Karıncalara basmamak için özen gösteriyorum Mayıs çiçekleri de açmış bembeyaz Çiçekleri çok seviyorum Bilmiyorum Aklıma nereden geldi Seninle üç beş tane çocuğumuz olsa ne iyi olur değil mi...
Bugün içimde kıpırtı Yürüdüm deniz kenarında Hava da tam içim gibi Ne yağdı yağacak Ne de güneş açtı açacak Bir de kuşlar Geçimlerinin derdinde Ne yapsın zavallılar Hiç durmadan çalışıyorlar Evet Bugün içime aktın Yaşamam için bir umut bıraktın
Empati hayati… Size misafirliğe gelen birine en ufak yanlış anlaşılmalara dahi mahal vermeyecek bir naziklikte bulunulmalı, değil mi ? Anlamsız saçma sapan konuşsa dahi … Kimbilir ne badireleri atlayarak geldi… Bazılarına göre misafirliğe gitmek, ağırlamaktan daha sancılı olabilir…
Olmasada yanında
Yanındaymış gibi SEVMEK
Tenine dokunmadan
Kokusunu bilmeden
Ellerini tutmadan
Gözlerine dalmadan
İşte böyle
ÖZLEMEKTIR SEVMEK
Kalbim güçlü kelimelerin ağırlığını taşıyamıyor!!!
Bahanelerin ve gerekçelerin rahatlatıcı uyuşukluğundan kaçarak hesaplaşmalıyız.
'Ne çok gülmüşümdür, içinde binlerce kötülük bulunan ama kendini iyi biri zanneden zayıflara.'
Sırtımda dağ taşımışım yıllar yılı. Bırakınca yüklerimi hızlandı dizlerim...
Değildir kahraman yalnız er kişi,
Bir arslan, arslandır olsa da dişi.
Ziya Gökalp
Karıncalara basmamak için özen gösteriyorum
Mayıs çiçekleri de açmış bembeyaz
Çiçekleri çok seviyorum
Bilmiyorum
Aklıma nereden geldi
Seninle üç beş tane çocuğumuz olsa ne iyi olur değil mi...
Bugün içimde kıpırtı
Yürüdüm deniz kenarında
Hava da tam içim gibi
Ne yağdı yağacak
Ne de güneş açtı açacak
Bir de kuşlar
Geçimlerinin derdinde
Ne yapsın zavallılar
Hiç durmadan çalışıyorlar
Evet
Bugün içime aktın
Yaşamam için bir umut bıraktın
Saatler sürsün
Aylar sürsün
Sen zaten bir ömürsün
Bir sağa döneyim
Bir sola döneyim
Üst üste, alt alta…
Geceyi kaldırıp atıp
Hep seni örtüneyim
Öpüşlerim
Boynuna, kulağına…
Burnuna, yanağına…
Tükenişlerim
Gerdanlığına…
Asil'im
Her gece her gece şiirleşelim...
Kelimelerimi toparlayamıyorum
Kuğu...
Büyü...
Buğu...
Su !
Bütünlüğü sen sağla..
Cezve..
Kahve...
Telve...
Zevce !
Dokunulmazımsın...
Sokulunmazımsın...
Bulunmazımsın...
Azımsın...
Yaklaşılmazımsın...
Aşılmazımsın...
Azımsın...
Aşka…
Sana doyulmaz !
Seni yaşamak bitmez !
Ey güzel ülke
Beni mezarlarına göm
Sana hasret
Sana aç, sana bîilaç
Sana sersefil ölüp gittiğimde…
Bu harap dağlar ta milli olmalı
Bu çorak toprak ta medeni olmalı !
Lâkin…
Bu kahrolası hudutlar ve çizgiler…
Tüm sınırların bana neden kapalı ?
Ömür süreli…
Yatılı hem de…
Okumak isterim senin gözlerinde…
Dudaklarında…
Bütün fakültelerinde…
Almak istediğim o kadar şey var ki ellerinden…
Gözlerinden
Dilinden !
Çalmak istiyorum seni senden !
Kırmak, yakmak, yıkmak değildir esas olan, yapmaktır, onarmaktır...
Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder. İmam-ı Gazâli.
Empati hayati…
Size misafirliğe gelen birine en ufak yanlış anlaşılmalara dahi mahal vermeyecek bir naziklikte bulunulmalı, değil mi ? Anlamsız saçma sapan konuşsa dahi …
Kimbilir ne badireleri atlayarak geldi…
Bazılarına göre misafirliğe gitmek, ağırlamaktan daha sancılı olabilir…
Doğsam sana
Dolsam sana
Yeniden acıksam
Doysam sana
Teknem kırık...
İçimde fırtına...
Belli ki açılamayacağım sana...
Her aşırılığın bedelini
bedenin öder
ruhunla beraber...
Gel !
Belki sen elimi bıraktın
Karda, kışta, soğukta, ayazda...
Ben ümidi elimden hiç bir zaman bırakmadım...
Daldan dala konan serçe...
Zıp zıp zıplayan ceylan...
Başıma bela alıyorum seni severek...
Ama unutma
Kimse seni benim kadar sevemeyecek...
Sonsuza kadar yaşamayacaksın
Sarıl bana...
Şuracıkta üç beş dakika...
Oysa
Biz aynı tutkuları, aynı özlemleri
Aynı heyecanları büyütmüştük bağrımızda...
Karbonmonoksit soluttuğun
Bu kozmopolit metropol yuttu beni sevgili…
Sevgililer bile geldi gitti
İyi gelmedi bana bu şehir sevgili, iyi gelmedi…