Indegenismo-hareketi (yani özgün kızılderili kimliğine yeniden hayat verilmek istenmesi) , yakın zamanlarda özellikle And-dağı ülkelerinin politik ve kültürel hayatında önemli bir rol oynadı. Neruda’nın 2. Dünya Savaşı sıralarında yazdığı ve Latin Amerika’daki değişik dergilerde yayınladığı bir çok şiirde görülebilir bu hareket. İnkalardan kalan eski yıkıntı, Peru’daki And-dağlarının yükseklerinde kurulu bulunan Macchu Picchu’yu ziyaret etmek Neruda’nın şiirsel yorumlayışı için bir dönüm noktası olur. Amerika kıtasının her yanında gördüğü sefaleti ve politik barbarlığı, şimdilerde yıkıntıya dönüşmüş İnkaların geçmiş ve büyük uygarlığıyla aynı anda vererek gözler önüne serer Neruda. Bu yıllarda Latin Amerika’nın doğal ve tarihsel geleceği büyük bir şiir-yapıtı olarak büyümeye başlar.
Neruda’nın 1950 yılında yayınlanan „Evrensel Türkü” adlı başyapıtı kıta tarihini, doğasını ve insanını anlatır. ”Evrensel Türkü” adlı yapıtındaki şiirler boyunca, Neruda’nın insan sevgisi ve komünizm inancı aynı denize dökülen iki paralel ırmak gibi akar gider.
Başlangıçta ”Şili’nin Büyük Türküsü” adını taşıyan yapıt, daha sonra uluslararası bir boyut kazanıp, büyüyerek ”Evrensel Türkü”yü oluşturdu: ”Tanrı’nın günü yedi sekiz saat çalışıyordum. Amerika tarihinin derinliklerine doğru indikçe bilgilerimin yetersizliğini gördüm. Kaçak yaşıyor, oradan oraya sığınıyordum; yanımda kitap falan yoktu. Ne güzel rastlantılardır ki nerede konuk edildiysem orada gereksinim duyduğum kitapları buluverdim. Bitirdiğim sayfaları hemen çoğaltıp saklasınlar diye bir yerlere ulaştırıyor, bir nüshasını da yanıma alıyordum. Polisin eline geçseydim bütün çalışmam yok olur giderdi çünkü. Yapıtımın iyice olgunlaştığına karar verince yurdumdan ayrıldım. Ne eşya vardı yanımda ne de çamaşır. Yalnız kitabımın müsvetteleri, iki şişe de şarap.”[”Yaşadığımı İtiraf Ediyorum” adlı anı kitabından]
”Canto General”, Türkçe adıyla ”Evrensel Türkü” (”Büyük Türkü” ya da ”Genel Türkü” olarak da çevrilebilir) ilk kez 1950 yılında Meksika’da toplu bir halde basıldı. Yapıtın ilk basımı Diego Rivera ve David Siqueiros’un resimleriyle süslenmiştir. ”Evrensel Türkü” ile çağdaş şiirin en büyük ve en etkili başyapıtlarıdan birini yaratır Neruda. Bu yapıtla insanlığa karşı beslediği sonsuz sevgisini bildirir Neruda: “Her şeyden önce sevginin şairiyim ben” der Neruda. Aynı yıl Şili Komünist Partisi, yapıt Şili’de yasak olduğu halde, Neruda’nın arkadaşı ressam José Venturelli’nin resimleriyle birlikte korsan bir baskısını yayınlar Evrensel Türkü’nün. Neruda’nın adı asıl şimdi yayılır bütün dünyaya. Edebiyat çevrelerinde, özellikle Neruda’nın politik çalışmaları ve alışılmadık dili ve imgeleri hakkında tartışmalar düzenlenir. Asıl önemli olan olgu ise, Neruda-şiirinin yoksul insanlar tarafından okunmaya başlanmasıdır, ki Neruda şiirleri özellikle yoksul insanları anlatır ve Onlar için yazılmıştır. Okul yüzü görmemiş, okuma-yazma bilmeyen yoksul insanlar Neruda’yı ve şiirini tanımaya başlamışlardır.
Sonraki yıllarda Çin’de, Doğu Avrupa’da ve Lenin Barış Ödülü’ne değer bulunduğu Sovyetler Birliği’nde övülmüştür Neruda. Latin Amerika’da yaptığı gezilerde halkın şiirlerini ne ölçüde bağrına bastığını gözlemlemiştir. Çok önemli bir olay gerçekleşmiştir böylece: Lirik bir şair, kapalı edebiyat çemberini kırarak Halk’a ulaşmıştır. Yapıt bir çok insanın hayatında önemli bir rol oynamıştır: Sözgelimi, Ernesto ”Che” Guevara’nın ”Evrensel Türkü”yü çok sevdiği ve her zaman yanında bulundurduğu bilinmektir.
