çocukluktan kalma alışkanlıklar sizce ne demek, çocukluktan kalma alışkanlıklar size neyi çağrıştırıyor?
çocukluktan kalma alışkanlıklar terimi Zeynep Akbas tarafından tarihinde eklendi
çocukluktan kalma alışkanlıklar terimi Zeynep Akbas tarafından tarihinde eklendi
pazar akşamları duş almak*
*bknz: pazartesi günü okula gidiyor gibi hazırlık.
sütün içine şeker katmak..
dondurma kulahının dıbını atmak? ? ?
karanlık ve sessızlıgın beraberlıgıne tahammul edemeyıp tv yı acmak..
'...Rossini'nin bestelediği altı yaylı çalgılar sonatında belirgin bir Mozart hayranlığı sezilir... Bu serenad benzeri, zarif, tatlı ve renkli sayfalar ünlü opera bestecisinin yıllarca bilinmeyen yönlerinden biri olarak kalmıştır... Mozart için 'Gençliğimde hayranlık duyduğumdu; erkekliğimde ümitsizliğim, yaşlılığımda da tesellim oldu' diyen Rossini 1804 yılında, yani 12 yaşında Ravenna'da bestelediği altı sonatı arkadaşlarıyla çaldığını, kendisinin de ikinci keman partisini seslendirdiğini elyazısıyla notalara eklemiş... Uzun süre kaybolan bu altı sonatın elyazmasını da İtalyan besteci Alfredo Casella (1883-1947) Washington'daki Kongre Kitaplığı'nda bulmuş... Varlığı bilinen, ancak bulunamayan bu sonatlar 1954'te yayınlanmıştır...'
:tüm kalemlerin arkasını kemirmek
:gecenin bi vakti uyanmak yatakta bağdaş kurup kara kara düşünmek
:saçlarıyla oynaya oynaya uyumak
:ezilebilecek ne varsa ezip püre haline getirmek
:eline geçen her şeyi bozmak; radyo, kalem, saat, elektrik süpürgesi... hepsinin içi itinayla açılır...(artık arada yaptığım da oluyor)
bu sanırım en iyi önüne geçilemeyen tamir merakı olarak açıklanabilir.
:kesici aletlere karşı karşı konulmaz sevgi
:P
_yumurtanın beyazını asla ve asla yememek
_2 adet minik ayıcıkla yatmak
_her gece düşlere dalmak
_tırnak yemek
vs....
hiç bir zaman kol saati kullanamamak çünkü sürekli içini açarak ya da çeşitli şekillerde saatleri bozmak...kendimce kalkıştığım tamirler....
evdeki özellikle elime geçen temizlik malzemeleri içecek kutuları gibi şeylerde üzerlerindeki marka yzılı kağıtlarını sökmek..çıkmıyorsa bunun için büyük mücadele vermek...elime geçen soyulacak ne varsa soymak....oyuncakları bozmak peluş olanları sökmek...sanırım fazlaca yıkıcı bi tipim ama bozmak garip ve dağıtmak eylemi garip bi şekilde hoşuma gider....
merdiven inerken her katta özellikle son 3-5 basamağı zıplayarak inmek...sırf bu eylemin verdiği haz için apartmandaki asansörü kullanmamak
bozuk paraları bir kawanozda biriktirmek...
Her şeye rağmen sevmek yaşamı...
oyuncak hayvancığınla uyumak ve onu seyahatlerde yanından eksik etmemek, mızıkçılık yapmak, elmayı rende olarak yemek, kızdığında ya da üzüldüğünde hemen ağlamak,aranızda çok az yaş farkı olsa da büyük kardeşe abi ya da abla demek, başlıyacak dönem üniversitenin son dönemi de olsa kendine yeni kalemler, defterler almak, şımarıklık yapmak, anlaşılamayan yabancı şarkıların sözlerini kulağımıza geldiği gibi sallamak, zaman-mekan farketmeden kafanı koyduğun anda uyumak....
