ATATÜRK DİYORDKİ: Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır: çalışkan olmak. Sosyal hastalıklarımızı araştırırsak asıl olarak bundan başka, bundan mühim bir hastalık keşfedemeyiz. O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı surette tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkan insanların hakkıdır. (16. 01. 1923, İstanbul Gazetecilerine.)
Bireyin kendine yabancılaşıp köleleşmesini, müesses nizamın bekası için elzem sayan ideolojiler çalışmayı milli bir görev sayarlar. Bu yüzdendir ki Auschwitz’in girişinde kocaman harflerle “Arbeit Macht Frei” yazar.
Tevekkül etmek, boş oturup beklemek değildir. Önce çalışacaksın, sonra sonucunu beklemek üzere tevekkül edeceksin. Ekini ek, sonra Allah'a tevekkül et.
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: -Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç? -On yılda, demiş kavak. -On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak. -Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak! -Doğru, demiş kavak. Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa: -Neler oluyor bana ağaç? -Ölüyorsun, demiş kavak. -Niçin? -Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.
Ders: Çalışmadan emek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz. Kolay kazanılan, kolay kaybedilir. Her işte alın teri ve emek şarttır.
'duygular için “başarı” adlı bir düş vardır, akıl için de “çalışma” adlı bir gerçek.. biz başarı’yı severiz, çalışmayı değil. başarı’yı öyle çok severiz ki hırpalamaktan korkar, ona el yerine göz koyarız. yeryüzünde “çalışmak” kavramını bizlerinki kadar öpmüş ulus yoktur. çalışmak bizim dil’imizdir. “çalışmak” seni öpüyorum. belki bir gün sen de bizi öpersin! '
Günde 11 saat çalışıyorum.Şayet çalışmasaydım bu 11 saat evde ne yapardım hiç bir fikrim yok..
sevdiğin işte doya doya çalışmaktır hayat
Alternatifi yok.Ya çalışmalıyız, ya da çalışmalıyız..
ve İnsanın isterse neler yapabileceğini gösteren en isabetli aracımız.
ATATÜRK DİYORDKİ:
Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır: çalışkan olmak. Sosyal hastalıklarımızı araştırırsak asıl olarak bundan başka, bundan mühim bir hastalık keşfedemeyiz. O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı surette tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkan insanların hakkıdır. (16. 01. 1923, İstanbul Gazetecilerine.)
Bireyin kendine yabancılaşıp köleleşmesini,
müesses nizamın bekası için elzem sayan ideolojiler
çalışmayı milli bir görev sayarlar.
Bu yüzdendir ki Auschwitz’in girişinde kocaman harflerle
“Arbeit Macht Frei” yazar.
çalışmak insanın değerli vaktini boşa harcamasıdır.
İspanyol atasözü
Tevekkül etmek, boş oturup beklemek değildir.
Önce çalışacaksın, sonra sonucunu beklemek üzere tevekkül edeceksin.
Ekini ek, sonra Allah'a tevekkül et.
Kavak Ağacı ile Kabak
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
-On yılda, demiş kavak.
-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!
-Doğru, demiş kavak.
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:
-Neler oluyor bana ağaç?
-Ölüyorsun, demiş kavak.
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.
Ders: Çalışmadan emek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz. Kolay kazanılan, kolay kaybedilir. Her işte alın teri ve emek şarttır.
bereketi alın terini çağrıştıran bir terim bence kutsal bir kelime
birileri çok.. ama yoksa kabiliyetin, yetemiyorsan; bırak.. bulaştırma, olmaz mı? olmuyor dokunduramıyorsun! .
yawww benim münazara çalışmasıvar
bitmeyecek öykü...
çalışmak geberene kadar yorulup başarıyı elde etmektir
çalışmak geberene kadar yorulup başarıyı elde etmektir
tomurcuk derdinde olmayan ağaç OdUnDuR........
HZ. MEVLANA
Kaçınılmaz gerçek lanet olsun!
'duygular için “başarı” adlı bir düş vardır, akıl için de “çalışma” adlı bir gerçek..
biz başarı’yı severiz, çalışmayı değil.
başarı’yı öyle çok severiz ki hırpalamaktan korkar, ona el yerine göz koyarız.
yeryüzünde “çalışmak” kavramını bizlerinki kadar öpmüş ulus yoktur.
çalışmak bizim dil’imizdir.
“çalışmak” seni öpüyorum.
belki bir gün sen de bizi öpersin! '
Başarmanın tek yolu
her sabahki işyerimin patronumun sesi çalış kızım çalış..istemediğim ama mecbur oldugum bir iş
Necm suresi:
39. Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur.
40. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir.
41. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir.
Hadis-i şerif:
Sizin hayırlınız dünyasi için ahiretini,ahireti için dünyasını terk etmeyip her ikisi için çalışan ve halkın başına yük olmayandır.
bende öğrenmek istiyorum
İnşirah suresi:
6. Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var!
7. O halde,bir iş ve oluştan boşalır boşalmaz yeni bir işe koyulup yorul!
valla zor iş, sabahtan beri uğraşıyorum olmuyo bi türlü sabır lazım...
'bağdat'ı almaya çalışmak,bağdat'ın kendinden daha mı güzeldi ne? '
IV. Murat
cennet mekân..
çalışmakhayatı birebir tanımaktır
çalışmak eğlencelidir ama, şimdi eğlenmenin sırası değil! :))
bu olayı abartanlara genellikle 'İnek' denir. Türkiyede türüne az rastlanılmıştır şimdiye kadar :)))
ücretsiz enayi mesaileri geliyr aklıma yakında şehit olucam zaten çalışmaktan
Bize düşen sa'yu gayret,himmet ve hamiyet
Yusuf'u kuyudan yine Allah çıkarır...
Mahir İz