bazen hayat senı ıter bazen sen hayatı dıdısır durursun sonra ufacık bır cocugun gozlerınde kabullnemeyı gorur, dıdısmekten vazgecer, kosulsuz yasamayı ogrenırsin.
Bazen kuş olup uçmak istersin, Seni boğan kalabalıklar arasından.. Bazen zihinlerden silinip gitmek, Geçmişi ve geleceği silmek hatırandan.. Bazen de sonsuza kadar susmak Ve duymamak..
Sabahın sesi kulaklarımda biri pencereyi açmış yine Ekşi yorgun bir tat ağzımda Şehir gri kefeninde sakin Davetsiz konuklarla tedirgin Güne, kararsız yolum uzun
Hani olur ya bazen kaçarsın herşeyden Hani olur ya bazen şarkı biter aniden İşte böyle günlerde hep uyumak istediğinde Tamda böyle günlerde umudu büyüt içinde
Şehrin toprağı altımda inlese, ufakça irkilsem Sesime ses verse bir martı Yalnızlığın öbür ucunda bir dost daha var diyebilsem Hani sen hiç gitmesen
Yaşam ağını örerken gözlerine şarkı birden duruverse bile Gözlerini ayrılık ıslatsa bile, umudu büyüt içinde
Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında Boğazında yıllanır bir düğüm Umrunda mı zamanın senin küslüğünün
sözlerine sahip nev parçasıdır...
ben: evet bazen kendi gölgeme basıp sendeliyorum hatta bazen bakıyorum gölgem bile yok tek bir ışık belirtisinden uzak karanlıklar içindeyim varlığımdan şüphe ediyorum.... karayelleri özler oldum şu yaz mevsiminde esse de üşüsem kendime gelsem..... yalnızlığım mı; hep yüzüme vuruyor aslında... ve pişmanlıklar hayatın sonunda dahi bırakmaz beni... ki en kötüsüdür bu hayata pişmanlıklar içinde veda etmek... iki düğüm olur biri boğazımda biri bilinmeyen aşk hikayemiz biri, birine sebep oluyor ya neyse... ve zaman umarsamaz ve ben küserim ve ben zamanı umursarım ve ben ölürüm.....
'kulaklarım patlıyor sessizliğinden yorgunluğundan ölüyorum sinekler yapışıyor vücuduma gitmiyorlar yayılıyor kanları ........... ...... ' diye giden şarkı
Teoman ve Şebnem Ferah düetiydi.. Şarkı desem mi demesem mi diye düşündüm bir an için..Çünkü başından itibaren sözleri belli ritmik tepmolara uyaklı ardı ardına sıralayıveriyor Teoman..
evet şarkı dediğimiz şey bu olmasa gerek...
ama o 'bazen' leri yok mu...
her bazen deyişi farklı tonlamayla..farklı anlamlarda...farklı işte...
ve en hoş olanı sona bıraktım..Şebnem Ferah...bu ses zaten bana güzel gelenlerden...
ama bir düette iki ses bu kadar mı ahenklidir?
ve biraz da iddialı bir laf edelim:Şebnem Ferah olmsaydı telefonun öbür ucunda belki de bu kadar kalıcı olmazdı aklımın kıvrımlarında...
