ÖZÜR DİLEYEREK BAYBURT'UN NE DEMEK OLDUĞU - NEYİ ÇAĞRIŞTIRDIĞI KONUSUNDAN ÇOK; BURADA 20 YAŞINDA OLDUĞUNU ANLADIĞIMIZ GÜMÜŞHANELİ BACIMIZIN YAZISINA KARŞILIK OLSUN DİYE YAZIYORUM:
HEP YANLIŞLIKLAR KALICI OLMASIN İSTEDİM; AŞAĞIDAKİ BAYBURT FIKRASI'NI ONUN İÇİN YAZMAK GEREĞİNİ DUYUYORUM:
EŞEK 40 PARA, SEN 20 PARA..
Çerçili Karamolla Efendi Rahmetli, Trabzon’a gidiyor; kervan dönemi… GÜMÜŞHANE'YE GELİNCE dinlenmek gereğini duyuyor; bir hana girip, hancıya selam veriyor; diyor ki: - Selamın aleyküm Hancı, Kaç paraya kalırız? - Efendi, eşek 40 para, sen 20 para… - Eşek oğlu eşek; eşeği 20 para et, beni kırk para et… demiş..
====== :: Çerçi: Bayburt İlMerkezine bağlı bir köy; Karamolla: Pancar Şubesinde çalışıp, oradan emekli olan Enis’in dedesi olur…
2000 yillik Türk yurdudur.Türkün disinda hic bir etnik kökenli insanlarin yasamadigi. baska irklara karismayan saf Türklerin yasadigi sehir.Arap-Fars geleneklerinin Islam adina kabul edildigi gercegide mevcut olmasina karsin,bazi köylerinde halen samanist kültürün yasandigi biliniyor. Türkiyenin en kücük illerinden biri.Ve en huzurlu ili.Emniyetcilerin sabahtan aksama kadar can SIKINTISINDAN muzdarip oldugu bir ilimizdir. Memleketimdir.
bayburt ağlarında içliğim kaldı şen ol bayburt şen ol sende nem kaldı içliğim içinde beşliğim kaldı şen ol bayburt şen ol sende nem kaldı bayburt dağlarında mendilim kaldı şen ol bayburt şen ol sende nem kaldı mendilin içinde bir gülüm kaldı şen ol bayburt şen ol sende nem kaldı...
bayburtlu bir adam eşeğiyle birlikte başka bir şehire gidecekmiş yolda kamyonun birine binmişler işte kamyonun kasasında eşek kendiside doğal olarak kamyonun içinde neyse yolculuk bitmiş adam çıkarmış şoförö para vermeye ne kadar verecez demiş şoför sana 50 eşeğe 30 yeter bayburtlu köpürmüş yok ya benim eşekten farkım ne de eşekten az benden çok alıyosun.bayburtlu işte........ bu arada ben g.hane liyim
Karadeniz'in karasında kalan denizden epey uzak ama Karadeniz ile Doğu Anadolu arasında bir kent. Aslında kent tanımına uyar bi yanı yok. Belki Batı'daki küçük bir şehirin kıyısında kalan mahallesi kadar etmez. Karadeniz'e dökülen Çoruh nehri'nin içinden geçtiği Kop dağı yükseltisinde çok yüksek rakımlı halkının tamamı nerdeyse göçer Gümüşhane'ye bağlı kasabaya, milletvekili çıkarma telaşına düşen 12 Eylül artıkları tarafından kent ünvanı kazandırılmıştır. Halkının temel geçim kaynağı askerdir. Buradaki garnizon münasebetiyle... İlk bakışta sanki ülkeye bekçilik yapma görevine adatılmış birinci dünya savaşından kalan insanların tutulduğu bir kale gibidir. Canım yurdumun güzel insanlarının doğudaki tüm yerleşkelerin tanımlandığı gibi başkaca bir geçim kaynağı da tarım ve hayvancılıktır. Temiz bir şehirciktir. Bütün küçük yerler gibi...
Bayburt ermeni mezalimi gördi,urus mezalimi gördi ama Bayburt Bayburt olali bele zulüm görmedi... (Zorla toplatıldıkları alanda kendilerine senfoni orkestrası dinlettirilen ve konser bitimi düşüncesi sorulan Bayburtlumun verdiği cevap)
Mevcut kaynaklara göre Bayburt Şehrinin tarihi M.Ö. 3000’ li yıllara kadar uzanmaktadır.