Latin Amerika’dan, dünyadan insan manzaralarıdır 10 bin dizelik ”Evrensel Türkü”. Nâzım Hikmet’in ”Memleketimden İnsan Manzaraları”na benzetilebilir bir çok yönden. Çok büyük bir şiirin, bir ırmak gibi durmaksızın akması, adı anılan iki yapıtın da ortak özellikleri olarak söylenebilir.
Toplamı 327 şiir olan 15 kitaptan oluşur Evrensel Türkü. Bu bölümler sırasıyla şöyledir:
I.) Yeryüzündeki Lamba (La lámpara en la tierra) II.) Macchu Picchu’nun Dorukları (Alturas de Macchu Picchu) III.) Kaşifler (Los Conquistadores) IV.) Kurtarıcılar (Los Libertadores) V.) Aldatılmış Kum (La arena traicionada) VI.) Amerika, Anmam Adını Boş Yere (América, no invoco tu nombre en vano) VII.) Şili’nin Evrensel Türküsü (Canto general de Chile) VIII.) Dünyanın Adı Juan (La tierra se llama Juan) IX.) Ağaç-yarıcı, Uyan! (Que despierte el leñador) X.) Sığınmacı (El fugitivo) XI.) Punitaqui’nin Çiçekleri (Los flores de Punitaqui) XII.) Türkünün Irmakları (Los rios del canto) XIII.) Karanlıktaki Memleketime Yeni-yıl Armağanı (Coral de ano nuevo para la patria en tinieblas) XIV.) Büyük Okyanus (El gran océana) XV.) Ben (Yo soy)
“Evrensel Türkü”de Neruda, ülkesi Şili’nin coğrafi ve sosyal topografyasını çıkarmasının yanı sıra, Şili’lilerin kültür kökenlerini araştırarak giderek evrenselleştirir yapıtını. „Evrensel Türkü“nün 15 bölümü Amerika kıtasının tarihini, kızılderililerin kültürel birikimini, kâşiflerin kıtayı işgal etmelerini, ABD’nin Güney-Amerika ülkeleriyle olan ilişkilerini, diktatörlükleri ve devrimleri, halkların çektiği acıları ve kahramanlıkları ele almakta ve son olarak da Neruda’nın bireysel öyküsünü anlatarak, Neruda’nın komünist ideolojiye ve savaşan insanlığa olan inancının tekrarlanmasıyla tamamlanır. Bir çok şiirde İnka-uygarlığının ta derinliklerinden seslenir Neruda, ve Macchu Picchu tepesindeki yıkıntılar boyunca, yıkıntıları günümüze kalmış kaleleri yapan adsız bir çok kadın ve erkeği düşünür Neruda. Böylelikle geçmiş zamanla şimdiki zamanı hem karşı karşıya hem de yan yana getirir Neruda ve tezatlar aracılığıyla anlatır insanlığın yüzyıllar boyunca çektiği acıları.
“Evrensel Türkü” her şeyden önce oral şiir geleneğinin başarıyla kullanıldığı bir şiir-çemberidir. Bir çok şiirsel biçemin iç içe kullanıldığı yapıtın okunması zaman zaman bir takım zorlukları da beraberinde getirmektedir. Fakat gene de, Güney Amerika halkları ”Evrensel Türkü”den bir çok şiiri ezbere okuyabilirler. Üstelik, okuma yazma bilmeyen, yoksul köylülerdir Neruda’nın şiirlerini ezbere bilenler. Neruda’nın oral şiirin tekrarlarından yararlanması ve uzun dizelerden yararlanmış olması, „Evrensel Türkü”nün yüksek sesle okunmasını ve şiirlerinin koroya uyarlanmasını olanaklı kılmıştır. Nitekim, Yunanistan’lı müzisyen Mikis Theodorakis ”Evrensel Türkü”den şiirleri koro-şarkıları olarak besteleyerek, dünyanın bir çok ülkelerinde seslendirmiştir.
Neruda’nın başyapıtı ”Evrensel Türkü”den sonraki yapıtları gündelik olguları ve kişisel anıları ele alan şiirlerden kurulur. Bu şiirler tümüyle bireyi ele alan şiirler değildir kuşkusuz, toplumsal boyutu da vardır bu şiirlerin.
