Bir Garip Yolcuyum" yorumunu pek bir beğendiğim değerli ses sanatçımız. Seslendirdiği parçada söylediği gibi "Yalan dünya her şey bomboş!.." Allah rahmet eylesin..
bana cocuklugumu vede behiye aksoy a olan sevgimi hic unutmam behiye aksoy fahrettin aslan la olan evliligi beni cok uzmustu cok kiskandim,15 veyahut 16 yasindaydim kafayi yemistim tabii ki cocukluk vede daha sonra behiye hanim bizim semte tasidi bende onu gorebilmek icin cirpinirdim sevgili behiye aksoy seni cok ozledik annem ve babamlarla hic bir gala gecesini kacirmadik sahne hakimiyeti vede sarkilarini okerken yasamasi beni cok etkilemistir
bana cocuklugumu vede behiye aksoy a olan sevgimi hic unutmam behiye aksoy fahrettin aslan la olan evliligi beni cok uzmustu cok kiskandim,15 veyahut 16 yasindaydim kafayi yemistim tabii ki cocukluk vede daha sonra behiye hanim bizim semte tasidi bende onu gorebilmek icin cirpinirdim sevgili behiye aksoy seni cok ozledik annem ve babamlarla hic bir gala gecesini kacirmadik sahne hakimiyeti vede sarkilarini okerken yasamasi beni cok etkilemistir
19.Eylül.1933 tarihinde İstanbul Çamlıca'da dünyaya gelen Behiye Tetiker; İlkokulu İstanbul'da,ortaokulu da babasının ticaretle uğraşması nedeniyle Ankara'da bitirdi.Annesi ve halasının müziğe aşina olmaları,piano ve ud çalmalarından ve Müzeyyen Senar ve Münir Nurettin Selçuk'un o devirlerdeki siyahbeyaz filmlerde söylediği film şarkılarından feyz alıp müziğe olan sevdası kendisiyle birlikte büyüyerek ortaokulu bitirdikten sonra 1947 yılında Ankara Radyosu imtihanına girdi.200 kişi arasından seçilip; Berrin Erbay (Kurt) ,Mefharet Atalay,Hüseyin Ayman,Muzaffer Birtan ve Behzat Doğu ile birlikte Ankara Radyosuna adım attı,1948 yılında stajyer olarak görev yapmaya başladı.Türk müziği alanında imtihana girmesine karşın hocası Muzaffer Sarısözen kendisini halk müziği yurttan sesler korosuna uygun gördü.Sarısözen sonraki yıllarda gırtlak yapısının yatkın olmadığını ve isteksiz olduğunu görünce sanatçıyı; türk müziği kısmına yönlendirdi.9 yıl aralıksız şarkı söylediği Ankara Radyosunda repetitör muavini oldu.İlk evliliğide o radyo yıllarına rastladı...29.Aralık.1951 yılında Türk müziği saz sanatçısı ve bestecisi Halil Aksoy ile evlendi. Behiye Tetiker artık Behiye AKSOY olarak çağrılmaya başlanmıştı ki bu soyadı bundan sonraki sanat yaşamı boyunca kendisine hep eşlik edecekti...Halil Aksoy ile olan evliliğinden oğlu Ahmet Kazım doğdu.1948'de İstanbul'dan gelen bir gazinonun sahibi sanatçıyı gazinosunda çıkartmak için yoğun ısrar ve baskılarda bulunduysa da o yıllarda bu teklifleri reddetti ve ancak 10 yıl sonra 1958 yılında ilk kez Ankara Göl Gazinosu'nda sahnelere adım atarak milyonları kendisine hayran bıraktı...Aynı yıl imzalanan Bağdat Paktı dolayısıyla bir sanatçı grubuyla Bağdat'ta 15 günlük bir konser verdi.
