Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Beşir Ayvazoğlu sizce ne demek, Beşir Ayvazoğlu size neyi çağrıştırıyor?

Beşir Ayvazoğlu terimi Yusuf Altan Altınok tarafından tarihinde eklendi

  • Ceyhun Karaca
    Ceyhun Karaca

    bu zamanın en iyilerinden... ne diyeyim arife tarif ne hacet?

    Eskiden, insan için âlem-i sugra, yani küçük âlem derlermiş, ne kadar doğru. Bana sorarsanız, her insan ayrı bir âleme açılan bir kapı; o kapıdan içeri girdikten sonra, labirentlerinde kaybolmak işten bile değil, Freud'ların mroydların başlarına gelen nedir? Sıradan zannettiğimiz insanların bile uçsuz bucaksız iç dünyaları varsa, bilim, sanat ve hareket adamlarının dünyalarının büyüklüğünü varın siz hesap edin. Doğru söylüyorum, onları derinliğine anlamaya çalışmak, galaksiler arası yolculuğa çıkmak gibi bir şey olmalı.


    Ayvazoğlu, şiiri, bir davayı anlatma aracı olarak değil, dilin asırlar içinde biriktirerek bünyesinde gizlediği zenginlikleri ve beşeriyi keşfetme çabası olarak görüyor. Yazar diğer şiir kitaplarında yer alan şiirlerin büyük bir kısmını bu kitaplara girmeyen şiirlerle buluşturdu.

  • Mukadder Yılmaz
    Mukadder Yılmaz

    beşir hocam hakkında sadece bir arkadaşın yazmış olduğuna inanamadım...onun 'var olanı' okumaları,bizlere tefsir etmesi,dili damıtarak yavaş yavaş dimağlarımıza vermesi...ne diyeyim ki daha...hocam Allah uzun ömür versin size..