Şehir Azziler tarafından kurulmuştur. Bayburt M.Ö. 770-665 yılları arasında Kimmer ve İskitlerin akınlarına uğramıştır. Daha sonra bölgeye Haldiler hakim olmuştur. Kısa bir süre Med’lerin eline geçen bölge daha sonra Pers hakimiyetine girmiştir.
Xenophan, Anabasis adlı eserinde Bayburt’tan büyük, kalabalık ve zengin bir şehir olarak bahsetmektedir. O zamanki adı Gymnias olan Bayburt bir İskit şehridir. İskitler bizim saka olarak tanımladığımız Türklerdir. Bayburt yaklaşık olarak 5000 yıllık bir Türk şehridir.
M.Ö.2 Y.Y. dan itibaren Pontus krallığına bağlı olan Bayburt M.Ö. 40’lı yıllarda Roma hakimiyetine girmiştir. Urartular tarafından yapılan Bayburt Kalesi Roma İmparatoru Justinianus döneminde onarım görmüştür. M.S. 705 yılında Emevilerin eline geçen Bayburt 715 yılında Bizanslılar tarafından geri alınmıştır.850
yılından sonra Türklerle Bizanslılar arasında sürekli savaşlara sahne olan Bayburt, artık Müslüman Türklerin yerleşmeye başladıkları bir yer olmuştur.1048 yılına gelindiğinde bölge artık yoğun Türk nüfusuyla meskundur. 1054 yılında Bayburt Selçuklular tarafından fethedilmiştir. 1081 yılında Bayburt Selçuklu Devletine bağlı olan Saltuk oğullarının ve ardından Mengücek oğullarının
egemenliğine girmiştir. Daha sonra Danişmentlilerin, ondan sonra da Bizanslıların eline geçen Bayburt’u Trabzon Valisi Teodor Gabras geri alarak kendi egemenliğini ilan etmiştir. Bayburt Moğol istilasıyla büyük bir yıkıma uğramıştır. 60.000 kadar Türkmen kitlesinin yerleştiği Bayburt Bölgesinden, 1000 kadar Türkmen bölgeye zarar veriyor gerekçesiyle Denizli taraflarına gönderilmişlerdir. Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ ın kardeşi Mugusiddin Tuğrul Şah 1200 – 1230 yılları arasında Bayburt kalesini yeniden yaptırırcasına tahkim ettirmiştir.
Bayburt Kalesine Çin-ü Maçün kalesi de denilmektedir. Bunun sebebi kalenin Batı ve Güney dış yüzeylerinde tezyinat olarak mor firüze çinilerin kullanılmış olmasıdır.
Bayburt 14. Y.Y. da Akkoyunlu Devletinin kuruluş ve tarih sahnesine çıkış yeri olmuştur. Akkoyunlu İdaresi 17 Ekim 1514’ te Yavuz Sultan Selim’ in veziri Bıyıklı Mehmet paşa’nın Bayburt’ un fethiyle görevlendirilmesine ve fethin gerçekleşmesine kadar sürmüştür. Fetihten sonra Osmanlılarca Sancak Merkezi yapılmış Erzurum, Tekman ve İspir Bayburt’a bağlanmıştır.Bayburt’ ziyaret eden Evliya Çelebi Fatih’in 3000 Tireliyi Bayburt’ta iskana mecbur ettiğini yazmaktadır.
1828 yılında Ruslarca işgal edilen Bayburt Serasker Osman Paşanın topladığı kuvvetlerle Rusları Aydıntepe’ de büyük bir bozguna uğratmıştır. Ancak daha sonra takviye kuvvetlerle geri dönen Ruslar, Serasker Osman Paşayı Kelkite kadar geri çekilmek zorunda bırakmışlardır. Ruslar Aydıntepe’ de yenilmenin etkisiyle Bayburt’u yakıp yıkmışlardır. Fransız
gezgin Texie Rusların bu tahribatını anlatmaktadır. Bu işgalin acısı Bayburt’lu Zihni’ nin ünlü koşmasında dile getirilmektedir.
Vardım ki yurdumdan ayağ göçürmüş,
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı,
Camlar sikeşt olmuş, meyler dökülmüş,
Sakiler meclisten çekmiş ayağı.
Rus işgali Ekim 1829 yılına kadar devam etmiştir. Kale içindeki mahalle bir daha onarılamayacak ve içinde yaşanamayacak şekilde tahrip edilmiştir. 1. dünya savaşında Rus kuvvetleri 2 Mart 1916 tarihinde Kop’ a varmışlar, burada Türk Askeri ve Bayburt halkı büyük bir direnme göstermiş ve bu savunma tarihe “2.Plevne Savunması” olarak geçmiştir.