28.Ekim.1961 tarihinde Taksim Sineması bitişiğinde açılan Maksim Gazinosuda dönüşümlü olarak Zeki Müren ve Orhan Boran ile birlikte program yapıp Maksim tarihinin ilk kadın assolistlerinden oldu...Maksim Gazinosu gösterişli dekorlar, harika mutfak ve dev solistler ile bir dönemi başlatıyordu...O yıllarda bir moda haline gelen Maksim ile birlikte 'Behiye Aksoy' adı büyük gazetelerde daha sık yer almaya başladı. Gazeteler O'ndan 'Sesinde 'Boğaziçi' yaşanan sanakar' diye bahsediyorlardı.Daha sonra Tepebaşı Gazinosunda 2 sezon boyunca çalışıp,halkın yoğun sevgi ve ilgisiye karşılaştı.60'lı yıllarda Grafson_Şençalar etiketli 78 devirli taşplakları adeta yok satıyordu. 1952 yılında doğan oğlu Ahmet 11 yaşına bastığı günlerde Behiye Aksoy ve Halil Aksoy boşandılar.31.Ekim.1963 tarihinde eşiyle yollarını ayıran Behiye Aksoy,bu dönemlerde Şençalar,Grafson gibi firmalardan çıkarttığı 45'lik plaklarıyla satış rekorları kıracaktı.Sonradan klasikleşecek pek çok şarkıyı ilk kez Behiye Aksoy'dan dinlemişti müzikseverler... Plaklar,Çakıl-Köşk-Maksim-Taşlık gazino programları,röportajlar,bitmek bilmeyen başarılar derken Behiye Aksoy gazinocular kralı; Fahrettin Aslan ile evlendi. 2 yıl sonra ayrıldı...
Bu dönemlerde; sinema teklifleri gündeme gelmişti...Her ne kadar Behiye Aksoy sinemayı profesyonel ölçütler içerisinde düşünmemiş olsa da Erman Film Şirketinin teklifi üzerine kendisini gazinolarda izleme olanağı bulamayan halkı ile birkaç filmde bile olsa buluşmayı istedi.O yıllarda hiçbir sanatçıya teklif edilmeyen rekor bir ücret ile 1967 yılında yönetmenliğini Orhan Elmas'ın yaptığı, başrolünü İzzet Günay ile paylaştığı 'Kederli Günlerim' isimli filmde rol aldı.Filmde o dönemde çıkardığı plaklarından şarkılar da seslendiren Behiye Aksoy bu filminden sonra uzun süre filmlerde rol almadı.Halk bu geçen süre içerisinde Behiye Aksoy'un filmlerini yeniden sinema salonlarında görmek istiyordu.Dönemin ünlü mecmuası Ses,Behiye Aksoy ile 1971 yılında yaptığı röportajında bu konuyu Behiye Aksoy ile görüşmüş,Behiye Aksoy bu uzun süre zarfında niçin yeniden sinema yapmadığını şöyle açıklamış:'...filmi seyreden herkesin belirttiği gibi bu ilk filmde başarılı olan Behiye Aksoy,niçin 4 yıl boyunca ikinci bir filmde oynamadı,Sevmedi mi sinemayı-sarmadı mı O'nu film setleri? -'Tam aksi efendim' diyor Behiye Aksoy.'Zaten biz şirketle bir filmlik değil,iki filmlik anlaşma yapmıştık.Kamera karşısında çalışmayı,filmde oynamayı çok sevdim.Ama sonra olmadı...Ben sinemayı profesyonel ölçütler içinde düşünmüyorum zaten.