içini 'havayla' doldurarak büyümeye kalkışırsan,gün gelip seni patlattıklarında yok oluverirsin birden,havan söner,ufak bir çöp parçası kalır ortada.. ve kendini havayla şişirenlerin bir gün patlatılması kaçınılmazdır. seni 'delmek' için çabalayanlar olacaktır çünkü mutlaka.. delindiğinde patlamana neden olacak hava boşlukları bırakma içinde.. havanla değil, kafanla var ol...
Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi izlerken, şaşkınlığını gizleyemiyordu. Onu şaşkınlığa düşüren şey, “Bizim eve bile sığmaz” dediği o güzelim balonların adamı nasıl havaya kaldırmadığıydı. Baloncu dinlenmek için durakladığında o da duruyor ve sonra yine izlemeye başlıyordu. Bir ara adamın kendisine baktığını fark ederek ona doğru yaklaştı ve tüm cesaretini toplayarak “Baloncu amca” dedi. “Biliyor musun, benim hiç balonum olmadı.” dedi.. Adam çocuğu şöyle bir süzdükten sonra, “Paran var mı? ” diye sordu. “Sen onu söyle.” “Bayramda vardı” diye atıldı çocuk, “Önümüzdeki bayram yine olacak.” “Öyleyse bayramda gel” dedi adam. “Acelem yok, ben beklerim.” Çocuk sessizce geri döndü. Birkaç adım attıktan sonra elinde olmadan tekrar onlara baktığında, gördüklerine inanamadı. Balonlar, her nasılsa adamın elinden kurtulmuş ve yol kenarındaki büyük bir akasya ağacının dallarına takılmıştı. Çocuk, olup bitenleri büyük bir merakla izlerken, baloncu ona doğru dönerek “Küçük” diye seslendi. “Balonları ağaçtan kurtarırsan birini sana veririm.” Yapılan teklif, yavrucağın aklını başından almıştı. Koşarak ağacın altına doğru yöneldi ve ayakkabılarını aceleyle fırlatıp tırmanmaya başladı. Sincap çevikliğiyle balonlara ulaştığında bir süre onları seyretti ve dallara dolanan ipi çözerek baloncuya sarkıttı. Ancak balonlardan birisi iyice sıkıştığından ötekilerinden ayrılmış ve ağaçta kalmıştı. Çocuk onu kurtarmaya kalkışsa, patlayacağını çok iyi biliyordu. İster istemez balonu yerinde bırakıp aşağıya indi ve adama dönerek, “Birini bana verecektiniz” dedi. “Hangisi o? ”
Adam “Seninki ağaçta kaldı evlat” dedi. “İstersen çık al.” Çocuk kaldırım kenarına oturup baloncunun uzaklaşmasını bekledikten sonra, dallar arasında parlayan balona uzun uzun bakt ve “Olsun” diye mırıldandı. “Ağacın üzerinde kalsa da, bir balonum var ya artık...” :=((
uçan, renkli balonlar... Bi de bir belgeselde izlemiştim, küçücük bir çocuğun balonlar tarafından kaldırılması için binlerce balon gerekiyor. Çok güzel görünüyorlardı ama...
içini 'havayla' doldurarak büyümeye kalkışırsan,gün gelip seni patlattıklarında yok oluverirsin birden,havan söner,ufak bir çöp parçası kalır ortada..
ve kendini havayla şişirenlerin bir gün patlatılması kaçınılmazdır.
seni 'delmek' için çabalayanlar olacaktır çünkü mutlaka..
delindiğinde patlamana neden olacak hava boşlukları bırakma içinde..
havanla değil, kafanla var ol...
çocukları mutlu etsin diye alırız........ama tam tersi mutsuz eder........patlayınca ağlıyorlar.........
Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi izlerken, şaşkınlığını gizleyemiyordu. Onu şaşkınlığa düşüren şey, “Bizim eve bile sığmaz” dediği o güzelim balonların adamı nasıl havaya kaldırmadığıydı. Baloncu dinlenmek için durakladığında o da duruyor ve sonra yine izlemeye başlıyordu.
Bir ara adamın kendisine baktığını fark ederek ona doğru yaklaştı ve tüm cesaretini toplayarak “Baloncu amca” dedi. “Biliyor musun, benim hiç balonum olmadı.” dedi..
Adam çocuğu şöyle bir süzdükten sonra, “Paran var mı? ” diye sordu. “Sen onu söyle.”
“Bayramda vardı” diye atıldı çocuk, “Önümüzdeki bayram yine olacak.”
“Öyleyse bayramda gel” dedi adam. “Acelem yok, ben beklerim.”
Çocuk sessizce geri döndü. Birkaç adım attıktan sonra elinde olmadan tekrar onlara baktığında, gördüklerine inanamadı. Balonlar, her nasılsa adamın elinden kurtulmuş ve yol kenarındaki büyük bir akasya ağacının dallarına takılmıştı.
Çocuk, olup bitenleri büyük bir merakla izlerken, baloncu ona doğru dönerek “Küçük” diye seslendi. “Balonları ağaçtan kurtarırsan birini sana veririm.”
Yapılan teklif, yavrucağın aklını başından almıştı. Koşarak ağacın altına doğru yöneldi ve ayakkabılarını aceleyle fırlatıp tırmanmaya başladı.
Sincap çevikliğiyle balonlara ulaştığında bir süre onları seyretti ve dallara dolanan ipi çözerek baloncuya sarkıttı.
Ancak balonlardan birisi iyice sıkıştığından ötekilerinden ayrılmış ve ağaçta kalmıştı.
Çocuk onu kurtarmaya kalkışsa, patlayacağını çok iyi biliyordu.
İster istemez balonu yerinde bırakıp aşağıya indi ve adama dönerek, “Birini bana verecektiniz” dedi. “Hangisi o? ”
Adam “Seninki ağaçta kaldı evlat” dedi. “İstersen çık al.”
Çocuk kaldırım kenarına oturup baloncunun uzaklaşmasını bekledikten sonra, dallar arasında parlayan balona uzun uzun bakt ve “Olsun” diye mırıldandı.
“Ağacın üzerinde kalsa da, bir balonum var ya artık...”
:=((
biri içimde balon şişiriyo sankii...dursanaaaa artıııkkkk....
oooffffffffffffffff.
gazla uçabilen bir oyuncak. balon var baloncuk var. aynı vatan ve vatancık gibi...
uçan, renkli balonlar...
Bi de bir belgeselde izlemiştim, küçücük bir çocuğun balonlar tarafından kaldırılması için binlerce balon gerekiyor. Çok güzel görünüyorlardı ama...
hap kullanırsın vücudunu balon gibi şişirirsin; sonra da balon gibi sönersin