16 Temmuz 1916 da Bayburt’a giren Rus Kuvvetleri ve onların işbirlikçisi Ermeniler halka pek çok zulüm yapmışlardır. Ermeniler 1918 yılının Şubat ayında yüzlerce Bayburtluyu Taş mağazalara doldurmuşlar ve diri, diri yakmışlardır. Bayburt bu işgalden 21 Şubat 1918 tarihinde kurtulmuştur. Bu işgal esnasında muhacir olarak Anadolu’nun iç kesimlerine giden Bayburtlular kurtuluşla birlikte yurtlarına geri dönmüşlerdir.
Çorumdan dönenler Çorumda gördükleri Saat Kulesinin bir örneğini de Bayburt’ta yaparak Türkiye Cumhuriyetinin 1. kuruluş yıl dönümü olan 29 Ekim 1924 yılında hizmete sokmuşlardır. 1927’ ye kadar Erzurum’ a bağlı olan Bayburt bu tarihte Gümüşhane’ye bağlandı. 21.06.1989 tarihinden itibaren 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuştu.
Şehrin bu gün bilinen isminin Ortaçağ Ermeni kaynaklarında; Payberd, Bizans kaynaklarında; Payper, Baberd, Paypert. XXII. Yüzyıl sonlarında bu bölgeden geçen Marko Polo’ nun seyahâtname’ sinde; Painpurth, Baiburt. Arap kaynaklarında; Bâbirt, II. Mesud adına 1291’ de basılan bir parada Baypırt. Akkoyunlu tarihinden bahseden çağdaş eserlerde Pâpirt şeklinde geçen kelimenin son hecesi Berd’ in “yüksek kale” anlamına geldiği bilinmekteyse de ilk hecesine bir mana verilememektedir. 1647 yılında şehri ziyaret eden Evliya Çelebi Bayburt adının zengin manasına gelen “Bay” belde manasına gelen “yurt” gibi iki kelime ile izah eder. Osmanlı dönemine ait kaynaklar ise ismi bu günkü söylenişine uygun olarak Bayburt şeklinde kaydederler. Tarihi
Bayburt Doğu Anadolu'yu Karadeniz'e bağlayan Erzurum-Trabzon tarihi İpek Yolu üzerindedir. Marco Polo ve Türk seyyah Evliya Çelebi bu yoldan geçmişlerdir. Çoruh nehrinin kıyısında bulunan şehrin tarihi M.Ö. 3000'lere kadar uzanır.
Doğu ve güneydoğusunda Erzurum, batısında Gümüşhane, kuzeyinde Trabzon ve Rize, güneyinde Erzincan illeri ile çevrili Bayburt, Anadolu'nun kuzeydoğusunda Çoruh Nehri kenarında ve denizden 1550 m. yükseklikte kurulmuştur. Bayburt'ta Doğu Karadeniz iklimi ile Doğu Anadolu iklimi arasında, karasal özellikleri ağır basan bir geçiş iklimi hüküm sürmektedir. Bu nedenle yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve yağışlı geçmektedir.
Bayburt'un tarihi M.Ö. 3000'li yıllara kadar uzanmaktadır. Şehir, Azziler tarafından kurulmuştur.Bayburt, Med, Pers, Roma, Bizans, Emevi, Saltuklu, Danışmend, Selçuklu, Akkoyunlu, Safevi ve Osmanlıların egemenliğinde kalmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Erzurum'a, 1927 yılında Gümüşhane'ye bağlı il olmuştur.
Eski çağlarda halcilerin yaşadığı sahada yer alan Bayburt’un bir müddet Roma İmparatorluğu hakimiyetine girdiği ve bu imparatorluğun ikiye ayrılması üzerine Doğu Roma toprakları içinde kaldığı bilinmektedir. Bizans İmparatorluğu teşkilatına göre ülke, bugünkü eyaletlere benzer bir takım temalara ayrılmıştı. Bayburt Heldia temasına bağlıydı ve bu eyaleti meydana getiren yedi piskoposluğun dördüncüsünü meydana getiriyordu. İmparator Justinianus tarafından kalesinin tahkim ve tamir edildiği bilinen Bayburt, Arap fetihleri sırasında Bagrat sülalesinin hakimiyeti altında bulunmaktaydı.
