Dünyanın en büyük çölü olan Sahra, kurak toprak için de bir ölçü. Bağıl nem oranı tek basamaklı sayılara inebiliyor. Yüzyıl boyunca neredeyse sadece bir kez yağış alan yerler var. Çölde, yaşamı boyunca gökten bir damla su düştüğünü görmeyen insanlar bulunuyor. Bununla birlikte, Sahra'nın altında küçük bir denizi doldurmaya yetecek kadar büyük akiferler var. Tarihöncesi çağlarda yeraltında birikmeye başlayan bu suyun bir bölümü bir milyon yıl kadar eskiye dayanıyor. Sadece 6000 yıl öncesine kadar Sahra çok farklı bir yerdi. Yeşildi. İlginçtir ki Sahra'da tarihöncesi zamanlarda kayaların üzerine resmedilmiş suaygırı figürlerine rastlıyoruz –ki su aygırları yıl boyunca suya ihtiyaç duyarlar. Washington Üniversitesi'nden jeolog Jennifer Smith'e göre “bulgular çölün eskiden tropik bir cennet olduğunu göstermese de, eski Sahra'nın oldukça yaşanabilir bir yer olduğunu belirtiyor”. Yeşil Sahra'nın ortaya çıkış nedeni eski muson rüzgârlarının yer değiştirmesiydi. Buzul çağları nasıl gelip geçiyorsa, muson rüzgârları da aynı şekilde kuzeye ve güneye göç ediyor. Bu durum Dünya'nın hareket dinamikleri ile bağlantılı. Dünya'nın eksen eğikliği düzenli aralıklarla değişiyor; güneşe olan eğimi bazen artıp, bazen de azalmakta. Dünya kendi ekseni etrafında bir topaç hareketi yapıyor ve güneşe en yakın olduğu zamanlarda da yine belirli bir döngü içinde. Kuzey Yarıküre'nin güneşe doğru eğimi maksimuma ulaştığında ve Dünya'nın güneşe en yakın olduğu zamanlarda, yaz aylarında Kuzey Yarıküre'de artan güneş ışınları, şu anda Ekvator ile 17 derece kuzey enlemi arasında yer alan Afrika musonunu 10.000 yıl önce olduğu gibi kuzeye doğru hareket ettirerek Kuzey Afrika'nın seller altında kalmasına neden olabilir. 5000 yıl kadar önce musonlar büyük ölçüde güneye doğru tekrar yer değiştirdi. Sahra'nın tarihöncesi kavimleri, yaşadıkları toprağın yeşillik ve canlılığının gittikçe azaldığını ve kuraklıktan da kötü bir durumun kendini hissettirmeye başladığını farkettiler ve belki de böylelikle o sıralarda Mısır kültürünün canlanmaya başladığı Nil Vadisi'ne göç ettiler. Pennslyvania Üniversitesi'nden jeolog Robert Giegengack'e göre, “Geçmişteki bazı iklim değişikliklerinin günümüzdeki bazı değişimler kadar hızlı gerçekleştiğini daha yeni yeni anlıyoruz”. Sahra kuruyup bitki örtüsü azaldıkça toprak, yağmur suyunu tutamaz hale geldi. Buharlaşma ile daha az sayıda bulut oluşabildi. Yağmur yağdığı zaman hızla akıp gitti ve buharlaştı. Böylelikle artan bir hızla çölleşme etkisi ortaya çıktı ve Sahra 4000 yıl kadar önce bugün bildiğimiz şeklini aldı. İnsan etkisiyle oluşan iklim değişiminin, Sahra'yı gelecekte nasıl etkileyeceği bilinmiyor. Uzmanlar şişelenmiş Sahra sularını yudumlarken bu soruya kafa yorabilir. Giegengack temiz ve ferahlatıcı bu kaynak suyu için, “Mısır'daki en güzel su” diyor. İçecek iyi bir şeyler arıyorsanız, Sahra'nın gömülü antik hazinesinden denemenizi öneririz.
Çölde bir gece geçirmek demek, insanın kendine dönmesi, kendini tanımaya başlaması demektir. Orada yalnızsın. Orada, başkalarıyla olsan da yalnızsın. Yıldızlardan hangisini gözüne kestiriyorsan oraya kadar uzanıp geceyi orada geçirmen mümkündür. O yıldız ki, çöl ufkunda parıldamaktadır, hem de bir maytap gibi pıtırcıklı sesler çıkartarak seni kendisine davet etmektedir. İşte o davete icabet ederek o yıldıza kadar uzanıyor ve çöl gecesini orada geçirmeye karar veriyorsun. O yıldızın, çöl ufkunda seçilen parıltılı görüntüsüne rağmen, biliyorsun ki, orası karanlıktır ve tam da gecenin sakin, yatıştırıcı bir gecenin geçirileceği yerdir
İngiliz Hasta filmi; bir suluboya fırçasının sakınan devinimlerini, sonsuz gibi görünen çöl kumunun sayısız resimle dolu esrarengiz görüntüsüne bağlayarak başlar: Bu manzaraya büyük bir aşkın -biri artık yaşamayan, biri yaşarken ölmüş- iki kahramanını taşıyan bir İngiliz uçağının göğü delen sesi eşlik eder ve görüntü otantik bir şarkıyla,algılandığı beyinlerde kalıcı olmaya and içer ya da onları kalıcı olması içen ikna etmeye çalışan beyindir, böyle birşeydir işte çöl...
