ı anmaya koşun; Alım - satımı bırakın, bilseniz bu sizin için daha iyidir...»

    Yazımızın başlığı ile ilgili bilgilerden önce konuyu ana kısımlara ayırıp, bu kısımlar hakkında kaynaklara dayalı olarak bazı tesbitler yapalım. Yaptığımız tesbitler muvacehesinde konuya açıklık getirmek ve tabii seyrini gözlemek mümkün olsun.

    Önce «Toplantı Günü - Yevm'ül Cum'a» ile ilgili gelişmelerin tarihçesini ortaya koyalım.

    'Bugün 'Cum'a Namazı' adı ile anılan namazın İslam Tarihine bakıldığında Îlk'inin kılındığı yer'in hi­lafsız Medine (Yesrib) şehri olduğu görülüyor(l) . Yine bu ilk Toplantı Günü (Cu'm'a Günü) Namazını kıldıran imam'ın da Peygamber olmadığı kesin. Bildiğiniz gibi Mus'ab İbn Umeyr veya Es'ad İbn Zurare'nin isimleri üzerinde durulmaktadır. Hatta bazıları te'vil ederek önce birinin kendiliğinden bu işi yaptığını, bilahare ise Peygamber'den gelen habere dayalı ola­rak Mus'abın îmam olarak bu günde namaz kıldırdı­ğı söylenmektedir. Yine ilk toplantı günü (Cum'a) kılınan namazın zaman itibariyle ikinci Akabe Biati ile Resulullah (S.A.) 'ın Medine'ye hicreti tarihleri arasında kılındığında da bir hilaf bulunmadığı görülü­yor. Özetlersek;

    1. İlk Toplantı Günü (Yevm'ül Cum'a) Namazı (bugün Cum'a Namazı adı ile anılan namaz) Medine' de kılınmıştır.

    2. Bu Namazın imamı kesin olarak Peygamber olmayıp Mus'ab veya Es'ad'dır.

    3. Bu Namazın İslam Tarihi içindeki yeri (zaman bakımından) ikinci Akabe Biatı'nın yapıldığı 13. Yılın Hacc mevsimi ile birkaç ay sonraya rastlayan Resulullah'ın Medine'ye hicreti arasındaki zamana rast­lamaktadır.

    Önce biz dilerseniz ayetten söz edelim: «Ey ina­nanlar! Cum'a Günü namaz için ezan okunduğu za­man Allah'ı anmaya koşun; alım - satımı bırakın; bil­seniz bu sizin için daha iyidir.»(2) . Biz şimdi bu me­ali biraz daha açalım ve Cum'a Günü'nün yerine Türkçedeki karşılığını koyarak yeniden tercümesini verelim de biraz önümüz acılsın, ayetin manasını kav­ramak ve anlamak açısından.

    «Ey inananlar! Toplantı Günü Namaz için ezan okunduğu (çağırıldığınızda) zaman Allah'ı anmaya koşun; alım - satımı bırakın; bilseniz bu sizin için daha iyidir.» Dikkatleriniz! ayetin delalet ettiği mananın üzerinde toplamaya çalışarak yaklaşınız ko­nunun üzerine. Görünen odur ki hitab şöyledir: «Ey iman edenler! Toplantı Günü namaz için çağırıldığınızda...» Buradan açıkça şu anlaşılmaktadır: Zikri geçen günün özelliği TOPLANTI GÜNÜ oluşudur. Bil­diğiniz gibi bu günün arablar arasındaki adı YEVM'ÜL ARUBA (Yedinci cennet günü anlamına geliyor) 'dır. İlk TOPLANTI yapıldığından itibaren kullanıla kulla­nıla bu isim Müslüman arablarca terkedilmiş ve Arube günü artık TOPLANTI GÜNÜ yani YEVM'ÜL CUM'A olarak anılmaya başlanmış ve eskisi hatırlardan çıkarak bize kadar yalnızca TOPLANTI GÜNÜ anlamını ta­şıyan CUM'A GÜNÜ olarak gelmiştir, isim olarak arablar arasında CUM'A diye birgün yoktur, Aruba günü vardır. Lakin bu güne rastlayan günlerde Müs­lümanlar biz ÖZEL TOPLANTI (EL CUM'A) yapmaya başlayıp, sürdürüp geldiklerinden artık günün adı (gerçek adı) unutulmuş ve güne TOPLANTI GÜ­NÜ manasına gelen YEVM'ÜL CUM'A (Türkçesi Cum'a Günü.) denilmiş ve denilmektedir.

    Buradan önce şunu anlamak mümkündür ki gü­nün özelliği namazdan değil, toplantı yapılan gün oluşundan kaynaklanmaktadır. Ayete bakıldığında zaten namaz için Cum'a Namazı değil, gün için Cum'a Gü­nü yani toplantı.günü denilmektedir. Ayetteki anlam yalnızca budur. Perşembe ile Cumartesi arasındaki Günün adı artık ARUBA GÜNÜ değil, TOPLANTI GÜ­NÜ olmuştur arab dilinde ve İslam ıstılahına da ay­nen geçmiştir. ,

    Bildiğiniz gibi farslarda da günler (Yek şembe, düşembe, seşembe, çarşembe (çarşamba) , pençşembe (perşembe) , şeşşembe ve şembe'dir. Şembe haftanın başlangıç veya son günü anlamındadır. Yek şembe birinci gün, düşembe ikinci gün, seşembe üçüncü gün, çarşembe dördüncü gün, v.s. olarak anılırken farslar da Müslüman olduktan sonra şeşşembe (altın­cı gün) 'yi İslam Istılahında yer eden ismiyle yani Yevm'ül Cum'a (Cuma Günü) olarak anmaya başla­mışlardır. Tıpkı arablarda olduğu gibi.. Müslüman olan bütün kavimler de aynı işi yapmışlar ve adı geçen altıncı güne kendi kavmî örflerinde ne deniyorsa onu terkedip, CUM'A GÜNÜ (TOPLANTI GÜNÜ) adı ile anmaya başlamışlar ve eski günlerinin isimleri de ancak çok eski kaynaklarda, tarih kitaplarında kalmıştır. Artık altıncı günün adı Müslüman olan her kavim için yalnızca TOPLANTI GÜNÜ manasına gelen CUM'A GÜNÜ'dür