Bayburt ve yöresi, Türklerini Anadolu’da ilk yerleştikleri bölgelerdendir. Tuğrul Bey’in Anadolu seferi (1054) sırasında Bayburt, Çoruh nehri ve Karadeniz dağlarına (Parhar) uzanan sahalara akınlarda bulunan Selçuklu kuvvetlerinin hücumlarına maruz kaldı ise de fethedilemedi. Kesin Türk hakimiyeti Malazgirt zaferinden sonra gerçekleşti. Şehir 1072’den 1202’ye kadar bazen Erzurum yöresinde hüküm süren Saltuklar’ın bazen de Danişmendiler’in hakimiyetinde kaldı. Bir ara Trabzon imparatoru I.Alexis Comnen’in kumandanı Theodore Gabras tarafından işgal edildiyse de, kısa süre sonra yeniden Danişmendli hakimiyetine girdi. (1098) Selçuklular 1202’de Saltuklu Devletine son verince Bayburt’u da ele geçirdiler.
Bayburt’un asıl gelişmesi, Süleyman Şah’ın kardeşi Erzurum Meliki Mugisuddin Tuğrul Şah ve oğlu Cihan Şah (1020-1230) döneminde oldu. Tuğrul Şah Bayburt kalesini yeniden inşa ve tahkim ettirdi. I:Alaeddin Keykubad tarafından Moğollara karşı sınırlar kuvvetlendirilirken Bayburt da Erzurum ile birlikte Konya’ya bağlandı. 1243 Kösedağ savaşının ardından Moğolların Anadolu’yu istilası esnasında yapılan anlaşma gereği Baybırt Selçukluların kontrolünde kaldı. Bu durum 1291’de burada Giyaseddin Mesud tarafından para bastırılmasından anlaşılmaktadır.
İlhanlılar devrinde Tebriz-Trabzon yolu üzerinde bulunması sebebiyle daha da gelişen Bayburt, Ceneviz ve Venedik kervanlarının konakladığı bir yerdi. Moğolistan’a giderken buraya uğrayan Marko Polo şehirde zengin Gümüş madenlerinin bulunduğunu belirtir. Hatta İlhanlılar buradan yüklü bir vergi geliri temin ediyorlardı. Bu dönemde Darül Celal adı ile anılan ve iktisadi bakımdan canlılık kazanan şehir aynı zamanda bir kültür merkezi durumundaydı. Burada Mahmudiye ve Yakutiye medreseleri kurulmuş, Mevlevilik gelişme göstermiş, ayrıca ahilik teşkilatı da yayılmıştı.
Son İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’ın ölümünden sonra (1334) Bayburt, Eretnaoğulları’nın eline geçti. Zaman zaman Erzincan Beylerinin hücumlarına uğrayan şehir, bir ara Mutahharten’in idaresine girdi. Fakat çok geçmeden Kadı Burhaneddin zamanında Akkoyunlu beylerinden Kutlu Bey oğlu Ahmet Bey’in yardımı ile alındı ve Ahmet Bey’e ikta olarak verildi. Bir ara Karakoyunluların da eline geçen şehir sonra tekrar Akkoyunluların eline geçti ve uzun süre öyle kaldı.
Bayburt yöresi 1501’de bir ara Safeviler tarafından alındı. Bu dönemde Trabzon valisi olan Yavuz tarafından bun bölgeye akınlar yapıldı (1507) . Yavuz tahta çıktıktan sonra da çıktığı İran seferinde bir kısım kuvvetlerini Bayburt üzerine gönderdi. Ekim 1514’te Bayburt Şah İsmail’in elinden alındı. Bundan sonra Bayburt Erzincan ile birlikte Trabzon Beyi Bıyıklı Mehmet Paşa’ya verildi ve Sancak merkezi ilan edildi.
Kanuni’nin İran seferi sırasında önemi daha da artan Bayburt kalesi 1541’de esaslı bir tamir gördü. 1553’te Şah Tahmasb’ın akınlarına şahit olunduysa da, bundan sonra XIX. Yüzyıla kadar önemli bir olay yaşanmadı. 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı esnasında Rus birliklerinin işgaline uğradı. 1878 ve 1916’da Ruslar tarafından yeniden işgal edilen Bayburt bu işgaller sırasında önemli oranda tahrip edildi.
1927’ye kadar Erzurum’a bağlı olan Bayburt bu tarihte Gümüşhane’ye bağlandı. 21.06.1989 tarihinde 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuştu.