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini,gözyaşların dahi kuru akar gözlerinden..Kirpiklerinden süzülüveremez hafifçe,acıtır,yakar geçtiği yerleri..Hiçbir iz bırakmaz yüzünde varolduğuna dair...Bıraktığı izleri görebilecek kimse olmadığını düşünmekse daha da kurutur onları.. Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini,bir omuz ararsın başını koyacak...Oysa hiçbir omuz yoktur yakınlarda kendi omuzundan başka..Kafandaki ağırlığı atmaktır tek isteğin,kafanı kendi omuzuna koymaksa daha da yorar boynunu,ve daha da zorlaşır sabah başın dik uyanıvermek... Bazen o kadar yalnız hissedersin ki,bağırmak,haykırmak istersin delicesine...Oysa seni duyabilecek kadar yakın birini hissedebilsen tam o anda,fısıldamak dahi yeterli olurdu birkaç sözcüğü....Ve tam o anda,en takın dahi çığlıklarının ulaşabileceği yerden bile uzakta... Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini,çıkmak,yürümek istersin şehrin sokaklarında...Hiç düşünmeden,hiç hissetmeden yürümek...Adımlar acı vermeye başlar sayıları çoğaldıkça,rastladığın her yüz yabancıdır çünki..Rastladığın her yüz uzaktır.Yakınından da geçse uzağından da... Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini,evine,odana sığınırsın ve kalemin seni çağırır olmadık bir saatte...Kelimeler yalnızlığını döker masum kağıtlara ve kağıtlarda dolaşan gözlerin yine ıslanmaya başlar kuru kuru...Sabah olduğunda,yazıları yalnızlıkla birlikte kilitli çekmecelere saklamak vaktidir...Oysa gece yine gelecek,ertesi gece olmasa bile... Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini.... Bazen o kadar yalnız... Bazen o... Bazen sen... Bazen ben... Bazen....
güzel bir kelimedir bazen. mızmız değildir bir kere. hangi cümleye getirseniz uyar. 'burası uygun değil, yakışmaz bana' demez. kesin, sınırları olan, belirlenmiş bir kelime olmaması esnek yapar onu. çok neşeliyken de kullanabilirsiniz, diplerde dolaşırken de. insana benzer biraz. değişkendir. bazen gülümseriz, bazen üzgün oluruz. bazen aç, bazen tok. kızgınlığımız bazendir, acılarımız bazen.. kararsızlığı, ara sıralığı, insana özgü olanı anlatır. 'şimdi böyle ama değişebilir.' demektir. hatta 'şimdi böyle ama böyle olmadığı zamanlar da var' demektir.
keşke'nin pişmanlığını taşımaz. asla'nın, hiçbir zaman'ın sertliğini. mümkün değil'in aşılmazlığı yoktur onda. alçakgönüllüdür bazen. sıcaktır, ılımandır. güzeldir bazen...
bazen..her zaman olmayan şeylerin anlam kattığı zaman.bazen değişir herşey,sen değişirsin,ben değişirim..farketmeden birbirimize koşarken uzaklaşırız bazen..ya da kaçtığımızda aslında yaklaşırız bize..zaman çarkının ters yöne akmaya başladığı anlar.
bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda bir karayel eser ve tüm yalnızlığını yüzüne vurur çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında bazen
Bazen içimizdekiler olduğu gibi söyleyiveririz...Sonra da, ne gerek vardı ki diye kendimize kızarız...O anda öyle olması gerekiyormuş demek ki...Ama bilmese, daha iyi olurdu diye de düşünmeden edemeyiz...Sanki bilip bilmemesi neyi fark ettirecekse...Kendimizi kandırırız belki de...Bilmeyince bizi daha güçlü ve daha az kırılgan sanacak ya...O öyle sanınca, sanki gerçek değişecek...
Bazen en büyük öfkeyi en çok sevdiklerimize duyarız. Bazen en yakınlarımız en çok acıtır canımızı. Bazen en tutkulu aşkla bağlı olduğumuzdan en vahşi intikamı almak isteriz. Bazen kendi duygularımızdan bile kuşkuya düşeriz. Bazen sevdiğimiz kuşkulandırır bizi. Sevgiyi, aşkı, mutluluğu saf ve lekesiz bir biçimde ele geçirmeyi başaramayız. Hayat, bütün izlerin birbirine karıştığı ürkütücü bir ormana benzer bazen. Böyle zamanlarda bir ses, bir işaret, bir yardım ararız yaşadıklarımızı ve bize yaşatılanları anlayabilmek için. Bizim yaşadıklarımızı başka yaşayanlarda var mı merak ederiz.
