BABA İSHAK VE BABAİ İSYANI Anadolu Selçuklu devleti merkezi feodal bir yapıdaydı.Kırsal kesimde topraklar İKTA usulüyle beylerin emrine verilmişti.'İkta' bir nevi Osmanlıdaki TIMAR sistemine benzemekteydi.İkta sahibi olan beyler, köylülerden ve hayvanlarını otlatmak için gelen göçer aşiretlerden ağır vergiler almaktaydılar.Bu vergilerin büyük bir kısmı özel günlerde padişaha armağan olarak sunulmaktaydı.Halk açlık ve çaresizlik içerisindeydi.Çünkü, genelde göçer Türkmen aşiretleri kışlak ve yaylak bulmakta güçlük çekmekteydi.Bir de yerleşik ve göçer çelişkisi gün geçtikçe daha da artmak taktaydı.Saray olup bitenleri görmemekteydi.Konumuz gereği inceleyeceğimiz olan 2. GYASETTİN KEYHÜSREV İÇKİ,AV VE KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ NEDENİYLE Rum elinde(Anadolu’da) olup bitenlere gözlerini kapamıştı.Halkın yaşantısında habersiz sarayda zevk ve sefa sürmekteydi.
2.GİYASDDİN KEYHÜSREV
Bazı Tarihçilere göre karısı Mah-Peri Hatun tarafından zehirlenerek öldürülen Alettin Keykubat'ın büyük oğlu2.Giyasddin Keyhüsrev'dir. Annesi MAH-PERİ HATUN Antalya Tekfuru Kirvard’dın kızıdır.Aladdin Keykubat Mahperi Hatunla evlenirken onun dinine karışmayacağını söylemiştir.Hıristiyan kökenli bu hatun daha sonra kendi rızalığı ile Müslüman olmuş ve sarayın sultanı olmuştur.Aladdin Keykubad'ın zehirlenmesinin altındaki espiri ise kendi oğlunun padişah olması ve sarayın denetiminin kendi tarafında sağlanmasıdır.
Sultan Aladdin Keykubad, 1237'de ölünce yerine sağlığında veliaht olarak seçtiği oğlu KILIÇ ARSLAN hükümdar olması beklenirken başta SADADDİN KÖPEK olmak üzere bir çok kumandanın desteği ile 2.Giyaseddin Keyhüsrev 1237 yılında tahta getirildi ve böylece Mahperi Hatun da muradına ermiş oldu. Padişah çevresindekilere cülus dağıtarak şenlilikler düzenledi.Daha sonra bir fermanla padişahlığını dünyaya ilan etti. Sadeddin Köpek, çömez padişaha her istediğini yaptırdı.Sarayda kendisine muhalefetlik eden herkesi öldürttü.Sarayda tam hakimiyetlik kurarak sarayı ele geçirmeyi başardı. Daha sonra 2. gıyaseddin Keyhüsrev'in zaaflarında yararlanarak padişah olmak istedi. Sadeddin Köpek, yine çok iyi biliyordu ki Selçuklu soyunda olmayan bir kimsenin padişah olması olanaksızdı.Onun için kendisinin Selçuklu soyunda olduğunu Aladdin Keykubat'ın gayri meşru çocuğu olduğunu yaymaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Daha sonra 2.Gıyasddin Keyhusrev'in emriyle Sadeddin Köpek öldürüldü.Sarayda bunlar olurken RUM ELİ(ANADDOLU) İÇİN İÇİN KAYNAMAKTAYDI.Yerli ile göçer,halk ile İkta beyleri arasındaki çelişki gittikçe daha da derinleşmekteydi.Anadolu pimi çekilmiş bir bombayı andırıyordu.Babailere bu ortamda sadece bombanın pimini çektiler. Hazır ola bomba böylece 1237 yılında patlatılmış oldu. BABA İLYAS Ayaklanmanın gerçek lideri BABA İLYAS'TIR. Bazen Baba İlyas ile Baba İshak karıştırılır.Baba İlyas Horasani Amasya’nın HARAŞNA (ÇAT KÖYÜ) ikamet eder.Moğol saldırısı sonucu Horasan'da Anadolu’ya gelen bütün Anadolu erenlerinin başıdır. Baba Resul adıyla tanınan ve kutsanan Baba İlyas Horasani’dir. Baba İlyas Anadolu'ya dağıttığı 60 halifesinin içinde baş olan BABA İSHAK Adıyaman ili Samsat İlçesi Kefersud köyünde dergahını kurmuş ve ikamet etmiştir.(Server-i leşkeran) unvanıyla anılmaktaBabaİshak'ın dışında Baba İlyas dergahına bağlı olan tanınmış Anadolu erenleri şunlardır: Şeyh Edebalı, Emircem Baba, Ayna Dövle, Şeyh Osman, Hacı Mihman, Şeyh Edebalı Karaca Ahmed, Geyikli Baba,Hacı Bektaşı Veli vb. Baba İlyas Horasani Kendine Merkezi devlet anlayışı ile barışık olmayan,şehirdeki egemen güçlere,kırsalda feodal beylere Ortodoks Sünni İslam anlayışının karşısına farklı bir dini yorumla cevap vermiştir.Örneğin Baba İlyas tanrıyı dinin katı kuralları içerisinde açıklayamazsınız. Tanrı insanın sevgisiyle kavranılabileceğini ileri sürmüş. Daha sonra bazı tarihçilere göre müritleri onun peygamber olduğuna inanmış,'ona la ilahe illallah babai resullallah'. söylemlerinde Allahın Resulü sıfatı yakıştırdıkları da yazılmakta.Bu iddiaya bazı tarihçiler katılmamakta. İnsanlar arasında eşitliği ve mülkün ortaklığını savunmakta.Padişah 2.Giyaseddin Keyhüsrev'in dinden imandan çıktığını,İkta’ların yanında yer aldığını,içki,kadın ve av düşkünlüğü yüzünde halkı görmediğini ileri sürmüş ve kendisine bağlı Anadolu erenleri vasıtasıyla tüm Anadolu’ya yaymış. Tehlikeli bir gidiş olduğunu sezinleyen2.GİYASEDDİN KEYHÜSREV Erzurum'da Moğollar için sınırda bekletilen ordusunu Amasya'da Baba İlyas üzerine gönderir.Baba İlyas bunun üzerine kendisine bağlı 60 tekkede yardım ister.Baş Baba’ya ilk yardım eli Adıyaman-Samsat- Kefersud elinde dergah kuran Baba İshak ve müritlerinde gelir. Baba İshak Müritleri ile birlikte isyan ederek Baba Resulün yardımına hazır olduklarını ilan ederler. BABA İSHAK VE AYAKLANMA
Baba İshak Adıyaman yöresinde yaşamış bir halk kahramanının adıdır.Baba İshak 1239 yılında Anadolu Selçuklu kralı GYASDDİN KEYHUSREV'e karşı baş kaldırmış kısa bir sürede Malatya,Sivas,Tokat,Amasya,Kayseri ve Kırşehir'in MALİ ovasına kadar ilerlemiş. Bu gelişmelerden korkan Selçuklu egemenleri başkent Konya'yı terk ederek Mısır'a kaçmalarına neden olmuş. Padişah ise Akşehir Gölü'nün kıyılarında sazlıklar arasında savaşın sonuna kadar saklanmak zorunda kalmıştır. Baba İshak hakkında tarihçiler farklı görüşler ileri sürmekte ve bazen de kavram kargaşası yaratmaktalar. Bazen de karalayıcı inkarcı görüşler ileri sürülmekte. Bütün tarihçilerin birleştiği ortak nokta Moğolların İran’ı istila etmesiyle beraber,Anadolu yoğun Türkmen göçüne neden olmasıdır. Şam ve Halep üzerinde Anadolu’ya akın eden Türkmenler yerleşik halk arasında pek kabul görmediler.Yerli halk,göçer Türkmen oymaklarında tedirgindi.Buyruk dinlemeyen göçer aşiretler, yerel egemenlerin kontrollerinin dışında kalmıştı.Göçer Türkmenler yerleşecek yurt bulamıyor,gittikleri her yerde tepkiyle karşılaşıyor ve karşısında devlet güçlerini görmekteydiler. Yöre karmaşık bir mozaiği andırmaktadır.Baba İshak çevresinde başlıca Türkmenler üzerinde etkin olmakla birlikte,yerli halk Kürt,Süryani,Asuri ve Ermenilerin de desteğini sağlamayı başarmıştır. Baba İshak dergahını,Adıyaman’ın ilçesi olan SUMEYSAT-SİMSAT (SAMSAT) yakınlarında KEFERSUD köyünde kurar.Düzgünlüğü,doğruluğu sayesinde yöre halkı etrafında toplanır.Dergaha her dinden,her mezhepten ve her ırktan insanlar toplanır.Baba'nın inancında insanlar arasında ayrım yapmaya yer yoktur.Ortak payda,adaletsizliğe,yoksulluğa karşı birlikteliktir.Babanın mürüdlerine BABAİLER denilir. Tarihçiler bazen Baba İshak ile Baba İlyas’ı birbirine karıştırırlar, Baba İlyas Amasya’nın Çat köyünde (şimdiki adı İlyas) Amasya’da Turhal yolunun 10. km sindedir. Bu köyde, Baba İlyas’ın mezarı ve türbesi vardır. Baba İshak Baba İlyas dergahına bağlı, onun velisidir. Baba İlyas’ın torunu Elvan Çelebi dedelerini adını İlyas olduğunu söyler, torun Elvan Çelebiye göre Baba İlyas ile zamanın sultanının arasını Çat köyü kadısı Köre kadı açmıştır, Köre kadı sultana haber göndererek, Baba İlyas’ın amacının ayaklanma olduğunu sultana söyler ve inandırır. Sultan Çat köyüne asker gönderir. Askerin geleceğini haber alan Baba İlyas, Seksen müridi ile beraber Haraşna Kalesine sığınır. Sultana karşı müritleri ile beraber kahramanca direnir. Baba İlyas velisi olan Baba İshak Adıyaman Samsat’ta,Amasya’daki olup bitenleri duyar, müritleriyle beraber sultana karşı Samsat’ta ayaklanır, amacı Baba İlyas’ı ve temsil ettiği toplumu egemenlerden kurtarmaktır. Bunun için de Amasya’da kalede sıkışmış olduğu piri Baba İlyas’ı zalimlerden bir an önce kurtarmaktır. Baba İshak Harzemlileri Selçuklulara karşı mücadeleye çağırır, Selçuklu sultanı Gıyasettin Keyhüsref'in sefahate düşkünlüğünden dolayı, eleştiriyor onun dinden imandan ayrıldığını özel zevklerin esiri olduğunu memleketi; beylere İkta olarak böldüğünü halkın aç ve sefil olduğunu, insanların İkta’ların kölesi durumuna geldiğini söyler. İktalar bu arada yerli halkın dışında göçer aşiretlerde toprak bastı parası talep eder, göçerlerin göçecek yurtları bile kalmamıştır. Baba İshak’ın emri ile Malatya,Samsat,Besni ve Adıyaman taraflarında yoğun şekilde bulunan Türkmenler,sığır koyun ve diğer mallarını satıp at ve silah almışlardır. Cihat ilanı işareti Türkmen kabileleri ve obalar arasında yayılınca, silahını kapıp atına binenler köylerinde ayrılarak savaşa başlamışlardır. Kahta, Adıyaman, Malatya yörelerine işgal etmeye başladılar, Malatya sübaşısı Muzaffereddin Ali Şır askerleriyle Babaı’leri durdurmaya onlarla savaşa girer. Meydana gelen şiddetli savaşlarda çok kayıp vererek yenilgiye uğrar. Onun sancağını ve davulunu ele geçirir. Alişir Süryanilerden ve Germiyanlılardan oluşturduğu ordu ile tekrar Babaileri durdurmaya kalkışmışsa da 2. defa yenilmiştir. Babailerin bu 2 zaferden sonra cesaretleri artmıştır. Sivas’a doğru yürümüşlerdir Sivas halkı ve askerleri Babailere karşı çıktılar ise de başarı gösteremeyerek teslim olmak zorunda kalmışlardır. Moralleri güçlenen Baba İshak komutasındaki Babailer, Baba İlyas’a kavuşmak için Tokat üzerinden Amasya’ya yönelmişlerdir. Yollarda rastladıkları kimseleri kendilerine katarak son sürat Amasya’ya ilerlemişlerdir. Selçuklu sultanı Gıyasseddin Keyhüsrev Malatya Sivas mağlubiyetini öğrenince dehşete kapılarak, Akşehir gölünün kenarında saklanmıştır. Zenginler ise korkuya kapılarak Mısır’a kaçmışlardır. Bu arada Sultan Keyhüsrev Moğol saldırısına karşı Armağan Şahın komutasındaki Erzurumda beklettiği en önemli askeri birliğini Amasya’ya çekerek Baba İlyas’ın kalesini kuşatarak Baba İlyas’ı öldürerek cesedinin kaleye asılmasını başarmıştır. Amasya’ya giren Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın kalede asılı cesedini görürler ama onun ölümüne inanmazlar, inançlarına göre Babailer ölümsüzdür. Bunların derisini ne kurşun deler,nede kılıç keser. Selçuklunun İslam orduları da böyle inanır ve Babailerle savaşmayı göze alamazlar. Selçuklu orduları Babailerin karşısında darmadağınık olur. Ünlü kumandan Armağan Şah öldürülür. Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın öldüğüne inanmazlar, Baba İlayas’ın gökyüzüne çıkarak meleklerle görüşmeye gittiğine inanırlar. Amasya’yı ele geçirdikten sonra Kayseri’ye doğru yönelirler ve Kayseri’ye gelirler. “Sultan Müslüman orduların Babailerle inançları gereği savaşamayacağını anlayınca kiralık Frank ve Gürcülerden oluşturululan gayrimüslim bir orduyu Kırşehir’in Mali ovasında Babanın ordularının üzerine gönderir, Frank ordusu askerleri ilk Babai saldırısını püskürtünce, cesaretlenen islam askeride savaşa girer ve babailer kırıma uğrartır. Yaklaşık 4 veya 6 bin civarındaki Babai orduları Mali ovasında eş ve çocuklarıyla birlikte katledildiler. Süryani tarihçi Ebu’l Ferec olayı şöyle anlatır. Roma diyarından (Anadolu’dan) gelip toplanan 60 000 atlı, 6000 türkmenden kurulu bu küçük kuvvete hücum edemediler bunun üzerine sultanın hizmetinde bulunan 1000 frenk atlı, hiddetle alevlenerek dişlerini gıcırdattılar ve yüzlerinin üzerine haç işaretleri yaparak bu adamların üzerine hücum ettiler ve onları dağıttılar. Daha sonra araplardan da (islam askeri) bunlarla beraber hareket ederek türkmenleri çemberlediler ve hepsini kılıçtan geçirerek mahvettiler. Bunlardan erkek,çocuk, hayvan velhasıl hiçbirşey kılıçtan kurtulamadı.” (Ebu’f Faraj tarihi II, Ömer Rıza Doğrul çev. S:540) Kahta’nın Samsat kasabasının Kefersut köyü’nde başlayan Malatya,Sivas,Tokat, Amasya, Kayseri’yide içine alan Kırşehir’in Mali ovasında Frenk orduları tarafından çok kanlı bir biçimde Mali ovasında son bulan Babai ayaklanması Selçuklu ve Osmanlı tarihinin en büyük ayaklanması olarak tarihçiler tarafından belirtilir. Bazı tarihçiler,Baba İlyas’ın peygamberlik ideasında olduğunu ve müritlerinin kendisine “Baba Resul” dediklerini Babailiğin başlı başına bir din olduğunu ileri sürerler. Bazı tarihçiler ise Res’ul Ayn, Mardin-Bireycik’ e bağlı bir köy ve Türkmenleri merkezi olarak anılır. Baba İlyas’ın içinde çıkmış olduğu boy olarak kabul edilir.Bundan dolayı Babai Resul denir.Arapça bir sözcüktür.Türkçesi “Pınar başı” anlamındadır.(N.Göyünç 16.Yüzyılda Mardin sancağı s.6-45) Türkmenler BABA İSHAK’ın veli oluşuna,Arap bilginlerinden SIBT ve ZEHEBİ’ ye göre ise mürütleri ona “LA İLAHE İLLALLAH BABA VELİ ALLAH diyerek onu yüceldiklerini belirtirler.(M.Oğuz Malatya Tarihi s 98) Mevlevi kaynaklarında Hacı Bektaşi Veli Baba Resulün has halifelerinden olduğunu ileri sürer. (Eflaki, ariflerin mankıbeleri, Tahsin yazıcı çev. I s:370) bazı tarihçiler hareketin Şamanist kökenini vurgularlar. Prof. Faruk Sümer Baba İshak’ı orta Asya’dan gelmiş, Şamanist inançları ağır basan Türkmen şeyhi sayar (Amasya tarihi II s:354-395) Prof. Osman Turan, “ İslam muhitinde aşırı gitmiş eski bir Türk şamanı” der.(Prof. Osman Turhan Selçuklular zamanında Türkiye s:425) Doğan Avcıoğlu Baba İshak hareketini dinsel yönü gibi toplumsal yönü de bilgi kıtlığından hayli karanlık kalır hareketin bölge Hıristiyanlarını bir ölçüde etkilediği kabul edilebilir fakat dayandığı asıl kitle Türkmenlerdir. Ebu’l Ferec, “bir çok Türkmenler ona inandılar” der ve Kırşehir’de Selçuklu ordusuyla savaşanların Türkmenler olduğunu söyler. Öyle görünüyor ki Harizimşah ve Moğol karışıklıkları, pek çok Türkmen’in Azerbaycan ve Horasandan Anadolu’ya akmasına yol açar. O sıralarda Selçuklu Devleti güçlüdür. Türkmenlerin batı Anadolu’ya geçişine izin vermez. Türkmenler Selçukluların yeni fethettiği ve Harizimle savaşçıların alt üst ettiği Güney Doğu Anadolu Bölgesine yığılırlar. Burada otlak ve geçim sıkıntısı çektikleri düşünülebilir. Örneğin Maraş bölgesine gelen Türkmenler, alışık olmadıkları ormanlık ve dağlık bölgede yurt tutmak zorunda kalırlar. Bunların ormanda yaşayanlarına orman adamı anlamına (ağaç-eri) adı verilir. Tahtacılar onların ardıları sayılır. Asya bozkırlarındaki evrim, avcı-ormancıdan bozkır hayvancılığına geçiş yönündedir. Güneydoğu Anadolu’da geçim zorluğu ağaç-eri’leri tersine bir evrime yöneltir, Baba İshak ile bağlantılı gözüken Karaman Türkmenleri de Harizim ve Moğol baskısı ile Azerbeycandan göçerler bir süre Doğu Anadolu’da kalırlar ancak Keykubatın izni ile Karaman bölgesine Toroslara yerleşebilirler. Odunculuk, kömürcülük yapmak zorunda kalırlar görünüş odur ki geçim koşullarının ağırlığı ve Selçuklu Devletinin Türkmen’i disiplin ve baskı altına alma çabaları, Türkmen’i devlete karşı asi bir öğe yapar ve Baba İshak’ın Malatya bölgesinde başlattığı hareket, Sivas, Tokat, Amasya Türkmenleri arsında çabucak yayılır. Türkmen’i özümleyemeyişi, en güçlü göründüğü dönemde, Selçuklu Devletinin nasıl bir zayıflık içinde bulunduğunu kanıtlar. (Doğan Avcıoğlu, Türklerin tarihi V sayfa 1997-1998)
Baba İlyas velisi Baba İshak görüldüğü gibi her inançtan ve her ırktan bir mozaiği oluşturmakta Selçuklu zulmüne karşı dışlanmışları temsil etmekte feodal beylere (İKTA) karşı kırdan şehirlere doğru baş kaldıran düzensizliğin ve adaletsizliği yok etmeyi hedefleyen,eşitlik temelinde bir düzeni dini motiflerle süsleyen ve ezilenlere inandıran bir hareketin Mali ovasında bitişinin destanıdır BABA İSHAK.