Benim soyadim Burtgil burt'un anlamini bilmiyoruz
bayburt demek vatan ve bayrak sevdası demek. Türk ün anadoluda ilk yurt edindiği yerleşkelerden en başta ve en önemlisidir
ÖZÜR DİLEYEREK BAYBURT'UN NE DEMEK OLDUĞU - NEYİ ÇAĞRIŞTIRDIĞI KONUSUNDAN ÇOK; BURADA 20 YAŞINDA OLDUĞUNU ANLADIĞIMIZ GÜMÜŞHANELİ BACIMIZIN YAZISINA KARŞILIK OLSUN DİYE YAZIYORUM:
HEP YANLIŞLIKLAR KALICI OLMASIN İSTEDİM; AŞAĞIDAKİ BAYBURT FIKRASI'NI ONUN İÇİN YAZMAK GEREĞİNİ DUYUYORUM:
EŞEK 40 PARA, SEN 20 PARA..
Çerçili Karamolla Efendi Rahmetli, Trabzon’a gidiyor; kervan dönemi… GÜMÜŞHANE'YE GELİNCE dinlenmek gereğini duyuyor; bir hana girip, hancıya selam veriyor; diyor ki:
- Selamın aleyküm Hancı, Kaç paraya kalırız?
- Efendi, eşek 40 para, sen 20 para…
- Eşek oğlu eşek; eşeği 20 para et, beni kırk para et… demiş..
======
:: Çerçi: Bayburt İlMerkezine bağlı bir köy; Karamolla: Pancar Şubesinde çalışıp, oradan emekli olan Enis’in dedesi olur…
2000 yillik Türk yurdudur.Türkün disinda hic bir etnik kökenli insanlarin yasamadigi. baska irklara karismayan saf Türklerin yasadigi sehir.Arap-Fars geleneklerinin Islam adina kabul edildigi gercegide mevcut olmasina karsin,bazi köylerinde halen samanist kültürün yasandigi biliniyor.
Türkiyenin en kücük illerinden biri.Ve en huzurlu ili.Emniyetcilerin sabahtan aksama kadar can SIKINTISINDAN muzdarip oldugu bir ilimizdir.
Memleketimdir.
bayburt ağlarında içliğim kaldı
şen ol bayburt şen ol sende nem kaldı
içliğim içinde beşliğim kaldı
şen ol bayburt şen ol sende nem kaldı
bayburt dağlarında mendilim kaldı
şen ol bayburt şen ol sende nem kaldı
mendilin içinde bir gülüm kaldı
şen ol bayburt şen ol sende nem kaldı...
bayburtlu bir adam eşeğiyle birlikte başka bir şehire gidecekmiş yolda kamyonun birine binmişler işte kamyonun kasasında eşek kendiside doğal olarak kamyonun içinde neyse yolculuk bitmiş adam çıkarmış şoförö para vermeye ne kadar verecez demiş şoför sana 50 eşeğe 30 yeter bayburtlu köpürmüş yok ya benim eşekten farkım ne de eşekten az benden çok alıyosun.bayburtlu işte........ bu arada ben g.hane liyim
bayburtdun anlamı
Karadeniz'in karasında kalan denizden epey uzak ama Karadeniz ile Doğu Anadolu arasında bir kent. Aslında kent tanımına uyar bi yanı yok. Belki Batı'daki küçük bir şehirin kıyısında kalan mahallesi kadar etmez. Karadeniz'e dökülen Çoruh nehri'nin içinden geçtiği Kop dağı yükseltisinde çok yüksek rakımlı halkının tamamı nerdeyse göçer Gümüşhane'ye bağlı kasabaya, milletvekili çıkarma telaşına düşen 12 Eylül artıkları tarafından kent ünvanı kazandırılmıştır. Halkının temel geçim kaynağı askerdir. Buradaki garnizon münasebetiyle... İlk bakışta sanki ülkeye bekçilik yapma görevine adatılmış birinci dünya savaşından kalan insanların tutulduğu bir kale gibidir. Canım yurdumun güzel insanlarının doğudaki tüm yerleşkelerin tanımlandığı gibi başkaca bir geçim kaynağı da tarım ve hayvancılıktır. Temiz bir şehirciktir. Bütün küçük yerler gibi...
Bayburt ermeni mezalimi gördi,urus mezalimi gördi ama Bayburt Bayburt olali bele zulüm görmedi...
(Zorla toplatıldıkları alanda kendilerine senfoni orkestrası dinlettirilen ve konser bitimi düşüncesi sorulan Bayburtlumun verdiği cevap)
Vatanım da vatanım..
Mademki biz bayburtluyuk, bu Hökümeti tanimiruk (İnönü Hükümeti)
Sendedir Bayburtlum içimdeki hız
Sendedir ufkumda parlayan yıldız
Yağız atlar üstünde seninle yeni baştan
Destanlar yazacağız...