Bazen kaç kulaçta uzaklaşabilirim senden diye düşünürken, Bazen kaç kulaçta seni sarabilirim diye düşünüyorum.... Kırılgan bir köprüden sana doğru yürüyorum. Sana ulaşamazsam, sesim ve kelimelerim sana değmezse ve sen bana bir daha dokunmazsan, işte o zaman, korkarım sonsuz ve sensiz bir boşluğa yapayalnız düşeceğim.
Bazen evrende kendimizi en yalnız hissettiğimizde, sıkıntımızı atlatmak ve farklılığımızı ve yalnızlığımızı hafifletmek için Tanrı bize, aynadaki aksimiz gibi bir ikiz gönderir.´
Hayatta bazı anlar vardır..İnanmak istersiniz…Duyduklarınıza değil..Duymak ve inanmak istediklerinize... Aslında hata bende mi diye düşündüğünüz her an, size “dost”ama “acı” bir dil “sen izin verdiğin için böyle oldu her şey der”… Bu mudur gerçek… Yani her zaman biz izin verdiğimiz için mi suiistimal ediliriz? Yani derler ya “bir kere canını acıtırsa bu karşıdakinden, ama aynı kişi iki kere canını acıtırsa artık bu senden…” Niye izin verdin ki… Verdim çünkü karşımdakini kendim gibi düşünürüm…İyi niyetli ve dürüst olduğunu..Güvenilir ve alçakgönüllü olduğunu…Vicdanının yüksek olduğunu… Yani aksini düşünemem çünkü “Karşındakini nasıl bilirsin demişler”…”Kendim gibi” demiş… Belki ben de dürüstlüğü, iyi niyeti tanımasam onu anlardım… Ama anlayamadım… Ve canım acıdı… Bugünlerde hangi yakın arkadaşımla konuşsam insanlara, değerlere ne oldu? ..Neyi var herkesin diyor bana… Ben de size soruyorum… Maddi kaygılar, asla tutmayan hesaplar, etiketler, yalanlar… Masumiyetimizi kimler,ne zaman çaldılar? Yoksa bizler mi onları bir gün bir yerde, yanlış hesaplar, insani, nefsi dürtüler uğruna geri dönmemek üzere….terk ettik…
Bazen daha fazladır her şey Bi eşikten atlar insan Yüzüne bakmak istemez yaşamın O kadar azalmıştır ki anlam
O zaman git hemen radyoyu aç bi şarkı tut Ya da bi kitap oku mutlaka iyi geliyor Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor
Ama fazlada üzülme hayat bitiyor bir gün Öyle de böyle de ayrılıktan kaçılmıyor Hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür Ömür imtihanla geçiyor
Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem Unutmam acı tatlı ne varsa hazinemdir Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir Bi şiirden, bi sözden Bi melodiden, bi filmden Geçirip güzelleştirmeden dayanmak zor Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden Bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın...
bazen hayat senı ıter bazen sen hayatı dıdısır durursun sonra ufacık bır cocugun gozlerınde kabullnemeyı gorur, dıdısmekten vazgecer, kosulsuz yasamayı ogrenırsin.
Bazen kuş olup uçmak istersin,
Seni boğan kalabalıklar arasından..
Bazen zihinlerden silinip gitmek,
Geçmişi ve geleceği silmek hatırandan..
Bazen de sonsuza kadar susmak
Ve duymamak..