BABA İSHAK VE BABAİ İSYANI Anadolu Selçuklu devleti merkezi feodal bir yapıdaydı.Kırsal kesimde topraklar İKTA usulüyle beylerin emrine verilmişti.'İkta' bir nevi Osmanlıdaki TIMAR sistemine benzemekteydi.İkta sahibi olan beyler, köylülerden ve hayvanlarını otlatmak için gelen göçer aşiretlerden ağır vergiler almaktaydılar.Bu vergilerin büyük bir kısmı özel günlerde padişaha armağan olarak sunulmaktaydı.Halk açlık ve çaresizlik içerisindeydi.Çünkü, genelde göçer Türkmen aşiretleri kışlak ve yaylak bulmakta güçlük çekmekteydi.Bir de yerleşik ve göçer çelişkisi gün geçtikçe daha da artmak taktaydı.Saray olup bitenleri görmemekteydi.Konumuz gereği inceleyeceğimiz olan 2. GYASETTİN KEYHÜSREV İÇKİ,AV VE KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ NEDENİYLE Rum elinde(Anadolu’da) olup bitenlere gözlerini kapamıştı.Halkın yaşantısında habersiz sarayda zevk ve sefa sürmekteydi.
2.GİYASDDİN KEYHÜSREV
Bazı Tarihçilere göre karısı Mah-Peri Hatun tarafından zehirlenerek öldürülen Alettin Keykubat'ın büyük oğlu2.Giyasddin Keyhüsrev'dir. Annesi MAH-PERİ HATUN Antalya Tekfuru Kirvard’dın kızıdır.Aladdin Keykubat Mahperi Hatunla evlenirken onun dinine karışmayacağını söylemiştir.Hıristiyan kökenli bu hatun daha sonra kendi rızalığı ile Müslüman olmuş ve sarayın sultanı olmuştur.Aladdin Keykubad'ın zehirlenmesinin altındaki espiri ise kendi oğlunun padişah olması ve sarayın denetiminin kendi tarafında sağlanmasıdır.
Sultan Aladdin Keykubad, 1237'de ölünce yerine sağlığında veliaht olarak seçtiği oğlu KILIÇ ARSLAN hükümdar olması beklenirken başta SADADDİN KÖPEK olmak üzere bir çok kumandanın desteği ile 2.Giyaseddin Keyhüsrev 1237 yılında tahta getirildi ve böylece Mahperi Hatun da muradına ermiş oldu. Padişah çevresindekilere cülus dağıtarak şenlilikler düzenledi.Daha sonra bir fermanla padişahlığını dünyaya ilan etti. Sadeddin Köpek, çömez padişaha her istediğini yaptırdı.Sarayda kendisine muhalefetlik eden herkesi öldürttü.Sarayda tam hakimiyetlik kurarak sarayı ele geçirmeyi başardı. Daha sonra 2. gıyaseddin Keyhüsrev'in zaaflarında yararlanarak padişah olmak istedi. Sadeddin Köpek, yine çok iyi biliyordu ki Selçuklu soyunda olmayan bir kimsenin padişah olması olanaksızdı.Onun için kendisinin Selçuklu soyunda olduğunu Aladdin Keykubat'ın gayri meşru çocuğu olduğunu yaymaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Daha sonra 2.Gıyasddin Keyhusrev'in emriyle Sadeddin Köpek öldürüldü.Sarayda bunlar olurken RUM ELİ(ANADDOLU) İÇİN İÇİN KAYNAMAKTAYDI.Yerli ile göçer,halk ile İkta beyleri arasındaki çelişki gittikçe daha da derinleşmekteydi.Anadolu pimi çekilmiş bir bombayı andırıyordu.Babailere bu ortamda sadece bombanın pimini çektiler. Hazır ola bomba böylece 1237 yılında patlatılmış oldu. BABA İLYAS Ayaklanmanın gerçek lideri BABA İLYAS'TIR. Bazen Baba İlyas ile Baba İshak karıştırılır.Baba İlyas Horasani Amasya’nın HARAŞNA (ÇAT KÖYÜ) ikamet eder.Moğol saldırısı sonucu Horasan'da Anadolu’ya gelen bütün Anadolu erenlerinin başıdır. Baba Resul adıyla tanınan ve kutsanan Baba İlyas Horasani’dir. Baba İlyas Anadolu'ya dağıttığı 60 halifesinin içinde baş olan BABA İSHAK Adıyaman ili Samsat İlçesi Kefersud köyünde dergahını kurmuş ve ikamet etmiştir.(Server-i leşkeran) unvanıyla anılmaktaBabaİshak'ın dışında Baba İlyas dergahına bağlı olan tanınmış Anadolu erenleri şunlardır: Şeyh Edebalı, Emircem Baba, Ayna Dövle, Şeyh Osman, Hacı Mihman, Şeyh Edebalı Karaca Ahmed, Geyikli Baba,Hacı Bektaşı Veli vb. Baba İlyas Horasani Kendine Merkezi devlet anlayışı ile barışık olmayan,şehirdeki egemen güçlere,kırsalda feodal beylere Ortodoks Sünni İslam anlayışının karşısına farklı bir dini yorumla cevap vermiştir.Örneğin Baba İlyas tanrıyı dinin katı kuralları içerisinde açıklayamazsınız. Tanrı insanın sevgisiyle kavranılabileceğini ileri sürmüş. Daha sonra bazı tarihçilere göre müritleri onun peygamber olduğuna inanmış,'ona la ilahe illallah babai resullallah'. söylemlerinde Allahın Resulü sıfatı yakıştırdıkları da yazılmakta.Bu iddiaya bazı tarihçiler katılmamakta. İnsanlar arasında eşitliği ve mülkün ortaklığını savunmakta.Padişah 2.Giyaseddin Keyhüsrev'in dinden imandan çıktığını,İkta’ların yanında yer aldığını,içki,kadın ve av düşkünlüğü yüzünde halkı görmediğini ileri sürmüş ve kendisine bağlı Anadolu erenleri vasıtasıyla tüm Anadolu’ya yaymış. Tehlikeli bir gidiş olduğunu sezinleyen2.GİYASEDDİN KEYHÜSREV Erzurum'da Moğollar için sınırda bekletilen ordusunu Amasya'da Baba İlyas üzerine gönderir.Baba İlyas bunun üzerine kendisine bağlı 60 tekkede yardım ister.Baş Baba’ya ilk yardım eli Adıyaman-Samsat- Kefersud elinde dergah kuran Baba İshak ve müritlerinde gelir. Baba İshak Müritleri ile birlikte isyan ederek Baba Resulün yardımına hazır olduklarını ilan ederler. BABA İSHAK VE AYAKLANMA
Baba İshak Adıyaman yöresinde yaşamış bir halk kahramanının adıdır.Baba İshak 1239 yılında Anadolu Selçuklu kralı GYASDDİN KEYHUSREV'e karşı baş kaldırmış kısa bir sürede Malatya,Sivas,Tokat,Amasya,Kayseri ve Kırşehir'in MALİ ovasına kadar ilerlemiş. Bu gelişmelerden korkan Selçuklu egemenleri başkent Konya'yı terk ederek Mısır'a kaçmalarına neden olmuş. Padişah ise Akşehir Gölü'nün kıyılarında sazlıklar arasında savaşın sonuna kadar saklanmak zorunda kalmıştır. Baba İshak hakkında tarihçiler farklı görüşler ileri sürmekte ve bazen de kavram kargaşası yaratmaktalar. Bazen de karalayıcı inkarcı görüşler ileri sürülmekte. Bütün tarihçilerin birleştiği ortak nokta Moğolların İran’ı istila etmesiyle beraber,Anadolu yoğun Türkmen göçüne neden olmasıdır. Şam ve Halep üzerinde Anadolu’ya akın eden Türkmenler yerleşik halk arasında pek kabul görmediler.Yerli halk,göçer Türkmen oymaklarında tedirgindi.Buyruk dinlemeyen göçer aşiretler, yerel egemenlerin kontrollerinin dışında kalmıştı.Göçer Türkmenler yerleşecek yurt bulamıyor,gittikleri her yerde tepkiyle karşılaşıyor ve karşısında devlet güçlerini görmekteydiler. Yöre karmaşık bir mozaiği andırmaktadır.Baba İshak çevresinde başlıca Türkmenler üzerinde etkin olmakla birlikte,yerli halk Kürt,Süryani,Asuri ve Ermenilerin de desteğini sağlamayı başarmıştır. Baba İshak dergahını,Adıyaman’ın ilçesi olan SUMEYSAT-SİMSAT (SAMSAT) yakınlarında KEFERSUD köyünde kurar.Düzgünlüğü,doğruluğu sayesinde yöre halkı etrafında toplanır.Dergaha her dinden,her mezhepten ve her ırktan insanlar toplanır.Baba'nın inancında insanlar arasında ayrım yapmaya yer yoktur.Ortak payda,adaletsizliğe,yoksulluğa karşı birlikteliktir.Babanın mürüdlerine BABAİLER denilir. Tarihçiler bazen Baba İshak ile Baba İlyas’ı birbirine karıştırırlar, Baba İlyas Amasya’nın Çat köyünde (şimdiki adı İlyas) Amasya’da Turhal yolunun 10. km sindedir. Bu köyde, Baba İlyas’ın mezarı ve türbesi vardır. Baba İshak Baba İlyas dergahına bağlı, onun velisidir. Baba İlyas’ın torunu Elvan Çelebi dedelerini adını İlyas olduğunu söyler, torun Elvan Çelebiye göre Baba İlyas ile zamanın sultanının arasını Çat köyü kadısı Köre kadı açmıştır, Köre kadı sultana haber göndererek, Baba İlyas’ın amacının ayaklanma olduğunu sultana söyler ve inandırır. Sultan Çat köyüne asker gönderir. Askerin geleceğini haber alan Baba İlyas, Seksen müridi ile beraber Haraşna Kalesine sığınır. Sultana karşı müritleri ile beraber kahramanca direnir. Baba İlyas velisi olan Baba İshak Adıyaman Samsat’ta,Amasya’daki olup bitenleri duyar, müritleriyle beraber sultana karşı Samsat’ta ayaklanır, amacı Baba İlyas’ı ve temsil ettiği toplumu egemenlerden kurtarmaktır. Bunun için de Amasya’da kalede sıkışmış olduğu piri Baba İlyas’ı zalimlerden bir an önce kurtarmaktır. Baba İshak Harzemlileri Selçuklulara karşı mücadeleye çağırır, Selçuklu sultanı Gıyasettin Keyhüsref'in sefahate düşkünlüğünden dolayı, eleştiriyor onun dinden imandan ayrıldığını özel zevklerin esiri olduğunu memleketi; beylere İkta olarak böldüğünü halkın aç ve sefil olduğunu, insanların İkta’ların kölesi durumuna geldiğini söyler. İktalar bu arada yerli halkın dışında göçer aşiretlerde toprak bastı parası talep eder, göçerlerin göçecek yurtları bile kalmamıştır. Baba İshak’ın emri ile Malatya,Samsat,Besni ve Adıyaman taraflarında yoğun şekilde bulunan Türkmenler,sığır koyun ve diğer mallarını satıp at ve silah almışlardır. Cihat ilanı işareti Türkmen kabileleri ve obalar arasında yayılınca, silahını kapıp atına binenler köylerinde ayrılarak savaşa başlamışlardır. Kahta, Adıyaman, Malatya yörelerine işgal etmeye başladılar, Malatya sübaşısı Muzaffereddin Ali Şır askerleriyle Babaı’leri durdurmaya onlarla savaşa girer. Meydana gelen şiddetli savaşlarda çok kayıp vererek yenilgiye uğrar. Onun sancağını ve davulunu ele geçirir. Alişir Süryanilerden ve Germiyanlılardan oluşturduğu ordu ile tekrar Babaileri durdurmaya kalkışmışsa da 2. defa yenilmiştir. Babailerin bu 2 zaferden sonra cesaretleri artmıştır. Sivas’a doğru yürümüşlerdir Sivas halkı ve askerleri Babailere karşı çıktılar ise de başarı gösteremeyerek teslim olmak zorunda kalmışlardır. Moralleri güçlenen Baba İshak komutasındaki Babailer, Baba İlyas’a kavuşmak için Tokat üzerinden Amasya’ya yönelmişlerdir. Yollarda rastladıkları kimseleri kendilerine katarak son sürat Amasya’ya ilerlemişlerdir. Selçuklu sultanı Gıyasseddin Keyhüsrev Malatya Sivas mağlubiyetini öğrenince dehşete kapılarak, Akşehir gölünün kenarında saklanmıştır. Zenginler ise korkuya kapılarak Mısır’a kaçmışlardır. Bu arada Sultan Keyhüsrev Moğol saldırısına karşı Armağan Şahın komutasındaki Erzurumda beklettiği en önemli askeri birliğini Amasya’ya çekerek Baba İlyas’ın kalesini kuşatarak Baba İlyas’ı öldürerek cesedinin kaleye asılmasını başarmıştır. Amasya’ya giren Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın kalede asılı cesedini görürler ama onun ölümüne inanmazlar, inançlarına göre Babailer ölümsüzdür. Bunların derisini ne kurşun deler,nede kılıç keser. Selçuklunun İslam orduları da böyle inanır ve Babailerle savaşmayı göze alamazlar. Selçuklu orduları Babailerin karşısında darmadağınık olur. Ünlü kumandan Armağan Şah öldürülür. Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın öldüğüne inanmazlar, Baba İlayas’ın gökyüzüne çıkarak meleklerle görüşmeye gittiğine inanırlar. Amasya’yı ele geçirdikten sonra Kayseri’ye doğru yönelirler ve Kayseri’ye gelirler. “Sultan Müslüman orduların Babailerle inançları gereği savaşamayacağını anlayınca kiralık Frank ve Gürcülerden oluşturululan gayrimüslim bir orduyu Kırşehir’in Mali ovasında Babanın ordularının üzerine gönderir, Frank ordusu askerleri ilk Babai saldırısını püskürtünce, cesaretlenen islam askeride savaşa girer ve babailer kırıma uğrartır. Yaklaşık 4 veya 6 bin civarındaki Babai orduları Mali ovasında eş ve çocuklarıyla birlikte katledildiler. Süryani tarihçi Ebu’l Ferec olayı şöyle anlatır. Roma diyarından (Anadolu’dan) gelip toplanan 60 000 atlı, 6000 türkmenden kurulu bu küçük kuvvete hücum edemediler bunun üzerine sultanın hizmetinde bulunan 1000 frenk atlı, hiddetle alevlenerek dişlerini gıcırdattılar ve yüzlerinin üzerine haç işaretleri yaparak bu adamların üzerine hücum ettiler ve onları dağıttılar. Daha sonra araplardan da (islam askeri) bunlarla beraber hareket ederek türkmenleri çemberlediler ve hepsini kılıçtan geçirerek mahvettiler. Bunlardan erkek,çocuk, hayvan velhasıl hiçbirşey kılıçtan kurtulamadı.” (Ebu’f Faraj tarihi II, Ömer Rıza Doğrul çev. S:540) Kahta’nın Samsat kasabasının Kefersut köyü’nde başlayan Malatya,Sivas,Tokat, Amasya, Kayseri’yide içine alan Kırşehir’in Mali ovasında Frenk orduları tarafından çok kanlı bir biçimde Mali ovasında son bulan Babai ayaklanması Selçuklu ve Osmanlı tarihinin en büyük ayaklanması olarak tarihçiler tarafından belirtilir. Bazı tarihçiler,Baba İlyas’ın peygamberlik ideasında olduğunu ve müritlerinin kendisine “Baba Resul” dediklerini Babailiğin başlı başına bir din olduğunu ileri sürerler. Bazı tarihçiler ise Res’ul Ayn, Mardin-Bireycik’ e bağlı bir köy ve Türkmenleri merkezi olarak anılır. Baba İlyas’ın içinde çıkmış olduğu boy olarak kabul edilir.Bundan dolayı Babai Resul denir.Arapça bir sözcüktür.Türkçesi “Pınar başı” anlamındadır.(N.Göyünç 16.Yüzyılda Mardin sancağı s.6-45) Türkmenler BABA İSHAK’ın veli oluşuna,Arap bilginlerinden SIBT ve ZEHEBİ’ ye göre ise mürütleri ona “LA İLAHE İLLALLAH BABA VELİ ALLAH diyerek onu yüceldiklerini belirtirler.(M.Oğuz Malatya Tarihi s 98) Mevlevi kaynaklarında Hacı Bektaşi Veli Baba Resulün has halifelerinden olduğunu ileri sürer. (Eflaki, ariflerin mankıbeleri, Tahsin yazıcı çev. I s:370) bazı tarihçiler hareketin Şamanist kökenini vurgularlar. Prof. Faruk Sümer Baba İshak’ı orta Asya’dan gelmiş, Şamanist inançları ağır basan Türkmen şeyhi sayar (Amasya tarihi II s:354-395) Prof. Osman Turan, “ İslam muhitinde aşırı gitmiş eski bir Türk şamanı” der.(Prof. Osman Turhan Selçuklular zamanında Türkiye s:425) Doğan Avcıoğlu Baba İshak hareketini dinsel yönü gibi toplumsal yönü de bilgi kıtlığından hayli karanlık kalır hareketin bölge Hıristiyanlarını bir ölçüde etkilediği kabul edilebilir fakat dayandığı asıl kitle Türkmenlerdir. Ebu’l Ferec, “bir çok Türkmenler ona inandılar” der ve Kırşehir’de Selçuklu ordusuyla savaşanların Türkmenler olduğunu söyler. Öyle görünüyor ki Harizimşah ve Moğol karışıklıkları, pek çok Türkmen’in Azerbaycan ve Horasandan Anadolu’ya akmasına yol açar. O sıralarda Selçuklu Devleti güçlüdür. Türkmenlerin batı Anadolu’ya geçişine izin vermez. Türkmenler Selçukluların yeni fethettiği ve Harizimle savaşçıların alt üst ettiği Güney Doğu Anadolu Bölgesine yığılırlar. Burada otlak ve geçim sıkıntısı çektikleri düşünülebilir. Örneğin Maraş bölgesine gelen Türkmenler, alışık olmadıkları ormanlık ve dağlık bölgede yurt tutmak zorunda kalırlar. Bunların ormanda yaşayanlarına orman adamı anlamına (ağaç-eri) adı verilir. Tahtacılar onların ardıları sayılır. Asya bozkırlarındaki evrim, avcı-ormancıdan bozkır hayvancılığına geçiş yönündedir. Güneydoğu Anadolu’da geçim zorluğu ağaç-eri’leri tersine bir evrime yöneltir, Baba İshak ile bağlantılı gözüken Karaman Türkmenleri de Harizim ve Moğol baskısı ile Azerbeycandan göçerler bir süre Doğu Anadolu’da kalırlar ancak Keykubatın izni ile Karaman bölgesine Toroslara yerleşebilirler. Odunculuk, kömürcülük yapmak zorunda kalırlar görünüş odur ki geçim koşullarının ağırlığı ve Selçuklu Devletinin Türkmen’i disiplin ve baskı altına alma çabaları, Türkmen’i devlete karşı asi bir öğe yapar ve Baba İshak’ın Malatya bölgesinde başlattığı hareket, Sivas, Tokat, Amasya Türkmenleri arsında çabucak yayılır. Türkmen’i özümleyemeyişi, en güçlü göründüğü dönemde, Selçuklu Devletinin nasıl bir zayıflık içinde bulunduğunu kanıtlar. (Doğan Avcıoğlu, Türklerin tarihi V sayfa 1997-1998)
Baba İlyas velisi Baba İshak görüldüğü gibi her inançtan ve her ırktan bir mozaiği oluşturmakta Selçuklu zulmüne karşı dışlanmışları temsil etmekte feodal beylere (İKTA) karşı kırdan şehirlere doğru baş kaldıran düzensizliğin ve adaletsizliği yok etmeyi hedefleyen,eşitlik temelinde bir düzeni dini motiflerle süsleyen ve ezilenlere inandıran bir hareketin Mali ovasında bitişinin destanıdır BABA İSHAK.