Şilili (Marksist-Stalinist) şair Pablo Neruda'nın 1950'de çıkartığı Canto general (Evrensel Şarkı) adlı şiirler dizisi...
Suçlama ile duygudaşlığın egemen olduğu bu ilahi havalı yapıtıyla Neruda, Latin Amerika'yı mitleri ve tarihiyle, doğası ve politik/sosyal durumlarıyla bir bütün olarak yansıtmaya çalıştı. (www.denizce.com/pabloneruda.asp)
Timsahların gecesiydi bu,
Bazı hayvanlar Kertenkelenin şafağıydı bu. Dili, gökkuşağı parıltılı dağdoruğundan avladı bir mızrak gibi yemyeşil çimende. Papaza benzeyen karınca-yiyen girdi balta girmemiş ormana melodik adımlarla, oksijen kadar hafif Guanaco, geniş, koyu yamaçlarda altın çizmeler giyiyordu, açarken lama suçsuz gözlerini çiy içindeki dünyanın lezzetine, sabah alacasının genişliklerinde maymunlar sonsuz bir şehvet ipliği ördüler, değil mi ki unufak ettiler çiçektozlarının duvarlarını ve şaşırttılar Muzo`lu kelebeklerin mor firarını. dokunulmaz gece, çamurdan yükselen sürü sürü domuzburnuyla kaynaşan; ve uykuya boğulmuş bataklıklardan döndü zırhların tok sesi, geriye, yeryüzünün kaynağına. Fosfor ışığı ayrılışıyla dolanıyor yaprakları jaguar, puma yokeden ateş gibi koşturuyor dalların arasında parıldarken vahşi ormanın alkolik gözleri üzerinde. Porsuklar ırmak boyu toprağını altüst ediyor ve havaya kaldırıyorlar yuvaları ki kırmızı dişlerle saldırmaya hazırlar onların çarpıcı güzelliğine. Ve genişce suyun derininde dinleniyor, kutsal çamurla kaplı, herşeyi yalayıp yutan, sofu, muazzam boa-yılanı, dünyanın çapı gibi.
Pablo Neruda
(`Canto General` den, Türkçeye çeviren: İsmail Aksoy)
Indegenismo-hareketi (yani özgün kızılderili kimliğine yeniden hayat verilmek istenmesi) , yakın zamanlarda özellikle And-dağı ülkelerinin politik ve kültürel hayatında önemli bir rol oynadı. Neruda’nın 2. Dünya Savaşı sıralarında yazdığı ve Latin Amerika’daki değişik dergilerde yayınladığı bir çok şiirde görülebilir bu hareket. İnkalardan kalan eski yıkıntı, Peru’daki And-dağlarının yükseklerinde kurulu bulunan Macchu Picchu’yu ziyaret etmek Neruda’nın şiirsel yorumlayışı için bir dönüm noktası olur. Amerika kıtasının her yanında gördüğü sefaleti ve politik barbarlığı, şimdilerde yıkıntıya dönüşmüş İnkaların geçmiş ve büyük uygarlığıyla aynı anda vererek gözler önüne serer Neruda. Bu yıllarda Latin Amerika’nın doğal ve tarihsel geleceği büyük bir şiir-yapıtı olarak büyümeye başlar.
Neruda’nın 1950 yılında yayınlanan „Evrensel Türkü” adlı başyapıtı kıta tarihini, doğasını ve insanını anlatır. ”Evrensel Türkü” adlı yapıtındaki şiirler boyunca, Neruda’nın insan sevgisi ve komünizm inancı aynı denize dökülen iki paralel ırmak gibi akar gider.
