Kültür Sanat Edebiyat Şiir

cebeci istasyonu sizce ne demek, cebeci istasyonu size neyi çağrıştırıyor?

cebeci istasyonu terimi Kenan Turkcan tarafından tarihinde eklendi

  • Mehmet Seyir
    Mehmet Seyir

    siirin hikayesi gecekten etkileyici

  • Mehmet Seyir
    Mehmet Seyir

    yavuz bulent bakilerin etkileyici ve gercek bir hikayesi de olan muthis siiri.

  • Beyza Nihal Aydan
    Beyza Nihal Aydan

    yavuz bülent bakilerin mükemmel bir anlatımla,mükemmel sözcükler seçerek yazdığı duygu yüklü şiir.

  • Mert Delikanlı
    Mert Delikanlı

    Ankara hastanesi...trenle sincan-kayaş arası yolculuğumda hergün en az iki kez siyah beyaz tabelasını okuduğum istasyon...

  • Gülbahar Demir
    Gülbahar Demir

    ne gariptir ki ayrılmak zorunda kalmak ve o an geldiğinde ayrılamamak.lakin ölüm hariç ki o da ruhsal ölüm sevenler kavuşur.ama mertlik ve gayretle.yüreğe vuran hançer çıkacak ve sevgili hiçbir vakit ayrılmayacak hülyasıbndan

  • Ayşe Nur Bal
    Ayşe Nur Bal

    bence acı demek. yıllar once kalbimi oraya gömdüm

  • Yıldız Demirel
    Yıldız Demirel

    Cebeci= çocukluğum..
    Cebeci istasyonuysa, sincanda öğretmen olan halamın, o sıralar henüz 4,5 yaşında olan beni, iki- üç günde bir yanına alıp okula götürdüğü için banliyo trenine bindiğimiz istasyon..

  • Yıldız Demirel
    Yıldız Demirel

    CEBECİ İSTASYONU VE SEN

    Cebeci İstasyonu’nda bir akşam üstü
    Kimse bilmiyordu bizi.
    İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara
    Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi.

    Sıcak bir kara sevda yüreğimizin başında
    Bağdaş kurup oturmuştu, acımsı, buruk.
    Mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
    Sessizliği üstümüzden atamıyorduk.

    Bir saçak altında kararsız yorgun
    Saatlerce duruyorduk.
    Kimse görmüyordu bizi.
    Cebeci İstasyonu’nda bir akşam üstü
    Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi.

    Cebeci İstasyonu’nda bir akşam üstü
    Bir başka türlüydü bütün insanlar,
    Sen bir başka türlüydün.
    Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi.
    Gözlerin gözlerimde erimekteydi
    Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
    Beni bırakma diyordun
    Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
    Bir yalnızlık duyuyorduk
    Ağlıyordun… ağlıyordun…

    Cebeci İstasyonu’nda bir tren,
    Nefes nefese soluyordu.
    Gerilmiş bir keman teli gibiydik.
    Ankara Kalesi’nde bir eski çalar saat
    Bilmem kaçı vuruyordu.
    Bir yağmur yağıyordu inceden ince
    İçimizdeki binbir düşünce
    Harmanlar misâli savruluyordu.
    Islanmış bir ceylan yavrusu gibi,
    Tiril tiril titriyordun
    Gitsek diyordun,
    Yüreğimin ortasından deli gönlümce,
    Sırılsıklam, paramparça, perme-perişan,
    Türküler söylüyordun
    Ağlıyordun… ağlıyordun…

    Yavuz BÜLENT BAKİLER