yok arkadaşlar siz çeşmealtını yazamamış ve hiç orada yaşamamışsınız gibi geldi bana evela kendimi tanıtayım ben Ercan POYRAZ yani ÖZERİN oğlu lakabı değer karayılan özer ben çeşmealtı gerçekten eskiden ne güzel olduğunu çok iyi bilenlerdenim ne güzeldi o zamanlar mehmet dedemin evinin karşısında taş fırın vardı sabahları erkenden oradan ekmekleri alırdık daha doğrusu çalardık yusuf amca koşardı peşimizden halbuki istese yakalardı 5 metre sonra bakardı arkamızdan gülerek keratalar derdi ben sizi yakalrım bir gün derdi bize ama hiç bir zaman yakalamadı bizi daha sonra mehmet dedemin zeytin yağı fıçıları vardı oradan zeytin yağı kümesten tabii neneme yakalanmadan o döverdi :-) yumurta restoranttan peynir zeytin ve koşarak kaptanoğluna reahmetli enişteye gidip orada sabah kimse olmaz hepsini bir güzel yerdik eğlenirdik akşamları can eniştenin diskoda ama daha önce mini muratın sinemada belki ayni filmi 10 kere seyrettikten sonra disko tabii hoplar zıpkardık ondan sonra gelirdik mehmet dedemin restorantına çadırlar vardı orada kampa gelenler ve sabaha kadar KLUP RAKI içerlerdi büyüklerimiz bazen tanju abi gelir ve eski şarkılar söylerlerdi ve biz onları dinleyerek uyurduk ve ben hala o zamnaları özlüyorum ben şu anda iş adamı oldum ve ülke ülke geziyorum ama arkadaşlar size şunu söyliyeyim dünyanın hiç bir yeri ÇEŞMEALTI değil her şeyi özledim inanamayacaksınız ama murat dayımın bana attığı dayakları bile özledim ve sizlere bunları yazarken ağlıyorum gözlerim öyle olduki herkezi özledim ve geri gitmeye korkuyorum nedeni ise çoğu rahmetli oldu onların hayallerini içimde yaşatıyorum hepinizi özledim sohbetlerinizi ve sizleri şu anda ağlıyorum ve siz artık bana ağlama biz buradayız diyemiyorsunuz çünkü bende büyüdüm ama siz artık ebediyete gittiniz bense sizsiz yanlız kaldım sizleri çok ama çok seviyorum gerçek dostlarım
ne güzel şeyler yazmışsın murat amcam için...çocukluğum için... Benim için çeşmealtı zihni-murat-hidayet üçlüsünün dedem gazinosunda toplandığı..çocuklarının arabalara doluşup yarış yaptığı ve beni almadıklarında 'sigara içtiğinizi sölerim babamlara bak' dediğimde alınmak zorunda kaldığım yer. sabahları balıkçı teknelerinin sesiyle uyanılan, geceleri cırcır böcekleri yüzünden çıldırılan yer... benim için çeşmealtı çocukken papatyalardan saçlarımıza taç yapılan yer.. lisedeyken allahım burda ne işimiz var neden izmir değilde çeşmealtında oturuyoruz denilen yer.. benim için çeşmealtı üniversitedeyken özlenilen baba evi ve nebioğlu yokuşundan göründüğünde gözlerimi dolduran yer... Ve en son benim için çeşmealtı geçen hafta beyaz gelinliğim üstümde ve son kez murat amcayla (çocukluğumla) vedalaşmak için gelin arabasıyla dedem gazinosunun önünden geçilen, ne kadar süreliğine olduğunu bilmesemde ordan tamamiyle uçup istanbula konduğum yer... kısacası aslında çeşmealtı her çocuğun büyümesi gerektiği yer...
Çeşmealtı çocukluğum gençliğim demek.Orada doğup hayatını oraya adayan bir adamın kızı olmak ancak yasayarak anlatılacak birşey.o koca çınarların altında,kuş sesleriyle,denizi tamda karşıma almış otururken,kafamdan geçen o genç kızlık hayallerim,umutlarım,melankolilerim.....Şimdi buyaşıma gelmişken tüm bunları yasamamı sağlıyan babama tamda teşekkür etmek isterken,onun olmayısı.evet bir çeşmealtı var ,diskosuyla,kokoreççisiyle,deniziyle,güneşiyle..... ama büyük birşey eksik.çeşmealtını çEŞMEALTI YAPAN ADAM.Benım babam.O DEDE MURAT ULAMIŞLI. O şimdi hepimizin bir bira içmek için gittiği,unutulmaz sohbetlerin ve anıların yaşandığı,müthiş manzarasına rakip tanınmayan GÜVENDİK TEPESİNDE dinleniyor.Artık çeşmealtını herseyi bir tarafa bırakıp,babam DEDE MURAT için daha çok seviyorum.
cok eskiden biz yavruyken yani,orada ARENA diye bi disko vardi...belediye otobüsüyle 21 de izmir den yola cikardik,sabaha karsi 6 otobüsüyle geri dönerdik...disko 4 te kapanirdi,otobüs gelene kadar deniz kenarinda zebil olurduk...vallaaa güzeldi...
