Kültür Sanat Edebiyat Şiir

bağımsızlık sizce ne demek, bağımsızlık size neyi çağrıştırıyor?

bağımsızlık terimi Cem Nizamoglu tarafından tarihinde eklendi

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    Zincirleri kırmak.(Ne mutlu TÜRK' üm diyene)

  • Yağmur Durak
    Yağmur Durak

    KISITLANAMAYAN...
    ÖZGÜR...
    Yani bir TÜRK VATANDAŞI...

  • Murat Er
    Murat Er

    BİR TÜRK İÇİN MECBUR OLAN ŞEY

  • Oktay Karaca
    Oktay Karaca

    herşeyiyle, yalnız ve çekici

  • Abdullah Şimşek
    Abdullah Şimşek

    BAYRAK

  • Var Mısın?
    Var Mısın?

    istiklal

  • F
    F

    '...Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler.
    Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze.
    Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız
    bayrağımızı daha da dik tutabilmekti bütün çabamız...'
    (Uğur MUMCU)

  • F
    F

    Arapça'sı İstiklal'dir.
    Yani bizim 'Bağımsızlık Savaşı'mız vardır...'Bağımsızlık Marşı'mız vardır...

  • F
    F

    sözlük anlamı: Davranışlarını, başka bir gücün etkisine, egemenliğine bağlı olmadan düzenleyebilen, müstakil.

  • F
    F

    ' Bu zırhları, bu orduları tanırım,
    benim de sularıma girdiler,
    benim de toprağıma asker çıkardılar geceleyin.
    kanıma susamıştılar.
    çalmak istiyorlardı gözlerimin nurunu,
    hünerini ellerimin.
    döktük denize onları
    1922'ydi yıllardan...

    mısırlı kardeşim;
    şarkılarımız kardeştir,
    isimlerimiz kardeş,
    yoksulluğumuz kardeştir,
    yorgunluğumuz kardeş.

    şehirlerimde güzel, ulu, canlı ne varsa:
    insan, cadde, çınar,
    savaşında senin yanındalar.
    köylerimde kelam-i kadim okunuyor
    senin dilinle,
    senin zaferin için...

    mısırlı kardeşim,
    biliyorum, biliyorum,
    istiklal otobüs değil ki
    birini kaçırdın mi, öbürüne binesin...
    istiklal sevgilimiz gibidir
    aldattın mi bir kere
    zor döner bir daha.

    mısırlı kardeşim,
    kanalın sularına karıştı kanın.
    insanin yurdu bir kat daha kendinin olur
    toprağına, suyuna karıştıkça kanı.
    yaşanmış sayılmaz zaten
    yurdu için ölmesini bilmeyen millet... '
    (N.Hikmet)

  • Eylem Yıldız
    Eylem Yıldız

    sınırların kalkması gerçekleşmeyecek bir olay değil bilimsel temellere de dayanan bir gerçekliktir ve eğer 'tarihin o durdurulamaz akışına' engel olunamayacaksa bu durum geç de olsa gerçekleşecektir.

  • F
    F

    Artık sınırların kalkması bir ütopyadır(malesef) Ancak her ülke kendi devletinin sınırları içinde, BAĞIMSIZ bir şekilde emperyalizme-kapitalizme karşı koyarak,adaletli bir düzende kardeşçe yaşayabilir.Sınırları yıkmak için savaş yapılmaz.Sınırlar diyalogla, sevgiyle yıkılır.

  • F
    F

    Bir halk Bağımsızlığını kazandığı zaman devlet kurmak ister.Çünkü insanların bazı kurallar çerçevesinde yaşaması ve güven içinde yaşaması için bir anayasanın, yargının ve güvenlik güçlerinin olması gerekir.

  • İrfan Topçu
    İrfan Topçu

    kıymeti kaybedince anlaşılan şeylerin başında gelir.BEN HÜR YAŞADIM HÜR YAŞARIM.HANGİ ÇILGIN BANA ZİNCİR VURACAKMIŞ ŞAŞARIM.

  • F
    F

    Devlet ve ordular bağımsızlığın güvencesidir.

    Türk ordusu, İngiliz ve Yunan ordularına karşı bağımsızlık savaşını kazanmıştır.Bağımsızlık adı üzerinde başka bir devlet 'bağlı olmama durumu'dur.Bugün Türkiye bağımsız değildir.Atatürk ün ölümünden sonra İNÖNÜnün ve Menderes in bağımsızlığımızı zedeleyen politikalrı yüzüen bugünlere geldik.
    Bakınız:M.Emin Değer(Oltadaki balık, Türkiye)
    Bakınız:Kapitalizm, Emperyalizm, Yeni dünya düzeni...

  • Oktay Karaca
    Oktay Karaca

    Uyuşturucu ve içki ve hatta sigara kullanan kisvenin bilmediği terim.

