Makyavel’deki devletin devlete düşmanlığının yerini şimdi, doğru yanlış, adaletli adaletsiz kavramlarına yer olmayan, herkesin herkese düşmanlığı almıştır. İşte bu yüzden devlet gereklidir: “İnsanlar hepsini birden korku altında tutacak genel bir güç olmadan yaşadıkları vakit, Harp denilen o durumun içindedirler.” İnsanları devlete, yani barışa iten ölüm korkusudur: “İnsanlık koşulu, herkesin herkese Harbinin koşulu olduğu için, herkesin kendi yaşamını düşmanlarına karşı korumakta ona yardım edecek her şeyi kullanabileceği, herkesin kendini kendi Aklıyla yönettiği böyle bir koşulda, her insan her şeye, hatta başkasının bedenine kuvvet kullanacak demektir. Ve bu yüzden, herkesin her insandan her şeye doğal hakkı sürdükçe, kimsenin güvencesi olmayacaktır, ne kadar kuvvetli ve tedbirli olursa olsun kimsenin Tabiatın olağanlıkla izin verdiği ömrü yaşamaya zamanı olmayacaktır. Ve sonuçta, bir kaideye, Aklın genel Kuralına varılır: elde etmeyi umdukça herkesin Sulh için emek harcaması gereklidir; olmazsa Harbin getirdiği her yararı, ve çareyi arayabilir ve kullanabilir
'Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini farkettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh'un duruduğunu ve bu merkezin her yerde, herbirimizin içinde olduğunu farkettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.' .........kızıldereli sözü
Sizin alınız al inandım Morunuz mor inandım Tanrınız büyük amenna Şiiriniz adamakıllı şiir Dumanı da caba Dumanı da caba Bütün ağaçlarla uyuşmuşum Kalabalık ha olmuş ha olmamış Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum Ama sokaklar şöyleymiş Sokaklar şöyleymiş Ağaçlar böyleymiş Sokaklar şöyleymiş Ağaçlar böyleymiş Ama sizin adınız ne Benim dengemi bozmayınız Ama sizin adınız ne Benim dengemi bozmayınız Sokaklar şöyleymiş Ağaçlar böyleymiş
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı Yan gelmişim diz boyu sulara Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum Hiçbirinizle döğüşemem Siz ne derseniz deyiniz Benim bir gizli bildiğim var Sizin alınız al inandım Morunuz mor inandım Ben tam kendime göre Ben tam dünyaya göre Ama sizin adınız ne Benim dengemi bozmayınız
'İnsanlığın hepsini bir vücut ve her milleti bu vücudun bir uzvu, azası saymak icap eder. Bir vücudun bir parmağının ucundaki acıdan, diğer bütün uzuvlar müteessir olur. Ancak böyle bir düşünüş insanları, milletleri hodbinlikten kurtarır. Eğer milletler arasında bir hastalık varsa, hadise ne kadar uzakta olursa olsun, kendi aramızda olmuş gibi bu esastan şaşmamak lâzımdır. Eğer devamlı sulh isteniyorsa, insan kitlelerinin vaziyetlerini iyileştirecek, milletlerarası tedbirler lâzımdır. İnsanların hepsinin, heyeti umumiyesinin refahı, açlığın ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları, kinden ve hasetten uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir'.
(Atatürk'ün, 17 mart 1937'de Ankara'da, Ankara Palas'ta Romanya Dışişleri Bakanı Antonesku şerefine verilen ziyafetteki nutkundan.)
İnsanlık 5607 yılının ancak 296 yılını barış içinde geçirdi. Bugüne kadar yaşanan yaklaşık 15 bin 600 savaşta yaklaşık 3 milyar 750 bin kişi öldü. Bu savaşların yaklaşık 250'si 20. yüzyılda yaşandı...
kocaman bir ütopya
beyinden gelen ciliz ses...
peace in home, peace in the world...
Barış yapmanın bir yolu yok...
Tek yolu... kendinle barışık olmak...
Nahsti
There is no way to peace,
being at peace with yourself is the way.
Nahsti
July 01,2003
savasin karsiti..
Makyavel’deki devletin devlete düşmanlığının yerini şimdi, doğru yanlış, adaletli adaletsiz kavramlarına yer olmayan, herkesin herkese düşmanlığı almıştır. İşte bu yüzden devlet gereklidir: “İnsanlar hepsini birden korku altında tutacak genel bir güç olmadan yaşadıkları vakit, Harp denilen o durumun içindedirler.” İnsanları devlete, yani barışa iten ölüm korkusudur: “İnsanlık koşulu, herkesin herkese Harbinin koşulu olduğu için, herkesin kendi yaşamını düşmanlarına karşı korumakta ona yardım edecek her şeyi kullanabileceği, herkesin kendini kendi Aklıyla yönettiği böyle bir koşulda, her insan her şeye, hatta başkasının bedenine kuvvet kullanacak demektir. Ve bu yüzden, herkesin her insandan her şeye doğal hakkı sürdükçe, kimsenin güvencesi olmayacaktır, ne kadar kuvvetli ve tedbirli olursa olsun kimsenin Tabiatın olağanlıkla izin verdiği ömrü yaşamaya zamanı olmayacaktır. Ve sonuçta, bir kaideye, Aklın genel Kuralına varılır: elde etmeyi umdukça herkesin Sulh için emek harcaması gereklidir; olmazsa Harbin getirdiği her yararı, ve çareyi arayabilir ve kullanabilir
mustafa cemal
'Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini farkettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh'un duruduğunu ve bu merkezin her yerde, herbirimizin içinde olduğunu farkettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.'
.........kızıldereli sözü
güzel isim
yanlış bir düşünceyle savaşla geldiği zannedilen düzen
Yok mu senin insafın yok mu
Bir güler yüzün çok mu
Dağ mısın taş mısın
Uzak mı bu eda bu ha tuzak mı
Hak mısın bana yasak mı
Dost musun düşman mısın
İki gözüm seneler geçiyor
Gönül ektiğini biçiyor
Bir selam lütfet bu ne çok hasret
Gel barışalım artık
Canözüm bahar geldi
Dalları kiraz bastı
Yedikat eller yakınım oldu
Gel kavuşalım artık
Denge
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Dumanı da caba
Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş...
'İnsanlığın hepsini bir vücut ve her milleti bu vücudun bir uzvu, azası saymak icap eder. Bir vücudun bir parmağının ucundaki acıdan, diğer bütün uzuvlar müteessir olur. Ancak böyle bir düşünüş insanları, milletleri hodbinlikten kurtarır.
Eğer milletler arasında bir hastalık varsa, hadise ne kadar uzakta olursa olsun, kendi aramızda olmuş gibi bu esastan şaşmamak lâzımdır.
Eğer devamlı sulh isteniyorsa, insan kitlelerinin vaziyetlerini iyileştirecek, milletlerarası tedbirler lâzımdır.
İnsanların hepsinin, heyeti umumiyesinin refahı, açlığın ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları, kinden ve hasetten uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir'.
(Atatürk'ün, 17 mart 1937'de Ankara'da, Ankara Palas'ta Romanya Dışişleri Bakanı Antonesku şerefine verilen ziyafetteki nutkundan.)
İnsanlık 5607 yılının ancak 296 yılını barış içinde geçirdi. Bugüne kadar yaşanan yaklaşık 15 bin 600 savaşta yaklaşık 3 milyar 750 bin kişi öldü. Bu savaşların yaklaşık 250'si 20. yüzyılda yaşandı...
hakim olması gereken olgu...
1-Öztürkçe
2-Hoşgörü