M.İlgün.
radical noise'in harika şarkısı
Sabahın sesi kulaklarımda biri pencereyi açmış yine
Ekşi yorgun bir tat ağzımda
Şehir gri kefeninde sakin
Davetsiz konuklarla tedirgin
Güne, kararsız yolum uzun
Hani olur ya bazen kaçarsın herşeyden
Hani olur ya bazen şarkı biter aniden
İşte böyle günlerde hep uyumak istediğinde
Tamda böyle günlerde umudu büyüt içinde
Şehrin toprağı altımda inlese, ufakça irkilsem
Sesime ses verse bir martı
Yalnızlığın öbür ucunda bir dost daha var diyebilsem
Hani sen hiç gitmesen
Yaşam ağını örerken gözlerine şarkı birden duruverse bile
Gözlerini ayrılık ıslatsa bile, umudu büyüt içinde
Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Boğazında yıllanır bir düğüm
Umrunda mı zamanın senin küslüğünün
sözlerine sahip nev parçasıdır...
ben: evet bazen kendi gölgeme basıp sendeliyorum
hatta bazen bakıyorum gölgem bile yok
tek bir ışık belirtisinden uzak karanlıklar içindeyim
varlığımdan şüphe ediyorum....
karayelleri özler oldum şu yaz mevsiminde
esse de üşüsem
kendime gelsem.....
yalnızlığım mı;
hep yüzüme vuruyor aslında...
ve pişmanlıklar
hayatın sonunda dahi bırakmaz beni...
ki en kötüsüdür bu
hayata pişmanlıklar içinde veda etmek...
iki düğüm olur
biri boğazımda
biri bilinmeyen aşk hikayemiz
biri, birine sebep oluyor ya
neyse...
ve zaman umarsamaz
ve ben küserim
ve ben zamanı umursarım
ve ben ölürüm.....
TDK yanlış bilmiyorsa doğru yazılışı 'bazen'dir. :)
'kulaklarım patlıyor sessizliğinden
yorgunluğundan
ölüyorum
sinekler yapışıyor vücuduma
gitmiyorlar
yayılıyor kanları
...........
...... '
diye giden şarkı
Teoman ve Şebnem Ferah düetiydi..
Şarkı desem mi demesem mi diye düşündüm bir an için..Çünkü başından itibaren sözleri belli ritmik tepmolara uyaklı ardı ardına sıralayıveriyor Teoman..
evet şarkı dediğimiz şey bu olmasa gerek...
ama o 'bazen' leri yok mu...
her bazen deyişi farklı tonlamayla..farklı anlamlarda...farklı işte...
ve en hoş olanı sona bıraktım..Şebnem Ferah...bu ses zaten bana güzel gelenlerden...
ama bir düette iki ses bu kadar mı ahenklidir?
ve biraz da iddialı bir laf edelim:Şebnem Ferah olmsaydı telefonun öbür ucunda belki de bu kadar kalıcı olmazdı aklımın kıvrımlarında...
Ara sıra, kimi zaman…
Doğru yazılışı yukarıdaki gibi olup (bazen) , yazıldığı gibi de okunur.
Asıl hata, “bazan” olarak okumak ve yazmaktır…
Kimi zaman anlamında kullanılır.. Doğru yazılışı ve okunuşu Bazan'dır..
Bende çok yapıyorum bu hatayı..
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini,gözyaşların dahi kuru akar gözlerinden..Kirpiklerinden süzülüveremez hafifçe,acıtır,yakar geçtiği yerleri..Hiçbir iz bırakmaz yüzünde varolduğuna dair...Bıraktığı izleri görebilecek kimse olmadığını düşünmekse daha da kurutur onları..
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini,bir omuz ararsın başını koyacak...Oysa hiçbir omuz yoktur yakınlarda kendi omuzundan başka..Kafandaki ağırlığı atmaktır tek isteğin,kafanı kendi omuzuna koymaksa daha da yorar boynunu,ve daha da zorlaşır sabah başın dik uyanıvermek...
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki,bağırmak,haykırmak istersin delicesine...Oysa seni duyabilecek kadar yakın birini hissedebilsen tam o anda,fısıldamak dahi yeterli olurdu birkaç sözcüğü....Ve tam o anda,en takın dahi çığlıklarının ulaşabileceği yerden bile uzakta...
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini,çıkmak,yürümek istersin şehrin sokaklarında...Hiç düşünmeden,hiç hissetmeden yürümek...Adımlar acı vermeye başlar sayıları çoğaldıkça,rastladığın her yüz yabancıdır çünki..Rastladığın her yüz uzaktır.Yakınından da geçse uzağından da...