yok arkadaşlar siz çeşmealtını yazamamış ve hiç orada yaşamamışsınız gibi geldi bana evela kendimi tanıtayım ben Ercan POYRAZ yani ÖZERİN oğlu lakabı değer karayılan özer ben çeşmealtı gerçekten eskiden ne güzel olduğunu çok iyi bilenlerdenim ne güzeldi o zamanlar mehmet dedemin evinin karşısında taş fırın vardı sabahları erkenden oradan ekmekleri alırdık daha doğrusu çalardık yusuf amca koşardı peşimizden halbuki istese yakalardı 5 metre sonra bakardı arkamızdan gülerek keratalar derdi ben sizi yakalrım bir gün derdi bize ama hiç bir zaman yakalamadı bizi daha sonra mehmet dedemin zeytin yağı fıçıları vardı oradan zeytin yağı kümesten tabii neneme yakalanmadan o döverdi :-)
yumurta restoranttan peynir zeytin ve koşarak kaptanoğluna reahmetli enişteye gidip orada sabah kimse olmaz hepsini bir güzel yerdik eğlenirdik akşamları can eniştenin diskoda ama daha önce mini muratın sinemada belki ayni filmi 10 kere seyrettikten sonra disko tabii hoplar zıpkardık ondan sonra gelirdik mehmet dedemin restorantına çadırlar vardı orada kampa gelenler ve sabaha kadar KLUP RAKI içerlerdi büyüklerimiz bazen tanju abi gelir ve eski şarkılar söylerlerdi ve biz onları dinleyerek uyurduk ve ben hala o zamnaları özlüyorum ben şu anda iş adamı oldum ve ülke ülke geziyorum ama arkadaşlar size şunu söyliyeyim dünyanın hiç bir yeri ÇEŞMEALTI değil her şeyi özledim inanamayacaksınız ama murat dayımın bana attığı dayakları bile özledim ve sizlere bunları yazarken ağlıyorum gözlerim öyle olduki herkezi özledim ve geri gitmeye korkuyorum nedeni ise çoğu rahmetli oldu onların hayallerini içimde yaşatıyorum hepinizi özledim sohbetlerinizi ve sizleri şu anda ağlıyorum ve siz artık bana ağlama biz buradayız diyemiyorsunuz çünkü bende büyüdüm ama siz artık ebediyete gittiniz bense sizsiz yanlız kaldım sizleri çok ama çok seviyorum gerçek dostlarım
Benim doğup büyüdüğüm,ilkleri yaşadığım NEFES ALDIĞIM,kısaca YAŞAMIN TA KENDİSİDİR.
ne güzel şeyler yazmışsın murat amcam için...çocukluğum için...
Benim için çeşmealtı zihni-murat-hidayet üçlüsünün dedem gazinosunda toplandığı..çocuklarının arabalara doluşup yarış yaptığı ve beni almadıklarında 'sigara içtiğinizi sölerim babamlara bak' dediğimde alınmak zorunda kaldığım yer.
sabahları balıkçı teknelerinin sesiyle uyanılan, geceleri cırcır böcekleri yüzünden çıldırılan yer...
benim için çeşmealtı çocukken papatyalardan saçlarımıza taç yapılan yer..
lisedeyken allahım burda ne işimiz var neden izmir değilde çeşmealtında oturuyoruz denilen yer..
benim için çeşmealtı üniversitedeyken özlenilen baba evi ve nebioğlu yokuşundan göründüğünde gözlerimi dolduran yer...
Ve en son benim için çeşmealtı geçen hafta beyaz gelinliğim üstümde ve son kez murat amcayla (çocukluğumla) vedalaşmak için gelin arabasıyla dedem gazinosunun önünden geçilen, ne kadar süreliğine olduğunu bilmesemde ordan tamamiyle uçup istanbula konduğum yer...
kısacası aslında çeşmealtı her çocuğun büyümesi gerektiği yer...
çeşmealtı benim nefes aldığım huzur bulduğum tek anlam
Çeşmealtı benim hayallerim,umudum..nefesim
Çeşmealtı çocukluğum gençliğim demek.Orada doğup hayatını oraya adayan bir adamın kızı olmak ancak yasayarak anlatılacak birşey.o koca çınarların altında,kuş sesleriyle,denizi tamda karşıma almış otururken,kafamdan geçen o genç kızlık hayallerim,umutlarım,melankolilerim.....Şimdi buyaşıma gelmişken tüm bunları yasamamı sağlıyan babama tamda teşekkür etmek isterken,onun olmayısı.evet bir çeşmealtı var
,diskosuyla,kokoreççisiyle,deniziyle,güneşiyle.....
ama büyük birşey eksik.çeşmealtını çEŞMEALTI YAPAN ADAM.Benım babam.O DEDE MURAT ULAMIŞLI.
O şimdi hepimizin bir bira içmek için gittiği,unutulmaz sohbetlerin ve anıların yaşandığı,müthiş manzarasına rakip tanınmayan GÜVENDİK TEPESİNDE dinleniyor.Artık çeşmealtını herseyi bir tarafa bırakıp,babam DEDE MURAT için daha çok seviyorum.
cok eskiden biz yavruyken yani,orada ARENA diye bi disko vardi...belediye otobüsüyle 21 de izmir den yola cikardik,sabaha karsi 6 otobüsüyle geri dönerdik...disko 4 te kapanirdi,otobüs gelene kadar deniz kenarinda zebil olurduk...vallaaa güzeldi...
oy oy güzelim izmirim...mis kokulu bornovam...