(1910-1956) Diyarbakır'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. Mülkiye Mektebi'nde okudu. Paris'e gitti. ikinci Dünya Savaşı çıkınca geri döndü. Çevirmenlik yaptı. Ağır bir hastalığa yakalandı. Viyana'ya götürüldü. Orada öldü. Ankara'ya getirilip toprağa verildi. Otuz Beş Yaş şiiriyle ün yaptı. Hayat, aşk ve ölüm, şiirlerinin başlıca temalarını oluşturmaktadır. Ömrümde Sükût, Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel ve Sonrası adlı şiir kitapları bulunmaktadır.
Şiirlerinden örnekler;
DESEM Kİ Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için, Hava kadar lâzım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi farkedemezsen, Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
AŞK Açınca baharın dişi gülleri, Bir başka rüzgâr eser bahçelerde. Dinle çılgınca öten bülbülleri; Sorma niçin düştüğünü bu derde.
De ki: – Aşktır şâdeden gönülleri; Perişan, berbat eden gönülleri. Aşk söyletir en yanık türküleri, Ay buluta girdiği gecelerde.
BİR ÖLÜNÜN ARDINDAN
Kabrime çiçek getirenlere gülerim; Gafil kişilermiş şu insanlar vesselâm; Bilmezler ki bu kabirle yoktur alâkam; Ben o çiçeklerdeyim, ben bu çiçeklerim.
Haydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumana, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'ta; Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Bir şey ki hava gibi ekmek gibi su gibi Lazım insana lazım onsuz yaşanılmıyor Ana baba gibi dost gibi yavuklu gibi Kalp titremeden göz yaşarmadan anılmıyor.
Bir şey ki gözümüzde memleket kadar aziz Aşk ettiğimiz kendimize dert ettiğimiz Adını çocuklarımıza bellettiğimiz Bir şey ki artık hasretine dayanılmıyor.
II
Bir şey daha var yürekler acısı Utandırır insanı düşündürür Öylesine başka bir kalp ağrısı Alır beni ta Bursa'ya götürür.
Yeşil Bursa'da konuk bir garip kuş Otur denmiş oracıkta oturmuş Ta yüreğinden bir türkü tutturmuş Ne güzel şey dünyada hür olmak hür.
Benerci Jokond Varan Üç Bedrettin Hey kahpe felek ne oyunlar ettin EN YAVUZ EVLADI BU MEMLEKETİN nazım ağbey hapislerde çürür*
Cahit Sıtkı Tarancı
*Çürür sözü Nazım'ın hoşuna gitmemiş ve bu şiirin üstüne 'Yatar Bursa Kalesinde'yi yazmıştır
değil kardeşim, dal yeşil, gök mavi değil, bilsen! ben hangi alemdeyim sen hangi alemde! aklından geçer mi dersin aklımdan geçen şeyler? sanmam! yıldız ve rüzgar payımız müsavi değil; sen kendi gecende gidersin, ben kendi gecemde; vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz gemiler....!
neylersin ölüm herkesin başında uyudun uyanmadın olacak kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında bir namazlık saltanatın olacak taht misali o musalla taşında
bir sen bir ben sevgilim birde bu bahar neylersin sen güzelsin bende gençlik var ölüm gibi mukadder bir yol ki bu aşk ucu ta leyla ile mecnuna çıkar...
Yaş otuz beş, yolun yarısı eder; Dante gibi ortasındayız ömrün, Delikanlılık çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nâfile bugün Gözünün yaşına bakmadan gider!
Cahit Sıtkı Tarancı
(1910-1956)
Diyarbakır'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. Mülkiye Mektebi'nde okudu. Paris'e gitti. ikinci Dünya Savaşı çıkınca geri döndü. Çevirmenlik yaptı. Ağır bir hastalığa yakalandı. Viyana'ya götürüldü. Orada öldü. Ankara'ya getirilip toprağa verildi. Otuz Beş Yaş şiiriyle ün yaptı. Hayat, aşk ve ölüm, şiirlerinin başlıca temalarını oluşturmaktadır. Ömrümde Sükût, Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel ve Sonrası adlı şiir kitapları bulunmaktadır.
Şiirlerinden örnekler;
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lâzım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
AŞK
Açınca baharın dişi gülleri,
Bir başka rüzgâr eser bahçelerde.
Dinle çılgınca öten bülbülleri;
Sorma niçin düştüğünü bu derde.
De ki: – Aşktır şâdeden gönülleri;
Perişan, berbat eden gönülleri.
Aşk söyletir en yanık türküleri,
Ay buluta girdiği gecelerde.
BİR ÖLÜNÜN ARDINDAN
Kabrime çiçek getirenlere gülerim;
Gafil kişilermiş şu insanlar vesselâm;
Bilmezler ki bu kabirle yoktur alâkam;
Ben o çiçeklerdeyim, ben bu çiçeklerim.
