• Manda ve himaye kabul edilmez • Kuva-ı Milliyeyi amil, Milli İradeyi hakim kılmak esastır. • Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür asla parçalanamaz.
Bu kararlara bakıldığında akla hemen Erzurum ve ERZURUM KONGRESİ gelir. Yıl 1918, mevsim yaz ve aylardan Temmuz. Bu mevsimde Anadolu köylüsünün, işçisinin, çiftçisinin kısacası bilumum insanın işten ve çalışmaktan başka bir düşüncesinin olamayacağı akla gelir. Zira aklına bu düşünceyi getirenlerde haksız sayılmazlar. Çünkü zaman dirlik yığma zamanı, zaman dağ gibi gelip 9 ay hiç gitmek bilmeyen bir kışı en ez sıkıntıyla atlatma hazırlıklarının yapılması zamanı. Ancak ne varki vatanın diğer yerlerinde olduğu gibi Erzurum ve Erzurumlunun da, çift, çubuk, tarla, sapan aklına gelmemekte, bütün gününü düşünerek, planlar yaparak ve bir çıkış yolu bulma gayretiyle geçmektedir. Çünkü vatan işgal altındadır, çünkü Anadolu kuşatılmıştır, çünkü Erzurum düşman çizmesiyle çiğnenmeye başlamıştır. İşte hal böyle olunca “evlat, avrat, yar, tarla tohum, sapan düşünecek zaman değil” diyen Erzurumlu haykırışa geçmenin zamanı gelmiş diye haykırmıştır. “Vatan bir bütündür asla parçalanamaz”. Bu haykırışın tam olarak yerini bulması ve havada kalmaması içinde 23 Temmuz 1918 tarihinde yapılan kongreye büyük bir heyecan ve de kararlılıkla katılmışlardır. Tüm hazırlıklarını tamamlayan Mustafa Kemal ve beraberindekiler kongre günü çok önemli bir sorunla karşılaşmışlardır. O da, kongrenin delege sayısının tamam olması, Mustafa Kemal ile Rauf Orbay’a boş kontenjan bulunmaması. Şayet delegelerden birileri istifa edipte boş yer açılmasa Mustafa Kemal ve Rauf Orbay kongreye üye olarak katılamayacaklardı. Böylelikle de Mustafa Kemal’in kongreye başkanlık etmesi sözkonusu olmayacaktı. Bunun üzerine gerçek amacın ve niyetin delege yada şu bu olmak olmadığı, asıl amacın vatanın kurtulması olduğu şuurunda olan kongre delegelerinden Cevat DURSUOĞLU ve KAZIM YURDALAN istifa etmiş ve yerlerine Mustafa Kemal ile Rauf Orbay seçilmiştir. İşte vatanın kurtuluşunda emeği geçen bu kişilerin nelerin önünü açtıklarını, nelere vesile olduklarını varıp düşünüz. Görünüşte basit bir istifa gibi görülen olay, gerçekleşmemesi halinde umutların, şevklerin ve gayretlerin nasıl sonu olacağı iyi düşünülmelidir.
• Manda ve himaye kabul edilmez
• Kuva-ı Milliyeyi amil, Milli İradeyi hakim kılmak esastır.
• Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür asla parçalanamaz.
Bu kararlara bakıldığında akla hemen Erzurum ve ERZURUM KONGRESİ gelir. Yıl 1918, mevsim yaz ve aylardan Temmuz. Bu mevsimde Anadolu köylüsünün, işçisinin, çiftçisinin kısacası bilumum insanın işten ve çalışmaktan başka bir düşüncesinin olamayacağı akla gelir. Zira aklına bu düşünceyi getirenlerde haksız sayılmazlar. Çünkü zaman dirlik yığma zamanı, zaman dağ gibi gelip 9 ay hiç gitmek bilmeyen bir kışı en ez sıkıntıyla atlatma hazırlıklarının yapılması zamanı. Ancak ne varki vatanın diğer yerlerinde olduğu gibi Erzurum ve Erzurumlunun da, çift, çubuk, tarla, sapan aklına gelmemekte, bütün gününü düşünerek, planlar yaparak ve bir çıkış yolu bulma gayretiyle geçmektedir. Çünkü vatan işgal altındadır, çünkü Anadolu kuşatılmıştır, çünkü Erzurum düşman çizmesiyle çiğnenmeye başlamıştır. İşte hal böyle olunca “evlat, avrat, yar, tarla tohum, sapan düşünecek zaman değil” diyen Erzurumlu haykırışa geçmenin zamanı gelmiş diye haykırmıştır. “Vatan bir bütündür asla parçalanamaz”. Bu haykırışın tam olarak yerini bulması ve havada kalmaması içinde 23 Temmuz 1918 tarihinde yapılan kongreye büyük bir heyecan ve de kararlılıkla katılmışlardır. Tüm hazırlıklarını tamamlayan Mustafa Kemal ve beraberindekiler kongre günü çok önemli bir sorunla karşılaşmışlardır. O da, kongrenin delege sayısının tamam olması, Mustafa Kemal ile Rauf Orbay’a boş kontenjan bulunmaması. Şayet delegelerden birileri istifa edipte boş yer açılmasa Mustafa Kemal ve Rauf Orbay kongreye üye olarak katılamayacaklardı. Böylelikle de Mustafa Kemal’in kongreye başkanlık etmesi sözkonusu olmayacaktı. Bunun üzerine gerçek amacın ve niyetin delege yada şu bu olmak olmadığı, asıl amacın vatanın kurtulması olduğu şuurunda olan kongre delegelerinden Cevat DURSUOĞLU ve KAZIM YURDALAN istifa etmiş ve yerlerine Mustafa Kemal ile Rauf Orbay seçilmiştir. İşte vatanın kurtuluşunda emeği geçen bu kişilerin nelerin önünü açtıklarını, nelere vesile olduklarını varıp düşünüz. Görünüşte basit bir istifa gibi görülen olay, gerçekleşmemesi halinde umutların, şevklerin ve gayretlerin nasıl sonu olacağı iyi düşünülmelidir.