Başlangıçta ”Şili’nin Büyük Türküsü” adını taşıyan yapıt, daha sonra uluslararası bir boyut kazanıp, büyüyerek ”Evrensel Türkü”yü oluşturdu: ”Tanrı’nın günü yedi sekiz saat çalışıyordum. Amerika tarihinin derinliklerine doğru indikçe bilgilerimin yetersizliğini gördüm. Kaçak yaşıyor, oradan oraya sığınıyordum; yanımda kitap falan yoktu. Ne güzel rastlantılardır ki nerede konuk edildiysem orada gereksinim duyduğum kitapları buluverdim. Bitirdiğim sayfaları hemen çoğaltıp saklasınlar diye bir yerlere ulaştırıyor, bir nüshasını da yanıma alıyordum. Polisin eline geçseydim bütün çalışmam yok olur giderdi çünkü. Yapıtımın iyice olgunlaştığına karar verince yurdumdan ayrıldım. Ne eşya vardı yanımda ne de çamaşır. Yalnız kitabımın müsvetteleri, iki şişe de şarap.”[”Yaşadığımı İtiraf Ediyorum” adlı anı kitabından]
”Canto General”, Türkçe adıyla ”Evrensel Türkü” (”Büyük Türkü” ya da ”Genel Türkü” olarak da çevrilebilir) ilk kez 1950 yılında Meksika’da toplu bir halde basıldı. Yapıtın ilk basımı Diego Rivera ve David Siqueiros’un resimleriyle süslenmiştir. ”Evrensel Türkü” ile çağdaş şiirin en büyük ve en etkili başyapıtlarıdan birini yaratır Neruda. Bu yapıtla insanlığa karşı beslediği sonsuz sevgisini bildirir Neruda: “Her şeyden önce sevginin şairiyim ben” der Neruda. Aynı yıl Şili Komünist Partisi, yapıt Şili’de yasak olduğu halde, Neruda’nın arkadaşı ressam José Venturelli’nin resimleriyle birlikte korsan bir baskısını yayınlar Evrensel Türkü’nün. Neruda’nın adı asıl şimdi yayılır bütün dünyaya. Edebiyat çevrelerinde, özellikle Neruda’nın politik çalışmaları ve alışılmadık dili ve imgeleri hakkında tartışmalar düzenlenir. Asıl önemli olan olgu ise, Neruda-şiirinin yoksul insanlar tarafından okunmaya başlanmasıdır, ki Neruda şiirleri özellikle yoksul insanları anlatır ve Onlar için yazılmıştır. Okul yüzü görmemiş, okuma-yazma bilmeyen yoksul insanlar Neruda’yı ve şiirini tanımaya başlamışlardır.
Sonraki yıllarda Çin’de, Doğu Avrupa’da ve Lenin Barış Ödülü’ne değer bulunduğu Sovyetler Birliği’nde övülmüştür Neruda. Latin Amerika’da yaptığı gezilerde halkın şiirlerini ne ölçüde bağrına bastığını gözlemlemiştir. Çok önemli bir olay gerçekleşmiştir böylece: Lirik bir şair, kapalı edebiyat çemberini kırarak Halk’a ulaşmıştır. Yapıt bir çok insanın hayatında önemli bir rol oynamıştır: Sözgelimi, Ernesto ”Che” Guevara’nın ”Evrensel Türkü”yü çok sevdiği ve her zaman yanında bulundurduğu bilinmektir.
Latin Amerika’dan, dünyadan insan manzaralarıdır 10 bin dizelik ”Evrensel Türkü”. Nâzım Hikmet’in ”Memleketimden İnsan Manzaraları”na benzetilebilir bir çok yönden. Çok büyük bir şiirin, bir ırmak gibi durmaksızın akması, adı anılan iki yapıtın da ortak özellikleri olarak söylenebilir.
Toplamı 327 şiir olan 15 kitaptan oluşur Evrensel Türkü. Bu bölümler sırasıyla şöyledir:
I.) Yeryüzündeki Lamba (La lámpara en la tierra)
II.) Macchu Picchu’nun Dorukları (Alturas de Macchu Picchu)
III.) Kaşifler (Los Conquistadores)
IV.) Kurtarıcılar (Los Libertadores)
V.) Aldatılmış Kum (La arena traicionada)
VI.) Amerika, Anmam Adını Boş Yere (América, no invoco tu nombre en vano)
VII.) Şili’nin Evrensel Türküsü (Canto general de Chile)
VIII.) Dünyanın Adı Juan (La tierra se llama Juan)
IX.) Ağaç-yarıcı, Uyan! (Que despierte el leñador)
X.) Sığınmacı (El fugitivo)
XI.) Punitaqui’nin Çiçekleri (Los flores de Punitaqui)
XII.) Türkünün Irmakları (Los rios del canto)
XIII.) Karanlıktaki Memleketime Yeni-yıl Armağanı (Coral de ano nuevo para la patria en tinieblas)
XIV.) Büyük Okyanus (El gran océana)
XV.) Ben (Yo soy)
“Evrensel Türkü”de Neruda, ülkesi Şili’nin coğrafi ve sosyal topografyasını çıkarmasının yanı sıra, Şili’lilerin kültür kökenlerini araştırarak giderek evrenselleştirir yapıtını. „Evrensel Türkü“nün 15 bölümü Amerika kıtasının tarihini, kızılderililerin kültürel birikimini, kâşiflerin kıtayı işgal etmelerini, ABD’nin Güney-Amerika ülkeleriyle olan ilişkilerini, diktatörlükleri ve devrimleri, halkların çektiği acıları ve kahramanlıkları ele almakta ve son olarak da Neruda’nın bireysel öyküsünü anlatarak, Neruda’nın komünist ideolojiye ve savaşan insanlığa olan inancının tekrarlanmasıyla tamamlanır. Bir çok şiirde İnka-uygarlığının ta derinliklerinden seslenir Neruda, ve Macchu Picchu tepesindeki yıkıntılar boyunca, yıkıntıları günümüze kalmış kaleleri yapan adsız bir çok kadın ve erkeği düşünür Neruda. Böylelikle geçmiş zamanla şimdiki zamanı hem karşı karşıya hem de yan yana getirir Neruda ve tezatlar aracılığıyla anlatır insanlığın yüzyıllar boyunca çektiği acıları.
