Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı sizce ne demek, Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı size neyi çağrıştırıyor?
Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı terimi Sena Pasin tarafından tarihinde eklendi
Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı terimi Sena Pasin tarafından tarihinde eklendi
Türk Edebiyatı, 1839 yılında Tanzimat Fermanı ile batı tesirine kapılarını açmıştır. 1860 yıllarında Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi şair ve yazarlar gazete, roman, hikaye, şiir gibi yeni türlerde eser vermeye başlamışlardır. Yazarların amacı, batıdan geri kalan Türk Edebiyatını daha çağdaş bir seviyeye ulaşmaktı. Tanzimat edebiyatı, ardından Servet-i Fünun, Fecr-i ati gibi edebiyat toplulukları Türk Edebiyatını batıya yaklaştırmışlardır. Bu topluluklar içinde eskiyi savunanlarda vardı. Eski-Yeni çatışması herzaman olmuştur. Zamanla batılı anlamda türler verilmiştir:
Batılı tekniğe uygun ilk roman: Aşk-ı memnu / Halid Ziya Uşaklıgil
Batılı anlamda ilk eleştiri yazarı: Namık Kemal
İlk yerli tiyatro: Şair evlenmesi / İbrahim Şinasi
İlk hikaye kitabı: A. Mithat/ Letaif-i Rivayet
İlk Gazete: Tercüman-ı Ahval / Şinasi
Bu eserler batı edebiyatı için atılan ilk adımların sadece bir kaçtanesidir.
Daha fazla bilgi için 'KENAN AKYÜZ: Batı Tesirinde Türk Şiir Antolojisi' kaynağına bakabilirsiniz.
yorgunluktan balık etkisindeki türk edebiyatı diye okunan terim
bknz. edebiyatçıların topuna birden rakısever damgası vurmaya ramak kalması
öğrenmem gerek...çünkü öss'de soracaklar...
herkesin aynı fikirde olduğu kavram....
:))
benimde aklıma başka bi şey gelmiyo.....
Takip etmek...yeniliklere gözümüzü kapatmamız lazım......unutmamalıyız hangi sebeblerle matbaayı 150 sonra kabullenebildiğimizi.......ama bu kendi kültürümüzü kaybetmek anlamına gelmez.......hem örnek olup hem örnek almalıyız.........
batı etkisinde türk edebiyatı ha!
kültür etkeni işte burada ortaya çıkıyor tam olrak.baskın kültür
basık kültür davası :))))))
bakmayın güldüğüme bu acı bir tebessümdür aslında geri kalmışlık
ne zaman ortaya çıktıysa işte o zaman ileri kültür teknoloji vs vs alanında gelişmişlik gösteren medeniyetler taklit edilmiştir.işin
doğrusu özü artık ne sayarsanız işte o dur.
mersi canım, restorana gidelim mi, damada robdöşambr takımı aldık, eksoz patladı abi.. gibi ne idüğü belirsiz ve asla doğrusu yazılamayan fransızca kökenli abidik gubidik kelimelerin dilimize ve kültürümüze yerleşmesini sağlamıştır.. batılılaşma (yani özenti) sürecimiz fransızcadan ingilizceye seyirtmiş olmakla birlikte hala dilimizi deforme etmekten başka bir şeye yaradığını sanmıyorum..
Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı
Osmanlı devletinin siyasi, askeri ve ekonomik açıdan Avrupa'nın gerisinde kalması devlet büyüklerini bazı tedbirler almaya yöneltmişti. Çeşitli alanlarda Avrupa'daki gelişmeleri takip etmeleri için özellikle gençlerden oluşan bir grup insan Avrupa'ya, özellikle de o dönemde Avrupa'nın gözbebeği olan Fransa'ya gönderilmişti. Bu gençler burada kendi ülkelerinin aksine sanatın her dalının ve edebiyatın halkla içiçe olduğunu görmüşlerdi. O dönem Avrupasında günlük gazetelerde politik gelişmelerden hanımlar için pratik bilgilere kadar hemen her konuda bir şeyler yazıyordu. İnsanlar operalara, tiyatrolara gidiyorlar. Kadın,erkek karışık salonlarda aynı oyunlara kahkahalarla gülüyor, hüzünle ağlıyor, aynı sevinci, heycanı paylaşıyorlardı. Buna hayran kalan gençler sadece küçük bir sınıfa hitab eden kendi edebiyat ve sanatlarını düşünüp, yepyeni fikirlerle ülkelerine döndüler. Bu yeniliklerin Türk edebiyatına uygulanmasıyla batı etkisindeki türk edebiyatına geçilmiş olunur. Ancak değişiklikler öncelikle sanat dallarında değil, siyasi alanda yapıldı. Sultan Abdülmecit Mustafa Reşit Paşayla 1839 yılında Gülhane parkında Gülhane Hatt-ı Hümayunu ilan etmiştir. Ancak sultanın halife kabul edildiği bir ülkede tamamen batılı anlamda bir yenilik yapmak oldukça zordur. Bu yüzden müslümanlığın gerekleri ve İslamiyet'in elden gitmesi korkusuyla böyle bir yenilik yapıldığı açıklanmıştır. Bu fermanın en önemli özelliği insan haklarına yeni bir bakış açısı getirmesidir. Bundan sonra da hemen her alanda değişiklikler birbirini izlemiştir. Özellikle 1860'dan sonra artık geri dönülemez bir batılılaşma sürecine (her anlamda) girilmiştir. Tüm bu süreç içinde başlangıçtan günümüze kadar gelen Türk edebiyatını şöyle sınıflandırabiliriz.
1- Tanzimat Dönemi
2- Servet-i Fünun
3- Fecr-i Ati
4- Milli Edebiyat
5- Cumhuriyet Dönemi