Çeşitli tarihlerde,sinema konusunda temaslarımız oldu ama vakit bakımından uyuşma sağlanamadı bir türlü...' Ses Mecmuası 13.Ocak.1973 tarihli sayısında bu sefer Behiye Aksoy'un beş yıllık aradan sonra yeniden kamera karşısına geçtiğini müjdeleyen bir habere yer vermişti.Yaptıkları röportajda Behiye Aksoy yeni filmi ile ilgili şunları dile getirmiş: - '-Ne yalan söyleyeyim,ilk günler hayli sıkıntı çektim. Tıpkı ilk filmimde olduğu gibi.Ama şimdi rahatım.Alıştım kamera tıkırtısına.Bundan sonra artık 5 yıl ara vermek filan yok,Çok uzun bir ayrılık oldu,Size de öyle gelmiyor mu? '...Bahsi geçen bu film yine o yıl satış rekoru kıran 'Falcı' plağı ile aynı adı taşıyan bir filmdi.Prodüktör Berker İnanoğlu'nun ısrarları doğrultusunda yönetmenliğini Ertem Göreç'in yaptığı filmde başrolleri Murat Soydan ve Metin Serezli ile paylaştı.Aynı zamanda sahne sanatçısıda olan Murat Soydan ve Behiye Aksoy'un bol bol şarkı seslendirdikleri bu filmde acıklı bir aşk hikayesi konu alınmıştı...Bu film ardindan Er Filmin sahibi Berker İnanoğlu; Behiye Aksoy ile 1973 yılının Ocak ayında evlendi.Sadece 17 gün süren evlilik sonunda Aksoy eşine bir mektup bırakarak evi terk etti ve ardından açtığı boşanma davasıyla eşinden tek celsede ayrıldı.5.Şubat.1973 tarihli SİNEMA Mecmuasına verdiği röportajda Aksoy evliliğini bitirme sebebiyle ilgili şöyle konuşmuş:'-Evliliğimizin köklü bir temele sahip olmadığını düşünerek bir an evvel doğru yolu bulmak adına eşimden ayrıldım....'
O yıllarda bağlı olduğu Atlas Plak'tan çıkardığı 45'lik ve 33'lükler yok satıyordu. Altın çağını yaşayan Behiye Aksoy'un bağlı olduğu plak şirketi Atlas Plak'ın sahibi Polat Tezel, Behiye Aksoy için Günaydın Gazetesi'ne verdiği demeçte şunları söylüyor: '-Behiye Hanımın okuduğu bütün plaklar adeta kapışılıyor.Ancak 'İntizar' bunların hepsini gölgede bıraktı.Bu bakımdan ünlü sanatçımıza Platin Taç armağan etmeğe karar verdik'...Bu yıllarda HEY,SES gibi mecmuların düzenlediği anketlerde pek çok kez birinci olan Behiye Aksoy; Halkın oylarıyla belirlenen pek çok ödülede layık görüldü...
Artık hayatımızda yepyeni bir moda vardı.TELEVİZYON....Müzik,sinema derken televizyonda yaptığı 12 şarkılık solo programla rekor kıran Behiye Aksoy,nedense televizyon ekranında pek görünmedi.14.Kasım.1977'de TV'de 7 Gün mecmuasına verdiği röportajda televizyona çıkarılmama nedenleriyle ilgili şöyle konuşmuş: '-TV'nin tutumuna akıl sır erdiremiyorum.Halkın istediği gerçek sanatçıları nedense listesinden ta başta çıkarmış.Şu anda bizlerin en verimli çağları.Eğer yayınlamak istemiyorlarsa bile arşiv programlarımız çekilsin.Yenilerin önünde daha çok zaman var.Bıraksınlar da yenilerle uğraşmayı,onları bir anda şöhret yapmayı, biraz da gözlerini sanat müziğine yıllarını verenlere çevirsinler.Bu tür arşiv programları hiç değilse müzikten koptuktan sonra bir gün yayınlanır diyerek huzur içinde yaşarım.Şunun şurasında ne kaldı ki, müzik dünyasındaki günlerimiz artık çok sayılı...'
