Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim? Dün gece senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim? Soğuk bir rüzgar esti pencereme, tül perde genişledi, şişti, Odanın içine tıpkı bir balon gibi yayıldı. Dün gece ona dokunduğumu sana nasıl anlatabilirim? Biraz şarap içtik ve bilirsin biraz dedikodu aslında, Chatmakerın bunla hiçbir ilgisi yoktu. Ruj lekesi, dağınık bir yatak, sıcak bir gülümseme, bunlara katlanabilir misin? İnsanın kendisini önemsemesi kendisinin kiralık katilidir. Benciller ise yaşarlar. Kimse suçlu değil aslında, bu sadece üçlü bir oyun, Ama ben anlattığım için suçluyum biliyorum. Bir yılan gibi girdi evime, yanıma uzandı, kolumdan zehirledi beni... Her öpüşü ılık bir ölümdü sanki, Yağmuru damarlarımda hissediyordum, kusmak istiyordum, Ellerim titriyordu, başım dönüyordu, gözlerim kararmıştı... Şimdi ben zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim. Söylememek, söylemekten daha dürüst bir davranıştır. Bu oyun üçlü oynanamaz... Sevgiyle yapılan hiçbir şey insana zarar vermez... Suçlu yok, yanlış var, boşver, olmayanı arama... Sana gülümsemesi senin için hayat, benim içinse ölüm demek... Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim? Dün gece senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim? Daha da önemlisi bunu kendime nasıl anlatabilirim? Bacaklarından sızan kanlar yere damlıyordu... İnan başka bir gece için hiçbir açıklamaya ihtiyacım yok benim. Şimdi ben zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim. Ölümle doğum arasında o bilinmeyen bölgedeyim. Gece, inanılmayan bir dinin, ebedi misyoneridir. Bekleyenin gövdesi içinde açlığa alışıyor insan. Peki ya deliliğe alışabilir mi? Eğer bir yanlış yapacaksan, bari onu doğru yap...
kargo koray ın piskopat sarkılarından biri.....................her zamanki gibi olaganüstü........................
Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim?
Dün gece senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim?
Soğuk bir rüzgar esti pencereme, tül perde genişledi, şişti,
Odanın içine tıpkı bir balon gibi yayıldı.
Dün gece ona dokunduğumu sana nasıl anlatabilirim?
Biraz şarap içtik ve bilirsin biraz dedikodu aslında,
Chatmakerın bunla hiçbir ilgisi yoktu.
Ruj lekesi, dağınık bir yatak, sıcak bir gülümseme, bunlara katlanabilir misin?
İnsanın kendisini önemsemesi kendisinin kiralık katilidir.
Benciller ise yaşarlar.
Kimse suçlu değil aslında, bu sadece üçlü bir oyun,
Ama ben anlattığım için suçluyum biliyorum.
Bir yılan gibi girdi evime, yanıma uzandı, kolumdan zehirledi beni...
Her öpüşü ılık bir ölümdü sanki,
Yağmuru damarlarımda hissediyordum, kusmak istiyordum,
Ellerim titriyordu, başım dönüyordu, gözlerim kararmıştı...
Şimdi ben zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim.
Söylememek, söylemekten daha dürüst bir davranıştır.
Bu oyun üçlü oynanamaz...
Sevgiyle yapılan hiçbir şey insana zarar vermez...
Suçlu yok, yanlış var, boşver, olmayanı arama...
Sana gülümsemesi senin için hayat, benim içinse ölüm demek...
Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim?
Dün gece senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim?
Daha da önemlisi bunu kendime nasıl anlatabilirim?
Bacaklarından sızan kanlar yere damlıyordu...
İnan başka bir gece için hiçbir açıklamaya ihtiyacım yok benim.
Şimdi ben zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim.
Ölümle doğum arasında o bilinmeyen bölgedeyim.
Gece, inanılmayan bir dinin, ebedi misyoneridir.
Bekleyenin gövdesi içinde açlığa alışıyor insan.
Peki ya deliliğe alışabilir mi?
Eğer bir yanlış yapacaksan, bari onu doğru yap...