meme emmek (ama artik anneden deel)
:)
bir arkadaşım küçükken kızılderililerle oynuyor, o sırada düşünüyor ve daha gerçekçi olsun diye kamp ateşi yakmaya karar veriyor, bir bardağa kolonya koyuyor ağzına kadar ve yakıyor, tabi kolonya parlayınca korkuyor ve söndüreyim diye üzerine su döküyor. sonuç: bardak patlıyor ve halıda güzel bir yanık izi...
trenle yolculuk ederken -helede yanımda annem varsa- sürekli kaç durak kaldı die sormak...ve her seferinde annemin az kaldı demesiyle tatmin olmayıp ısrarla soruyu tekrarlayıp annemi çıldırtmak
ağlamak
ayakta bevl etmek:d
banyodan çıkar çıkmaz yatağa girip tembel tembel yatmak.
uykusuzluk...
yemek yemek
Büyüdü ve yetişti..
Artık o küçük bir ağaç değil,
Artık o, Koskoca bir limon ağaçı... :)
Çocukluk anılarının izleri insanda bir ömür boyu kalır... Kendinden güçlü gördüğü, ulaşamadığı, yenemediği her şey insanı hırslandırır ve saldırır... İçinde sevgi, merhamet, vicdan olmayanlar hayvanlara, insanlara, doğaya vs vs... Yani her şeye takıntılıdırlar... Bu tip insanların öncelikle kendilerine saygı ve sevgisi yokturki başkalarına olsun... Akordu bozulunca insan çekilmez oluyor... Zorla kimse kendine iyisin dedirtemez... Birisine ilgi duyuluyorsa biraz düşünmek lazım, kıskanmak, çamur atmak değil... Allah herkese layını verir... Biraz sabretmek gerekiyor... Zamandır bize herşeyin gerçeğini gösteren...Ama insanoğlu işte... Garip bir yaratıktır...
Arabanın ön koltuğunda oturma hevesi....
Ama bu duygum hep abim tarafından engellenir.... :)
garip bir dalgınlık ve yalnılık duygusu....
aslında her alışkanlığımızın kökeninde çocukluk yatmakta....
ne olurdu ki ÇOCUKLUĞUN kendiside bizde alışkanlık yaratsaydı kıyamet mi kopardı her daim çocuk olabilseydik....
en azından bir kısmımız hala çocuk kalabilseydi....
izlenmiş olan korku filminden dolayı gece yatarken vücudunun hiç bir bölgesini dışarda bırakmama.
bedenin tamamını yorganın altına adeta hapis etmek.
ve iğne deliği kadar bir boşluk bırakmamak.
Kediyle inatlaşma takıntısı...
Önce kedinin gözlerine taaa içine bakarım tabi oda benimkilere... içimizden biri pes edip gidinceye kadar zaman, mekan ve etraftaki insanların garip bakışlarına aldırmadan bu restleşme sürer. Eğer kedi sert çıkıp tıslamaya başlarsa aynı şekilde karşılık verilir. Bazı cins kediler dahada küstahlaşıp üzerinize yürümeye kadar işi götürürki bu durumda yapılacak en mantıklı şey tamam yaw şaka yapmıştık diyip arkanızı dönüp gitmek olacaktır aksi taktirde adınız istenmeyen olayların içerisinde anılacaktır; D
Kedi kovalama alışkanlığı.
Önce kedinin gözlerinin içine bakarım, eğer benden kaçmıyorsa 'pist pist' derim, yine kıpırdamıyorsa peşine düşerim..
Tuhaf bir alışkanlık bu..
bknz.
Kedi benden kaçmak zorunda, kaçmıyorsa bu bir meydan okumadır.:P
inanmak...çok iyi.. ve çok doğru......yalnız değilsin.. :)
yaşamak
peluş tavşanımla yatmak..
Eti puf.