'biz, biz olduğumuz dönemde, evler, caddeler ve sokakların, o evlerde oturanlara, o cadde ve sokaklarda dolaşanlara öyle sıcak bir bakışları ve öyle anlamlı bir tavırları vardı ki, onlara kendi ruh ufkundan bakanlar, onların bize ait bazı şeyler mırıldandıklarını duyar gibi olurlardı.'
tv programları zıvanadan çıkmamış, yarışma deyince akla ' bilgi ' nin yarıştırılması gelirdi.. belki cümle alem obez değildi ve belki bu yüzden sabah programlarında bol bol müzik dinlerdik.. sağlık ' yükselen değer ' değildi..tv lerde verilen kafa karıştırıcı bitki karışımları yoktu..en fazla nane-limon, ıhlamur ve adaçayı içerdik rahatsızlanınca hastalığın nüksettiği hale göre.. velhasıl-ı kelam milletçe ' tıkanmamıştık ' her alanda..berraktık...
Her sokakta en azından bir çeşme vardı,Edirnekapı'dan Taksim'e troleybüs giderdi ve hep Azapkapı'da elektriği kesilirdi.Boğaziçi köprüsünün maliyeti, gişe gelirlerinden hazineye geri dönünce ücretsiz olacağı söylenirdi.Yılbaşı geceleri tombala oynanırdı,kahve, tavuk ve muz pahalı şeylerdi.Okullarda yarım simit satılırdı.Ankara,Özsefa,Akola,Çanka,elvan isimli gazlı meşrubatlar vardı.Meysu, üçgen prizma şeklinde aliminyum pakedinden pipetle içilirdi. Floryada deniz tertemizdi,Menekşe halk plajına geçilen köprücükten altından akan çaya bakınca şeffaf olduğu görülürdü.Evdeki musluktan su içilirdi.Her mahallede bir kaç boş arsa vardı oyun oynamak için.Plastik arabalara tel takıp gezen çocuklar vardı ve itina ile bu arabaları süsleyen,çamurluk montaj eden.Belediye otobüslerinde önce biletçi vardı,ilk durakta binmişseniz size tahta kutusu ile gelip gideceğiniz durağa göre bilet kesen,inecek var dediğinizde düğmeye basan ve arkadan binilirdi eskiden otobüse,bir ilerleme vardı en azından inmek için ilerlemek gibi,şimdi geri gidiyoruz sanki.Sonra cam kumbaraya kağıt 5 lira kıvırıp atma dönemi,yarım 5 lira atan üçkağıtçılar ve 4 liralık abonman bileti dönemleri gelmişti.Çeşmelerden at arabalarındaki metal kaplara su dolduran insanlar vardı,suyu nereye götürdükleri çocuklar arasında bir gizem oluşturan.
büyük hayallerim vardı.. ve büyüdükçe 'akıl' denilen bir zalim/nimet hayallerimi sürgüne gönderdi.. kimi öldü kimide gerçekleşmeyi bekliyor.. kimi takiyye yapıp aklımın emrinde dolaşıyor... ölenler; en çok sevdiklerimdi...
Diye başlayan cümlelerden hoşlanmıyorum.
Bir de zorla dinlemeniz için uğraşmıyorlar mı püffffff (:
Sen de küçüktün...
benmerkezliydim..her çocuk gibi..ama büyüdüm geçti...dua ilen..
Diğer çocukların aksine
büyümeyi hiç istemezdim...
çok balık tutar idim büyüdük daha da çok tutmaya başladık efenim...
ima ilen...
'biz, biz olduğumuz dönemde, evler, caddeler ve sokakların, o evlerde oturanlara, o cadde ve sokaklarda dolaşanlara öyle sıcak bir bakışları ve öyle anlamlı bir tavırları vardı ki, onlara kendi ruh ufkundan bakanlar, onların bize ait bazı şeyler mırıldandıklarını duyar gibi olurlardı.'
Ben küçükken
diye başlayan cümleler kuracağım
hiç aklıma gelmezdi
sarı, beyaz papatyalara kesmiş, arada kırmızı gelinciklerin öbeklendiği tarlalarda koşardık.
tv programları zıvanadan çıkmamış, yarışma deyince akla ' bilgi ' nin yarıştırılması gelirdi..
belki cümle alem obez değildi ve belki bu yüzden sabah programlarında bol bol müzik dinlerdik..
sağlık ' yükselen değer ' değildi..tv lerde verilen kafa karıştırıcı bitki karışımları yoktu..en fazla nane-limon, ıhlamur ve adaçayı içerdik rahatsızlanınca hastalığın nüksettiği hale göre..
velhasıl-ı kelam milletçe ' tıkanmamıştık ' her alanda..berraktık...
Her sokakta en azından bir çeşme vardı,Edirnekapı'dan Taksim'e troleybüs giderdi ve hep Azapkapı'da elektriği kesilirdi.Boğaziçi köprüsünün maliyeti, gişe gelirlerinden hazineye geri dönünce ücretsiz olacağı söylenirdi.Yılbaşı geceleri tombala oynanırdı,kahve, tavuk ve muz pahalı şeylerdi.Okullarda yarım simit satılırdı.Ankara,Özsefa,Akola,Çanka,elvan isimli gazlı meşrubatlar vardı.Meysu, üçgen prizma şeklinde aliminyum pakedinden pipetle içilirdi.
Floryada deniz tertemizdi,Menekşe halk plajına geçilen köprücükten altından akan çaya bakınca şeffaf olduğu görülürdü.Evdeki musluktan su içilirdi.Her mahallede bir kaç boş arsa vardı oyun oynamak için.Plastik arabalara tel takıp gezen çocuklar vardı ve itina ile bu arabaları süsleyen,çamurluk montaj eden.Belediye otobüslerinde önce biletçi vardı,ilk durakta binmişseniz size tahta kutusu ile gelip gideceğiniz durağa göre bilet kesen,inecek var dediğinizde düğmeye basan ve arkadan binilirdi eskiden otobüse,bir ilerleme vardı en azından inmek için ilerlemek gibi,şimdi geri gidiyoruz sanki.Sonra cam kumbaraya kağıt 5 lira kıvırıp atma dönemi,yarım 5 lira atan üçkağıtçılar ve 4 liralık abonman bileti dönemleri gelmişti.Çeşmelerden at arabalarındaki metal kaplara su dolduran insanlar vardı,suyu nereye götürdükleri çocuklar arasında bir gizem oluşturan.
Sonradan anladım ki insan büyüdükçe hayalleri küçülürmüş.
büyük hayallerim vardı..
ve
büyüdükçe
'akıl' denilen bir zalim/nimet
hayallerimi sürgüne gönderdi..
kimi öldü
kimide gerçekleşmeyi bekliyor..
kimi takiyye yapıp aklımın emrinde dolaşıyor...
ölenler;
en çok sevdiklerimdi...
ben kücükken masallara inanirdim ya ;)
'...ressamdım.' Televizyonda bir çocuk böyle demişti.