  • Nihat Malkoç
    Nihat Malkoç

    DEFTERİMDE 40 SURET
    M.NİHAT MALKOÇ

    Beşir Ayvazoğlu üretken yazarlarımızdan birisidir. Sağın parmakla gösterilecek aydınlarından kabul edilir. Geçmişimizi bugüne taşıyan bir kültür antropologu gibi çalışmıştır. O aynı zamanda iyi bir şairdir. Aşağıdaki liste onun ne kadar verimli bir yazar olduğunun açık ispatıdır. İşte size Beşir Ayvazoğlu’nun bugüne kadar yazmış olduğu eserlerin külliyatı:
    “Aşk Estetiği (İnceleme, 1982) , Gülname (şiir, 1983) , Yahya Kemal-Eve Dönen Adam (İnceleme, 1985) , Geçmişi Yeniden Kurmak (Denemeler, 1987) , İslâm Estetiği ve İnsan (İnceleme, 1989) , Aslanlar, Tilkiler ve Eşekler (Fabl, 1990) , Türkün Kültür Coğrafyasında Bir Gezinti(Gezi, deneme, röportaj, 1990) , Halk Şiirinden Tarihe (Denemeler, 1991) , Kaknus (Şiir, 1991) , Güller Kitabı (İnceleme, 1992) , Şehir Fotoğrafları (Denemeler, 1995) , Tarık Buğra - Güneş Rengi Bir Yığın Yaprak (Biyografi, 1995) , Şiirler (Toplu şiirleri, 1996) , Geleneğin Direnişi (Denemeler, 1996) , Fuzulî Kitabı (1996) , Defterimde 40 Suret (Biyografi, 1996) , Altı Çizili Satırlar (1997) , Dede Efendi (Flamanca tercümesiyle, Hollanda, 1997) , Peyami, Hayatı Sanatı Felsefesi Dramı (Biyografi-Deneme, 1999) , Sîretler ve Sûretler (Biyografi-Deneme 1999) , Yaza Yaza Yaşamak (Deneme, 1999) .”
    Aslında kastım Beşir Ayvazoğlu’nu tanıtmak değil. Geçenlerde okuduğum “Defterimde 40 Suret” adlı eserinden bahsetmektir muradım. Fakat bu kadar güzel eserler vücuda getiren, millî kültürümüzü deneme tadında yeni nesle tanıtan ve sevdiren böylesine gayretli ve başarılı bir yazardan az da olsa söz etmeyi zorunluluk addettim.
    Biyografiler sırf kişilerin hayatını anlatmakla kalmaz bir döneme tanıklık ederler.
    Beşir Ayvazoğlu’nun yazmış olduğu “Defterimde 40 Suret” biyografiyle anı karışımı bir eser olarak tanımlanabilir. Yazar, kitabının önsözünde şu görüşlere yer veriyor:
    “Eskiler, insan için âlem-i sugra, yani küçük âlem derlermiş, ne kadar doğru. Bana sorarsanız, her insan ayrı bir âleme açılan bir kapı; o kapıdan içeri girdikten sonra, labirentlerinde kaybolmak işten bile değil, Freud'ların mroydların başlarına gelen nedir? Sıradan zannettiğimiz insanların bile uçsuz bucaksız iç dünyaları varsa, bilim, sanat ve hareket adamlarının dünyalarının büyüklüğünü varın siz hesap edin. Doğru söylüyorum, onları derinliğine anlamaya çalışmak, galaksiler arası yolculuğa çıkmak gibi bir şey olmalı. Ben mi? Ben sadece kapıları korka korka aralayıp 'hoşça bak'tım, gözlerim kamaştı”
    “Defterimde 40 Suret” i okuduktan sonra sadece Ayvazoğlu’nun değil, benim de gözlerim kamaştı. Çünkü bu kitapta bahsi geçen, geçmişimize damga vuran bu suretler alelâde insanlar değil. Her biri belli meziyetleri olan hareket adamları… Hepsi birbirinden değerli… Gençlerimizin bu suretleri model almasını ne çok isterdim.
    Günümüz gençliği popçuları ve topçuları örnek alıyor. Onlar gibi giyiniyor, onların konuştuğu gibi lâubali konuşuyorlar. Bunlar ne tarihinden, ne de kültüründen haberdar… Hepsi de bir yere kadar okumuş ama okumakla adam olunmuyor. Öğretmenlerin verdiği bilgiler bir kulaktan girip ötekinden çıkıyor. Onun için de televizyonda boy gösteren yeni yetme bir şarkıcı kadar tesirli olamıyorlar.
    Beşir Ayvazoğlu’nun veya İskender Pala’nın kitaplarını okuyup da geçmişteki edebiyata ve tarihî şahsiyetlere hayran olmamak mümkün değildir. Niçin günümüz gençliği bu tarz kitapları okumaz da Harry Potter gibi hayal mahsulü cadı masallarıyla kıymetli zamanlarını zayi ederler? Bunu anlamış değilim; bundan sonra da anlayacağımı zannetmiyorum. Halimiz pür melâl… Binmişiz bir alâmete, gidiyoruz kıyamete.
    “Defterimde 40 Suret” te bizim insanlarımız var. İçimizden çıkan, tarihimizle, kültürümüzle haşır neşir, bu memleketin insanları…Hepsi de yüzde yüz yerli kültür kaynaklarından doldurmuş tasını. Kim mi bunlar: “Necmeddin Okyay, Nezahat Nureddin Ege, Malik Aksel, Necip Fazıl, Münevver Ayaşlı, Nuri Arlasez, Fuat Bayramoğlu, Perihan Arıburun, Ahmet Yakupoğlu, Turgut Cansever, Ahmet Kabaklı, Sedat Umran, Alaeddin Yavaşça, Tosun Bayrak, Turgut Özal, Ziya Nur Aksun, Çelik Gülersoy, Orhan Okay, Erol Akyavaş, Halit Refiğ, Hilmi Yavuz, Yavuz Bülent Bakiler, Erol Güngör, Hüsrev Hatemi, Cinuçen Tanrıkorur, Ayşe Şasa, Saadettin Ökten, Ekmeleddin İhsanoğlu, Sevinç Çokum, Aydın Menderes, Mustafa Kutlu, Ali Birinci, İlhan Kesici, Mustafa Çalık, Ahmet Turan Alkan, İsmail Kara, Mustafa Ruhi Şirin, Annemarie Schimmel, Cengiz Aytmatov, Kenize Murad”
    Bu isimlerin hepsi de kendi alanlarında ekol olmuş üstün yetenekli insanlar. Zaten korkak ve sıradan insanların aksiyon adamı olması mümkün değildir. Saydığımız isimler toplumun ana damarlarıdır. Gölgesinden bile ürken, korkak, sıradan insanlar bırakın ana damarı kılcal damar bile olamazlar. Tarih cesur insanları, kahramanları, bir de hainleri yazar.
    Geçmişte yaşamış bu değerli insanlardan öğreneceğimiz çok şey var. Tecrübeler milletin ortak malıdır. 224 sayfadan meydana gelen bu biyografi-anı karışımı eseri herkesin, özellikle geleceğimizin teminatı olan gençlerin okumasını tavsiye ediyorum. Popüler kültürün zararlarından korunmak isteyenler mazinin şefkat iklimine sığınsın, kurtuluş reçetesi oradadır.
    E-mektup: [email protected]