Diyecehem Bayburtliyam
Diyeceksen öginir...
orhan hakalmaz bayburtludur..
Mevcut kaynaklara göre Bayburt Şehrinin tarihi M.Ö. 3000’ li yıllara kadar uzanmaktadır.
Şehir Azziler tarafından kurulmuştur. Bayburt M.Ö. 770-665 yılları arasında Kimmer ve İskitlerin akınlarına uğramıştır. Daha sonra bölgeye Haldiler hakim olmuştur. Kısa bir süre Med’lerin eline geçen bölge daha sonra Pers hakimiyetine girmiştir.
Xenophan, Anabasis adlı eserinde Bayburt’tan büyük, kalabalık ve zengin bir şehir olarak bahsetmektedir. O zamanki adı Gymnias olan Bayburt bir İskit şehridir. İskitler bizim saka olarak tanımladığımız Türklerdir. Bayburt yaklaşık olarak 5000 yıllık bir Türk şehridir.
M.Ö.2 Y.Y. dan itibaren Pontus krallığına bağlı olan Bayburt M.Ö. 40’lı yıllarda Roma hakimiyetine girmiştir. Urartular tarafından yapılan Bayburt Kalesi Roma İmparatoru Justinianus döneminde onarım görmüştür. M.S. 705 yılında Emevilerin eline geçen Bayburt 715 yılında Bizanslılar tarafından geri alınmıştır.850
yılından sonra Türklerle Bizanslılar arasında sürekli savaşlara sahne olan Bayburt, artık Müslüman Türklerin yerleşmeye başladıkları bir yer olmuştur.1048 yılına gelindiğinde bölge artık yoğun Türk nüfusuyla meskundur. 1054 yılında Bayburt Selçuklular tarafından fethedilmiştir. 1081 yılında Bayburt Selçuklu Devletine bağlı olan Saltuk oğullarının ve ardından Mengücek oğullarının
egemenliğine girmiştir. Daha sonra Danişmentlilerin, ondan sonra da Bizanslıların eline geçen Bayburt’u Trabzon Valisi Teodor Gabras geri alarak kendi egemenliğini ilan etmiştir. Bayburt Moğol istilasıyla büyük bir yıkıma uğramıştır. 60.000 kadar Türkmen kitlesinin yerleştiği Bayburt Bölgesinden, 1000 kadar Türkmen bölgeye zarar veriyor gerekçesiyle Denizli taraflarına gönderilmişlerdir. Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ ın kardeşi Mugusiddin Tuğrul Şah 1200 – 1230 yılları arasında Bayburt kalesini yeniden yaptırırcasına tahkim ettirmiştir.
Bayburt Kalesine Çin-ü Maçün kalesi de denilmektedir. Bunun sebebi kalenin Batı ve Güney dış yüzeylerinde tezyinat olarak mor firüze çinilerin kullanılmış olmasıdır.
Bayburt 14. Y.Y. da Akkoyunlu Devletinin kuruluş ve tarih sahnesine çıkış yeri olmuştur. Akkoyunlu İdaresi 17 Ekim 1514’ te Yavuz Sultan Selim’ in veziri Bıyıklı Mehmet paşa’nın Bayburt’ un fethiyle görevlendirilmesine ve fethin gerçekleşmesine kadar sürmüştür. Fetihten sonra Osmanlılarca Sancak Merkezi yapılmış Erzurum, Tekman ve İspir Bayburt’a bağlanmıştır.Bayburt’ ziyaret eden Evliya Çelebi Fatih’in 3000 Tireliyi Bayburt’ta iskana mecbur ettiğini yazmaktadır.
1828 yılında Ruslarca işgal edilen Bayburt Serasker Osman Paşanın topladığı kuvvetlerle Rusları Aydıntepe’ de büyük bir bozguna uğratmıştır. Ancak daha sonra takviye kuvvetlerle geri dönen Ruslar, Serasker Osman Paşayı Kelkite kadar geri çekilmek zorunda bırakmışlardır. Ruslar Aydıntepe’ de yenilmenin etkisiyle Bayburt’u yakıp yıkmışlardır. Fransız
gezgin Texie Rusların bu tahribatını anlatmaktadır. Bu işgalin acısı Bayburt’lu Zihni’ nin ünlü koşmasında dile getirilmektedir.
Vardım ki yurdumdan ayağ göçürmüş,
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı,
Camlar sikeşt olmuş, meyler dökülmüş,
Sakiler meclisten çekmiş ayağı.
