Çocukluğum da Gökyüzünü izledigimde, Büyük bulutları Anne Baba, küçük bulutları Çocukları olarak hayal eder, o bulutlar birleştiklerinde mutlu olurdum :)))
Çocukluğum.. Ve en çok seni özledim ben. Karşı komşunun sokağa çıkacağı zamanı beklemeni. Her teyzeyi annen gibi sevmeni. Sanki ayıpmış gibi kimselere söylememeni. Ve o bisikleti ilk gördüğünde koşuşunu. Yağmurlu bir günde annenin elinden yediğin ekmeği. Islanan sokaklara bakıp duygulanmanı. Yaz akşamlarında oturduğun kaldırımı.Seni bir kez daha görmek isterdim... Hiç konuşmadan.. Kısa pantolonlu siyah beyaz halini.. Bir lokma boyunu.. Diz çöküp yere sımsıkı...ama çok sıkı Sarılmak sana.. Gözyaşlarımı omuzlarına bırakıp gitmek istiyorum şimdi Sana kim olduğumu söylemeden...arkama bakmadan Ağladığımı sana göstermeden Seni çok özledim Ama çok özledim Çocukluğum! ! !
disiplinli bir baba, saatli oyun, saatli ders, saatli televizyon, saatli uyku, hafif bi soğuk algınlığında bile apar topar doktora koşturulan bir çocuk...
Tarlada yılan gördüğümde onun bir tarafa benim diğer tarafa hızlı ve korkarak kaçışım, sonra cesaretimi toplayıp elimde değnek ile korka korka o yılanı arayışım ve bulamayışım.. en sonunda da acaba yılanda cesaretini toplayıp beni arıyor mudur diye düşünüp ufak, temkinli adımlarla o bölgeden uzaklaşışım.. şimdi de durum farklı olmazdı herhalde..
İlk nefesi aldığım İlk ninniyi dinlediğim yer Ayancık Bulutlar kadar uzağımda şimdi. Annemin pişirdiği Tarhana çorbasının tadı damağımda hala Topaç çevirmeler, renkli misketler Çelik-çomak oyunları Kartopu savaşları yaptığım arkadaşlarım Kim bilir, nerede şimdi! ...
Elmamı, kuru incirimi vermedim diye Beni oyunlara almayan İrfan Güreş tutup yenemediğim Orhan Maramoğlu Erol, deli Ramazan İlk sevgilim, Sınıfımızın en güzeli Gülten Çaylarında avladığım mercanlar, bıyıklılar Saraylar kurduğum kum taneleri Kalsedon çakıl taşları Dalgalarında ıslandığım ak köpükler Dekovil hattında kaydırdığım arabam Maçlarına koşarak gittiğim Recep abi Motor Necati Pembe kanepelerinde oturduğum Lokomotif sefaları Beni okula kadar bırakan Minnoş’um Nerede şimdi!
Kanatları ıslak bıldırcın kuşları Yeşil başlı ördekler Canını yaktığım minik serçeler Fabrika köprüsünde Gelişini beklediğim babam Çayda yüzen kayın tomruğu Dörtbuçukta öten paydos borusu Yedi nüfus katık ettiğimiz fabrika ekmeği Her haneye ayrı maniler düzen Ramazan davulcusu, Musa dayı Gizlice çayelmalarını yediğimiz komşumuz Ev sahibimiz Tahsin amca Marangoz Ali dayı Menşure abla Elime kağıt şekerleri tutuşturan Dünyalar tatlısı Şefika teyze!
Yaşadıklarım, ne tatlı bir hoşsada imiş Rahmetli babamın yoksulluğuna inat Ayancık kokulu çocukluğum Ne kadar da renkli geçmiş...
bazen sokaklardan gecerken cocuklugumu hatirlarim hep,benimde bezden bebeklerim camurdan evlerim vardi,gecmisimin gercekleriydi bunlar simdi ne bezdenbebeklerim ne camurdan evlerim var.yasiyorum hayallaeriyle,yapa yanliz gecen bir cocukluk..hatirliyorumda mutsuz oldugum anlar evimizin arkasina saklanir aglardim,sonra mutlu olurdum,oysa simdi saklanacak bi duvarim yok olsada care degil.buyudum,evlendim ve anne oldum.ama halen icimdeki o cocuk ölmedi sevmesemde ölduremedim o cocugu icimden,galiba sonsuza dek benimle gelecek,,sonsuza dek...