BABA İSHAK VE BABAİ İSYANI Anadolu Selçuklu devleti merkezi feodal bir yapıdaydı.Kırsal kesimde topraklar İKTA usulüyle beylerin emrine verilmişti.'İkta' bir nevi Osmanlıdaki TIMAR sistemine benzemekteydi.İkta sahibi olan beyler, köylülerden ve hayvanlarını otlatmak için gelen göçer aşiretlerden ağır vergiler almaktaydılar.Bu vergilerin büyük bir kısmı özel günlerde padişaha armağan olarak sunulmaktaydı.Halk açlık ve çaresizlik içerisindeydi.Çünkü, genelde göçer Türkmen aşiretleri kışlak ve yaylak bulmakta güçlük çekmekteydi.Bir de yerleşik ve göçer çelişkisi gün geçtikçe daha da artmak taktaydı.Saray olup bitenleri görmemekteydi.Konumuz gereği inceleyeceğimiz olan 2. GYASETTİN KEYHÜSREV İÇKİ,AV VE KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ NEDENİYLE Rum elinde(Anadolu’da) olup bitenlere gözlerini kapamıştı.Halkın yaşantısında habersiz sarayda zevk ve sefa sürmekteydi.
2.GİYASDDİN KEYHÜSREV
Bazı Tarihçilere göre karısı Mah-Peri Hatun tarafından zehirlenerek öldürülen Alettin Keykubat'ın büyük oğlu2.Giyasddin Keyhüsrev'dir. Annesi MAH-PERİ HATUN Antalya Tekfuru Kirvard’dın kızıdır.Aladdin Keykubat Mahperi Hatunla evlenirken onun dinine karışmayacağını söylemiştir.Hıristiyan kökenli bu hatun daha sonra kendi rızalığı ile Müslüman olmuş ve sarayın sultanı olmuştur.Aladdin Keykubad'ın zehirlenmesinin altındaki espiri ise kendi oğlunun padişah olması ve sarayın denetiminin kendi tarafında sağlanmasıdır.
Sultan Aladdin Keykubad, 1237'de ölünce yerine sağlığında veliaht olarak seçtiği oğlu KILIÇ ARSLAN hükümdar olması beklenirken başta SADADDİN KÖPEK olmak üzere bir çok kumandanın desteği ile 2.Giyaseddin Keyhüsrev 1237 yılında tahta getirildi ve böylece Mahperi Hatun da muradına ermiş oldu. Padişah çevresindekilere cülus dağıtarak şenlilikler düzenledi.Daha sonra bir fermanla padişahlığını dünyaya ilan etti. Sadeddin Köpek, çömez padişaha her istediğini yaptırdı.Sarayda kendisine muhalefetlik eden herkesi öldürttü.Sarayda tam hakimiyetlik kurarak sarayı ele geçirmeyi başardı. Daha sonra 2. gıyaseddin Keyhüsrev'in zaaflarında yararlanarak padişah olmak istedi. Sadeddin Köpek, yine çok iyi biliyordu ki Selçuklu soyunda olmayan bir kimsenin padişah olması olanaksızdı.Onun için kendisinin Selçuklu soyunda olduğunu Aladdin Keykubat'ın gayri meşru çocuğu olduğunu yaymaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Daha sonra 2.Gıyasddin Keyhusrev'in emriyle Sadeddin Köpek öldürüldü.Sarayda bunlar olurken RUM ELİ(ANADDOLU) İÇİN İÇİN KAYNAMAKTAYDI.Yerli ile göçer,halk ile İkta beyleri arasındaki çelişki gittikçe daha da derinleşmekteydi.Anadolu pimi çekilmiş bir bombayı andırıyordu.Babailere bu ortamda sadece bombanın pimini çektiler. Hazır ola bomba böylece 1237 yılında patlatılmış oldu. BABA İLYAS Ayaklanmanın gerçek lideri BABA İLYAS'TIR. Bazen Baba İlyas ile Baba İshak karıştırılır.Baba İlyas Horasani Amasya’nın HARAŞNA (ÇAT KÖYÜ) ikamet eder.Moğol saldırısı sonucu Horasan'da Anadolu’ya gelen bütün Anadolu erenlerinin başıdır. Baba Resul adıyla tanınan ve kutsanan Baba İlyas Horasani’dir. Baba İlyas Anadolu'ya dağıttığı 60 halifesinin içinde baş olan BABA İSHAK Adıyaman ili Samsat İlçesi Kefersud köyünde dergahını kurmuş ve ikamet etmiştir.(Server-i leşkeran) unvanıyla anılmaktaBabaİshak'ın dışında Baba İlyas dergahına bağlı olan tanınmış Anadolu erenleri şunlardır: Şeyh Edebalı, Emircem Baba, Ayna Dövle, Şeyh Osman, Hacı Mihman, Şeyh Edebalı Karaca Ahmed, Geyikli Baba,Hacı Bektaşı Veli vb. Baba İlyas Horasani Kendine Merkezi devlet anlayışı ile barışık olmayan,şehirdeki egemen güçlere,kırsalda feodal beylere Ortodoks Sünni İslam anlayışının karşısına farklı bir dini yorumla cevap vermiştir.Örneğin Baba İlyas tanrıyı dinin katı kuralları içerisinde açıklayamazsınız. Tanrı insanın sevgisiyle kavranılabileceğini ileri sürmüş. Daha sonra bazı tarihçilere göre müritleri onun peygamber olduğuna inanmış,'ona la ilahe illallah babai resullallah'. söylemlerinde Allahın Resulü sıfatı yakıştırdıkları da yazılmakta.Bu iddiaya bazı tarihçiler katılmamakta. İnsanlar arasında eşitliği ve mülkün ortaklığını savunmakta.Padişah 2.Giyaseddin Keyhüsrev'in dinden imandan çıktığını,İkta’ların yanında yer aldığını,içki,kadın ve av düşkünlüğü yüzünde halkı görmediğini ileri sürmüş ve kendisine bağlı Anadolu erenleri vasıtasıyla tüm Anadolu’ya yaymış. Tehlikeli bir gidiş olduğunu sezinleyen2.GİYASEDDİN KEYHÜSREV Erzurum'da Moğollar için sınırda bekletilen ordusunu Amasya'da Baba İlyas üzerine gönderir.Baba İlyas bunun üzerine kendisine bağlı 60 tekkede yardım ister.Baş Baba’ya ilk yardım eli Adıyaman-Samsat- Kefersud elinde dergah kuran Baba İshak ve müritlerinde gelir. Baba İshak Müritleri ile birlikte isyan ederek Baba Resulün yardımına hazır olduklarını ilan ederler. BABA İSHAK VE AYAKLANMA
Baba İshak Adıyaman yöresinde yaşamış bir halk kahramanının adıdır.Baba İshak 1239 yılında Anadolu Selçuklu kralı GYASDDİN KEYHUSREV'e karşı baş kaldırmış kısa bir sürede Malatya,Sivas,Tokat,Amasya,Kayseri ve Kırşehir'in MALİ ovasına kadar ilerlemiş. Bu gelişmelerden korkan Selçuklu egemenleri başkent Konya'yı terk ederek Mısır'a kaçmalarına neden olmuş. Padişah ise Akşehir Gölü'nün kıyılarında sazlıklar arasında savaşın sonuna kadar saklanmak zorunda kalmıştır. Baba İshak hakkında tarihçiler farklı görüşler ileri sürmekte ve bazen de kavram kargaşası yaratmaktalar. Bazen de karalayıcı inkarcı görüşler ileri sürülmekte. Bütün tarihçilerin birleştiği ortak nokta Moğolların İran’ı istila etmesiyle beraber,Anadolu yoğun Türkmen göçüne neden olmasıdır. Şam ve Halep üzerinde Anadolu’ya akın eden Türkmenler yerleşik halk arasında pek kabul görmediler.Yerli halk,göçer Türkmen oymaklarında tedirgindi.Buyruk dinlemeyen göçer aşiretler, yerel egemenlerin kontrollerinin dışında kalmıştı.Göçer Türkmenler yerleşecek yurt bulamıyor,gittikleri her yerde tepkiyle karşılaşıyor ve karşısında devlet güçlerini görmekteydiler. Yöre karmaşık bir mozaiği andırmaktadır.Baba İshak çevresinde başlıca Türkmenler üzerinde etkin olmakla birlikte,yerli halk Kürt,Süryani,Asuri ve Ermenilerin de desteğini sağlamayı başarmıştır. Baba İshak dergahını,Adıyaman’ın ilçesi olan SUMEYSAT-SİMSAT (SAMSAT) yakınlarında KEFERSUD köyünde kurar.Düzgünlüğü,doğruluğu sayesinde yöre halkı etrafında toplanır.Dergaha her dinden,her mezhepten ve her ırktan insanlar toplanır.Baba'nın inancında insanlar arasında ayrım yapmaya yer yoktur.Ortak payda,adaletsizliğe,yoksulluğa karşı birlikteliktir.Babanın mürüdlerine BABAİLER denilir. Tarihçiler bazen Baba İshak ile Baba İlyas’ı birbirine karıştırırlar, Baba İlyas Amasya’nın Çat köyünde (şimdiki adı İlyas) Amasya’da Turhal yolunun 10. km sindedir. Bu köyde, Baba İlyas’ın mezarı ve türbesi vardır. Baba İshak Baba İlyas dergahına bağlı, onun velisidir. Baba İlyas’ın torunu Elvan Çelebi dedelerini adını İlyas olduğunu söyler, torun Elvan Çelebiye göre Baba İlyas ile zamanın sultanının arasını Çat köyü kadısı Köre kadı açmıştır, Köre kadı sultana haber göndererek, Baba İlyas’ın amacının ayaklanma olduğunu sultana söyler ve inandırır. Sultan Çat köyüne asker gönderir. Askerin geleceğini haber alan Baba İlyas, Seksen müridi ile beraber Haraşna Kalesine sığınır. Sultana karşı müritleri ile beraber kahramanca direnir. Baba İlyas velisi olan Baba İshak Adıyaman Samsat’ta,Amasya’daki olup bitenleri duyar, müritleriyle beraber sultana karşı Samsat’ta ayaklanır, amacı Baba İlyas’ı ve temsil ettiği toplumu egemenlerden kurtarmaktır. Bunun için de Amasya’da kalede sıkışmış olduğu piri Baba İlyas’ı zalimlerden bir an önce kurtarmaktır. Baba İshak Harzemlileri Selçuklulara karşı mücadeleye çağırır, Selçuklu sultanı Gıyasettin Keyhüsref'in sefahate düşkünlüğünden dolayı, eleştiriyor onun dinden imandan ayrıldığını özel zevklerin esiri olduğunu memleketi; beylere İkta olarak böldüğünü halkın aç ve sefil olduğunu, insanların İkta’ların kölesi durumuna geldiğini söyler. İktalar bu arada yerli halkın dışında göçer aşiretlerde toprak bastı parası talep eder, göçerlerin göçecek yurtları bile kalmamıştır. Baba İshak’ın emri ile Malatya,Samsat,Besni ve Adıyaman taraflarında yoğun şekilde bulunan Türkmenler,sığır koyun ve diğer mallarını satıp at ve silah almışlardır. Cihat ilanı işareti Türkmen kabileleri ve obalar arasında yayılınca, silahını kapıp atına binenler köylerinde ayrılarak savaşa başlamışlardır. Kahta, Adıyaman, Malatya yörelerine işgal etmeye başladılar, Malatya sübaşısı Muzaffereddin Ali Şır askerleriyle Babaı’leri durdurmaya onlarla savaşa girer. Meydana gelen şiddetli savaşlarda çok kayıp vererek yenilgiye uğrar. Onun sancağını ve davulunu ele geçirir. Alişir Süryanilerden ve Germiyanlılardan oluşturduğu ordu ile tekrar Babaileri durdurmaya kalkışmışsa da 2. defa yenilmiştir. Babailerin bu 2 zaferden sonra cesaretleri artmıştır. Sivas’a doğru yürümüşlerdir Sivas halkı ve askerleri Babailere karşı çıktılar ise de başarı gösteremeyerek teslim olmak zorunda kalmışlardır. Moralleri güçlenen Baba İshak komutasındaki Babailer, Baba İlyas’a kavuşmak için Tokat üzerinden Amasya’ya yönelmişlerdir. Yollarda rastladıkları kimseleri kendilerine katarak son sürat Amasya’ya ilerlemişlerdir. Selçuklu sultanı Gıyasseddin Keyhüsrev Malatya Sivas mağlubiyetini öğrenince dehşete kapılarak, Akşehir gölünün kenarında saklanmıştır. Zenginler ise korkuya kapılarak Mısır’a kaçmışlardır. Bu arada Sultan Keyhüsrev Moğol saldırısına karşı Armağan Şahın komutasındaki Erzurumda beklettiği en önemli askeri birliğini Amasya’ya çekerek Baba İlyas’ın kalesini kuşatarak Baba İlyas’ı öldürerek cesedinin kaleye asılmasını başarmıştır. Amasya’ya giren Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın kalede asılı cesedini görürler ama onun ölümüne inanmazlar, inançlarına göre Babailer ölümsüzdür. Bunların derisini ne kurşun deler,nede kılıç keser. Selçuklunun İslam orduları da böyle inanır ve Babailerle savaşmayı göze alamazlar. Selçuklu orduları Babailerin karşısında darmadağınık olur. Ünlü kumandan Armağan Şah öldürülür. Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın öldüğüne inanmazlar, Baba İlayas’ın gökyüzüne çıkarak meleklerle görüşmeye gittiğine inanırlar. Amasya’yı ele geçirdikten sonra Kayseri’ye doğru yönelirler ve Kayseri’ye gelirler. “Sultan Müslüman orduların Babailerle inançları gereği savaşamayacağını anlayınca kiralık Frank ve Gürcülerden oluşturululan gayrimüslim bir orduyu Kırşehir’in Mali ovasında Babanın ordularının üzerine gönderir, Frank ordusu askerleri ilk Babai saldırısını püskürtünce, cesaretlenen islam askeride savaşa girer ve babailer kırıma uğrartır. Yaklaşık 4 veya 6 bin civarındaki Babai orduları Mali ovasında eş ve çocuklarıyla birlikte katledildiler. Süryani tarihçi Ebu’l Ferec olayı şöyle anlatır. Roma diyarından (Anadolu’dan) gelip toplanan 60 000 atlı, 6000 türkmenden kurulu bu küçük kuvvete hücum edemediler bunun üzerine sultanın hizmetinde bulunan 1000 frenk atlı, hiddetle alevlenerek dişlerini gıcırdattılar ve yüzlerinin üzerine haç işaretleri yaparak bu adamların üzerine hücum ettiler ve onları dağıttılar. Daha sonra araplardan da (islam askeri) bunlarla beraber hareket ederek türkmenleri çemberlediler ve hepsini kılıçtan geçirerek mahvettiler. Bunlardan erkek,çocuk, hayvan velhasıl hiçbirşey kılıçtan kurtulamadı.” (Ebu’f Faraj tarihi II, Ömer Rıza Doğrul çev. S:540) Kahta’nın Samsat kasabasının Kefersut köyü’nde başlayan Malatya,Sivas,Tokat, Amasya, Kayseri’yide içine alan Kırşehir’in Mali ovasında Frenk orduları tarafından çok kanlı bir biçimde Mali ovasında son bulan Babai ayaklanması Selçuklu ve Osmanlı tarihinin en büyük ayaklanması olarak tarihçiler tarafından belirtilir. Bazı tarihçiler,Baba İlyas’ın peygamberlik ideasında olduğunu ve müritlerinin kendisine “Baba Resul” dediklerini Babailiğin başlı başına bir din olduğunu ileri sürerler. Bazı tarihçiler ise Res’ul Ayn, Mardin-Bireycik’ e bağlı bir köy ve Türkmenleri merkezi olarak anılır. Baba İlyas’ın içinde çıkmış olduğu boy olarak kabul edilir.Bundan dolayı Babai Resul denir.Arapça bir sözcüktür.Türkçesi “Pınar başı” anlamındadır.