kızıl yaprakları katmer katmer ayrılıp, mendile sarılmış goncanın; kış ikindisi akşam ayazında, göz yaşıyla ıslak kaldırımlara bırakılan bir gül dalı gibi, terkedilmiş ve ıssızım…,
ideolojisi olmaz ayaklar altında kalmanın, ve ah ki; evrensel bir buğu gibi göz pınarlarında, ölümsüzlüğe mütemayil bir nefesken, ve; kendisinden gayrısını istemez bir kafes müstakili, ve insanın hayatta bir kere öleceğine kaniyken, sadece tomurcuk gülleri değil, baharın en tazesini getirdin sen bana…, ve bir ölüyü dirilttin, her yanım kan kızılı gül içinde…,
şifa bekleyişlerinde yorgun düşenler, sevilmeyi itham ederler gafillikle, yatalaklık yakıştırırlar kötürümce, oysa beşerce korkular, her dem kamçılanarak yenilenir, ve her dem gençtir, körpedir/diridir; var olmak umudu, ve hasret; yürekte ince bir sızıdır ayrılıkta, ve unutmak da, susmak da meşke dairdir, unutturan mey olsun yeter ki…,
...buğulu bir camdır hayat...çizdiğin şekillerden sızıyor damlalar ve bozuyor...bozuluyor...akıyor...ne tam siliniyor ne de olduğu gibi kalıyor...dışardan bakana ters yazıyor ama ya içerden...bir tek içerden değişiyor... bir buğusu olmalı camın...sen yazmalısın sen okumalı...
Gözlerde görüldüğü anda, şakalarla geçiştirmeye çalıştığımız, o da olmazsa sürüklenerek bira almaya gitmek zorunda bırakıldığımız, fırtınaya gebe bulutumsu.
sıcaklık değişimi karşısında olmasına engel olamadığımız yoğunlaşmadır. yada yoğuşma.her ne ise.
buğuyu ne zaman yakından tanıdım? hayatın yüzüne ölüm değdiğinde, ipeksi dokunuşu vardı evet ama; soğuktu işte bir kere. hayatın kirpiklerine değiverince ölümün nefesi al sana buğunun ta kendisi! fazla yaklaşırsalar birbirlerine bu ikili, göremezsin önünü arkanı vehatta sağını solunu. mesafeler manzaranın vehametini anlatırken buğu kapatır gözlerini yalancı beyazlıklarla. bedenin sendeleyince göremediğin duvara yapıştığında,anlarsın... ölüm budur!
Nano- Makro- Mikro- Tekno ve Hiphop Teknolojilerinin bu kadar gelişmesine rağmen bir türlü çözülemeyen, benim gibi gözlük takan er/müennes ve sübyan kişilerin kış aylarında sürekli çektikleri işkence...
kızıl yaprakları
katmer katmer ayrılıp,
mendile sarılmış goncanın;
kış ikindisi akşam ayazında,
göz yaşıyla ıslak kaldırımlara
bırakılan bir gül dalı gibi,
terkedilmiş ve ıssızım…,
ideolojisi olmaz ayaklar altında kalmanın,
ve ah ki;
evrensel bir buğu gibi göz pınarlarında,
ölümsüzlüğe mütemayil bir nefesken, ve;
kendisinden gayrısını istemez bir kafes müstakili,
ve insanın hayatta bir kere öleceğine kaniyken,
sadece tomurcuk gülleri değil,
baharın en tazesini getirdin sen bana…,
ve bir ölüyü dirilttin,
her yanım kan kızılı gül içinde…,
şifa bekleyişlerinde yorgun düşenler,
sevilmeyi itham ederler gafillikle,
yatalaklık yakıştırırlar kötürümce,
oysa beşerce korkular,
her dem kamçılanarak yenilenir,
ve her dem gençtir,
körpedir/diridir; var olmak umudu,
ve hasret; yürekte ince bir sızıdır ayrılıkta,
ve unutmak da,
susmak da meşke dairdir,
unutturan mey olsun yeter ki…,
...buğulu bir camdır hayat...çizdiğin şekillerden sızıyor damlalar ve bozuyor...bozuluyor...akıyor...ne tam siliniyor ne de olduğu gibi kalıyor...dışardan bakana ters yazıyor ama ya içerden...bir tek içerden değişiyor...
bir buğusu olmalı camın...sen yazmalısın sen okumalı...
Gözlerde görüldüğü anda, şakalarla geçiştirmeye çalıştığımız, o da olmazsa sürüklenerek bira almaya gitmek zorunda bırakıldığımız, fırtınaya gebe bulutumsu.
sıcaklık değişimi karşısında olmasına engel olamadığımız yoğunlaşmadır.
yada yoğuşma.her ne ise.
buğuyu ne zaman yakından tanıdım?
hayatın yüzüne ölüm değdiğinde,
ipeksi dokunuşu vardı evet ama;
soğuktu işte bir kere.
hayatın kirpiklerine değiverince ölümün nefesi
al sana buğunun ta kendisi!
fazla yaklaşırsalar birbirlerine bu ikili,
göremezsin önünü arkanı vehatta sağını solunu.
mesafeler manzaranın vehametini anlatırken
buğu kapatır gözlerini yalancı beyazlıklarla.
bedenin sendeleyince göremediğin duvara yapıştığında,anlarsın...
ölüm budur!
bir üzümün üzerindeee... birde mavi-mor mürdüm eriğinin üzerindeee.... :)))
camlarda oluşan su buharı..... isim yazmak güzel oluyo....... :))
'Bir soluk, bir tütsü bir uçan buğu
İplik ki incecik, örer boşluğu.'
Nano- Makro- Mikro- Tekno ve Hiphop Teknolojilerinin bu kadar gelişmesine rağmen bir türlü çözülemeyen, benim gibi gözlük takan er/müennes ve sübyan kişilerin kış aylarında sürekli çektikleri işkence...
gözlük kullanan kişinin yemek pişirirken çektiği çile.. :)