çocukluğum duvarlarda asılı acılarım sızılarım misketlerim ve çamurlu küçük ellerim hepsi parklarda kaldı hepsi kaldırımlarda kırık tırnaklarım ağaç budaklarında ... önüm arkam sağım solum saklanan kimse kalmadı kimse saklanacak yer bulamadı ... sesler mızıkçı yüzler kör ebeler dokunacak kimse kalmadı kalanlar kimseye dokunamadı
mavi denizim kıyıda türküsüz kaldı dudakları çatlak türkülerim dilimde denizsiz susuz bir nakarattı
annemin beni çağıran sesi ve akşamın tarhana kokan nefesi betonların altında kaldı
karanlık bir yerde bul beni. .
Çocukluğum:
Mutluluğum
Heyecanım
Zaferim
İlk günüm
Küçük ve büyük şeyler... dahası var ama sayamam
Hatırladığım çok şey var,bazende hatırlamak istemediğim..
Ama bana alınan bebekleri unutamam:)Çocuk olmama izin veren aileme teşekkürler..
Çocukluğum da Gökyüzünü izledigimde, Büyük bulutları Anne Baba, küçük bulutları Çocukları olarak hayal eder, o bulutlar birleştiklerinde mutlu olurdum :)))
fantastik dünyam...
70lerin sonu, 80lerin başı..
Ana kucağına hasret,geriye dönüşü olmayan mutlu, güzel yıllarım
Çocukluğum..
Ve en çok seni özledim ben.
Karşı komşunun sokağa çıkacağı zamanı beklemeni.
Her teyzeyi annen gibi sevmeni.
Sanki ayıpmış gibi kimselere söylememeni.
Ve o bisikleti ilk gördüğünde koşuşunu.
Yağmurlu bir günde annenin elinden yediğin ekmeği.
Islanan sokaklara bakıp duygulanmanı.
Yaz akşamlarında oturduğun kaldırımı.Seni bir kez daha görmek isterdim...
Hiç konuşmadan..
Kısa pantolonlu siyah beyaz halini..
Bir lokma boyunu..
Diz çöküp yere sımsıkı...ama çok sıkı
Sarılmak sana..
Gözyaşlarımı omuzlarına bırakıp gitmek istiyorum şimdi
Sana kim olduğumu söylemeden...arkama bakmadan
Ağladığımı sana göstermeden
Seni çok özledim
Ama çok özledim
Çocukluğum! ! !
hem hüzünlerle geçen günleri hatırlatıyor...
döne döne gelrken
ben düşe kalka kendime
durdum sordum birden öyle
nerdeymiş şu hayat
hani o şen yüzü nerede?
..dan; bir ben kaldım geriye
ben de ekşidim...
büyüme isteğiyle geçti... büyüdüm... şimdi çocuk kalsaydım diyorum...
herşeyi doya doya yaşardımda, bir tek televizyonda şansızdım...
81' doğumlu olmama rağmen televizyonu ben bile zor bilirdim o zamanlar...
yine 'perihan abla' ile 'şakir abi'den allah razı olsun... :)))
disiplinli bir baba, saatli oyun, saatli ders, saatli televizyon, saatli uyku, hafif bi soğuk algınlığında bile apar topar doktora koşturulan bir çocuk...
o çocuk yine de çok mutluydu ;)
o müthiş yıllar...
okuldan gelip çantamı attığım gibi evin arkasındaki alana koşup akşama kadar top oynamak...
evin karşısındaki portakal bahçesinden portakal çalmak...
yaptığımız uçurtmalarla traşa girmek...
ve tabii ki...
hafta sonları misket oynamak...
çok güzeldi yaa o günler..........
He-man = İskeletor..
Red-Kit
ve daha nice sayamadıklarım..
Misketlerim, gezmelerim...ohhoooo... :)))
Daldan dala gidip, ceviz kemirmelerim... ;)))
Tarlada yılan gördüğümde
onun bir tarafa
benim diğer tarafa hızlı ve korkarak kaçışım,
sonra cesaretimi toplayıp elimde değnek ile
korka korka o yılanı arayışım ve bulamayışım..
en sonunda da
acaba yılanda cesaretini toplayıp beni arıyor mudur
diye düşünüp
ufak, temkinli adımlarla o bölgeden uzaklaşışım..
şimdi de durum farklı olmazdı herhalde..
Gündüzleri güzel güzel arkadaşlarla oynadığımız mahallem..
Gece olunca ise, komşularımızın bahçelerine daldığım, pazar meydanı :)
Hacı teyze hakkını helal et... :)
ÇOCUKLUĞUM!