Bu yıllar 70'lerin sonuna denk geliyordu ki bu yıllarda müzikte yoğun bir arabeks furyası yaşanmaya başlanmıştı.Bu yıllarda değişen müzik kültürü ve televizyonun gazinoları alt etmesiyle plak ve sahne çalışmalarını seyrekleştirdi.Atlas Plak'tan son olarak klasik türk musikisi türünde bir Long play ve Yavuz ASÖCAL plakçılıktan 'Sizin Seçtikleriniz','Anılarla Saadettin Kaynak' isimli Long playler çıkartan Behiye Aksoy'un bu albümleride arşivlerde gerçek bir kaynak oluşturdu...Son albümünü o yıllarda Zeki Müren'inde bağlı olduğu Lider Plakçılıktan çıkarttı.1982 yılında Selami Şahin'in prodüktörlüğünü yaptığı 'Çağrı' isimli bu uzunçalar Behiye Aksoy'un sayısız 78'lik, 45'lik ve 33'lüklerinin sonuncusu olacaktı... 80'li yıllarda Behiye Aksoy'un kalbi Side için atıyordu nitekim 90'lı yılların başında bazı özel televizyonların stüdyo klipleriyle ekranlarda yer aldı,bazı özel gecelerde nadiren sahneye çıkmaya devam etti. ve şu demeçleri doğrultusunda müzik ve sahne yaşamına nokta koydu...'-Zaman aşımının,en tatlı anında ansızın bitirivereceğim sahne olayını seyirciler beni bırakmadan ben seyircileri bırakacağım...' 1996 yılında Coşkun Plak; Aksoy'un Şençalar Plak'tan çıkardığı bazı 45'lik plaklarını 'Kapın Her Çalındıkça' adlı bir albümde toplayarak müzikseverlere sundu...Yine Coşkun Plak tarafından piyasaya sürülen 'Gönül Telimizi Titretenler' serisinde Behiye Aksoy'a da yer verildi... İkibinli yıllara gelindiğinde Side'nin tanıtımı adına yaptığı girişimler sebebiyle ödüle layık görüldü.Antalya çevresinde sakin bir yaşantıyı tercih eden Behiye Aksoy'un oğlu Ahmet'in 3. evliliğinden olan torunu Aslı Aksoy Konservatuar Müzikoloji bölümü birincisi oldu.Yıllarca sanatçının kıyafetlerini diken Yıldırım Mayruk 1968-1988 yılları arasında Aksoy'un sahnede giydiği kıyafetleri 2002 yılında sergiledi
Bir Garip Yolcuyum" yorumunu pek bir beğendiğim değerli ses sanatçımız.
Seslendirdiği parçada söylediği gibi "Yalan dünya her şey bomboş!.."
Allah rahmet eylesin..
bana cocuklugumu vede behiye aksoy a olan sevgimi hic unutmam behiye aksoy fahrettin aslan la olan evliligi beni cok uzmustu cok kiskandim,15 veyahut 16 yasindaydim kafayi yemistim tabii ki cocukluk vede daha sonra behiye hanim bizim semte tasidi bende onu gorebilmek icin cirpinirdim sevgili behiye aksoy seni cok ozledik annem ve babamlarla hic bir gala gecesini kacirmadik sahne hakimiyeti vede sarkilarini okerken yasamasi beni cok etkilemistir
bana cocuklugumu vede behiye aksoy a olan sevgimi hic unutmam behiye aksoy fahrettin aslan la olan evliligi beni cok uzmustu cok kiskandim,15 veyahut 16 yasindaydim kafayi yemistim tabii ki cocukluk vede daha sonra behiye hanim bizim semte tasidi bende onu gorebilmek icin cirpinirdim sevgili behiye aksoy seni cok ozledik annem ve babamlarla hic bir gala gecesini kacirmadik sahne hakimiyeti vede sarkilarini okerken yasamasi beni cok etkilemistir
19.Eylül.1933 tarihinde İstanbul Çamlıca'da dünyaya gelen Behiye Tetiker; İlkokulu İstanbul'da,ortaokulu da babasının ticaretle uğraşması nedeniyle Ankara'da bitirdi.Annesi ve halasının müziğe aşina olmaları,piano ve ud çalmalarından ve Müzeyyen Senar ve Münir Nurettin Selçuk'un o devirlerdeki siyahbeyaz filmlerde söylediği film şarkılarından feyz alıp müziğe olan sevdası kendisiyle birlikte büyüyerek ortaokulu bitirdikten sonra 1947 yılında Ankara Radyosu imtihanına girdi.200 kişi arasından seçilip; Berrin Erbay (Kurt) ,Mefharet Atalay,Hüseyin Ayman,Muzaffer Birtan ve Behzat Doğu ile birlikte Ankara Radyosuna adım attı,1948 yılında stajyer olarak görev yapmaya başladı.Türk müziği alanında imtihana girmesine karşın hocası Muzaffer Sarısözen kendisini halk müziği yurttan sesler korosuna uygun gördü.Sarısözen sonraki yıllarda gırtlak yapısının yatkın olmadığını ve isteksiz olduğunu görünce sanatçıyı; türk müziği kısmına yönlendirdi.9 yıl aralıksız şarkı söylediği Ankara Radyosunda repetitör muavini oldu.İlk evliliğide o radyo yıllarına rastladı...29.Aralık.1951 yılında Türk müziği saz sanatçısı ve bestecisi Halil Aksoy ile evlendi.