çöle kıyısı olan kentlerin limanları sıkıcı olur kuş uçar gemi geçmez, kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan fırtına gibi sever, sevdiği için ağlamayı.
hangi türküde sevmekten bahsedilse ..............ben hicaz olurum elimi ıslatır elinin teri ..............ziyan olurum
seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım hangi türküde sevmekten bahsedilse bu çölde ben ^^şair burada yaşadığı kenti çöle benzetiyor^^..da bahsedilen şair olurum!
Türkiye'nin daha doğrusu Dünya'nın cöl olmaması elimizde ama reklamdada denildiği gibi eğitim şart önce insanların insan olması gerek gerisi boş ne yaparsan yap
türkiyenin her geçen yıl yaklaştığı durum..güneydoğu anadolu bölgesi artık yavaş yavaş çöl olmaya başladı..tema vakfının çalışmaları ve gap projesi sayesinde bunu atlatabilecek bir potansiyele sahip...vakit geçmeden harekete geçilmesi lazım.
çöl sınırı olan mecaze anlamda bazı kişilerin aşkın sebolü bildiği uzun kumlar ve yer altında sasklı bir surü şey gizleyen kumlar{800m}
Ucsuz bucaksiz kumlu toprak..
Çöl, ıssızlık, susamışlık, tehlike çağrıştıran kelime.
Mecnuna mezar olmuş kum deryası.
Anlayamadı hiç kimse;
Çölde üç-beş çiçeğin nasıl canlı kaldığını,
Bilemediler nedense;
Çiçeklerin altında bir ŞEHİDİN yattığını....
CÜNEYD SUAVİ
dinginlik ve dinamizmi birarada tutmayı başarmış ' dem ferde ' grubuna ait parça.. dinlenilesi.. dinlenilesi...
...yoktu Leylası olmayana
bâdiye..
Dünyanın en büyük çölü olan Sahra, kurak toprak için de bir ölçü. Bağıl nem oranı tek basamaklı sayılara inebiliyor. Yüzyıl boyunca neredeyse sadece bir kez yağış alan yerler var. Çölde, yaşamı boyunca gökten bir damla su düştüğünü görmeyen insanlar bulunuyor.
Bununla birlikte, Sahra'nın altında küçük bir denizi doldurmaya yetecek kadar büyük akiferler var. Tarihöncesi çağlarda yeraltında birikmeye başlayan bu suyun bir bölümü bir milyon yıl kadar eskiye dayanıyor.
Sadece 6000 yıl öncesine kadar Sahra çok farklı bir yerdi. Yeşildi. İlginçtir ki Sahra'da tarihöncesi zamanlarda kayaların üzerine resmedilmiş suaygırı figürlerine rastlıyoruz –ki su aygırları yıl boyunca suya ihtiyaç duyarlar.
Washington Üniversitesi'nden jeolog Jennifer Smith'e göre “bulgular çölün eskiden tropik bir cennet olduğunu göstermese de, eski Sahra'nın oldukça yaşanabilir bir yer olduğunu belirtiyor”.
Yeşil Sahra'nın ortaya çıkış nedeni eski muson rüzgârlarının yer değiştirmesiydi. Buzul çağları nasıl gelip geçiyorsa, muson rüzgârları da aynı şekilde kuzeye ve güneye göç ediyor. Bu durum Dünya'nın hareket dinamikleri ile bağlantılı. Dünya'nın eksen eğikliği düzenli aralıklarla değişiyor; güneşe olan eğimi bazen artıp, bazen de azalmakta. Dünya kendi ekseni etrafında bir topaç hareketi yapıyor ve güneşe en yakın olduğu zamanlarda da yine belirli bir döngü içinde.
Kuzey Yarıküre'nin güneşe doğru eğimi maksimuma ulaştığında ve Dünya'nın güneşe en yakın olduğu zamanlarda, yaz aylarında Kuzey Yarıküre'de artan güneş ışınları, şu anda Ekvator ile 17 derece kuzey enlemi arasında yer alan Afrika musonunu 10.000 yıl önce olduğu gibi kuzeye doğru hareket ettirerek Kuzey Afrika'nın seller altında kalmasına neden olabilir.
5000 yıl kadar önce musonlar büyük ölçüde güneye doğru tekrar yer değiştirdi. Sahra'nın tarihöncesi kavimleri, yaşadıkları toprağın yeşillik ve canlılığının gittikçe azaldığını ve kuraklıktan da kötü bir durumun kendini hissettirmeye başladığını farkettiler ve belki de böylelikle o sıralarda Mısır kültürünün canlanmaya başladığı Nil Vadisi'ne göç ettiler.
Pennslyvania Üniversitesi'nden jeolog Robert Giegengack'e göre, “Geçmişteki bazı
iklim değişikliklerinin günümüzdeki bazı değişimler kadar hızlı gerçekleştiğini daha yeni yeni anlıyoruz”.