  • F
    F

    Atatürk gençliğe hitabesinde sürekli olarak gençliğe 'Türk istiklalini ve cumhuriyetini...' koruması öğütler.Dikkat edilirse ilk önce telafuz ettiği şey sürekli 'istiklal'(bağımsızlık) dir.Çünkü BAĞIMSIZLIK OLMADAN GERÇEK ALAMDA CUMHURİYET (halkın kendini yönetmesi) OLAMAZ!

  • F
    F

    Atatürk “Türk Devletinin dayandığı esaslar” “tam bağımsızlık” ve “kayıtsız şartsız Millî Egemenlik”ten ibarettir. demiştir. Bu iki temel esas Erzurum ve Sivas kongrelerinde ve ilk Büyük millet meclisinde şekillenmiştir.
    Atatürkçülükte Devletin bağımsızlığı, her yönden tam bağımsız olmayı öngörmektedir.
    Bu hususu Atatürk, “Tam bağımsızlık, bizim bu gün üzerimize aldığımız vazifenin asıl ruhudur. Biz yaşamak isteyen, onur ve şerefi ile yaşamak isteyen bir milletiz.... Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, malî, ekonomik, adlî, askerî, kültürel ve her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir.”

    “Bu saydıklarımızın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, millet ve memleketin gerçek manası ile bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir.” diyerek açıklamış ve tam bağımsızlığın hangi koşulların sağlanması ile gerçekleştirilebileceğini belirtmiştir.

    Tam Bağımsızlığın koşulları:
    1.Tam bağımsızlık, milletin, varlığı ve hukuku için bütün kuvveti ile bizzat kendisinin meşgul olmasını öngörür. “Bir millet varlığı ve hakları için bütün kuvveti ile bütün maddî ve fikrî kuvvetiyle ilgili olmazsa..... kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz”

    2.Tam bağımsızlık varlığın ve hayatın esasıdır. Millî ve ekonomik gelişme imkânı elde etmek ve daha çağdaş ve düzenli bir yönetim şeklinde işleri yürütmeyi başarabilmek için her devlet gibi, bizim de gelişme sebeplerimizin sağlanmasında tam bir hürriyet ve bağımsızlığa kavuşmamız, varlığımızın ve hayatımızın esasıdır.

    3.Devlet, içişleri bakımından dışa karşı bağımsız olmalıdır. Bağımsızlık hiç bir dış tesirle zümrelere ayrıcalık tanımaz. Türk Devleti içinde yaşayanların,Türk vatandaşlarının hukuku birdir. Diğer devletlerin tesiri ile veya dinen hiç kimseye ayrıcalık tanınamaz.Atatürk bu konuda “...İçimizde yaşayan ve müslüman olmayan vatandaşlarımıza bizim siyasi egemenliğimizi ve sosyal dengemizi bozacak fazla bir takım ayrıcalıklar veremeyiz” demiştir.

    4.Adaletin dış müdahalelere karşı bağımsız olması esastır.
    Atatürk, “Milletlerin yargı hakkı, bağımsızlığın birinci şartıdır. Adalet kuvveti bağımsız olmayan bir milletin devlet olarak varlığı kabul edilemez.” demek suretiyle Adaletin bağımsızlığını, Devletin bağımsızlığı için şart olarak öngörmüştür.

    5. Tam bağımsızlık, hiçbir devletin himaye ve nüfuz sahasını kabul etmez. “yabancı devletlerin güdümü ve himayesi kabul edilemez”

    6.Tam bağımsızlık, anlaşmalara ve devletlerle karşılıklı yardımlaşmaya karşı değildir.

    7.Tam bağımsızlık, milletlerarası güvenlik antlaşmalarına ve kuruluşlarına karşı değildir.

    8.Tam bağımsızlık ve millî egemenliğin gerçekleşmesi, ekonomik güce bağlıdır: Atatürk bu hususu;

    “Tam bağımsızlık için şu genel kural vardır. Millî Egemenlik için bir kanun vardır diyoruz.Bu günde büyük zaferin etkenleri ve yapıcıları olduğumuzu ifade ediyoruz.Bu noktada, çok kesin olan bir gerçeği hep beraber tekrar etmek zorundayız.Bu kadar büyük, bu kadar kutsal ve ulu hedefler, yalnız kağıt üzerinde prensiplerle ve kanun maddeleri ile ve sadece hırslarla, arzularla elde edilemez.Tam olarak gerçekleştirebilmek için tek kuvvet, hakiki en kuvvetli temel ekonomidir.” şeklinde ifade etmiştir.

  • Serdar Günakın
    Serdar Günakın

    bağımsızlık: ben bağımsızmıyım diye düşünüp cevremizdeki aydınlara sorabiliceğimiz sosyal ortam.