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini,evine,odana sığınırsın ve kalemin seni çağırır olmadık bir saatte...Kelimeler yalnızlığını döker masum kağıtlara ve kağıtlarda dolaşan gözlerin yine ıslanmaya başlar kuru kuru...Sabah olduğunda,yazıları yalnızlıkla birlikte kilitli çekmecelere saklamak vaktidir...Oysa gece yine gelecek,ertesi gece olmasa bile...
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini....
Bazen o kadar yalnız...
Bazen o...
Bazen sen...
Bazen ben...
Bazen....
sendelemek için kendi gölgeme basmak istiyorum
ama gölgem yok...
ama ışık yok...
Bana bu kelime sexi hatırlatır
bir hüzün kaplar içini
gözlerin uzaklara takılır,dalarsın
özlersin,
beklersin,
ne gelir,
nede gel der
öylece hasretiyle yanarsın.
:::::::.
ingilizce şarkıalrda en fazla kullanılan kelime (sometimes.)
bazen;
yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
güneş kucağındadır, bilemezsin,
bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
yüreğinde kuruludur orkestra, duyamazsın
koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın,
uçar gider,koşsan da tutamazsın...
güzel bir kelimedir bazen. mızmız değildir bir kere. hangi cümleye getirseniz uyar. 'burası uygun değil, yakışmaz bana' demez. kesin, sınırları olan, belirlenmiş bir kelime olmaması esnek yapar onu. çok neşeliyken de kullanabilirsiniz, diplerde dolaşırken de. insana benzer biraz. değişkendir. bazen gülümseriz, bazen üzgün oluruz. bazen aç, bazen tok. kızgınlığımız bazendir, acılarımız bazen.. kararsızlığı, ara sıralığı, insana özgü olanı anlatır. 'şimdi böyle ama değişebilir.' demektir. hatta 'şimdi böyle ama böyle olmadığı zamanlar da var' demektir.
keşke'nin pişmanlığını taşımaz. asla'nın, hiçbir zaman'ın sertliğini. mümkün değil'in aşılmazlığı yoktur onda. alçakgönüllüdür bazen. sıcaktır, ılımandır. güzeldir bazen...
bazen..her zaman olmayan şeylerin anlam kattığı zaman.bazen değişir herşey,sen değişirsin,ben değişirim..farketmeden birbirimize koşarken uzaklaşırız bazen..ya da kaçtığımızda aslında yaklaşırız bize..zaman çarkının ters yöne akmaya başladığı anlar.
bazen kendi gölgene basar
sendelersin ıssız sokaklarda
bir karayel eser
ve tüm yalnızlığını yüzüne vurur
çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
bazen
bide kendi hatalarını ört bast etmek için yağ gibi üste çıkma ya çalışmazlarmı, ama nafile! özkütleniz yağın özkütlesinden daha fazla..!
'sometimes you can't make it on your own....'
inanamıyorum! ! !
Bazen içimizdekiler olduğu gibi söyleyiveririz...Sonra da, ne gerek vardı ki diye kendimize kızarız...O anda öyle olması gerekiyormuş demek ki...Ama bilmese, daha iyi olurdu diye de düşünmeden edemeyiz...Sanki bilip bilmemesi neyi fark ettirecekse...Kendimizi kandırırız belki de...Bilmeyince bizi daha güçlü ve daha az kırılgan sanacak ya...O öyle sanınca, sanki gerçek değişecek...
Bazen en büyük öfkeyi en çok sevdiklerimize duyarız.
Bazen en yakınlarımız en çok acıtır canımızı.
Bazen en tutkulu aşkla bağlı olduğumuzdan en vahşi intikamı almak isteriz.
Bazen kendi duygularımızdan bile kuşkuya düşeriz.
Bazen sevdiğimiz kuşkulandırır bizi.