Sahra kuruyup bitki örtüsü azaldıkça toprak, yağmur suyunu tutamaz hale geldi. Buharlaşma ile daha az sayıda bulut oluşabildi. Yağmur yağdığı zaman hızla akıp gitti ve buharlaştı. Böylelikle artan bir hızla çölleşme etkisi ortaya çıktı ve Sahra 4000 yıl kadar önce bugün bildiğimiz şeklini aldı.
İnsan etkisiyle oluşan iklim değişiminin, Sahra'yı gelecekte nasıl etkileyeceği bilinmiyor. Uzmanlar şişelenmiş Sahra sularını yudumlarken bu soruya kafa yorabilir.
Giegengack temiz ve ferahlatıcı bu kaynak suyu için, “Mısır'daki en güzel su” diyor. İçecek iyi bir şeyler arıyorsanız, Sahra'nın gömülü antik hazinesinden denemenizi öneririz.
Joel Achenbach
Çölde bir gece geçirmek demek,
insanın kendine dönmesi,
kendini tanımaya başlaması demektir.
Orada yalnızsın. Orada, başkalarıyla olsan da yalnızsın.
Yıldızlardan hangisini gözüne kestiriyorsan oraya kadar uzanıp geceyi orada geçirmen mümkündür.
O yıldız ki, çöl ufkunda parıldamaktadır,
hem de bir maytap gibi pıtırcıklı sesler çıkartarak seni kendisine davet etmektedir.
İşte o davete icabet ederek o yıldıza kadar uzanıyor ve
çöl gecesini orada geçirmeye karar veriyorsun.
O yıldızın, çöl ufkunda seçilen parıltılı görüntüsüne rağmen,
biliyorsun ki,
orası karanlıktır ve tam da gecenin sakin,
yatıştırıcı bir gecenin geçirileceği yerdir
“Çöl çok güzel” dedi küçük prens, “çünkü bir yerlerinde bir kuyu gizliyor.”
Le Petit Prince
YAĞMURA KAVUŞMUŞ ÇÖL gibi DİRİLMEK.......
içinden çıkamadığım yer... onun kalbi.
İngiliz Hasta filmi; bir suluboya fırçasının sakınan devinimlerini, sonsuz gibi görünen çöl kumunun sayısız resimle dolu esrarengiz görüntüsüne bağlayarak başlar: Bu manzaraya büyük bir aşkın -biri artık yaşamayan, biri yaşarken ölmüş- iki kahramanını taşıyan bir İngiliz uçağının göğü delen sesi eşlik eder ve görüntü otantik bir şarkıyla,algılandığı beyinlerde kalıcı olmaya and içer ya da onları kalıcı olması içen ikna etmeye çalışan beyindir, böyle birşeydir işte çöl...
Hidalgo filmi geldi aklıma.
kafr olmak isteyene âb-ı hayattır Ahmed.
çöl Ahmed' i perestişle dinledi. ve çöl Ahmed' le güzeldi.
bir katre olsan; düşmesen, görsem, gelmesen yine yeter, ilelebet kafr' a.
''Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür!
Sana çöl gibi gelen, O göl diyorsa göldür! ''
nfk.
Yanılgıya çeker dağları bile
bu yol acıları, kul acıları
mehtabın kahrıyla çürür bedenim
damıtır içimi çöl acıları
keskin bir muamma şarabıdır bu
yinede, günahkar karanlığımda
cennet kokan bir mehtabı özlerim
oysa umutların serabıdır bu
minyatür bir kalbe sığar mı benim
denizleri tutuşturan gözlerim
Nurullah Genç
sonsuz bir kum denizi.
allah rasulunun mekkeden medine hicreti....
Çöl Daha İyi
çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
sevdiği için ağlamayı.
hangi türküde sevmekten bahsedilse
..............ben hicaz olurum
elimi ıslatır elinin teri
..............ziyan olurum
seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım
hangi türküde sevmekten bahsedilse
bu çölde ben
^^şair burada yaşadığı kenti çöle benzetiyor^^..da
bahsedilen şair olurum!
Y. Erdoğan...
DEVE.....
İklimsiz, çıplak...
Geceleri dondurucu soğuk ve ayaz..
Gündüzleri kavurucu sıcak ve güneş..
Çöl
Gözüm,aklım,fikrim var deme hepsini öldür,
Sana çöl gibi gelen,o göl diyorsa göldür...
Necip Fazıl Kısakürek
Kevir. (bkz. Ali Şeriati)
ben oluyorum.
birde vaha versiyonum var ki yemede aç kal tadında
kum fırtınası..
Türkiye'nin daha doğrusu Dünya'nın cöl olmaması elimizde ama reklamdada denildiği gibi eğitim şart önce insanların insan olması gerek gerisi boş ne yaparsan yap
türkiyenin her geçen yıl yaklaştığı durum..güneydoğu anadolu bölgesi artık yavaş yavaş çöl olmaya başladı..tema vakfının çalışmaları ve gap projesi sayesinde bunu atlatabilecek bir potansiyele sahip...vakit geçmeden harekete geçilmesi lazım.