Galiba bir kişi ölümden böyle korkabilir
desem ki yaş otuz beş
Aşk
Açınca baharın dişi gülleri
Bir başka rüzgar eser bahçelerde
Dinle çılgınca öten bülbülleri
..........
..........
Cahit Sıtkı Tarancı
Diyarbakırlı... Evinin penceresi yanındaki cami avlusunda bulunan musalla taşına bakıyor. Ölüm korkusu bu yüzden:
Uyudun uyanamadın olacak...
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! ....
Biraz ayıp olacak ama bu dizeleri her okuyuşumda:
Sarı ayva kırmızı nar sonbahar... yazsaydı daha güzel olurdu diye geçiyor.... Ben olsam öyle yapardım... :-))
Gün Eksilmesin
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulum, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
nicesi boyle diye diye gitti, ama illaki gitti...demek ki olume baska bir care aramak lazim...
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'ta;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Abbas / Cahit Sıtkı Tarancı
DENIZ
Bu aksam vakti deniz,
O bütün hasretimiz,
Sanki gelmis de dile,
Nedametin sesiyle,
Çarparak kayalara,
Yetmez mi, diyor deniz,
Karada çektiginiz?
Cahit Sitki Taranci
(Otuz Bes Yas,1964)
BİR ŞEY
I
Bir şey ki hava gibi ekmek gibi su gibi
Lazım insana lazım onsuz yaşanılmıyor
Ana baba gibi dost gibi yavuklu gibi
Kalp titremeden göz yaşarmadan anılmıyor.
Bir şey ki gözümüzde memleket kadar aziz
Aşk ettiğimiz kendimize dert ettiğimiz
Adını çocuklarımıza bellettiğimiz
Bir şey ki artık hasretine dayanılmıyor.
II
Bir şey daha var yürekler acısı
Utandırır insanı düşündürür
Öylesine başka bir kalp ağrısı
Alır beni ta Bursa'ya götürür.
Yeşil Bursa'da konuk bir garip kuş
Otur denmiş oracıkta oturmuş
Ta yüreğinden bir türkü tutturmuş
Ne güzel şey dünyada hür olmak hür.
Benerci Jokond Varan Üç Bedrettin
Hey kahpe felek ne oyunlar ettin
EN YAVUZ EVLADI BU MEMLEKETİN
nazım ağbey hapislerde çürür*
Cahit Sıtkı Tarancı
*Çürür sözü Nazım'ın hoşuna gitmemiş ve bu şiirin üstüne 'Yatar Bursa Kalesinde'yi yazmıştır
siirlerini olgunlastiramadan goctu gitti...bilmem erken gitti demek dogru olur mu? ..
imkansız dostluk
değil kardeşim, dal yeşil, gök mavi değil,
bilsen! ben hangi alemdeyim sen hangi alemde!
aklından geçer mi dersin aklımdan geçen şeyler?
sanmam! yıldız ve rüzgar payımız müsavi değil;
sen kendi gecende gidersin, ben kendi gecemde;
vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz gemiler....!
en güzelini en sona bıraktım...geliyor...
memleket isterim
ne başta dert ne gönülde hasret olsun
kardeş kavgasına bir nihayet olsun
memleket isterim
ne zengin -fakir, ne sen ben farkı olsun
kış günü herkesin evi barkı olsun
memleket isterim
yaşamak sevmek gibi gönülden olsun
olursa bir şikayetim ölümden olsun
ve gönül tanrısına der ki
pervam yok verdiğin elemden
her mihnet kabulüm, yeter ki
gün eksilmesin penceremden
ne doğan güne hükmüm geçer
ne halden anlayan bulunur
ah aklımdan ölümüm geçer
sonra bu kuş bu bahçe bu nur
neylersin ölüm herkesin başında
uyudun uyanmadın olacak
kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında
bir namazlık saltanatın olacak
taht misali o musalla taşında
ne dönüp duruyor havada kuşlar
nerden çıktı bu cenaze ölen kim?
bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar...
aşk dostluk hepsi dökülür yapraklar
çıplak bir ağaç durgun suda aksın
yalnızlık dediğin hayyatta başlar
kabir boyunca devam etmek için...
neden sonra farkına varıyorsun
etrafındaki korkunç ısssızlığın
yar olsun, dost olsun ne arıyorsun
adresi belli mi vefasızlığın
bir sen bir ben sevgilim birde bu bahar
neylersin sen güzelsin bende gençlik var
ölüm gibi mukadder bir yol ki bu aşk
ucu ta leyla ile mecnuna çıkar...
işte şair bu..böyle şairleri girin..beni çatlatmayın...
Yaş otuz beş, yolun yarısı eder;
Dante gibi ortasındayız ömrün,
Delikanlılık çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nâfile bugün
Gözünün yaşına bakmadan gider!
35 yaş şiiri 5lik dizelerden 7 katı itibarıyla 35 dizedir..