“Evrensel Türkü” her şeyden önce oral şiir geleneğinin başarıyla kullanıldığı bir şiir-çemberidir. Bir çok şiirsel biçemin iç içe kullanıldığı yapıtın okunması zaman zaman bir takım zorlukları da beraberinde getirmektedir. Fakat gene de, Güney Amerika halkları ”Evrensel Türkü”den bir çok şiiri ezbere okuyabilirler. Üstelik, okuma yazma bilmeyen, yoksul köylülerdir Neruda’nın şiirlerini ezbere bilenler. Neruda’nın oral şiirin tekrarlarından yararlanması ve uzun dizelerden yararlanmış olması, „Evrensel Türkü”nün yüksek sesle okunmasını ve şiirlerinin koroya uyarlanmasını olanaklı kılmıştır. Nitekim, Yunanistan’lı müzisyen Mikis Theodorakis ”Evrensel Türkü”den şiirleri koro-şarkıları olarak besteleyerek, dünyanın bir çok ülkelerinde seslendirmiştir.
Neruda’nın başyapıtı ”Evrensel Türkü”den sonraki yapıtları gündelik olguları ve kişisel anıları ele alan şiirlerden kurulur. Bu şiirler tümüyle bireyi ele alan şiirler değildir kuşkusuz, toplumsal boyutu da vardır bu şiirlerin.
Şilili (Marksist-Stalinist) şair Pablo Neruda'nın 1950'de çıkartığı Canto general (Evrensel Şarkı) adlı şiirler dizisi...
Suçlama ile duygudaşlığın egemen olduğu bu ilahi havalı yapıtıyla Neruda, Latin Amerika'yı mitleri ve tarihiyle, doğası ve politik/sosyal durumlarıyla bir bütün olarak yansıtmaya çalıştı. (www.denizce.com/pabloneruda.asp)
Timsahların gecesiydi bu,
Bazı hayvanlar
Kertenkelenin şafağıydı bu.
Dili, gökkuşağı parıltılı
dağdoruğundan
avladı bir mızrak gibi
yemyeşil çimende.
Papaza benzeyen
karınca-yiyen girdi
balta girmemiş ormana melodik adımlarla,
oksijen kadar
hafif Guanaco,
geniş, koyu yamaçlarda
altın çizmeler giyiyordu,
açarken
lama
suçsuz gözlerini
çiy içindeki dünyanın lezzetine,
sabah alacasının
genişliklerinde
maymunlar sonsuz bir
şehvet ipliği ördüler,
değil mi ki
unufak ettiler çiçektozlarının duvarlarını
ve şaşırttılar
Muzo`lu kelebeklerin
mor firarını.
dokunulmaz gece, çamurdan yükselen
sürü sürü domuzburnuyla
kaynaşan;
ve uykuya boğulmuş bataklıklardan
döndü zırhların tok sesi, geriye,
yeryüzünün kaynağına.
Fosfor ışığı ayrılışıyla
dolanıyor yaprakları
jaguar,
puma yokeden ateş gibi
koşturuyor dalların arasında
parıldarken
vahşi ormanın
alkolik gözleri üzerinde.
Porsuklar ırmak boyu toprağını
altüst
ediyor ve havaya kaldırıyorlar yuvaları
ki kırmızı dişlerle saldırmaya
hazırlar
onların çarpıcı güzelliğine.
Ve genişce suyun derininde
dinleniyor,
kutsal çamurla kaplı,
herşeyi yalayıp yutan, sofu,
muazzam boa-yılanı,
dünyanın çapı gibi.
Pablo Neruda
(`Canto General` den, Türkçeye çeviren: İsmail Aksoy)