(N.Göyünç 16.Yüzyılda Mardin sancağı s.6-45) Türkmenler BABA İSHAK’ın veli oluşuna,Arap bilginlerinden SIBT ve ZEHEBİ’ ye göre ise mürütleri ona “LA İLAHE İLLALLAH BABA VELİ ALLAH diyerek onu yüceldiklerini belirtirler.(M.Oğuz Malatya Tarihi s 98) Mevlevi kaynaklarında Hacı Bektaşi Veli Baba Resulün has halifelerinden olduğunu ileri sürer. (Eflaki, ariflerin mankıbeleri, Tahsin yazıcı çev. I s:370) bazı tarihçiler hareketin Şamanist kökenini vurgularlar. Prof. Faruk Sümer Baba İshak’ı orta Asya’dan gelmiş, Şamanist inançları ağır basan Türkmen şeyhi sayar (Amasya tarihi II s:354-395) Prof. Osman Turan, “ İslam muhitinde aşırı gitmiş eski bir Türk şamanı” der.(Prof. Osman Turhan Selçuklular zamanında Türkiye s:425) Doğan Avcıoğlu Baba İshak hareketini dinsel yönü gibi toplumsal yönü de bilgi kıtlığından hayli karanlık kalır hareketin bölge Hıristiyanlarını bir ölçüde etkilediği kabul edilebilir fakat dayandığı asıl kitle Türkmenlerdir. Ebu’l Ferec, “bir çok Türkmenler ona inandılar” der ve Kırşehir’de Selçuklu ordusuyla savaşanların Türkmenler olduğunu söyler. Öyle görünüyor ki Harizimşah ve Moğol karışıklıkları, pek çok Türkmen’in Azerbaycan ve Horasandan Anadolu’ya akmasına yol açar. O sıralarda Selçuklu Devleti güçlüdür. Türkmenlerin batı Anadolu’ya geçişine izin vermez. Türkmenler Selçukluların yeni fethettiği ve Harizimle savaşçıların alt üst ettiği Güney Doğu Anadolu Bölgesine yığılırlar. Burada otlak ve geçim sıkıntısı çektikleri düşünülebilir. Örneğin Maraş bölgesine gelen Türkmenler, alışık olmadıkları ormanlık ve dağlık bölgede yurt tutmak zorunda kalırlar. Bunların ormanda yaşayanlarına orman adamı anlamına (ağaç-eri) adı verilir. Tahtacılar onların ardıları sayılır. Asya bozkırlarındaki evrim, avcı-ormancıdan bozkır hayvancılığına geçiş yönündedir. Güneydoğu Anadolu’da geçim zorluğu ağaç-eri’leri tersine bir evrime yöneltir, Baba İshak ile bağlantılı gözüken Karaman Türkmenleri de Harizim ve Moğol baskısı ile Azerbeycandan göçerler bir süre Doğu Anadolu’da kalırlar ancak Keykubatın izni ile Karaman bölgesine Toroslara yerleşebilirler. Odunculuk, kömürcülük yapmak zorunda kalırlar görünüş odur ki geçim koşullarının ağırlığı ve Selçuklu Devletinin Türkmen’i disiplin ve baskı altına alma çabaları, Türkmen’i devlete karşı asi bir öğe yapar ve Baba İshak’ın Malatya bölgesinde başlattığı hareket, Sivas, Tokat, Amasya Türkmenleri arsında çabucak yayılır. Türkmen’i özümleyemeyişi, en güçlü göründüğü dönemde, Selçuklu Devletinin nasıl bir zayıflık içinde bulunduğunu kanıtlar. (Doğan Avcıoğlu, Türklerin tarihi V sayfa 1997-1998)
Baba İlyas velisi Baba İshak görüldüğü gibi her inançtan ve her ırktan bir mozaiği oluşturmakta Selçuklu zulmüne karşı dışlanmışları temsil etmekte feodal beylere (İKTA) karşı kırdan şehirlere doğru baş kaldıran düzensizliğin ve adaletsizliği yok etmeyi hedefleyen,eşitlik temelinde bir düzeni dini motiflerle süsleyen ve ezilenlere inandıran bir hareketin Mali ovasında bitişinin destanıdır BABA İSHAK.
Anadoluda her milletten insanın bozulan düzene karşı bir başkaldırışı ve en sonunda Selçukluların frenk ordusu ile durdurabildiği bir halk hareketidir.Anadolu tarihini derinden etkilemiş ve kendinden sonraki bir çok isyanda onun etkilerinin devam ettiği görülmüştür.Halk ölümüne inanamamış ve öyle bir heyecanla selçuklu ordusuna saldırmışlardırki birkaç kez yenilgiye uğratmışlardır.Tabi bu durumu Moğollar seyrediyorlardı.Selçuklu hükümeti bu durum karşısında başta pek bir şey yapamamıştı.Bu insanlar müslümanlığı daha yeni yeni benimsedikleri için gittikçe medresleşen hükümete kin besliyorlardı.Halk hala çoğunlukla göçebe ama yönetim tüm hızıyla yerleşik hayata geçiyordu.Bu durum büyük krizler yaratıyordu.Yönetim halkı yönetecek kabiliyeti kaybetmişti tabi moğollar yaklaşıyordu.Baba ishakın münzevi yaşamı ve halkı kendi yanına çekmek içn başvurduğu bazı durumlar onu bu krizde birden lider durumuna getirdi.
Babailer Ayaklanması, 1239 yılında Anadolu Selçuklu devletine karşı dinsel yönü olmakla birlikte siyasal ve toplumsal yanları ağır basan bir Türkmen ayaklanmasıdır. Kentlerdeki Sünni halka dayalı bir devlet örgütü kuran Anadolu Selçukluları sınırlarda ve kırsal bölgelerde yaşayan Türkmenleri giderek dışladılar. Kentleşmenin önem kazanmasıyla kırsalda yaşayan insanların ekonomik durumu başta olmak üzere toplumsal yönden farklılıklar iyice belirginleşmeye başladı. O yıllardaki Moğol istilası yüzünden Horasan bölgesinde yaşayanlar Anadolu’ya göç etmişlerdi. Anadolu Selçuklu devleti bu yeni gelen göçmenlerden rahatsız olmuş daha batıya geçmelerine engel olmuştu. Anadolu’daki yerli halk ve daha önce buraya gelen göçmenlerle güç birliği yaparak yeni gelen Türkmenlerle ellerindeki otlak arazileri paylaşmak istemediler. Böylece son gelen Türkmenler Güneydoğu Anadolu’da sıkışıp kaldılar ve yığılmaya başladılar. Geçim kaynakları olan hayvancılık için, yeterli otlak bulamadılar ve yoksulluk içine düştüler. Aralarında çıkan anlaşmazlıklarda Selçuklu devleti tarafsız davranmadı. Anlaşmazlık çıkmasının sebeplerinden birisi de, kent kültürüne gaçmiş olanların göçebe gelenekleri sürdüren çoğunluğu aşağılamaları, onları kendi toplumundan ve devletlerinden kültürel olarak da dıştalamalarıydı. Bunun sonucu göçerler Selçuklu devletine vergi vermemeye ve buyruklarını dinlememeye başladılar. Topraklara sahip çıkan yerleşik Türkmenler ve yerli halklarla aralarında yer yer çatışmalar yaşandı. Selçuklu Devleti yerli göçmenlerden yani daha önce burayı yurt yapmış olan Türkmenlerden yana tavır koyuyor onları destekliyor diğerlerini cezalandırıyordu. Ve bunun yanı sıra Selçuklu sultani II. Gıyasettin Keyhüsrev’in halkı ezen adaletsiz yönetimi, haksızlığa uğramış yoksul Türkmenleri devlete karşı isyan ettiriyordu. Baba İlyas, doğrudan doğruya bu sömürü sisteminin yıkılmasına yönelen bu hareketi örgütlemek ve yeni bir toplum kurulması fikrini topluma yaymak üzere halifeler görevlendirerek Türkmenler arasında bir ayaklanma örgütlemeye başladı. Ekonomik ve toplumsal açıdan olduğu kadar dinsel inançları bakımından da kentlilerden ayrılan Türkmenlerin İslamlığı, kentlerin Sünni İslamlığından farklı, Türklerin eski şaman geleneklerinin, tasavvuf biçimine girmiş Şiiliğin, bazı yerel inançların etkisini taşıyan bir İslamlıktı. Kırsal kesimde dinsel yaşamın düzenleyicileri, kentlerdeki Sünni ulemadan çok farklı, eski Türk Şamanlarının İslamlaşmış bir devamından başka bir şey olmayan Türkmen babalarıydı. Öte yandan iktisadi güçlükler ve Moğol istilalarının yoğunlaşması Türkmenler ile Selçuklu yöneticileri arasındaki çelişkiyi derinleştirmiş, onları devlete karşı asi bir öğe durumuna getirmişti. Bu ortamda Amasya’nın Çat Köyü’ne yerleşen yarı Türk şamanı, yarı İslam şeyhi Baba İlyas, dinden ve adaletten ayrılmakla suçladığı Selçuklu yöneticilerine karşı propagandaya başladı. Daha sonra da II. Gıyasettin Keyhüsrev’e karşı açıktan açığa savaş ilan etti. Kısa sürede Baba İlyas’ın etrafında toplananların sayısı giderek arttı. Yönetimine karşı bir ayaklanma hazırlandığından haberdar olan II. Gıyasettin Keyhüsrev, askerlerini 1239’da ansızın Baba İlyas’ın üzerine saldırttı ve ayaklanmanın başlamasına sebep oldu. Baba İlyas, Urfa Harran bölgesindeki Harzemşahları da Selçuklu Sultanı’na karşı savaşa çağırdı. Diğer taraftan da Baba İlyas’ın halifesi Baba İshak’ın öncülüğünde harekete geçen Türkmenler, Sümeysat (Samsat) , Kahta, Adıyaman bölgesinde ayaklandılar. Üzerlerine gönderilen Malatya Subaşı’sı Muzafferettin Alişir’i iki kez yendiler, ardından Sivas’a yürüdüler. Sivas’ı yağmaladılar. Burada, soyluları kılıçtan geçirip, mallarını halka dağıttılar. Sonra kendilerine katılan göçebe Türkmenler ile sayıları daha da artmış olarak Baba İlyas’a kavuşmak üzere Tokat ve Amasya’ya doğru ilerlediler. Telaşa kapılarak korkan II. Gıyasettin Keyhüsrev, Beyşehir Gölü üzerindeki Kubadabad Adası’na çekildi. Ünlü komutanlarından Mubarizettin Armağanşah’ı Amasya Subaşı’sı atayarak ayaklanmayı bastırmakla görevlendirdi. Türkmenler’den önce Amasya’ya varan Armağanşah, Baba İlyas’ı yakalayarak kale burcuna astı. Halkın kendisine atfettiği ölümsüzlük efsanesini yıkmak üzere bütün cesedi parçalanarak doğrandı. Baba İlyas’ın ölümsüzlüğüne inanan Türkmenler, Amasya’ya ulaştıklarında kente saldırdılar ve Armağanşah’ı öldürdükten sonra, Konya’ya doğru yürüdüler. Bunun üzerine Sultan, Moğollar’a karşı Erzurum ucunda bekleyen ordusunu harekete geçirdi. Selçuklu hizmetindeki Frank ve Gürcü birlikleri de orduya katıldı. Selçuklu ordusu, Baba İshak önderliğindeki Türkmenler ile Kırşehir’in Malya ovasında karşılaştı. Baba İlyas’ın dinsel gücünden ürken İslam askeri savaşmaktan çekindiği için, ilk olarak Hıristiyan askerleri savaşa sürüldü. Hıristiyan öncüler Türkmenlerin ilk hücumunu püskürtünce cesaretlenen İslam askeri de savaşa girdi. Baba İshak bu savaşta öldürüldü (1240) . Babai’lerin büyük çoğunluğunun kılıçtan geçirilmesiyle ayaklanma kanlı bir şekilde bastırılarak sona erdi. Babailer Ayaklanması, azınlığın üretici çoğunluk üzerindeki egemenliğine karşı ilk belirgin ideolojik ve toplumsal tepki olarak Anadolu halklarının belleğine yerleşti. Ayaklanmanın Babailer olarak adlandırılmasının sebebi, Baba İshak ve Baba İlyas’ın dinsel önderliğinin ifadesinden dolayıdır. Şamanlar da dervişlere “baba”, “ata” ya da “dede” derlerdi. Türkmenler de islamiyete geçmelerine rağmen bu geleneklerini korumuşlardır. Yesevi tarikatına bağlı ve bu düşünceye göre yetişmiş olan Baba İlyas, Horasan’dan Anadolu’ya göç etmiş bir derviştir. Tanrı sevgisinin dinin katı kurallarıyla şekillenemeyeceğini, İnsanın ancak kendi gönlünce bu aşkı bu sevgiyi yaratabileceğini söylüyordu. Baba İlyas’ın inancına göre toplumda kadın erkek ayrımı yoktu. Bunların eşit olduğu toplum bir bütündü. Fakat Anadolu’daki Selçuklular ve onların egemenliğindeki beyliklerin düzeninde, güçlüler yeryüzünü kendi aralarında paylaşmışlar ve böylece kendi lehlerine eşitliği ortadan kaldırmışlardı. Baba İlyas bu düzene karşı çıkarken, bütün insanların eşit, kardeşçe ve elbirliği ile üreterek barış içinde yaşamalarını savunmuştu. Bu uğurda mücadele edip tarihte onurlu bir yer kazanan Baba İlyas ve Baba İshak’ın karşısında, Keyhüsrevlerin adı bile anılmamaktadır.
BABA İSHAK VE BABAİ İSYANI
Anadolu Selçuklu devleti merkezi feodal bir yapıdaydı.Kırsal kesimde topraklar İKTA usulüyle beylerin emrine verilmişti.'İkta' bir nevi Osmanlıdaki TIMAR sistemine benzemekteydi.İkta sahibi olan beyler, köylülerden ve hayvanlarını otlatmak için gelen göçer aşiretlerden ağır vergiler almaktaydılar.Bu vergilerin büyük bir kısmı özel günlerde padişaha armağan olarak sunulmaktaydı.Halk açlık ve çaresizlik içerisindeydi.Çünkü, genelde göçer Türkmen aşiretleri kışlak ve yaylak bulmakta güçlük çekmekteydi.Bir de yerleşik ve göçer çelişkisi gün geçtikçe daha da artmak taktaydı.Saray olup bitenleri görmemekteydi.Konumuz gereği inceleyeceğimiz olan 2. GYASETTİN KEYHÜSREV İÇKİ,AV VE KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ NEDENİYLE Rum elinde(Anadolu’da) olup bitenlere gözlerini kapamıştı.Halkın yaşantısında habersiz sarayda zevk ve sefa sürmekteydi.
2.GİYASDDİN KEYHÜSREV
Bazı Tarihçilere göre karısı Mah-Peri Hatun tarafından zehirlenerek öldürülen Alettin Keykubat'ın büyük oğlu2.Giyasddin Keyhüsrev'dir. Annesi MAH-PERİ HATUN Antalya Tekfuru Kirvard’dın kızıdır.Aladdin Keykubat Mahperi Hatunla evlenirken onun dinine karışmayacağını söylemiştir.Hıristiyan kökenli bu hatun daha sonra kendi rızalığı ile Müslüman olmuş ve sarayın sultanı olmuştur.Aladdin Keykubad'ın zehirlenmesinin altındaki espiri ise kendi oğlunun padişah olması ve sarayın denetiminin kendi tarafında sağlanmasıdır.
Sultan Aladdin Keykubad, 1237'de ölünce yerine sağlığında veliaht olarak seçtiği oğlu KILIÇ ARSLAN hükümdar olması beklenirken başta SADADDİN KÖPEK olmak üzere bir çok kumandanın desteği ile 2.Giyaseddin Keyhüsrev 1237 yılında tahta getirildi ve böylece Mahperi Hatun da muradına ermiş oldu. Padişah çevresindekilere cülus dağıtarak şenlilikler düzenledi.Daha sonra bir fermanla padişahlığını dünyaya ilan etti.
Sadeddin Köpek, çömez padişaha her istediğini yaptırdı.Sarayda kendisine muhalefetlik eden herkesi öldürttü.Sarayda tam hakimiyetlik kurarak sarayı ele geçirmeyi başardı.
Daha sonra 2. gıyaseddin Keyhüsrev'in zaaflarında yararlanarak padişah olmak istedi. Sadeddin Köpek, yine çok iyi biliyordu ki Selçuklu soyunda olmayan bir kimsenin padişah olması olanaksızdı.Onun için kendisinin Selçuklu soyunda olduğunu Aladdin Keykubat'ın gayri meşru çocuğu olduğunu yaymaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Daha sonra 2.Gıyasddin Keyhusrev'in emriyle Sadeddin Köpek öldürüldü.Sarayda bunlar olurken RUM ELİ(ANADDOLU) İÇİN İÇİN KAYNAMAKTAYDI.Yerli ile göçer,halk ile İkta beyleri arasındaki çelişki gittikçe daha da derinleşmekteydi.Anadolu pimi çekilmiş bir bombayı andırıyordu.Babailere bu ortamda sadece bombanın pimini çektiler. Hazır ola bomba böylece 1237 yılında patlatılmış oldu.
BABA İLYAS
Ayaklanmanın gerçek lideri BABA İLYAS'TIR. Bazen Baba İlyas ile Baba İshak karıştırılır.Baba İlyas Horasani Amasya’nın HARAŞNA (ÇAT KÖYÜ) ikamet eder.Moğol saldırısı sonucu Horasan'da Anadolu’ya gelen bütün Anadolu erenlerinin başıdır. Baba Resul adıyla tanınan ve kutsanan Baba İlyas Horasani’dir. Baba İlyas Anadolu'ya dağıttığı 60 halifesinin içinde baş olan BABA İSHAK Adıyaman ili Samsat İlçesi Kefersud köyünde dergahını kurmuş ve ikamet etmiştir.(Server-i leşkeran) unvanıyla anılmaktaBabaİshak'ın dışında Baba İlyas dergahına bağlı olan tanınmış Anadolu erenleri şunlardır:
Şeyh Edebalı, Emircem Baba, Ayna Dövle, Şeyh Osman, Hacı Mihman, Şeyh Edebalı Karaca Ahmed, Geyikli Baba,Hacı Bektaşı Veli vb. Baba İlyas Horasani Kendine Merkezi devlet anlayışı ile barışık olmayan,şehirdeki egemen güçlere,kırsalda feodal beylere Ortodoks Sünni İslam anlayışının karşısına farklı bir dini yorumla cevap vermiştir.Örneğin Baba İlyas tanrıyı dinin katı kuralları içerisinde açıklayamazsınız. Tanrı insanın sevgisiyle kavranılabileceğini ileri sürmüş.
Daha sonra bazı tarihçilere göre müritleri onun peygamber olduğuna inanmış,'ona la ilahe illallah babai resullallah'.
söylemlerinde Allahın Resulü sıfatı yakıştırdıkları da yazılmakta.Bu iddiaya bazı tarihçiler katılmamakta. İnsanlar arasında eşitliği ve mülkün ortaklığını savunmakta.Padişah 2.Giyaseddin Keyhüsrev'in dinden imandan çıktığını,İkta’ların yanında yer aldığını,içki,kadın ve av düşkünlüğü yüzünde halkı görmediğini ileri sürmüş ve kendisine bağlı Anadolu erenleri vasıtasıyla tüm Anadolu’ya yaymış. Tehlikeli bir gidiş olduğunu sezinleyen2.GİYASEDDİN KEYHÜSREV Erzurum'da Moğollar için sınırda bekletilen ordusunu Amasya'da Baba İlyas üzerine gönderir.Baba İlyas bunun üzerine kendisine bağlı 60 tekkede yardım ister.Baş Baba’ya ilk yardım eli Adıyaman-Samsat- Kefersud elinde dergah kuran Baba İshak ve müritlerinde gelir. Baba İshak Müritleri ile birlikte isyan ederek Baba Resulün yardımına hazır olduklarını ilan ederler.
BABA İSHAK VE AYAKLANMA
Baba İshak Adıyaman yöresinde yaşamış bir halk kahramanının adıdır.Baba İshak 1239 yılında Anadolu Selçuklu kralı GYASDDİN KEYHUSREV'e karşı baş kaldırmış kısa bir sürede Malatya,Sivas,Tokat,Amasya,Kayseri ve Kırşehir'in MALİ ovasına kadar ilerlemiş. Bu gelişmelerden korkan Selçuklu egemenleri başkent Konya'yı terk ederek Mısır'a kaçmalarına neden olmuş. Padişah ise Akşehir Gölü'nün kıyılarında sazlıklar arasında savaşın sonuna kadar saklanmak zorunda kalmıştır.
Baba İshak hakkında tarihçiler farklı görüşler ileri sürmekte ve bazen de kavram kargaşası yaratmaktalar. Bazen de karalayıcı inkarcı görüşler ileri sürülmekte.
Bütün tarihçilerin birleştiği ortak nokta Moğolların İran’ı istila etmesiyle beraber,Anadolu yoğun Türkmen göçüne neden olmasıdır. Şam ve Halep
üzerinde Anadolu’ya akın eden Türkmenler yerleşik halk arasında pek kabul görmediler.Yerli halk,göçer Türkmen oymaklarında tedirgindi.Buyruk dinlemeyen göçer aşiretler, yerel egemenlerin kontrollerinin dışında kalmıştı.Göçer Türkmenler yerleşecek yurt bulamıyor,gittikleri her yerde tepkiyle karşılaşıyor ve karşısında devlet güçlerini görmekteydiler.
Yöre karmaşık bir mozaiği andırmaktadır.Baba İshak çevresinde başlıca Türkmenler üzerinde etkin olmakla birlikte,yerli halk Kürt,Süryani,Asuri ve Ermenilerin de desteğini sağlamayı başarmıştır.
Baba İshak dergahını,Adıyaman’ın ilçesi olan SUMEYSAT-SİMSAT (SAMSAT) yakınlarında KEFERSUD köyünde kurar.Düzgünlüğü,doğruluğu sayesinde yöre halkı etrafında toplanır.Dergaha her dinden,her mezhepten ve her ırktan insanlar toplanır.Baba'nın inancında insanlar arasında ayrım yapmaya yer yoktur.Ortak payda,adaletsizliğe,yoksulluğa karşı birlikteliktir.Babanın mürüdlerine BABAİLER denilir.
Tarihçiler bazen Baba İshak ile Baba İlyas’ı birbirine karıştırırlar, Baba İlyas Amasya’nın Çat köyünde (şimdiki adı İlyas) Amasya’da Turhal yolunun 10. km sindedir. Bu köyde, Baba İlyas’ın mezarı ve türbesi vardır. Baba İshak Baba İlyas dergahına bağlı, onun velisidir. Baba İlyas’ın torunu Elvan Çelebi dedelerini adını İlyas olduğunu söyler, torun Elvan Çelebiye göre Baba İlyas ile zamanın sultanının arasını Çat köyü kadısı Köre kadı açmıştır, Köre kadı sultana haber göndererek, Baba İlyas’ın amacının ayaklanma olduğunu sultana söyler ve inandırır. Sultan Çat köyüne asker gönderir. Askerin geleceğini haber alan Baba İlyas, Seksen müridi ile beraber Haraşna Kalesine sığınır. Sultana karşı müritleri ile beraber kahramanca direnir.
Baba İlyas velisi olan Baba İshak Adıyaman Samsat’ta,Amasya’daki olup bitenleri duyar, müritleriyle beraber sultana karşı Samsat’ta ayaklanır, amacı Baba İlyas’ı ve temsil ettiği toplumu egemenlerden kurtarmaktır. Bunun için de Amasya’da kalede sıkışmış olduğu piri Baba İlyas’ı zalimlerden bir an önce kurtarmaktır.
Baba İshak Harzemlileri Selçuklulara karşı mücadeleye çağırır, Selçuklu sultanı Gıyasettin Keyhüsref'in sefahate düşkünlüğünden dolayı, eleştiriyor onun dinden imandan ayrıldığını özel zevklerin esiri olduğunu memleketi; beylere İkta olarak böldüğünü halkın aç ve sefil olduğunu, insanların İkta’ların kölesi durumuna geldiğini söyler. İktalar bu arada yerli halkın dışında göçer aşiretlerde toprak bastı parası talep eder, göçerlerin göçecek yurtları bile kalmamıştır.
Baba İshak’ın emri ile Malatya,Samsat,Besni ve Adıyaman taraflarında yoğun şekilde bulunan Türkmenler,sığır koyun ve diğer mallarını satıp at ve silah almışlardır. Cihat ilanı işareti Türkmen kabileleri ve obalar arasında yayılınca, silahını kapıp atına binenler köylerinde ayrılarak savaşa başlamışlardır. Kahta, Adıyaman, Malatya yörelerine işgal etmeye başladılar,
Malatya sübaşısı Muzaffereddin Ali Şır askerleriyle Babaı’leri durdurmaya onlarla savaşa girer. Meydana gelen şiddetli savaşlarda çok kayıp vererek yenilgiye uğrar. Onun sancağını ve davulunu ele geçirir. Alişir Süryanilerden ve Germiyanlılardan oluşturduğu ordu ile tekrar Babaileri durdurmaya kalkışmışsa da 2. defa yenilmiştir. Babailerin bu 2 zaferden sonra cesaretleri artmıştır. Sivas’a doğru yürümüşlerdir Sivas halkı ve askerleri Babailere karşı çıktılar ise de başarı gösteremeyerek teslim olmak zorunda kalmışlardır. Moralleri güçlenen Baba İshak komutasındaki Babailer, Baba İlyas’a kavuşmak için Tokat üzerinden Amasya’ya yönelmişlerdir. Yollarda rastladıkları kimseleri kendilerine katarak son sürat Amasya’ya ilerlemişlerdir.
Selçuklu sultanı Gıyasseddin Keyhüsrev Malatya Sivas mağlubiyetini öğrenince dehşete kapılarak, Akşehir gölünün kenarında saklanmıştır. Zenginler ise korkuya kapılarak Mısır’a kaçmışlardır. Bu arada Sultan Keyhüsrev Moğol saldırısına karşı Armağan Şahın komutasındaki Erzurumda beklettiği en önemli askeri birliğini Amasya’ya çekerek Baba İlyas’ın kalesini kuşatarak Baba İlyas’ı öldürerek cesedinin kaleye asılmasını başarmıştır. Amasya’ya giren Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın kalede asılı cesedini görürler ama onun ölümüne inanmazlar, inançlarına göre Babailer ölümsüzdür. Bunların derisini ne kurşun deler,nede kılıç keser. Selçuklunun İslam orduları da böyle inanır ve Babailerle savaşmayı göze alamazlar.
Selçuklu orduları Babailerin karşısında darmadağınık olur. Ünlü kumandan Armağan Şah öldürülür. Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın öldüğüne inanmazlar, Baba İlayas’ın gökyüzüne çıkarak meleklerle görüşmeye gittiğine inanırlar. Amasya’yı ele geçirdikten sonra Kayseri’ye doğru yönelirler ve Kayseri’ye gelirler.
“Sultan Müslüman orduların Babailerle inançları gereği savaşamayacağını anlayınca kiralık Frank ve Gürcülerden oluşturululan gayrimüslim bir orduyu Kırşehir’in Mali ovasında Babanın ordularının üzerine gönderir, Frank ordusu askerleri ilk Babai saldırısını püskürtünce, cesaretlenen islam askeride savaşa girer ve babailer kırıma uğrartır. Yaklaşık 4 veya 6 bin civarındaki Babai orduları Mali ovasında eş ve çocuklarıyla birlikte katledildiler. Süryani tarihçi Ebu’l Ferec olayı şöyle anlatır. Roma diyarından (Anadolu’dan) gelip toplanan 60 000 atlı, 6000 türkmenden kurulu bu küçük kuvvete hücum edemediler bunun üzerine sultanın hizmetinde bulunan 1000 frenk atlı, hiddetle alevlenerek dişlerini gıcırdattılar ve yüzlerinin üzerine haç işaretleri yaparak bu adamların üzerine hücum ettiler ve onları dağıttılar. Daha sonra araplardan da (islam askeri) bunlarla beraber hareket ederek türkmenleri çemberlediler ve hepsini kılıçtan geçirerek mahvettiler. Bunlardan erkek,çocuk, hayvan velhasıl hiçbirşey kılıçtan kurtulamadı.” (Ebu’f Faraj tarihi II, Ömer Rıza Doğrul çev. S:540)
Kahta’nın Samsat kasabasının Kefersut köyü’nde başlayan Malatya,Sivas,Tokat, Amasya, Kayseri’yide içine alan Kırşehir’in Mali ovasında Frenk orduları tarafından çok kanlı bir biçimde Mali ovasında son bulan Babai ayaklanması Selçuklu ve Osmanlı tarihinin en büyük ayaklanması olarak tarihçiler tarafından belirtilir.
Bazı tarihçiler,Baba İlyas’ın peygamberlik ideasında olduğunu ve müritlerinin kendisine “Baba Resul” dediklerini Babailiğin başlı başına bir din olduğunu ileri sürerler.
Bazı tarihçiler ise Res’ul Ayn, Mardin-Bireycik’ e bağlı bir köy ve Türkmenleri merkezi olarak anılır. Baba İlyas’ın içinde çıkmış olduğu boy olarak kabul edilir.Bundan dolayı Babai Resul denir.Arapça bir sözcüktür.Türkçesi “Pınar başı” anlamındadır.(N.Göyünç 16.Yüzyılda Mardin sancağı s.6-45)
Türkmenler BABA İSHAK’ın veli oluşuna,Arap bilginlerinden SIBT ve ZEHEBİ’ ye göre ise mürütleri ona “LA İLAHE İLLALLAH BABA VELİ ALLAH diyerek onu yüceldiklerini belirtirler.(M.Oğuz Malatya Tarihi s 98)
Mevlevi kaynaklarında Hacı Bektaşi Veli Baba Resulün has halifelerinden olduğunu ileri sürer. (Eflaki, ariflerin mankıbeleri, Tahsin yazıcı çev. I s:370) bazı tarihçiler hareketin Şamanist kökenini vurgularlar. Prof. Faruk Sümer Baba İshak’ı orta Asya’dan gelmiş, Şamanist inançları ağır basan Türkmen şeyhi sayar (Amasya tarihi II s:354-395)
Prof. Osman Turan, “ İslam muhitinde aşırı gitmiş eski bir Türk şamanı” der.(Prof. Osman Turhan Selçuklular zamanında Türkiye s:425)
Doğan Avcıoğlu Baba İshak hareketini dinsel yönü gibi toplumsal yönü de bilgi kıtlığından hayli karanlık kalır hareketin bölge Hıristiyanlarını bir ölçüde etkilediği kabul edilebilir fakat dayandığı asıl kitle Türkmenlerdir. Ebu’l Ferec, “bir çok Türkmenler ona inandılar” der ve Kırşehir’de Selçuklu ordusuyla savaşanların Türkmenler olduğunu söyler. Öyle görünüyor ki Harizimşah ve Moğol karışıklıkları, pek çok Türkmen’in Azerbaycan ve Horasandan Anadolu’ya akmasına yol açar. O sıralarda Selçuklu Devleti güçlüdür. Türkmenlerin batı Anadolu’ya geçişine izin vermez. Türkmenler Selçukluların yeni fethettiği ve Harizimle savaşçıların alt üst ettiği Güney Doğu Anadolu Bölgesine yığılırlar. Burada otlak ve geçim sıkıntısı çektikleri düşünülebilir. Örneğin Maraş bölgesine gelen Türkmenler, alışık olmadıkları ormanlık ve dağlık bölgede yurt tutmak zorunda kalırlar. Bunların ormanda yaşayanlarına orman adamı anlamına (ağaç-eri) adı verilir. Tahtacılar onların ardıları sayılır. Asya bozkırlarındaki evrim, avcı-ormancıdan bozkır hayvancılığına geçiş yönündedir. Güneydoğu Anadolu’da geçim zorluğu ağaç-eri’leri tersine bir evrime yöneltir, Baba İshak ile bağlantılı gözüken Karaman Türkmenleri de Harizim ve Moğol baskısı ile Azerbeycandan göçerler bir süre Doğu Anadolu’da kalırlar ancak Keykubatın izni ile Karaman bölgesine Toroslara yerleşebilirler. Odunculuk, kömürcülük yapmak zorunda kalırlar görünüş odur ki geçim koşullarının ağırlığı ve Selçuklu Devletinin Türkmen’i disiplin ve baskı altına alma çabaları, Türkmen’i devlete karşı asi bir öğe yapar ve Baba İshak’ın Malatya bölgesinde başlattığı hareket, Sivas, Tokat, Amasya Türkmenleri arsında çabucak yayılır. Türkmen’i özümleyemeyişi, en güçlü göründüğü dönemde, Selçuklu Devletinin nasıl bir zayıflık içinde bulunduğunu kanıtlar. (Doğan Avcıoğlu, Türklerin tarihi V sayfa 1997-1998)
Baba İlyas velisi Baba İshak görüldüğü gibi her inançtan ve her ırktan bir mozaiği oluşturmakta Selçuklu zulmüne karşı dışlanmışları temsil etmekte feodal beylere (İKTA) karşı kırdan şehirlere doğru baş kaldıran düzensizliğin ve adaletsizliği yok etmeyi hedefleyen,eşitlik temelinde bir düzeni dini motiflerle süsleyen ve ezilenlere inandıran bir hareketin Mali ovasında bitişinin destanıdır BABA İSHAK.
BABA İSHAK VE BABAİ İSYANI
Anadolu Selçuklu devleti merkezi feodal bir yapıdaydı.Kırsal kesimde topraklar İKTA usulüyle beylerin emrine verilmişti.'İkta' bir nevi Osmanlıdaki TIMAR sistemine benzemekteydi.İkta sahibi olan beyler, köylülerden ve hayvanlarını otlatmak için gelen göçer aşiretlerden ağır vergiler almaktaydılar.Bu vergilerin büyük bir kısmı özel günlerde padişaha armağan olarak sunulmaktaydı.Halk açlık ve çaresizlik içerisindeydi.Çünkü, genelde göçer Türkmen aşiretleri kışlak ve yaylak bulmakta güçlük çekmekteydi.Bir de yerleşik ve göçer çelişkisi gün geçtikçe daha da artmak taktaydı.Saray olup bitenleri görmemekteydi.Konumuz gereği inceleyeceğimiz olan 2. GYASETTİN KEYHÜSREV İÇKİ,AV VE KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ NEDENİYLE Rum elinde(Anadolu’da) olup bitenlere gözlerini kapamıştı.Halkın yaşantısında habersiz sarayda zevk ve sefa sürmekteydi.
2.GİYASDDİN KEYHÜSREV
Bazı Tarihçilere göre karısı Mah-Peri Hatun tarafından zehirlenerek öldürülen Alettin Keykubat'ın büyük oğlu2.Giyasddin Keyhüsrev'dir. Annesi MAH-PERİ HATUN Antalya Tekfuru Kirvard’dın kızıdır.Aladdin Keykubat Mahperi Hatunla evlenirken onun dinine karışmayacağını söylemiştir.Hıristiyan kökenli bu hatun daha sonra kendi rızalığı ile Müslüman olmuş ve sarayın sultanı olmuştur.Aladdin Keykubad'ın zehirlenmesinin altındaki espiri ise kendi oğlunun padişah olması ve sarayın denetiminin kendi tarafında sağlanmasıdır.
Sultan Aladdin Keykubad, 1237'de ölünce yerine sağlığında veliaht olarak seçtiği oğlu KILIÇ ARSLAN hükümdar olması beklenirken başta SADADDİN KÖPEK olmak üzere bir çok kumandanın desteği ile 2.Giyaseddin Keyhüsrev 1237 yılında tahta getirildi ve böylece Mahperi Hatun da muradına ermiş oldu. Padişah çevresindekilere cülus dağıtarak şenlilikler düzenledi.Daha sonra bir fermanla padişahlığını dünyaya ilan etti.
Sadeddin Köpek, çömez padişaha her istediğini yaptırdı.Sarayda kendisine muhalefetlik eden herkesi öldürttü.Sarayda tam hakimiyetlik kurarak sarayı ele geçirmeyi başardı.
Daha sonra 2. gıyaseddin Keyhüsrev'in zaaflarında yararlanarak padişah olmak istedi. Sadeddin Köpek, yine çok iyi biliyordu ki Selçuklu soyunda olmayan bir kimsenin padişah olması olanaksızdı.Onun için kendisinin Selçuklu soyunda olduğunu Aladdin Keykubat'ın gayri meşru çocuğu olduğunu yaymaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Daha sonra 2.Gıyasddin Keyhusrev'in emriyle Sadeddin Köpek öldürüldü.Sarayda bunlar olurken RUM ELİ(ANADDOLU) İÇİN İÇİN KAYNAMAKTAYDI.Yerli ile göçer,halk ile İkta beyleri arasındaki çelişki gittikçe daha da derinleşmekteydi.Anadolu pimi çekilmiş bir bombayı andırıyordu.Babailere bu ortamda sadece bombanın pimini çektiler. Hazır ola bomba böylece 1237 yılında patlatılmış oldu.
BABA İLYAS
Ayaklanmanın gerçek lideri BABA İLYAS'TIR. Bazen Baba İlyas ile Baba İshak karıştırılır.Baba İlyas Horasani Amasya’nın HARAŞNA (ÇAT KÖYÜ) ikamet eder.Moğol saldırısı sonucu Horasan'da Anadolu’ya gelen bütün Anadolu erenlerinin başıdır. Baba Resul adıyla tanınan ve kutsanan Baba İlyas Horasani’dir. Baba İlyas Anadolu'ya dağıttığı 60 halifesinin içinde baş olan BABA İSHAK Adıyaman ili Samsat İlçesi Kefersud köyünde dergahını kurmuş ve ikamet etmiştir.(Server-i leşkeran) unvanıyla anılmaktaBabaİshak'ın dışında Baba İlyas dergahına bağlı olan tanınmış Anadolu erenleri şunlardır:
Şeyh Edebalı, Emircem Baba, Ayna Dövle, Şeyh Osman, Hacı Mihman, Şeyh Edebalı Karaca Ahmed, Geyikli Baba,Hacı Bektaşı Veli vb. Baba İlyas Horasani Kendine Merkezi devlet anlayışı ile barışık olmayan,şehirdeki egemen güçlere,kırsalda feodal beylere Ortodoks Sünni İslam anlayışının karşısına farklı bir dini yorumla cevap vermiştir.Örneğin Baba İlyas tanrıyı dinin katı kuralları içerisinde açıklayamazsınız. Tanrı insanın sevgisiyle kavranılabileceğini ileri sürmüş.
Daha sonra bazı tarihçilere göre müritleri onun peygamber olduğuna inanmış,'ona la ilahe illallah babai resullallah'.
söylemlerinde Allahın Resulü sıfatı yakıştırdıkları da yazılmakta.Bu iddiaya bazı tarihçiler katılmamakta. İnsanlar arasında eşitliği ve mülkün ortaklığını savunmakta.Padişah 2.Giyaseddin Keyhüsrev'in dinden imandan çıktığını,İkta’ların yanında yer aldığını,içki,kadın ve av düşkünlüğü yüzünde halkı görmediğini ileri sürmüş ve kendisine bağlı Anadolu erenleri vasıtasıyla tüm Anadolu’ya yaymış. Tehlikeli bir gidiş olduğunu sezinleyen2.GİYASEDDİN KEYHÜSREV Erzurum'da Moğollar için sınırda bekletilen ordusunu Amasya'da Baba İlyas üzerine gönderir.Baba İlyas bunun üzerine kendisine bağlı 60 tekkede yardım ister.Baş Baba’ya ilk yardım eli Adıyaman-Samsat- Kefersud elinde dergah kuran Baba İshak ve müritlerinde gelir. Baba İshak Müritleri ile birlikte isyan ederek Baba Resulün yardımına hazır olduklarını ilan ederler.
BABA İSHAK VE AYAKLANMA
Baba İshak Adıyaman yöresinde yaşamış bir halk kahramanının adıdır.Baba İshak 1239 yılında Anadolu Selçuklu kralı GYASDDİN KEYHUSREV'e karşı baş kaldırmış kısa bir sürede Malatya,Sivas,Tokat,Amasya,Kayseri ve Kırşehir'in MALİ ovasına kadar ilerlemiş. Bu gelişmelerden korkan Selçuklu egemenleri başkent Konya'yı terk ederek Mısır'a kaçmalarına neden olmuş. Padişah ise Akşehir Gölü'nün kıyılarında sazlıklar arasında savaşın sonuna kadar saklanmak zorunda kalmıştır.
Baba İshak hakkında tarihçiler farklı görüşler ileri sürmekte ve bazen de kavram kargaşası yaratmaktalar. Bazen de karalayıcı inkarcı görüşler ileri sürülmekte.
Bütün tarihçilerin birleştiği ortak nokta Moğolların İran’ı istila etmesiyle beraber,Anadolu yoğun Türkmen göçüne neden olmasıdır. Şam ve Halep
üzerinde Anadolu’ya akın eden Türkmenler yerleşik halk arasında pek kabul görmediler.Yerli halk,göçer Türkmen oymaklarında tedirgindi.Buyruk dinlemeyen göçer aşiretler, yerel egemenlerin kontrollerinin dışında kalmıştı.Göçer Türkmenler yerleşecek yurt bulamıyor,gittikleri her yerde tepkiyle karşılaşıyor ve karşısında devlet güçlerini görmekteydiler.
Yöre karmaşık bir mozaiği andırmaktadır.Baba İshak çevresinde başlıca Türkmenler üzerinde etkin olmakla birlikte,yerli halk Kürt,Süryani,Asuri ve Ermenilerin de desteğini sağlamayı başarmıştır.
Baba İshak dergahını,Adıyaman’ın ilçesi olan SUMEYSAT-SİMSAT (SAMSAT) yakınlarında KEFERSUD köyünde kurar.Düzgünlüğü,doğruluğu sayesinde yöre halkı etrafında toplanır.Dergaha her dinden,her mezhepten ve her ırktan insanlar toplanır.Baba'nın inancında insanlar arasında ayrım yapmaya yer yoktur.Ortak payda,adaletsizliğe,yoksulluğa karşı birlikteliktir.Babanın mürüdlerine BABAİLER denilir.
Tarihçiler bazen Baba İshak ile Baba İlyas’ı birbirine karıştırırlar, Baba İlyas Amasya’nın Çat köyünde (şimdiki adı İlyas) Amasya’da Turhal yolunun 10. km sindedir. Bu köyde, Baba İlyas’ın mezarı ve türbesi vardır. Baba İshak Baba İlyas dergahına bağlı, onun velisidir. Baba İlyas’ın torunu Elvan Çelebi dedelerini adını İlyas olduğunu söyler, torun Elvan Çelebiye göre Baba İlyas ile zamanın sultanının arasını Çat köyü kadısı Köre kadı açmıştır, Köre kadı sultana haber göndererek, Baba İlyas’ın amacının ayaklanma olduğunu sultana söyler ve inandırır. Sultan Çat köyüne asker gönderir. Askerin geleceğini haber alan Baba İlyas, Seksen müridi ile beraber Haraşna Kalesine sığınır. Sultana karşı müritleri ile beraber kahramanca direnir.
Baba İlyas velisi olan Baba İshak Adıyaman Samsat’ta,Amasya’daki olup bitenleri duyar, müritleriyle beraber sultana karşı Samsat’ta ayaklanır, amacı Baba İlyas’ı ve temsil ettiği toplumu egemenlerden kurtarmaktır. Bunun için de Amasya’da kalede sıkışmış olduğu piri Baba İlyas’ı zalimlerden bir an önce kurtarmaktır.
Baba İshak Harzemlileri Selçuklulara karşı mücadeleye çağırır, Selçuklu sultanı Gıyasettin Keyhüsref'in sefahate düşkünlüğünden dolayı, eleştiriyor onun dinden imandan ayrıldığını özel zevklerin esiri olduğunu memleketi; beylere İkta olarak böldüğünü halkın aç ve sefil olduğunu, insanların İkta’ların kölesi durumuna geldiğini söyler. İktalar bu arada yerli halkın dışında göçer aşiretlerde toprak bastı parası talep eder, göçerlerin göçecek yurtları bile kalmamıştır.
Baba İshak’ın emri ile Malatya,Samsat,Besni ve Adıyaman taraflarında yoğun şekilde bulunan Türkmenler,sığır koyun ve diğer mallarını satıp at ve silah almışlardır. Cihat ilanı işareti Türkmen kabileleri ve obalar arasında yayılınca, silahını kapıp atına binenler köylerinde ayrılarak savaşa başlamışlardır. Kahta, Adıyaman, Malatya yörelerine işgal etmeye başladılar,
Malatya sübaşısı Muzaffereddin Ali Şır askerleriyle Babaı’leri durdurmaya onlarla savaşa girer. Meydana gelen şiddetli savaşlarda çok kayıp vererek yenilgiye uğrar. Onun sancağını ve davulunu ele geçirir. Alişir Süryanilerden ve Germiyanlılardan oluşturduğu ordu ile tekrar Babaileri durdurmaya kalkışmışsa da 2. defa yenilmiştir. Babailerin bu 2 zaferden sonra cesaretleri artmıştır. Sivas’a doğru yürümüşlerdir Sivas halkı ve askerleri Babailere karşı çıktılar ise de başarı gösteremeyerek teslim olmak zorunda kalmışlardır. Moralleri güçlenen Baba İshak komutasındaki Babailer, Baba İlyas’a kavuşmak için Tokat üzerinden Amasya’ya yönelmişlerdir. Yollarda rastladıkları kimseleri kendilerine katarak son sürat Amasya’ya ilerlemişlerdir.
Selçuklu sultanı Gıyasseddin Keyhüsrev Malatya Sivas mağlubiyetini öğrenince dehşete kapılarak, Akşehir gölünün kenarında saklanmıştır. Zenginler ise korkuya kapılarak Mısır’a kaçmışlardır. Bu arada Sultan Keyhüsrev Moğol saldırısına karşı Armağan Şahın komutasındaki Erzurumda beklettiği en önemli askeri birliğini Amasya’ya çekerek Baba İlyas’ın kalesini kuşatarak Baba İlyas’ı öldürerek cesedinin kaleye asılmasını başarmıştır. Amasya’ya giren Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın kalede asılı cesedini görürler ama onun ölümüne inanmazlar, inançlarına göre Babailer ölümsüzdür. Bunların derisini ne kurşun deler,nede kılıç keser. Selçuklunun İslam orduları da böyle inanır ve Babailerle savaşmayı göze alamazlar.
Selçuklu orduları Babailerin karşısında darmadağınık olur. Ünlü kumandan Armağan Şah öldürülür. Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın öldüğüne inanmazlar, Baba İlayas’ın gökyüzüne çıkarak meleklerle görüşmeye gittiğine inanırlar. Amasya’yı ele geçirdikten sonra Kayseri’ye doğru yönelirler ve Kayseri’ye gelirler.
“Sultan Müslüman orduların Babailerle inançları gereği savaşamayacağını anlayınca kiralık Frank ve Gürcülerden oluşturululan gayrimüslim bir orduyu Kırşehir’in Mali ovasında Babanın ordularının üzerine gönderir, Frank ordusu askerleri ilk Babai saldırısını püskürtünce, cesaretlenen islam askeride savaşa girer ve babailer kırıma uğrartır. Yaklaşık 4 veya 6 bin civarındaki Babai orduları Mali ovasında eş ve çocuklarıyla birlikte katledildiler. Süryani tarihçi Ebu’l Ferec olayı şöyle anlatır. Roma diyarından (Anadolu’dan) gelip toplanan 60 000 atlı, 6000 türkmenden kurulu bu küçük kuvvete hücum edemediler bunun üzerine sultanın hizmetinde bulunan 1000 frenk atlı, hiddetle alevlenerek dişlerini gıcırdattılar ve yüzlerinin üzerine haç işaretleri yaparak bu adamların üzerine hücum ettiler ve onları dağıttılar. Daha sonra araplardan da (islam askeri) bunlarla beraber hareket ederek türkmenleri çemberlediler ve hepsini kılıçtan geçirerek mahvettiler. Bunlardan erkek,çocuk, hayvan velhasıl hiçbirşey kılıçtan kurtulamadı.” (Ebu’f Faraj tarihi II, Ömer Rıza Doğrul çev. S:540)
Kahta’nın Samsat kasabasının Kefersut köyü’nde başlayan Malatya,Sivas,Tokat, Amasya, Kayseri’yide içine alan Kırşehir’in Mali ovasında Frenk orduları tarafından çok kanlı bir biçimde Mali ovasında son bulan Babai ayaklanması Selçuklu ve Osmanlı tarihinin en büyük ayaklanması olarak tarihçiler tarafından belirtilir.
Bazı tarihçiler,Baba İlyas’ın peygamberlik ideasında olduğunu ve müritlerinin kendisine “Baba Resul” dediklerini Babailiğin başlı başına bir din olduğunu ileri sürerler.
Bazı tarihçiler ise Res’ul Ayn, Mardin-Bireycik’ e bağlı bir köy ve Türkmenleri merkezi olarak anılır. Baba İlyas’ın içinde çıkmış olduğu boy olarak kabul edilir.Bundan dolayı Babai Resul denir.Arapça bir sözcüktür.Türkçesi “Pınar başı” anlamındadır.(N.Göyünç 16.Yüzyılda Mardin sancağı s.6-45)
Türkmenler BABA İSHAK’ın veli oluşuna,Arap bilginlerinden SIBT ve ZEHEBİ’ ye göre ise mürütleri ona “LA İLAHE İLLALLAH BABA VELİ ALLAH diyerek onu yüceldiklerini belirtirler.(M.Oğuz Malatya Tarihi s 98)
Mevlevi kaynaklarında Hacı Bektaşi Veli Baba Resulün has halifelerinden olduğunu ileri sürer. (Eflaki, ariflerin mankıbeleri, Tahsin yazıcı çev. I s:370) bazı tarihçiler hareketin Şamanist kökenini vurgularlar. Prof. Faruk Sümer Baba İshak’ı orta Asya’dan gelmiş, Şamanist inançları ağır basan Türkmen şeyhi sayar (Amasya tarihi II s:354-395)
Prof. Osman Turan, “ İslam muhitinde aşırı gitmiş eski bir Türk şamanı” der.(Prof. Osman Turhan Selçuklular zamanında Türkiye s:425)
Doğan Avcıoğlu Baba İshak hareketini dinsel yönü gibi toplumsal yönü de bilgi kıtlığından hayli karanlık kalır hareketin bölge Hıristiyanlarını bir ölçüde etkilediği kabul edilebilir fakat dayandığı asıl kitle Türkmenlerdir. Ebu’l Ferec, “bir çok Türkmenler ona inandılar” der ve Kırşehir’de Selçuklu ordusuyla savaşanların Türkmenler olduğunu söyler. Öyle görünüyor ki Harizimşah ve Moğol karışıklıkları, pek çok Türkmen’in Azerbaycan ve Horasandan Anadolu’ya akmasına yol açar. O sıralarda Selçuklu Devleti güçlüdür. Türkmenlerin batı Anadolu’ya geçişine izin vermez. Türkmenler Selçukluların yeni fethettiği ve Harizimle savaşçıların alt üst ettiği Güney Doğu Anadolu Bölgesine yığılırlar. Burada otlak ve geçim sıkıntısı çektikleri düşünülebilir. Örneğin Maraş bölgesine gelen Türkmenler, alışık olmadıkları ormanlık ve dağlık bölgede yurt tutmak zorunda kalırlar. Bunların ormanda yaşayanlarına orman adamı anlamına (ağaç-eri) adı verilir. Tahtacılar onların ardıları sayılır. Asya bozkırlarındaki evrim, avcı-ormancıdan bozkır hayvancılığına geçiş yönündedir. Güneydoğu Anadolu’da geçim zorluğu ağaç-eri’leri tersine bir evrime yöneltir, Baba İshak ile bağlantılı gözüken Karaman Türkmenleri de Harizim ve Moğol baskısı ile Azerbeycandan göçerler bir süre Doğu Anadolu’da kalırlar ancak Keykubatın izni ile Karaman bölgesine Toroslara yerleşebilirler. Odunculuk, kömürcülük yapmak zorunda kalırlar görünüş odur ki geçim koşullarının ağırlığı ve Selçuklu Devletinin Türkmen’i disiplin ve baskı altına alma çabaları, Türkmen’i devlete karşı asi bir öğe yapar ve Baba İshak’ın Malatya bölgesinde başlattığı hareket, Sivas, Tokat, Amasya Türkmenleri arsında çabucak yayılır. Türkmen’i özümleyemeyişi, en güçlü göründüğü dönemde, Selçuklu Devletinin nasıl bir zayıflık içinde bulunduğunu kanıtlar. (Doğan Avcıoğlu, Türklerin tarihi V sayfa 1997-1998)
Baba İlyas velisi Baba İshak görüldüğü gibi her inançtan ve her ırktan bir mozaiği oluşturmakta Selçuklu zulmüne karşı dışlanmışları temsil etmekte feodal beylere (İKTA) karşı kırdan şehirlere doğru baş kaldıran düzensizliğin ve adaletsizliği yok etmeyi hedefleyen,eşitlik temelinde bir düzeni dini motiflerle süsleyen ve ezilenlere inandıran bir hareketin Mali ovasında bitişinin destanıdır BABA İSHAK.
BABA İSHAK VE BABAİ İSYANI
Anadolu Selçuklu devleti merkezi feodal bir yapıdaydı.Kırsal kesimde topraklar İKTA usulüyle beylerin emrine verilmişti.'İkta' bir nevi Osmanlıdaki TIMAR sistemine benzemekteydi.İkta sahibi olan beyler, köylülerden ve hayvanlarını otlatmak için gelen göçer aşiretlerden ağır vergiler almaktaydılar.Bu vergilerin büyük bir kısmı özel günlerde padişaha armağan olarak sunulmaktaydı.Halk açlık ve çaresizlik içerisindeydi.Çünkü, genelde göçer Türkmen aşiretleri kışlak ve yaylak bulmakta güçlük çekmekteydi.Bir de yerleşik ve göçer çelişkisi gün geçtikçe daha da artmak taktaydı.Saray olup bitenleri görmemekteydi.Konumuz gereği inceleyeceğimiz olan 2. GYASETTİN KEYHÜSREV İÇKİ,AV VE KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ NEDENİYLE Rum elinde(Anadolu’da) olup bitenlere gözlerini kapamıştı.Halkın yaşantısında habersiz sarayda zevk ve sefa sürmekteydi.
2.GİYASDDİN KEYHÜSREV
Bazı Tarihçilere göre karısı Mah-Peri Hatun tarafından zehirlenerek öldürülen Alettin Keykubat'ın büyük oğlu2.Giyasddin Keyhüsrev'dir. Annesi MAH-PERİ HATUN Antalya Tekfuru Kirvard’dın kızıdır.Aladdin Keykubat Mahperi Hatunla evlenirken onun dinine karışmayacağını söylemiştir.Hıristiyan kökenli bu hatun daha sonra kendi rızalığı ile Müslüman olmuş ve sarayın sultanı olmuştur.Aladdin Keykubad'ın zehirlenmesinin altındaki espiri ise kendi oğlunun padişah olması ve sarayın denetiminin kendi tarafında sağlanmasıdır.
Sultan Aladdin Keykubad, 1237'de ölünce yerine sağlığında veliaht olarak seçtiği oğlu KILIÇ ARSLAN hükümdar olması beklenirken başta SADADDİN KÖPEK olmak üzere bir çok kumandanın desteği ile 2.Giyaseddin Keyhüsrev 1237 yılında tahta getirildi ve böylece Mahperi Hatun da muradına ermiş oldu. Padişah çevresindekilere cülus dağıtarak şenlilikler düzenledi.Daha sonra bir fermanla padişahlığını dünyaya ilan etti.
Sadeddin Köpek, çömez padişaha her istediğini yaptırdı.Sarayda kendisine muhalefetlik eden herkesi öldürttü.Sarayda tam hakimiyetlik kurarak sarayı ele geçirmeyi başardı.
Daha sonra 2. gıyaseddin Keyhüsrev'in zaaflarında yararlanarak padişah olmak istedi. Sadeddin Köpek, yine çok iyi biliyordu ki Selçuklu soyunda olmayan bir kimsenin padişah olması olanaksızdı.Onun için kendisinin Selçuklu soyunda olduğunu Aladdin Keykubat'ın gayri meşru çocuğu olduğunu yaymaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Daha sonra 2.Gıyasddin Keyhusrev'in emriyle Sadeddin Köpek öldürüldü.Sarayda bunlar olurken RUM ELİ(ANADDOLU) İÇİN İÇİN KAYNAMAKTAYDI.Yerli ile göçer,halk ile İkta beyleri arasındaki çelişki gittikçe daha da derinleşmekteydi.Anadolu pimi çekilmiş bir bombayı andırıyordu.Babailere bu ortamda sadece bombanın pimini çektiler. Hazır ola bomba böylece 1237 yılında patlatılmış oldu.
BABA İLYAS
Ayaklanmanın gerçek lideri BABA İLYAS'TIR. Bazen Baba İlyas ile Baba İshak karıştırılır.Baba İlyas Horasani Amasya’nın HARAŞNA (ÇAT KÖYÜ) ikamet eder.Moğol saldırısı sonucu Horasan'da Anadolu’ya gelen bütün Anadolu erenlerinin başıdır. Baba Resul adıyla tanınan ve kutsanan Baba İlyas Horasani’dir. Baba İlyas Anadolu'ya dağıttığı 60 halifesinin içinde baş olan BABA İSHAK Adıyaman ili Samsat İlçesi Kefersud köyünde dergahını kurmuş ve ikamet etmiştir.(Server-i leşkeran) unvanıyla anılmaktaBabaİshak'ın dışında Baba İlyas dergahına bağlı olan tanınmış Anadolu erenleri şunlardır:
Şeyh Edebalı, Emircem Baba, Ayna Dövle, Şeyh Osman, Hacı Mihman, Şeyh Edebalı Karaca Ahmed, Geyikli Baba,Hacı Bektaşı Veli vb. Baba İlyas Horasani Kendine Merkezi devlet anlayışı ile barışık olmayan,şehirdeki egemen güçlere,kırsalda feodal beylere Ortodoks Sünni İslam anlayışının karşısına farklı bir dini yorumla cevap vermiştir.Örneğin Baba İlyas tanrıyı dinin katı kuralları içerisinde açıklayamazsınız. Tanrı insanın sevgisiyle kavranılabileceğini ileri sürmüş.
Daha sonra bazı tarihçilere göre müritleri onun peygamber olduğuna inanmış,'ona la ilahe illallah babai resullallah'.
söylemlerinde Allahın Resulü sıfatı yakıştırdıkları da yazılmakta.Bu iddiaya bazı tarihçiler katılmamakta. İnsanlar arasında eşitliği ve mülkün ortaklığını savunmakta.Padişah 2.Giyaseddin Keyhüsrev'in dinden imandan çıktığını,İkta’ların yanında yer aldığını,içki,kadın ve av düşkünlüğü yüzünde halkı görmediğini ileri sürmüş ve kendisine bağlı Anadolu erenleri vasıtasıyla tüm Anadolu’ya yaymış. Tehlikeli bir gidiş olduğunu sezinleyen2.GİYASEDDİN KEYHÜSREV Erzurum'da Moğollar için sınırda bekletilen ordusunu Amasya'da Baba İlyas üzerine gönderir.Baba İlyas bunun üzerine kendisine bağlı 60 tekkede yardım ister.Baş Baba’ya ilk yardım eli Adıyaman-Samsat- Kefersud elinde dergah kuran Baba İshak ve müritlerinde gelir. Baba İshak Müritleri ile birlikte isyan ederek Baba Resulün yardımına hazır olduklarını ilan ederler.
BABA İSHAK VE AYAKLANMA
Baba İshak Adıyaman yöresinde yaşamış bir halk kahramanının adıdır.Baba İshak 1239 yılında Anadolu Selçuklu kralı GYASDDİN KEYHUSREV'e karşı baş kaldırmış kısa bir sürede Malatya,Sivas,Tokat,Amasya,Kayseri ve Kırşehir'in MALİ ovasına kadar ilerlemiş. Bu gelişmelerden korkan Selçuklu egemenleri başkent Konya'yı terk ederek Mısır'a kaçmalarına neden olmuş. Padişah ise Akşehir Gölü'nün kıyılarında sazlıklar arasında savaşın sonuna kadar saklanmak zorunda kalmıştır.
Baba İshak hakkında tarihçiler farklı görüşler ileri sürmekte ve bazen de kavram kargaşası yaratmaktalar. Bazen de karalayıcı inkarcı görüşler ileri sürülmekte.
Bütün tarihçilerin birleştiği ortak nokta Moğolların İran’ı istila etmesiyle beraber,Anadolu yoğun Türkmen göçüne neden olmasıdır. Şam ve Halep
üzerinde Anadolu’ya akın eden Türkmenler yerleşik halk arasında pek kabul görmediler.Yerli halk,göçer Türkmen oymaklarında tedirgindi.Buyruk dinlemeyen göçer aşiretler, yerel egemenlerin kontrollerinin dışında kalmıştı.Göçer Türkmenler yerleşecek yurt bulamıyor,gittikleri her yerde tepkiyle karşılaşıyor ve karşısında devlet güçlerini görmekteydiler.
Yöre karmaşık bir mozaiği andırmaktadır.Baba İshak çevresinde başlıca Türkmenler üzerinde etkin olmakla birlikte,yerli halk Kürt,Süryani,Asuri ve Ermenilerin de desteğini sağlamayı başarmıştır.
Baba İshak dergahını,Adıyaman’ın ilçesi olan SUMEYSAT-SİMSAT (SAMSAT) yakınlarında KEFERSUD köyünde kurar.Düzgünlüğü,doğruluğu sayesinde yöre halkı etrafında toplanır.Dergaha her dinden,her mezhepten ve her ırktan insanlar toplanır.Baba'nın inancında insanlar arasında ayrım yapmaya yer yoktur.Ortak payda,adaletsizliğe,yoksulluğa karşı birlikteliktir.Babanın mürüdlerine BABAİLER denilir.
Tarihçiler bazen Baba İshak ile Baba İlyas’ı birbirine karıştırırlar, Baba İlyas Amasya’nın Çat köyünde (şimdiki adı İlyas) Amasya’da Turhal yolunun 10. km sindedir. Bu köyde, Baba İlyas’ın mezarı ve türbesi vardır. Baba İshak Baba İlyas dergahına bağlı, onun velisidir. Baba İlyas’ın torunu Elvan Çelebi dedelerini adını İlyas olduğunu söyler, torun Elvan Çelebiye göre Baba İlyas ile zamanın sultanının arasını Çat köyü kadısı Köre kadı açmıştır, Köre kadı sultana haber göndererek, Baba İlyas’ın amacının ayaklanma olduğunu sultana söyler ve inandırır. Sultan Çat köyüne asker gönderir. Askerin geleceğini haber alan Baba İlyas, Seksen müridi ile beraber Haraşna Kalesine sığınır. Sultana karşı müritleri ile beraber kahramanca direnir.
Baba İlyas velisi olan Baba İshak Adıyaman Samsat’ta,Amasya’daki olup bitenleri duyar, müritleriyle beraber sultana karşı Samsat’ta ayaklanır, amacı Baba İlyas’ı ve temsil ettiği toplumu egemenlerden kurtarmaktır. Bunun için de Amasya’da kalede sıkışmış olduğu piri Baba İlyas’ı zalimlerden bir an önce kurtarmaktır.
Baba İshak Harzemlileri Selçuklulara karşı mücadeleye çağırır, Selçuklu sultanı Gıyasettin Keyhüsref'in sefahate düşkünlüğünden dolayı, eleştiriyor onun dinden imandan ayrıldığını özel zevklerin esiri olduğunu memleketi; beylere İkta olarak böldüğünü halkın aç ve sefil olduğunu, insanların İkta’ların kölesi durumuna geldiğini söyler. İktalar bu arada yerli halkın dışında göçer aşiretlerde toprak bastı parası talep eder, göçerlerin göçecek yurtları bile kalmamıştır.
Baba İshak’ın emri ile Malatya,Samsat,Besni ve Adıyaman taraflarında yoğun şekilde bulunan Türkmenler,sığır koyun ve diğer mallarını satıp at ve silah almışlardır. Cihat ilanı işareti Türkmen kabileleri ve obalar arasında yayılınca, silahını kapıp atına binenler köylerinde ayrılarak savaşa başlamışlardır. Kahta, Adıyaman, Malatya yörelerine işgal etmeye başladılar,
Malatya sübaşısı Muzaffereddin Ali Şır askerleriyle Babaı’leri durdurmaya onlarla savaşa girer. Meydana gelen şiddetli savaşlarda çok kayıp vererek yenilgiye uğrar. Onun sancağını ve davulunu ele geçirir. Alişir Süryanilerden ve Germiyanlılardan oluşturduğu ordu ile tekrar Babaileri durdurmaya kalkışmışsa da 2. defa yenilmiştir. Babailerin bu 2 zaferden sonra cesaretleri artmıştır. Sivas’a doğru yürümüşlerdir Sivas halkı ve askerleri Babailere karşı çıktılar ise de başarı gösteremeyerek teslim olmak zorunda kalmışlardır. Moralleri güçlenen Baba İshak komutasındaki Babailer, Baba İlyas’a kavuşmak için Tokat üzerinden Amasya’ya yönelmişlerdir. Yollarda rastladıkları kimseleri kendilerine katarak son sürat Amasya’ya ilerlemişlerdir.