Rus işgali Ekim 1829 yılına kadar devam etmiştir. Kale içindeki mahalle bir daha onarılamayacak ve içinde yaşanamayacak şekilde tahrip edilmiştir. 1. dünya savaşında Rus kuvvetleri 2 Mart 1916 tarihinde Kop’ a varmışlar, burada Türk Askeri ve Bayburt halkı büyük bir direnme göstermiş ve bu savunma tarihe “2.Plevne Savunması” olarak geçmiştir.
16 Temmuz 1916 da Bayburt’a giren Rus Kuvvetleri ve onların işbirlikçisi Ermeniler halka pek çok zulüm yapmışlardır. Ermeniler 1918 yılının Şubat ayında yüzlerce Bayburtluyu Taş mağazalara doldurmuşlar ve diri, diri yakmışlardır. Bayburt bu işgalden 21 Şubat 1918 tarihinde kurtulmuştur. Bu işgal esnasında muhacir olarak Anadolu’nun iç kesimlerine giden Bayburtlular kurtuluşla birlikte yurtlarına geri dönmüşlerdir.
Çorumdan dönenler Çorumda gördükleri Saat Kulesinin bir örneğini de Bayburt’ta yaparak Türkiye Cumhuriyetinin 1. kuruluş yıl dönümü olan 29 Ekim 1924 yılında hizmete sokmuşlardır. 1927’ ye kadar Erzurum’ a bağlı olan Bayburt bu tarihte Gümüşhane’ye bağlandı. 21.06.1989 tarihinden itibaren 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuştu.
Bayburt Adının Kaynağı
Şehrin bu gün bilinen isminin Ortaçağ Ermeni kaynaklarında; Payberd, Bizans kaynaklarında; Payper, Baberd, Paypert. XXII. Yüzyıl sonlarında bu bölgeden geçen Marko Polo’ nun seyahâtname’ sinde; Painpurth, Baiburt. Arap kaynaklarında; Bâbirt, II. Mesud adına 1291’ de basılan bir parada Baypırt. Akkoyunlu tarihinden bahseden çağdaş eserlerde Pâpirt şeklinde geçen kelimenin son hecesi Berd’ in “yüksek kale” anlamına geldiği bilinmekteyse de ilk hecesine bir mana verilememektedir. 1647 yılında şehri ziyaret eden Evliya Çelebi Bayburt adının zengin manasına gelen “Bay” belde manasına gelen “yurt” gibi iki kelime ile izah eder. Osmanlı dönemine ait kaynaklar ise ismi bu günkü söylenişine uygun olarak Bayburt şeklinde kaydederler.
Tarihi
Bayburt Doğu Anadolu'yu Karadeniz'e bağlayan Erzurum-Trabzon tarihi İpek Yolu üzerindedir. Marco Polo ve Türk seyyah Evliya Çelebi bu yoldan geçmişlerdir. Çoruh nehrinin kıyısında bulunan şehrin tarihi M.Ö. 3000'lere kadar uzanır.
Doğu ve güneydoğusunda Erzurum, batısında Gümüşhane, kuzeyinde Trabzon ve Rize, güneyinde Erzincan illeri ile çevrili Bayburt, Anadolu'nun kuzeydoğusunda Çoruh Nehri kenarında ve denizden 1550 m. yükseklikte kurulmuştur. Bayburt'ta Doğu Karadeniz iklimi ile Doğu Anadolu iklimi arasında, karasal özellikleri ağır basan bir geçiş iklimi hüküm sürmektedir. Bu nedenle yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve yağışlı geçmektedir.
Bayburt'un tarihi M.Ö. 3000'li yıllara kadar uzanmaktadır. Şehir, Azziler tarafından kurulmuştur.Bayburt, Med, Pers, Roma, Bizans, Emevi, Saltuklu, Danışmend, Selçuklu, Akkoyunlu, Safevi ve Osmanlıların egemenliğinde kalmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Erzurum'a, 1927 yılında Gümüşhane'ye bağlı il olmuştur.
Eski çağlarda halcilerin yaşadığı sahada yer alan Bayburt’un bir müddet Roma İmparatorluğu hakimiyetine girdiği ve bu imparatorluğun ikiye ayrılması üzerine Doğu Roma toprakları içinde kaldığı bilinmektedir. Bizans İmparatorluğu teşkilatına göre ülke, bugünkü eyaletlere benzer bir takım temalara ayrılmıştı. Bayburt Heldia temasına bağlıydı ve bu eyaleti meydana getiren yedi piskoposluğun dördüncüsünü meydana getiriyordu. İmparator Justinianus tarafından kalesinin tahkim ve tamir edildiği bilinen Bayburt, Arap fetihleri sırasında Bagrat sülalesinin hakimiyeti altında bulunmaktaydı.