İlk nefesi aldığım
İlk ninniyi dinlediğim yer Ayancık
Bulutlar kadar uzağımda şimdi.
Annemin pişirdiği
Tarhana çorbasının tadı damağımda hala
Topaç çevirmeler, renkli misketler
Çelik-çomak oyunları
Kartopu savaşları yaptığım arkadaşlarım
Kim bilir, nerede şimdi! ...
Elmamı, kuru incirimi vermedim diye
Beni oyunlara almayan İrfan
Güreş tutup yenemediğim Orhan
Maramoğlu Erol, deli Ramazan
İlk sevgilim,
Sınıfımızın en güzeli Gülten
Çaylarında avladığım mercanlar, bıyıklılar
Saraylar kurduğum kum taneleri
Kalsedon çakıl taşları
Dalgalarında ıslandığım ak köpükler
Dekovil hattında kaydırdığım arabam
Maçlarına koşarak gittiğim Recep abi
Motor Necati
Pembe kanepelerinde oturduğum
Lokomotif sefaları
Beni okula kadar bırakan Minnoş’um
Nerede şimdi!
Kanatları ıslak bıldırcın kuşları
Yeşil başlı ördekler
Canını yaktığım minik serçeler
Fabrika köprüsünde
Gelişini beklediğim babam
Çayda yüzen kayın tomruğu
Dörtbuçukta öten paydos borusu
Yedi nüfus katık ettiğimiz fabrika ekmeği
Her haneye ayrı maniler düzen
Ramazan davulcusu, Musa dayı
Gizlice çayelmalarını yediğimiz komşumuz
Ev sahibimiz Tahsin amca
Marangoz Ali dayı
Menşure abla
Elime kağıt şekerleri tutuşturan
Dünyalar tatlısı Şefika teyze!
Yaşadıklarım, ne tatlı bir hoşsada imiş
Rahmetli babamın yoksulluğuna inat
Ayancık kokulu çocukluğum
Ne kadar da renkli geçmiş...
Turan Gökmenoğlu
İstanbul, 5 Kasım 1994
Memleketim
Doğduğum yer
Ayancık
Beni oluşturan değerler
Sevdiklerim
Akasya kokulu sabahlar....
bazen sokaklardan gecerken cocuklugumu hatirlarim hep,benimde bezden bebeklerim camurdan evlerim vardi,gecmisimin gercekleriydi bunlar simdi ne bezdenbebeklerim ne camurdan evlerim var.yasiyorum hayallaeriyle,yapa yanliz gecen bir cocukluk..hatirliyorumda mutsuz oldugum anlar evimizin arkasina saklanir aglardim,sonra mutlu olurdum,oysa simdi saklanacak bi duvarim yok olsada care degil.buyudum,evlendim ve anne oldum.ama halen icimdeki o cocuk ölmedi sevmesemde ölduremedim o cocugu icimden,galiba sonsuza dek benimle gelecek,,sonsuza dek...
cocuklugum..masumca ve karsilik beklemeden sevdigim seneler...
Bana çok uzak değil.
gorki nin kitabı acayip güzel bir kitap ya tavsiye ederim herkese...
çocukluğum duvarlarda asılı
acılarım
sızılarım
misketlerim
ve çamurlu küçük ellerim
hepsi parklarda kaldı
hepsi kaldırımlarda
kırık tırnaklarım ağaç budaklarında
...
önüm arkam
sağım solum
saklanan kimse kalmadı
kimse saklanacak yer bulamadı
...
sesler
mızıkçı yüzler
kör ebeler
dokunacak kimse kalmadı
kalanlar kimseye dokunamadı
mavi denizim
kıyıda türküsüz kaldı
dudakları çatlak türkülerim
dilimde denizsiz susuz bir nakarattı
annemin beni çağıran sesi
ve akşamın tarhana kokan nefesi
betonların altında kaldı
çocukluğum
yüzümde uykuya dalan bir masaldı...
ilkay ilhan
büyümeyi istemekle ne de büyük bi hata yapmışım...
cocuklugumdan beni tanıyan kimle sohbet etsem hep aynı muabbet..
-sen küçükkende böleydin!
ama..
ahh bi bilseler yıllar kalbimden neleri götürüyor? !
yaramaz ama sulu göz,,, yaramazlık yapar arkasındanda salya sümük ağlardım,,,, suçluluk duygusu sarıyodu beni herhalde,,,,
Allah cezanı versin diyorlardı hep.
Hala ayaktayım.