  • Muvahhid Duranoglu
    Muvahhid Duranoglu

    Allah Teâlâ şöyle buyurur: “…Namaz bitince hemen yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin…” (Cuma, 62/10)

    Ebû Musa el-Eşarî'nin oğlu Ebû Bürde diyor ki, Ömer'in oğlu Abdullah bana 'Baban Cuma saatiyle ilgili olarak Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemden bir şey nakletti mi? ' diye sordu. 'Evet, şöyle dediğini işittim.' dedim. 'Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiş: “Cuma saati, İmamın (minbere) oturmasıyla namazın bitmesine kadar olan vakittir[1].'

    İki rekatlık Cuma namazı kılınınca hemen dağılmak gerekir. Yukarıdaki âyetin emri budur. Abdullah b. Ömer radiyellahü anh şöyle dedi: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Cuma namazından sonra mescidden ayrılıncaya kadar namaz kılmaz, ayrılınca evinde[2] iki rekat kılardı[3].”

    Abdullah b. Ömer, Cuma günü olduğu yerde iki rekat namaz kılan birini gördü ve onu iterek şöyle dedi: 'Cumayı dört rekat mı kılmak istiyorsun? ' Abdullah evinde iki rekat namaz kılar ve şöyle derdi: 'Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle yapardı[4].”

    Atâ, Abdullah b. Ömer ile ilgili olarak şunları söylemiştir: Mekke'de bulunur da Cumayı kılarsa ileri geçer iki rekat kılar, sonra ileri geçer dört rekat kılardı. Medine'de olduğu zaman Cumayı kılar, sonra evine döner iki rekat kılardı. Mescitte kılmazdı. Derdi ki, 'Resulullah böyle yapardı[5].'

    Nafi'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: 'Ömer Cumadan önce namazı uzatır, Cumadan sonra evinde iki rekat kılar ve derdi ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem de böyle yapardı[6].”

    Ebu Hureyre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet ediyor: 'Sizden biri Cumayı kıldıktan sonra dört rekat namaz kılsın[7].'

    Ebu Hureyre, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet etmiştir: 'Cumadan sonra namaz kılacak olursanız dört rekat kılın[8].'

    es-Sâib diyor ki, Muaviye ile birlikte maksurede (hünkar mahfilinde) Cuma namazını kıldık. İmam selam verince kalktım, aynı yerde namaza devam ettim. Muaviye bana birini gönderdi ve dedi ki, 'Bu yaptığını bir daha yapma. Cuma namazını kıldıktan sonra dışarı çıkmadan veya biraz konuşmadan başka namaz kılma. Çünkü Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize böyle emretmişti. Konuşmadıkça veya dışarı çıkmadıkça bir namazın diğerine eklenmemesini isterdi[9].'





    ----------

    [1] - Müslim Cuma 16, Ebû Davud, Cuma l048.

    [2]- 'Evinde”ifadesi Müslim'de geçmektedir.

    [3]- Buhârî Cuma 39, Müslim Cuma 71.

    [4] - Ebû Davud Cuma 1127.

    [5] - Ebû Davud Cuma.

    [6] - Ebû Davud Cuma l128.

    [7] - Müslim Cuma 67, Ebû Davud Cuma 1131.

    [8] - Müslim Cuma 68, Ebû Davud Cuma l131, Tirmizi Cuma 523.

    [9] - Müslim Cuma 73, Ebû Davud Cuma l128.

  • Sonra Sonra
    Sonra Sonra

    Hüseyin Kıvrıkoğlu paşanın dindar(!) ve riyadab bir o kadar uzak dostunun perşembeden yalnız başına kıldığı namaz...

  • Sezgin Yeşiltaş
    Sezgin Yeşiltaş

    Her cuma namazı vaktinde burdayım, şimdi olduğum ya da olacağım gibi.. Ama istersem kutsal cuma'yı överek hatta habercisi perşembe'nin kutsallığını abartarak (hem de tam cuma saatinde) ne dini bütün kimlik kazanırım. Bunların gözleri kör, kulakları yalana inanmaya hazır..

  • Ahmet
    Ahmet

    Günlerin en hayirlisi,bir kurtuluş kapisi,üç kez kilinmadiğinda kalbin kararacaği namaz.Allah hepimize o zevki tatdirsin.kiyamet günün kopacaği gün.

  • Hüseyin Türk
    Hüseyin Türk

    Kuş Cıvıltıları, İçini Isıtan Güneş, Cemaldeki Tebessüm.....
    Ruhun Haftalık Duşu...

  • Sezgin Yeşiltaş
    Sezgin Yeşiltaş

    Öğle namazı ile birlikte kılınır.. Öğle namazı sanırım 4 sünnet 2 farz 4 sünnet 10 rekattır. Yine sanırım 2 farz 4 sünnet ile de cuma için kılınır olur sana 16 rekat..

    Eskiden bir cami şafi mezhebine övgü, bir başka cami kuran kurslarına verilmesi gereken önemi, bir diğeri fakirleri ve açları gözetmenin anlamını anlatırdı.. Şimdilerde tüm ülkede tek bir vaaz veriliyor sanırım... Hatta isterseniz dinci radyoları açıp bu vaazları evlerinizden de dinleyebilirsiniz..