Behiye Tetiker artık Behiye AKSOY olarak çağrılmaya başlanmıştı ki bu soyadı bundan sonraki sanat yaşamı boyunca kendisine hep eşlik edecekti...Halil Aksoy ile olan evliliğinden oğlu Ahmet Kazım doğdu.1948'de İstanbul'dan gelen bir gazinonun sahibi sanatçıyı gazinosunda çıkartmak için yoğun ısrar ve baskılarda bulunduysa da o yıllarda bu teklifleri reddetti ve ancak 10 yıl sonra 1958 yılında ilk kez Ankara Göl Gazinosu'nda sahnelere adım atarak milyonları kendisine hayran bıraktı...Aynı yıl imzalanan Bağdat Paktı dolayısıyla bir sanatçı grubuyla Bağdat'ta 15 günlük bir konser verdi.
28.Ekim.1961 tarihinde Taksim Sineması bitişiğinde açılan Maksim Gazinosuda dönüşümlü olarak Zeki Müren ve Orhan Boran ile birlikte program yapıp Maksim tarihinin ilk kadın assolistlerinden oldu...Maksim Gazinosu gösterişli dekorlar, harika mutfak ve dev solistler ile bir dönemi başlatıyordu...O yıllarda bir moda haline gelen Maksim ile birlikte 'Behiye Aksoy' adı büyük gazetelerde daha sık yer almaya başladı. Gazeteler O'ndan 'Sesinde 'Boğaziçi' yaşanan sanakar' diye bahsediyorlardı.Daha sonra Tepebaşı Gazinosunda 2 sezon boyunca çalışıp,halkın yoğun sevgi ve ilgisiye karşılaştı.60'lı yıllarda Grafson_Şençalar etiketli 78 devirli taşplakları adeta yok satıyordu.
1952 yılında doğan oğlu Ahmet 11 yaşına bastığı günlerde Behiye Aksoy ve Halil Aksoy boşandılar.31.Ekim.1963 tarihinde eşiyle yollarını ayıran Behiye Aksoy,bu dönemlerde Şençalar,Grafson gibi firmalardan çıkarttığı 45'lik plaklarıyla satış rekorları kıracaktı.Sonradan klasikleşecek pek çok şarkıyı ilk kez Behiye Aksoy'dan dinlemişti müzikseverler... Plaklar,Çakıl-Köşk-Maksim-Taşlık gazino programları,röportajlar,bitmek bilmeyen başarılar derken Behiye Aksoy gazinocular kralı; Fahrettin Aslan ile evlendi. 2 yıl sonra ayrıldı...
Bu dönemlerde; sinema teklifleri gündeme gelmişti...Her ne kadar Behiye Aksoy sinemayı profesyonel ölçütler içerisinde düşünmemiş olsa da Erman Film Şirketinin teklifi üzerine kendisini gazinolarda izleme olanağı bulamayan halkı ile birkaç filmde bile olsa buluşmayı istedi.O yıllarda hiçbir sanatçıya teklif edilmeyen rekor bir ücret ile 1967 yılında yönetmenliğini Orhan Elmas'ın yaptığı, başrolünü İzzet Günay ile paylaştığı 'Kederli Günlerim' isimli filmde rol aldı.Filmde o dönemde çıkardığı plaklarından şarkılar da seslendiren Behiye Aksoy bu filminden sonra uzun süre filmlerde rol almadı.Halk bu geçen süre içerisinde Behiye Aksoy'un filmlerini yeniden sinema salonlarında görmek istiyordu.Dönemin ünlü mecmuası Ses,Behiye Aksoy ile 1971 yılında yaptığı röportajında bu konuyu Behiye Aksoy ile görüşmüş,Behiye Aksoy bu uzun süre zarfında niçin yeniden sinema yapmadığını şöyle açıklamış:'...filmi seyreden herkesin belirttiği gibi bu ilk filmde başarılı olan Behiye Aksoy,niçin 4 yıl boyunca ikinci bir filmde oynamadı,Sevmedi mi sinemayı-sarmadı mı O'nu film setleri? -'Tam aksi efendim' diyor Behiye Aksoy.'Zaten biz şirketle bir filmlik değil,iki filmlik anlaşma yapmıştık.Kamera karşısında çalışmayı,filmde oynamayı çok sevdim.Ama sonra olmadı...Ben sinemayı profesyonel ölçütler içinde düşünmüyorum zaten.Çeşitli tarihlerde,sinema konusunda temaslarımız oldu ama vakit bakımından uyuşma sağlanamadı bir türlü...'
Ses Mecmuası 13.Ocak.1973 tarihli sayısında bu sefer Behiye Aksoy'un beş yıllık aradan sonra yeniden kamera karşısına geçtiğini müjdeleyen bir habere yer vermişti.Yaptıkları röportajda Behiye Aksoy yeni filmi ile ilgili şunları dile getirmiş: - '-Ne yalan söyleyeyim,ilk günler hayli sıkıntı çektim. Tıpkı ilk filmimde olduğu gibi.Ama şimdi rahatım.Alıştım kamera tıkırtısına.Bundan sonra artık 5 yıl ara vermek filan yok,Çok uzun bir ayrılık oldu,Size de öyle gelmiyor mu? '...Bahsi geçen bu film yine o yıl satış rekoru kıran 'Falcı' plağı ile aynı adı taşıyan bir filmdi.Prodüktör Berker İnanoğlu'nun ısrarları doğrultusunda yönetmenliğini Ertem Göreç'in yaptığı filmde başrolleri Murat Soydan ve Metin Serezli ile paylaştı.Aynı zamanda sahne sanatçısıda olan Murat Soydan ve Behiye Aksoy'un bol bol şarkı seslendirdikleri bu filmde acıklı bir aşk hikayesi konu alınmıştı...Bu film ardindan Er Filmin sahibi Berker İnanoğlu; Behiye Aksoy ile 1973 yılının Ocak ayında evlendi.Sadece 17 gün süren evlilik sonunda Aksoy eşine bir mektup bırakarak evi terk etti ve ardından açtığı boşanma davasıyla eşinden tek celsede ayrıldı.5.Şubat.1973 tarihli SİNEMA Mecmuasına verdiği röportajda Aksoy evliliğini bitirme sebebiyle ilgili şöyle konuşmuş:'-Evliliğimizin köklü bir temele sahip olmadığını düşünerek bir an evvel doğru yolu bulmak adına eşimden ayrıldım....'
O yıllarda bağlı olduğu Atlas Plak'tan çıkardığı 45'lik ve 33'lükler yok satıyordu. Altın çağını yaşayan Behiye Aksoy'un bağlı olduğu plak şirketi Atlas Plak'ın sahibi Polat Tezel, Behiye Aksoy için Günaydın Gazetesi'ne verdiği demeçte şunları söylüyor: '-Behiye Hanımın okuduğu bütün plaklar adeta kapışılıyor.Ancak 'İntizar' bunların hepsini gölgede bıraktı.Bu bakımdan ünlü sanatçımıza Platin Taç armağan etmeğe karar verdik'...Bu yıllarda HEY,SES gibi mecmuların düzenlediği anketlerde pek çok kez birinci olan Behiye Aksoy; Halkın oylarıyla belirlenen pek çok ödülede layık görüldü...
Artık hayatımızda yepyeni bir moda vardı.TELEVİZYON....Müzik,sinema derken televizyonda yaptığı 12 şarkılık solo programla rekor kıran Behiye Aksoy,nedense televizyon ekranında pek görünmedi.14.Kasım.1977'de TV'de 7 Gün mecmuasına verdiği röportajda televizyona çıkarılmama nedenleriyle ilgili şöyle konuşmuş: '-TV'nin tutumuna akıl sır erdiremiyorum.Halkın istediği gerçek sanatçıları nedense listesinden ta başta çıkarmış.Şu anda bizlerin en verimli çağları.Eğer yayınlamak istemiyorlarsa bile arşiv programlarımız çekilsin.Yenilerin önünde daha çok zaman var.Bıraksınlar da yenilerle uğraşmayı,onları bir anda şöhret yapmayı, biraz da gözlerini sanat müziğine yıllarını verenlere çevirsinler.Bu tür arşiv programları hiç değilse müzikten koptuktan sonra bir gün yayınlanır diyerek huzur içinde yaşarım.Şunun şurasında ne kaldı ki, müzik dünyasındaki günlerimiz artık çok sayılı...'
Bu yıllar 70'lerin sonuna denk geliyordu ki bu yıllarda müzikte yoğun bir arabeks furyası yaşanmaya başlanmıştı.Bu yıllarda değişen müzik kültürü ve televizyonun gazinoları alt etmesiyle plak ve sahne çalışmalarını seyrekleştirdi.Atlas Plak'tan son olarak klasik türk musikisi türünde bir Long play ve Yavuz ASÖCAL plakçılıktan 'Sizin Seçtikleriniz','Anılarla Saadettin Kaynak' isimli Long playler çıkartan Behiye Aksoy'un bu albümleride arşivlerde gerçek bir kaynak oluşturdu...Son albümünü o yıllarda Zeki Müren'inde bağlı olduğu Lider Plakçılıktan çıkarttı.1982 yılında Selami Şahin'in prodüktörlüğünü yaptığı 'Çağrı' isimli bu uzunçalar Behiye Aksoy'un sayısız 78'lik, 45'lik ve 33'lüklerinin sonuncusu olacaktı... 80'li yıllarda Behiye Aksoy'un kalbi Side için atıyordu nitekim 90'lı yılların başında bazı özel televizyonların stüdyo klipleriyle ekranlarda yer aldı,bazı özel gecelerde nadiren sahneye çıkmaya devam etti. ve şu demeçleri doğrultusunda müzik ve sahne yaşamına nokta koydu...'-Zaman aşımının,en tatlı anında ansızın bitirivereceğim sahne olayını seyirciler beni bırakmadan ben seyircileri bırakacağım...' 1996 yılında Coşkun Plak; Aksoy'un Şençalar Plak'tan çıkardığı bazı 45'lik plaklarını 'Kapın Her Çalındıkça' adlı bir albümde toplayarak müzikseverlere sundu...Yine Coşkun Plak tarafından piyasaya sürülen 'Gönül Telimizi Titretenler' serisinde Behiye Aksoy'a da yer verildi... İkibinli yıllara gelindiğinde Side'nin tanıtımı adına yaptığı girişimler sebebiyle ödüle layık görüldü.Antalya çevresinde sakin bir yaşantıyı tercih eden Behiye Aksoy'un oğlu Ahmet'in 3. evliliğinden olan torunu Aslı Aksoy Konservatuar Müzikoloji bölümü birincisi oldu.Yıllarca sanatçının kıyafetlerini diken Yıldırım Mayruk 1968-1988 yılları arasında Aksoy'un sahnede giydiği kıyafetleri 2002 yılında sergiledi
beni kaybettin artık
sen çok bekleyeceksin....
eski bir assolist...güzel bir ses