Sevgiyi, aşkı, mutluluğu saf ve lekesiz bir biçimde ele geçirmeyi başaramayız.
Hayat, bütün izlerin birbirine karıştığı ürkütücü bir ormana benzer bazen.
Böyle zamanlarda bir ses, bir işaret, bir yardım ararız yaşadıklarımızı ve bize yaşatılanları anlayabilmek için.
Bizim yaşadıklarımızı başka yaşayanlarda var mı merak ederiz.
Bazen kaç kulaçta uzaklaşabilirim senden diye düşünürken,
Bazen kaç kulaçta seni sarabilirim diye düşünüyorum....
Kırılgan bir köprüden sana doğru yürüyorum.
Sana ulaşamazsam, sesim ve kelimelerim sana değmezse ve sen bana bir daha dokunmazsan, işte o zaman, korkarım sonsuz ve sensiz bir boşluğa yapayalnız düşeceğim.
Beni tut, her şeye rağmen beni tut.
Bazen, karşımızdaki insandan bekleriz, bizi konuşmadan anlamasını...
O susar, biz susarız, bu bazen böyle olur işte...
Bazen evrende kendimizi en yalnız hissettiğimizde, sıkıntımızı atlatmak ve
farklılığımızı ve yalnızlığımızı hafifletmek için Tanrı bize, aynadaki
aksimiz gibi bir ikiz gönderir.´
bazen zırhlar kuşanmak gerekir
bazen de gereksiz yere kuşanırsın
sadece yük olarak kalır sırtında...
Hayatta bazı anlar vardır..İnanmak istersiniz…Duyduklarınıza değil..Duymak ve inanmak istediklerinize...
Aslında hata bende mi diye düşündüğünüz her an, size “dost”ama “acı” bir dil “sen izin verdiğin için böyle oldu her şey der”…
Bu mudur gerçek… Yani her zaman biz izin verdiğimiz için mi suiistimal ediliriz? Yani derler ya “bir kere canını acıtırsa bu karşıdakinden, ama aynı kişi iki kere canını acıtırsa artık bu senden…”
Niye izin verdin ki…
Verdim çünkü karşımdakini kendim gibi düşünürüm…İyi niyetli ve dürüst olduğunu..Güvenilir ve alçakgönüllü olduğunu…Vicdanının yüksek olduğunu…
Yani aksini düşünemem çünkü “Karşındakini nasıl bilirsin demişler”…”Kendim gibi” demiş…
Belki ben de dürüstlüğü, iyi niyeti tanımasam onu anlardım… Ama anlayamadım… Ve canım acıdı…
Bugünlerde hangi yakın arkadaşımla konuşsam insanlara, değerlere ne oldu? ..Neyi var herkesin diyor bana…
Ben de size soruyorum… Maddi kaygılar, asla tutmayan hesaplar, etiketler, yalanlar…
Masumiyetimizi kimler,ne zaman çaldılar?
Yoksa bizler mi onları bir gün bir yerde, yanlış hesaplar, insani, nefsi dürtüler uğruna geri dönmemek üzere….terk ettik…
Bazen senden kopmak istesemde olmuyor be cimcime.
Bazen daha fazladır her şey
Bi eşikten atlar insan
Yüzüne bakmak istemez yaşamın
O kadar azalmıştır ki anlam
O zaman git hemen radyoyu aç bi şarkı tut
Ya da bi kitap oku mutlaka iyi geliyor
Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar
Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor
Ama fazlada üzülme hayat bitiyor bir gün
Öyle de böyle de ayrılıktan kaçılmıyor
Hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür
Ömür imtihanla geçiyor
Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
Unutmam acı tatlı ne varsa hazinemdir
Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem
Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir
Bi şiirden, bi sözden
Bi melodiden, bi filmden
Geçirip güzelleştirmeden dayanmak zor
Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden
Bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor
Söz - Müzik: Sezen Aksu
Susmak en güçlü silahtır