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    ÇALIŞMADAN, ÖĞRENMEDEN, YORULMADAN RAHAT YAŞAMANIN YOLLARINI ARAMAYI ALIŞKANLIK HALİNE GETİRMİŞ MİLLETLER, EVVELA HAYSİYETLERİNİ SONRA HÜRRİYETLERİNİ DAHA SONRA DA İSTİKBALLERİNİ KAYBETMEYE MAHKUMDUR.

    M. K. ATATÜRK

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    İnsanın nasıl kaderi varsa ailelerin de kader planı vardır, aynı şekilde ülkelerin, dünyaların hatta evrenlerin bile. Hepsinin bir doğuşu, gelişimi ve ölümü mevcuttur. Bu bakımdan bir Ülke bir insanın vucudu gibidir, insan kendini ne kadar kontrol edebilicek kadar özgürse, bir ülke de kendini kotrol edebileceği kadar da bağımsızdır.

    Eninde sonunda toplumlar bireylerden oluşur, burdan yola çıkarsak bir insanı diğer canlılardan farklı olması sadece düşünebilmesi değildir. Bilim adamları, çoğu hayvanın da zevkine göre hareketler de bulunabildiği ya da olaylara göre stratejiler geliştirebildiklerini ispatlamış ve bitkilerin kıskanma, üzülme gibi duygulara sahip olduklarını da göstermişlerdir. O zaman düşünmeyi getiren olguların olduğu bir yaratılış da bizi ayıran sadece '''aklımızın olması''' değil kendi hür irademizle kontrol mekanizmalarını kullanabilmemizdir.

    Bir insanın özgürlüğü başkasını rahatsız etmeden istediğini yapmaksa, kontrolü kaybedecek merhalelere kolayca girebilir. İster bağımsız bir ülke, ister hür bir köle ya da özgürüm diyen kişiler olsun eğer BAĞIMLILIKLARI varsa özgür değillerdir. Kontrolü olmayan bir insan, ister yaşadığı ülkenin duvarları yıkılsın, isterse prangaları çıkarılıp hür olsun, eğer fiziki ya da psikolojik olarak bir maddeye bağımlıysa ''asfalt yolda da olsa, çamurlu yolda da olsa eşek eşektir'' benzetmesinden ileri gitmez.

    Aynı şekilde bir ülkenin hem askeri hem de ekonomik olarak kendi kararları kendi alamıyorsa, önemli durumlarda halkına değilde başka ülkelere başvuruyorsa tuvalete bile gitmek için izin isteyen mahkumdan ne farkı vardır. İsterse bu ülkeye hamburgerler gelip görmediği teknolojilerle çağ atlasın, orasını burasını açıp kendini özgür olduğunu sana dursun, esas bir milleti ileri götüren bağımıszlığından gelen özgürlükler değildir, tersine kontrol edebilme makinizması ile sağlanan gelişme dinamizmini devam ettirebilmesidir. Yani kendini kontrol etmesini engelleyecek durumlara karşı koyması ya da uzak durmasıdır.

    Bağımlılık başkadır, sorumluluk başkadır. Yukarda yazıdıklarımı bu açıdan okursanız bağımlı olduğumuz yanlış şeylerin ne olduğuna daha kolay görebilirsiniz. Mesela neden önce halkımız için değil de AB'nin gözüne girmek için bunca değişikler yapıyoruz? Belki değişikler sağlıklı, halk için önemli ama bu hükümetin halkına olan sorumluluğundan değil IMF olan yani dolara ve borçlarına olan bağımlılığından geliyor. Aynı şekilde uğruna ölünecek kadar kararlar alınması gerikirken tam ters kararlar alınıyor, mesela yine halkın vicdanına olan sorumluluktan değil de, NATO'ya olan bağımlılıktan kararlar alıyoruz ama Kıbrıs çıkartması ne muhteşem bağımsız bir ülkenin hareketi idi, uğruna ölünecek, ekonomiksel-toplumsal yani herhangi bir şekilde fedakarlıkta bulunucak hareketler, ama malesef sağdan soldan o kadar bağlanmışınız ki iplerini kopartamayan kukla olmak kadar acı durumlara düşülmüş.

    Malesef maddeye o kadar bağlanmışız ki basit bir olayı bile artık iyi (adil bir şekilde) tartamıyoruz. Değer yargıları, ahlak, birlik, düzen gibi kuramlar çökmüş, anlamlar çarptırılmış bir çağda daha dolu örnek verebiliriz. Bundan dolayı ki bence artık bağımsızlık anlamını yitiridi. Nasıl anarşiye barış olarak, bozgunculuğa reform olarak bakılıyorsa tutsaklığa da özgürlük, bağımlılığa da bağımsızlık olarak anlıyoruz. Etrafınıza bakın içkiye, sigaraya, eşe-dosta, paraya-pula bağımlı insanlar görürsünüz, işte aynı şekilde ülkelerde böyle sarhoş yaşıyorlar. Ama bilmezler ki insan ağaca.dayansa; ağaç yıkılır, insana dayansa; insan uyuyabilir...