Selçuklu sultanı Gıyasseddin Keyhüsrev Malatya Sivas mağlubiyetini öğrenince dehşete kapılarak, Akşehir gölünün kenarında saklanmıştır. Zenginler ise korkuya kapılarak Mısır’a kaçmışlardır. Bu arada Sultan Keyhüsrev Moğol saldırısına karşı Armağan Şahın komutasındaki Erzurumda beklettiği en önemli askeri birliğini Amasya’ya çekerek Baba İlyas’ın kalesini kuşatarak Baba İlyas’ı öldürerek cesedinin kaleye asılmasını başarmıştır. Amasya’ya giren Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın kalede asılı cesedini görürler ama onun ölümüne inanmazlar, inançlarına göre Babailer ölümsüzdür. Bunların derisini ne kurşun deler,nede kılıç keser. Selçuklunun İslam orduları da böyle inanır ve Babailerle savaşmayı göze alamazlar.
Selçuklu orduları Babailerin karşısında darmadağınık olur. Ünlü kumandan Armağan Şah öldürülür. Baba İshak komutasındaki Babailer Baba İlyas’ın öldüğüne inanmazlar, Baba İlayas’ın gökyüzüne çıkarak meleklerle görüşmeye gittiğine inanırlar. Amasya’yı ele geçirdikten sonra Kayseri’ye doğru yönelirler ve Kayseri’ye gelirler.
“Sultan Müslüman orduların Babailerle inançları gereği savaşamayacağını anlayınca kiralık Frank ve Gürcülerden oluşturululan gayrimüslim bir orduyu Kırşehir’in Mali ovasında Babanın ordularının üzerine gönderir, Frank ordusu askerleri ilk Babai saldırısını püskürtünce, cesaretlenen islam askeride savaşa girer ve babailer kırıma uğrartır. Yaklaşık 4 veya 6 bin civarındaki Babai orduları Mali ovasında eş ve çocuklarıyla birlikte katledildiler. Süryani tarihçi Ebu’l Ferec olayı şöyle anlatır. Roma diyarından (Anadolu’dan) gelip toplanan 60 000 atlı, 6000 türkmenden kurulu bu küçük kuvvete hücum edemediler bunun üzerine sultanın hizmetinde bulunan 1000 frenk atlı, hiddetle alevlenerek dişlerini gıcırdattılar ve yüzlerinin üzerine haç işaretleri yaparak bu adamların üzerine hücum ettiler ve onları dağıttılar. Daha sonra araplardan da (islam askeri) bunlarla beraber hareket ederek türkmenleri çemberlediler ve hepsini kılıçtan geçirerek mahvettiler. Bunlardan erkek,çocuk, hayvan velhasıl hiçbirşey kılıçtan kurtulamadı.” (Ebu’f Faraj tarihi II, Ömer Rıza Doğrul çev. S:540)
Kahta’nın Samsat kasabasının Kefersut köyü’nde başlayan Malatya,Sivas,Tokat, Amasya, Kayseri’yide içine alan Kırşehir’in Mali ovasında Frenk orduları tarafından çok kanlı bir biçimde Mali ovasında son bulan Babai ayaklanması Selçuklu ve Osmanlı tarihinin en büyük ayaklanması olarak tarihçiler tarafından belirtilir.
Bazı tarihçiler,Baba İlyas’ın peygamberlik ideasında olduğunu ve müritlerinin kendisine “Baba Resul” dediklerini Babailiğin başlı başına bir din olduğunu ileri sürerler.
Bazı tarihçiler ise Res’ul Ayn, Mardin-Bireycik’ e bağlı bir köy ve Türkmenleri merkezi olarak anılır. Baba İlyas’ın içinde çıkmış olduğu boy olarak kabul edilir.Bundan dolayı Babai Resul denir.Arapça bir sözcüktür.Türkçesi “Pınar başı” anlamındadır.(N.Göyünç 16.Yüzyılda Mardin sancağı s.6-45)
Türkmenler BABA İSHAK’ın veli oluşuna,Arap bilginlerinden SIBT ve ZEHEBİ’ ye göre ise mürütleri ona “LA İLAHE İLLALLAH BABA VELİ ALLAH diyerek onu yüceldiklerini belirtirler.(M.Oğuz Malatya Tarihi s 98)
Mevlevi kaynaklarında Hacı Bektaşi Veli Baba Resulün has halifelerinden olduğunu ileri sürer. (Eflaki, ariflerin mankıbeleri, Tahsin yazıcı çev. I s:370) bazı tarihçiler hareketin Şamanist kökenini vurgularlar. Prof. Faruk Sümer Baba İshak’ı orta Asya’dan gelmiş, Şamanist inançları ağır basan Türkmen şeyhi sayar (Amasya tarihi II s:354-395)
Prof. Osman Turan, “ İslam muhitinde aşırı gitmiş eski bir Türk şamanı” der.(Prof. Osman Turhan Selçuklular zamanında Türkiye s:425)
Doğan Avcıoğlu Baba İshak hareketini dinsel yönü gibi toplumsal yönü de bilgi kıtlığından hayli karanlık kalır hareketin bölge Hıristiyanlarını bir ölçüde etkilediği kabul edilebilir fakat dayandığı asıl kitle Türkmenlerdir. Ebu’l Ferec, “bir çok Türkmenler ona inandılar” der ve Kırşehir’de Selçuklu ordusuyla savaşanların Türkmenler olduğunu söyler. Öyle görünüyor ki Harizimşah ve Moğol karışıklıkları, pek çok Türkmen’in Azerbaycan ve Horasandan Anadolu’ya akmasına yol açar. O sıralarda Selçuklu Devleti güçlüdür. Türkmenlerin batı Anadolu’ya geçişine izin vermez. Türkmenler Selçukluların yeni fethettiği ve Harizimle savaşçıların alt üst ettiği Güney Doğu Anadolu Bölgesine yığılırlar. Burada otlak ve geçim sıkıntısı çektikleri düşünülebilir. Örneğin Maraş bölgesine gelen Türkmenler, alışık olmadıkları ormanlık ve dağlık bölgede yurt tutmak zorunda kalırlar. Bunların ormanda yaşayanlarına orman adamı anlamına (ağaç-eri) adı verilir. Tahtacılar onların ardıları sayılır. Asya bozkırlarındaki evrim, avcı-ormancıdan bozkır hayvancılığına geçiş yönündedir. Güneydoğu Anadolu’da geçim zorluğu ağaç-eri’leri tersine bir evrime yöneltir, Baba İshak ile bağlantılı gözüken Karaman Türkmenleri de Harizim ve Moğol baskısı ile Azerbeycandan göçerler bir süre Doğu Anadolu’da kalırlar ancak Keykubatın izni ile Karaman bölgesine Toroslara yerleşebilirler. Odunculuk, kömürcülük yapmak zorunda kalırlar görünüş odur ki geçim koşullarının ağırlığı ve Selçuklu Devletinin Türkmen’i disiplin ve baskı altına alma çabaları, Türkmen’i devlete karşı asi bir öğe yapar ve Baba İshak’ın Malatya bölgesinde başlattığı hareket, Sivas, Tokat, Amasya Türkmenleri arsında çabucak yayılır. Türkmen’i özümleyemeyişi, en güçlü göründüğü dönemde, Selçuklu Devletinin nasıl bir zayıflık içinde bulunduğunu kanıtlar. (Doğan Avcıoğlu, Türklerin tarihi V sayfa 1997-1998)
Baba İlyas velisi Baba İshak görüldüğü gibi her inançtan ve her ırktan bir mozaiği oluşturmakta Selçuklu zulmüne karşı dışlanmışları temsil etmekte feodal beylere (İKTA) karşı kırdan şehirlere doğru baş kaldıran düzensizliğin ve adaletsizliği yok etmeyi hedefleyen,eşitlik temelinde bir düzeni dini motiflerle süsleyen ve ezilenlere inandıran bir hareketin Mali ovasında bitişinin destanıdır BABA İSHAK.
Anadoluda her milletten insanın bozulan düzene karşı bir başkaldırışı ve en sonunda Selçukluların frenk ordusu ile durdurabildiği bir halk hareketidir.Anadolu tarihini derinden etkilemiş ve kendinden sonraki bir çok isyanda onun etkilerinin devam ettiği görülmüştür.Halk ölümüne inanamamış ve öyle bir heyecanla selçuklu ordusuna saldırmışlardırki birkaç kez yenilgiye uğratmışlardır.Tabi bu durumu Moğollar seyrediyorlardı.Selçuklu hükümeti bu durum karşısında başta pek bir şey yapamamıştı.Bu insanlar müslümanlığı daha yeni yeni benimsedikleri için gittikçe medresleşen hükümete kin besliyorlardı.Halk hala çoğunlukla göçebe ama yönetim tüm hızıyla yerleşik hayata geçiyordu.Bu durum büyük krizler yaratıyordu.Yönetim halkı yönetecek kabiliyeti kaybetmişti tabi moğollar yaklaşıyordu.Baba ishakın münzevi yaşamı ve halkı kendi yanına çekmek içn başvurduğu bazı durumlar onu bu krizde birden lider durumuna getirdi.
ZULME KARŞI ANADOLU'DA YÜKSELEN BİR DİRENİŞ
BABAİ AYAKLANMASI
Babailer Ayaklanması, 1239 yılında Anadolu Selçuklu devletine karşı dinsel yönü olmakla birlikte siyasal ve toplumsal yanları ağır basan bir Türkmen ayaklanmasıdır. Kentlerdeki Sünni halka dayalı bir devlet örgütü kuran Anadolu Selçukluları sınırlarda ve kırsal bölgelerde yaşayan Türkmenleri giderek dışladılar.
Kentleşmenin önem kazanmasıyla kırsalda yaşayan insanların ekonomik durumu başta olmak üzere toplumsal yönden farklılıklar iyice belirginleşmeye başladı. O yıllardaki Moğol istilası yüzünden Horasan bölgesinde yaşayanlar Anadolu’ya göç etmişlerdi. Anadolu Selçuklu devleti bu yeni gelen göçmenlerden rahatsız olmuş daha batıya geçmelerine engel olmuştu. Anadolu’daki yerli halk ve daha önce buraya gelen göçmenlerle güç birliği yaparak yeni gelen Türkmenlerle ellerindeki otlak arazileri paylaşmak istemediler. Böylece son gelen Türkmenler Güneydoğu Anadolu’da sıkışıp kaldılar ve yığılmaya başladılar.
Geçim kaynakları olan hayvancılık için, yeterli otlak bulamadılar ve yoksulluk içine düştüler. Aralarında çıkan anlaşmazlıklarda Selçuklu devleti tarafsız davranmadı.
Anlaşmazlık çıkmasının sebeplerinden birisi de, kent kültürüne gaçmiş olanların göçebe gelenekleri sürdüren çoğunluğu aşağılamaları, onları kendi toplumundan ve devletlerinden kültürel olarak da dıştalamalarıydı. Bunun sonucu göçerler Selçuklu devletine vergi vermemeye ve buyruklarını dinlememeye başladılar. Topraklara sahip çıkan yerleşik Türkmenler ve yerli halklarla aralarında yer yer çatışmalar yaşandı. Selçuklu Devleti yerli göçmenlerden yani daha önce burayı yurt yapmış olan Türkmenlerden yana tavır koyuyor onları destekliyor diğerlerini cezalandırıyordu. Ve bunun yanı sıra Selçuklu sultani II. Gıyasettin Keyhüsrev’in halkı ezen adaletsiz yönetimi, haksızlığa uğramış yoksul Türkmenleri devlete karşı isyan ettiriyordu. Baba İlyas, doğrudan doğruya bu sömürü sisteminin yıkılmasına yönelen bu hareketi örgütlemek ve yeni bir toplum kurulması fikrini topluma yaymak üzere halifeler görevlendirerek Türkmenler arasında bir ayaklanma örgütlemeye başladı.
Ekonomik ve toplumsal açıdan olduğu kadar dinsel inançları bakımından da kentlilerden ayrılan Türkmenlerin İslamlığı, kentlerin Sünni İslamlığından farklı, Türklerin eski şaman geleneklerinin, tasavvuf biçimine girmiş Şiiliğin, bazı yerel inançların etkisini taşıyan bir İslamlıktı. Kırsal kesimde dinsel yaşamın düzenleyicileri, kentlerdeki Sünni ulemadan çok farklı, eski Türk Şamanlarının İslamlaşmış bir devamından başka bir şey olmayan Türkmen babalarıydı.
Öte yandan iktisadi güçlükler ve Moğol istilalarının yoğunlaşması Türkmenler ile Selçuklu yöneticileri arasındaki çelişkiyi derinleştirmiş, onları devlete karşı asi bir öğe durumuna getirmişti. Bu ortamda Amasya’nın Çat Köyü’ne yerleşen yarı Türk şamanı, yarı İslam şeyhi Baba İlyas, dinden ve adaletten ayrılmakla suçladığı Selçuklu yöneticilerine karşı propagandaya başladı. Daha sonra da II. Gıyasettin Keyhüsrev’e karşı açıktan açığa savaş ilan etti. Kısa sürede Baba İlyas’ın etrafında toplananların sayısı giderek arttı. Yönetimine karşı bir ayaklanma hazırlandığından haberdar olan II. Gıyasettin Keyhüsrev, askerlerini 1239’da ansızın Baba İlyas’ın üzerine saldırttı ve ayaklanmanın başlamasına sebep oldu. Baba İlyas, Urfa Harran bölgesindeki Harzemşahları da Selçuklu Sultanı’na karşı savaşa çağırdı.
Diğer taraftan da Baba İlyas’ın halifesi Baba İshak’ın öncülüğünde harekete geçen Türkmenler, Sümeysat (Samsat) , Kahta, Adıyaman bölgesinde ayaklandılar. Üzerlerine gönderilen Malatya Subaşı’sı Muzafferettin Alişir’i iki kez yendiler, ardından Sivas’a yürüdüler. Sivas’ı yağmaladılar. Burada, soyluları kılıçtan geçirip, mallarını halka dağıttılar.
Sonra kendilerine katılan göçebe Türkmenler ile sayıları daha da artmış olarak Baba İlyas’a kavuşmak üzere Tokat ve Amasya’ya doğru ilerlediler. Telaşa kapılarak korkan II. Gıyasettin Keyhüsrev, Beyşehir Gölü üzerindeki Kubadabad Adası’na çekildi. Ünlü komutanlarından Mubarizettin Armağanşah’ı Amasya Subaşı’sı atayarak ayaklanmayı bastırmakla görevlendirdi.
Türkmenler’den önce Amasya’ya varan Armağanşah, Baba İlyas’ı yakalayarak kale burcuna astı. Halkın kendisine atfettiği ölümsüzlük efsanesini yıkmak üzere bütün cesedi parçalanarak doğrandı. Baba İlyas’ın ölümsüzlüğüne inanan Türkmenler, Amasya’ya ulaştıklarında kente saldırdılar ve Armağanşah’ı öldürdükten sonra, Konya’ya doğru yürüdüler.
Bunun üzerine Sultan, Moğollar’a karşı Erzurum ucunda bekleyen ordusunu harekete geçirdi. Selçuklu hizmetindeki Frank ve Gürcü birlikleri de orduya katıldı. Selçuklu ordusu, Baba İshak önderliğindeki Türkmenler ile Kırşehir’in Malya ovasında karşılaştı. Baba İlyas’ın dinsel gücünden ürken İslam askeri savaşmaktan çekindiği için, ilk olarak Hıristiyan askerleri savaşa sürüldü. Hıristiyan öncüler Türkmenlerin ilk hücumunu püskürtünce cesaretlenen İslam askeri de savaşa girdi. Baba İshak bu savaşta öldürüldü (1240) . Babai’lerin büyük çoğunluğunun kılıçtan geçirilmesiyle ayaklanma kanlı bir şekilde bastırılarak sona erdi. Babailer Ayaklanması, azınlığın üretici çoğunluk üzerindeki egemenliğine karşı ilk belirgin ideolojik ve toplumsal tepki olarak Anadolu halklarının belleğine yerleşti.
Ayaklanmanın Babailer olarak adlandırılmasının sebebi, Baba İshak ve Baba İlyas’ın dinsel önderliğinin ifadesinden dolayıdır. Şamanlar da dervişlere “baba”, “ata” ya da “dede” derlerdi. Türkmenler de islamiyete geçmelerine rağmen bu geleneklerini korumuşlardır.
Yesevi tarikatına bağlı ve bu düşünceye göre yetişmiş olan Baba İlyas, Horasan’dan Anadolu’ya göç etmiş bir derviştir. Tanrı sevgisinin dinin katı kurallarıyla şekillenemeyeceğini, İnsanın ancak kendi gönlünce bu aşkı bu sevgiyi yaratabileceğini söylüyordu.
Baba İlyas’ın inancına göre toplumda kadın erkek ayrımı yoktu. Bunların eşit olduğu toplum bir bütündü. Fakat Anadolu’daki Selçuklular ve onların egemenliğindeki beyliklerin düzeninde, güçlüler yeryüzünü kendi aralarında paylaşmışlar ve böylece kendi lehlerine eşitliği ortadan kaldırmışlardı.
Baba İlyas bu düzene karşı çıkarken, bütün insanların eşit, kardeşçe ve elbirliği ile üreterek barış içinde yaşamalarını savunmuştu. Bu uğurda mücadele edip tarihte onurlu bir yer kazanan Baba İlyas ve Baba İshak’ın karşısında, Keyhüsrevlerin adı bile anılmamaktadır.
ZULME BAŞ EĞMEK YOK