Bayburt ve yöresi, Türklerini Anadolu’da ilk yerleştikleri bölgelerdendir. Tuğrul Bey’in Anadolu seferi (1054) sırasında Bayburt, Çoruh nehri ve Karadeniz dağlarına (Parhar) uzanan sahalara akınlarda bulunan Selçuklu kuvvetlerinin hücumlarına maruz kaldı ise de fethedilemedi. Kesin Türk hakimiyeti Malazgirt zaferinden sonra gerçekleşti. Şehir 1072’den 1202’ye kadar bazen Erzurum yöresinde hüküm süren Saltuklar’ın bazen de Danişmendiler’in hakimiyetinde kaldı. Bir ara Trabzon imparatoru I.Alexis Comnen’in kumandanı Theodore Gabras tarafından işgal edildiyse de, kısa süre sonra yeniden Danişmendli hakimiyetine girdi. (1098) Selçuklular 1202’de Saltuklu Devletine son verince Bayburt’u da ele geçirdiler.
Bayburt’un asıl gelişmesi, Süleyman Şah’ın kardeşi Erzurum Meliki Mugisuddin Tuğrul Şah ve oğlu Cihan Şah (1020-1230) döneminde oldu. Tuğrul Şah Bayburt kalesini yeniden inşa ve tahkim ettirdi. I:Alaeddin Keykubad tarafından Moğollara karşı sınırlar kuvvetlendirilirken Bayburt da Erzurum ile birlikte Konya’ya bağlandı. 1243 Kösedağ savaşının ardından Moğolların Anadolu’yu istilası esnasında yapılan anlaşma gereği Baybırt Selçukluların kontrolünde kaldı. Bu durum 1291’de burada Giyaseddin Mesud tarafından para bastırılmasından anlaşılmaktadır.
İlhanlılar devrinde Tebriz-Trabzon yolu üzerinde bulunması sebebiyle daha da gelişen Bayburt, Ceneviz ve Venedik kervanlarının konakladığı bir yerdi. Moğolistan’a giderken buraya uğrayan Marko Polo şehirde zengin Gümüş madenlerinin bulunduğunu belirtir. Hatta İlhanlılar buradan yüklü bir vergi geliri temin ediyorlardı. Bu dönemde Darül Celal adı ile anılan ve iktisadi bakımdan canlılık kazanan şehir aynı zamanda bir kültür merkezi durumundaydı. Burada Mahmudiye ve Yakutiye medreseleri kurulmuş, Mevlevilik gelişme göstermiş, ayrıca ahilik teşkilatı da yayılmıştı.
Son İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’ın ölümünden sonra (1334) Bayburt, Eretnaoğulları’nın eline geçti. Zaman zaman Erzincan Beylerinin hücumlarına uğrayan şehir, bir ara Mutahharten’in idaresine girdi. Fakat çok geçmeden Kadı Burhaneddin zamanında Akkoyunlu beylerinden Kutlu Bey oğlu Ahmet Bey’in yardımı ile alındı ve Ahmet Bey’e ikta olarak verildi. Bir ara Karakoyunluların da eline geçen şehir sonra tekrar Akkoyunluların eline geçti ve uzun süre öyle kaldı.
Bayburt yöresi 1501’de bir ara Safeviler tarafından alındı. Bu dönemde Trabzon valisi olan Yavuz tarafından bun bölgeye akınlar yapıldı (1507) . Yavuz tahta çıktıktan sonra da çıktığı İran seferinde bir kısım kuvvetlerini Bayburt üzerine gönderdi. Ekim 1514’te Bayburt Şah İsmail’in elinden alındı. Bundan sonra Bayburt Erzincan ile birlikte Trabzon Beyi Bıyıklı Mehmet Paşa’ya verildi ve Sancak merkezi ilan edildi.
Kanuni’nin İran seferi sırasında önemi daha da artan Bayburt kalesi 1541’de esaslı bir tamir gördü. 1553’te Şah Tahmasb’ın akınlarına şahit olunduysa da, bundan sonra XIX. Yüzyıla kadar önemli bir olay yaşanmadı. 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı esnasında Rus birliklerinin işgaline uğradı. 1878 ve 1916’da Ruslar tarafından yeniden işgal edilen Bayburt bu işgaller sırasında önemli oranda tahrip edildi.
1927’ye kadar Erzurum’a bağlı olan Bayburt bu tarihte Gümüşhane’ye bağlandı. 21.06.1989 tarihinde 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuştu.