Kültür Sanat Edebiyat Şiir

azize sizce ne demek, azize size neyi çağrıştırıyor?

azize terimi Med Cezir tarafından tarihinde eklendi

  • Yakup İcik
    Yakup İcik

    Sihirli Gülüsler Artik Yok

    (A z i z e)

    mehtapli geceler, heyecanlar
    yok, akislenmiyor sevincler..
    sihirli gülüsler keyifsiz
    büyü bozuldu Azize...

    evren aski venüs (*)
    gizliyor gümüs rengini.
    mor geceler pembe safaklari,
    göstermiyor Azize...

    sensizlik gamli-kederli.
    sensiz rüyalar kabus dolu.
    icimde cogaliyor yoklugun,
    özlüyorum seni Azize...

    tenin rengi hayallerimde.
    mevsimlerin renkleri silik..
    boz-bulanik hayat,
    gülüsler tat vermiyor Azize...

    baharim-yazim kutuplar gibi.
    ellerim cok üsüyor Azize..
    bakislarim asili kaldi sana,
    hayallerimden cik gel Azize...

    gelecegin yollarinda gözlerim,
    gelmezsin bilirim ah..ah Azize..
    anlasan ne olur birazcik beni;
    bile-bile gelmeyecegini beklerim...

    (*) Venüs (Cobanyildizi - Zühre) Aski icin yaratildi bu Evren!
    (Almanya)

    Yakup Icik

  • Didem Zorlu
    Didem Zorlu

    aklıma azize theresa geldi. kendisi arnavut asıllı iyilik meleği. 1979 nobel barış ödülünü aldı. 1917de doğdu, 1997de öldü.

  • Aliye
    Aliye

    ah azize ah azize

    yalvarırım gel bize

    ah azize ah azize

    çok mesudum ben seninle

    ah azize ah azize

    beni terketme


    sev diyorsun azizem

    seni nasıl seveyim

    vefakar olduğunu

    ben nerden bileyim

    -şarkı...-

  • Ünal
    Ünal

    AZİZE -4-
    bir güvercin kanadının altında öleceğiz belkide
    hani ağzında zeytin dalı bulunan o güvercin varya azize
    beyaz saraylardan kovulacak yüreğimiz
    adımız yazılmayacak özgürlük şarkılarına
    bizi bizden bildiklerimiz vuracak en delikanlı çağımızda
    çalışır rotatifler,telefonlar,teleksler,kalleşlikler, mekik diplomasiler
    kavga tutan eller kırılır
    biz dili tutulmuş bir çağın çocukları
    biz zulm emziren bir çağın çocukları
    halepçe bir yanlızlık çöker heryanıma
    nasıl saklarım bu yanlızlığı, bu kavgaları, bu soykırımları
    çocuklar bilirim azize
    büyümemiş,yarınsız,bir hınçtan artakalan
    kadınlar bilirim azize
    sönmüş bedenleri başında yavrularının ağlayamayan
    öfkeyi bilirim azize umudu,
    namusu bilirim direnmeyi,dayanmayı,yılmamayı bilirim
    insanlar bilirim azize
    elleri bukağılı yüreği susmuş gözleri bağlı
    bir yangın yerine döner yüreğim
    sen bunları duyarmısın
    bu çığlıkları bu haykırışları bu yakarışları
    bu ölümleri bu zulumleri inlemeleri
    bunları bilir misin özlemeleri, sevmeleri, acı çekmeleri
    başımıza ölümler yağar duyarmısın sen bunları duyarmısın
    elleri arkadan bağlı bir insanın yürek seslerini
    haydi gözlerini aç
    haydi başını kaldır dilini dağıt
    nasıl sakların bu yanlızlığı bu kavgaları bu soykırımları
    bunlar onlar azize
    taşladığımız şeytanlar
    bunlar insan olamamışlar bir gülü sevememişler
    bir hayata dokunamamışlar
    bunlar onlar azize
    her dem karşımızda duranlar
    her dem bizi arkamızdan vuranlar
    er meydanına çıkamamışlar
    gizli saklı yaşamışlar korkularının kanatları altında

    unutmak olur mu unutmak olurmu hiç azize yiğit abdulkadiri
    sonra hamayı halepçeyi hindikuş dağlarını
    söz bitmiştir azize
    yola çıkanlara merhaba
    yorulmayanlara,usanmayanlara,bıkmayanlara
    geride gözü yaşlı analar bırakarak
    gözü yaşlı babalar, kardeşler bırakarak
    merhaba yola çıkan merhaba yol yürüyen dağ aşan
    umutlar azize dağ gibi heybetli gök gibi engin
    sırf çantamızda azık olsun diye umutlar azize
    umutsuzluk çağında umutlar olacak yanımızda keskin bıçaklar gibi
    sonra sıradan bir umutluluk olmayacak bizimkisi
    bizim umudumuz acelesiz bizim umudumuz gözüpek bizim umudumuz dört köşe
    idam sehbalarına yürürken dilimizde kavga şarkıları olacak
    şafaklar olacak gözbebeklerimizde
    ağıtsız karşılayacak sabah ilk defa
    ağıtsız büyüyecek çocuklar
    uyandıklarında anne sıcaklığı olacak yanlarında
    bu şarkıyı ekeceğiz toprağa
    bu şarkıyı çocuklara bir deri bir kemik kalmışlara, yiğit olanlara
    meydan okuyan demir parmaklıklara dağıtacağız
    savaşlara barışlara ölü bedeni öpe öpe soğuyan dudaklara
    ağlama azize kimsesiz bir ölüm gibi ağlama azize
    idam sehbalarında kalsada son soluğumuz
    çocuklar büyüyecek kavgaya, ağlama
    söyle bize ıssız mezarlar hazırlansın
    ağıt yakılmasın arkamızdan söyle kefensiz gömülelim
    bir şehit nasıl gömülürse öyle
    bizi hayatımızla bilsin ölüm
    hayatımızla yargılasın
    biz ki kavga biz ay ışığı bu karanlık gecede
    biz etiyle kemiğiyle ortadoğu
    biz şiir en yaman sancılarla göğe eren
    utanmayacağız azize
    onurlu olmanın yasasıysa utanmamak
    haklı olmanın yasasıysa
    utanmayacağız bir utanmazlar çağında
    bir yüssüzler sabahsızlar çağında
    daha fazla
    en fazla yaşamak isteyenler utansın azize
    en fazla şişmanlamak isteyenler
    bir umudu bölüşemeyenler bir aşkı taşımaya güç yetiremeyenler utansın
    ağıt dolu şiirler de yazmayacağız
    bizim şiirlerimiz bir isyan kadar güzel
    bir sabah kadar kusursuz
    bir güneş kadar aydınlık
    bir şafak kadar mutluluk dolu olacak
    ağlamayacağız azize

    varsın mezarlarımız üzerinde çiçekler bitmesin
    varsın yas tutulmasın arkamızdan hatırlanmayalım
    şufkasım köyünde vurulanlar gibi
    devrilip bir daha kalkmayanlar gibi
    yürek yüreği ısıtır azize
    eller elleri, gönüller gönülleri ısıtır
    gün olur bu yangınlar söner gül bahçesi olur heryanımız
    senide beni ayağa kaldıran bu olur
    eller ellere kavuşur susarız konuşmayız
    sabah olur
    bir bahar olur azize her dem çiçek açarız
    cinayetlerin gücü yetmez bize artık
    ölümlerin gücü yetmez
    doğar karanlıklara sevdamız

  • Ünal
    Ünal

    AZİZE -3-
    yirminci yüzyılın tam ortasında Azize
    bir kez daha gösterdi kahpeliğini zulüm
    bir kez daha
    düşürdü toprağa
    onurunu yeryüzünün

    seher vakti ölenlerin kanları soğumuştur Azize
    tüm duruşlarım ağrılıdır şimdi
    şimdi gün karanlığa durmuştur
    Bosnalı bir çocuğun gözleridir yüreğim
    vurulmuştur

    bir seher vakti sessizce yağdı üstlerine ölüm
    manga manga geldiler
    gözlerinde kan
    ellerinde zulüm vardı
    ama ürkekti ayak sesleri
    çocuk çocuk düşürdüler
    gövde gövde düşürdüler
    seher vakti sessizce yağdı üstlerine ölüm
    habersizdiler
    kutlu bayramların arefesinde
    suçlarını bilmeden öldürüldüler

    bu ne yılandır Azize
    beşikteki bebeği sokar
    bu ne namert silahtır
    habersiz sessiz gelir
    gelir yüreği bulur
    gelir sevdayı bulur
    ben oturur ağlarım
    öykümüz yetmez mi ağlamaya
    Halepçe sabahı özlemez mi

    bir zulmü anlatırken ağlarım
    bir de yetimlikleri
    elimi uzattığım her yerde
    gülmeyi unutmuş çocuk sesleri
    hüzünler büyür gözlerimde
    bu yalnızlığı yazmaya kalem utanır
    bu ezilmişliği yazmaya yürek utanır
    utanmaz kalleşlikler

    çağdır kimyasal silahları saklayan
    çağdır namertliği alkışlayan
    kin kundaklayan
    çağdır yüzkarası
    gönül karası

    ama hesabı sorulacak
    elleriyle dizlerini çürüten anaların
    seher vakti sessizce akan kanların
    bir de suçlarını bilmeden öldürülen o çocukların
    hesabı sorulacak Azize

    işte o zaman
    yarım kalmış bir mevsim olmayacak yazgımız
    başımız dik duracak bu yangınlara

    gelsin artık kanımız için aç bırakılan silahlar
    canımıza büyütülen silahlar
    ölümden öte silah var mı Azize
    var mı ölümden öte ölüm

    ben şiirler beslerim yarınlara
    demir prangalara söyletip isyanımı
    yürürüm
    ellerimi uzatırım sabaha
    ben sabahın şarkısını söylerim Azize
    çünkü bir sevdayı taşımaktır benim için hayat
    bir umudu taşımaktır
    kavgalı,pervasız,yiğit
    böyle büyürüm
    ben gündoğumlarında şafaklara yürürüm
    başladığım şarkıyı düşürmemek için yere
    zindanlara zincirli gençliklerin arkasında özgürüm
    özgürlük ellerin özgürlüğü Azize
    yüreğin özgürlüğü
    aklın özgürlüğü
    ben sevdanın şarkısını söylerim
    sabahın şarkısını

    dünyaya selamla bakarım ben
    eritir ellerim demir parmaklıkları
    açar soluğumla kardelenler
    sevdamız düşmez yere
    unutmam payıma düşeni
    sürgünleri
    kardeşlerimi
    dağılır yalnızlığım
    susuzluğum azalır

    bir mülteci yüreği olurum Baalbekte Yafa'da
    kanadı kırılmış bir gençlik kalsada arkamda
    soylu bir direnme adına çarparım
    bir yanda Kitab
    kavga bir yanda

    benim ellerim taş tutar
    demir tutar
    isyan tutar benim ellerim
    yaralarımın kanı kurumadan oturulan pazarlıklara buluşmaz
    benim elim hayınlığa bulaşmaz
    bilirim köleler özgürlük bağışlayamaz

    ağlarsam bir türkü gibi ağlarım
    bir yarın gibi konuşurum konuşacak olursam
    tel örgüleri aşar o zaman sevdam
    mayın tarlalarını
    mülteci kamplarını
    hudut kapılarını
    dudaklarım kanar isyan şiirleriyle
    bir şehidin yüreğiyle buluşur

    kavgalar böyle büyür
    umutlar böyle büyür
    çocuklar böyle
    böyle söylenir yalnızlık Ortadoğuda
    böyle söylenir sevda
    ağıtlarımızda tükenir birgün

    vakit varken Azize
    kalkıp yürümek gerek gecenin içine
    aydınlık şarkılarla dudaklarımızda
    uyandırmak büyümeye hazır tüm çocukları
    tutmak kaldırmak gerek
    yarınları kavgalara teslim ederek
    büyümek gerek

    gideceğiz Azize
    varılacak yerlerine yolların
    madem ki boynumuza borç bu kavga
    madem ki yüreğimize asılı
    bu çarpıntı, bu hüzün
    gideceğiz Azize
    güneşi görmeden ölürsek eğer
    sabahı görmeden ölürsek
    apak bir kuş konsun
    sırtımızı yasladığımız yere
    öylece beklesin doğuşunu güneşin
    sabahı haber versin

    o vakit geldiğinde Azize
    saçlarımız güneşlere değdiğinde
    çalışsın kimyasal reaktörler
    ve daha bilmem neler
    çalışsın
    nasıl dökülürse dökülsün üstümüze ölüm
    toprak bizi bir daha gömsün

    ölümden öte silah var mı Azize
    var mı ölümden öte ölüm.

  • Ünal
    Ünal

    AZİZE -2-
    Sevgili Azize;
    Yazmakla bitmez anlatacaklarım
    Hem hep yazmak bize
    Acı çekmek size mi düşecek?
    Hep ben yazacağım siz hep ağlayacaksınız böyle giderse
    İnan göz yaşlarını silmeyi o kadar isterdim ki
    Yada senin göz yaşların gibi
    Toprağa karışıp gitmeyi.
    Anlıyor musun
    Kanlarımız akıyor petrol borularından
    En İsrail ihanetlere
    Kurban ediliyor bakışlarımız.
    Yüreğimiz kurşunlara bir daha alışıyor.
    Bu kışlar bitmeyecek mi diyorum Azize?
    Bu gurbetler bitmeyecek mi?
    Sevdalanmak hep böyle mi yapar adamı?
    Hep böyle hor görülen mi yapar?
    Yazgımız bu diyorum
    Demir yüzlü odalarda da üşüyeceğiz
    Karlı dağ başlarında da
    Yüreğimizin sıcaklığını hesaba katmazsak,
    Üşümek bizim için Azize.
    İşte bunu hesaba katmıyorlar.
    Bizim ne denli sıcak bir yüreğimizin olduğunu yani.
    O sıcaklıkla ne kışları göğüslediğimizi
    O sıcaklıkla ne çetin buzları erittiğimizi.
    İşte bunu hesaba katmıyorlar.

    Ya anlamıyorlar bizi
    Ya anlatamıyorum.
    Bazı şeyleri neden anlatamıyorum?
    Neden güneşin herkese ait olduğunu
    Toprağın, suyun herkese ait olduğunu
    Ve bunların neden Azizelere çok görüldüğünü.
    Anlamıyorlar bizi Azize, anlatamıyorum.
    Onların dilini konuşamıyorum.
    Fermanları hep adımız üstüne,
    Anlımızın aklığı üstüne,
    Kara çalmak onların işi Azize
    Biz ağartanlarız bu çağı.
    Yüz akıyız biliyor musun?
    Gönül akıyız.
    Bundandır bizi sevmedikleri.
    Biz ki arkadan vurmaların,
    Alçaklıkların ve kahpeliklerin uzağındayız.
    Biz ki karşısındayız ezilmişliklerin,
    Yoksullukların, haksızlıkların.
    Budur bizi sevmedikleri bundandır.
    Bu yüzden kavgalı olmalıyız diyorum
    Alabildiğine kavgalı.
    Biz kavgalı olmazsak
    Kim doğuracak Azizeleri?
    Bir ekmeği kim bölecek?
    Kim anlatacak aşkı?
    Deli deli sevdalanmayı


    Varsın adımız onulmaza çıksın
    Sağalmaza çıksın yaralarımız.
    Yarınlarda bir dolu umut var biliyoruz
    Değil mi ki biliyoruz yarınlar ertelenmez.
    Yarınlarda şarkımız söylenecek
    Varsın adımız bozguncuya çıksın
    Şimdi on iki yada yirmi üç yaşında olmak
    Yada daha yaşlı olmak
    Unutturamaz bize babasız kalmaların acısını
    Varsın alabildiğine serseri olsun
    Üzerimize boşaltılan kurşunlar
    Acılar, yalnızlılar.
    Neye yarar sesimizin daha gür çıkmasından başka
    Neye yarar Azize
    Kavgamızın daha bir hoyrat,
    Daha bir yağız olmasından başka?
    Ki hüzünde bir gerekliliktir
    Ağlamakta
    Hüzünleniriz, paylaşırız hüzünleri,
    Unutma yalnız biz paylaşırız hüzünleri.
    Sevdaları paylaştığımız gibi
    Kardeşçe yürek yüreğe
    Bir dağ yıkıldığında da ağlanır
    Bir gül solduğunda da biliriz.
    Biliriz neden bazı güller kanla sulanır.

    Dağ başlı dumanlı olsa da gözlerimiz,
    Şarkılarımız gurbet yolları denli yanıkta olsa,
    Bayramlarımızda olacak
    Yani mutluluk günlerimiz
    Unutma tebessüm edeceğiz Azize.
    Bir gülün doğuşuyla beraber
    Kavuşmak aydınlığıyla
    Tebessüm edeceğiz içerimizden kopup geldiği gibi.
    Hiç zorlanmadan
    Biliyorsun Azize biz severiz.
    Gözlerimizden gurbetler kanasa da
    Yinede ışıklı bakarız
    Umutlu bakarız
    Bakmayı biliriz Azize
    Alıp sol yanımıza sevdayı
    Kavgalara koşmayı
    Aşktır böyle yücelten bizi
    Onurlu kılan budur
    Bu yüzden ekmeksiz yaparız
    Susuz yaparız da aşksız yapamayız.
    İşte deli dolu bir sevda var yüreğimizde
    Alnımızda dik başlılığı umudun
    Dağlar gibi
    Bir yarın tutkusu,
    Kavga sıcaklığı gözlerimizde.
    Yorgunda olabilsek alabildiğine
    Aç çıplakta olsak
    Bu baş eğilmezliği
    Bu deli doluluktur bizi biz yapan unutma
    Bir kere eğmeye gör başını
    Bir kere sus pus olmaya gör
    Bir kere gözünü kapa Dünyaya
    İşte o zaman öldüğümüz gündür Azize
    İşte o zaman dirilmemecisine
    Artık ağızlar dolusu şarkılar söylemek gerek
    Sevdamız üzerine yazılmış
    Ağaçlarla, yağmurlarla
    Sonra umutlarla, sonra yarınlarla beraber
    Ağızlar dolusu şarkılar söylemek gerek
    Yarınlara yazılacak seslerimiz biliyor musun?

  • Ünal
    Ünal

    AZİZE -1-
    vurulduğunu söylediklerinde henüz çocuktum
    aklım ermiyordu henüz bazı şeylere
    hep ölüyordunuz azize
    anlamıyordum
    çocuktum
    şimdi beni sorarsan azize
    ölen her kardeşimle ölüyorum
    her toprağa düşenle ben de düşüyorum inan
    tüm acıları bir yürekte taşımak çok zor azize
    tüketiyor adamı
    ama beraber ağlayacağız ağlanacaksa
    gülünecekse beraber güleceğiz
    sana şimdi mutluluklardan söz etmek olmayacak
    ancak er geç sevdanın tanyeri atacak bir gün inanıyorum
    bu inanç değilmi ki bizi ayakta tutan
    inanç değil mi alnımızı her toprağa koyuşta yüzümüzü ağartan
    ki bu yangınlı bir sevdadır uzundur unutulmazdır
    inan azize esir kamplarını hep senin için yapıyorlar
    yeni azizeler doğmasın diye ölüm hapları üretiyorlar
    senin için çalışıyor silah fabrikaları
    kanın üzre pazarlıklara girişiyorlar
    seni daha çok köleleştirmek için özgürlük şarkıları besteliyorlar adına
    ve durup ezilmişliğine bir dolu amin diyorlar görkemli mabetlerde
    bırak özgürlükleri onların olsun azize
    insan hakları beyannameleri
    onların olsun tevratları incilleri
    marxları leninleri
    onların olsun barışları güzel günleri
    inan bunlar inandıkları şeylere de sadık değiller
    senin saçların denli dürüst değiller inan
    bunlar Hiroşimada ölen çocuğun destanını yazarlar da
    seninkini yazmazlar
    acıları onlara layık görmezler de sana layık görürler
    sanatçıları düşünürleri politikacıları
    yani büyük insanları toplumlarının
    sana sağır ve dahi kördürler

    ayağına diken batmaya görsün rus çocuklarının
    amerikan çocuklarının
    yahudi çocuklarının
    ayağına diken batsa feryadu figan koparırlar da
    burunlarının dibindeki azizeleri görmezler
    seni asla sevmezler azize
    seni hiç mi hiç sevmezler
    bu yüzden çocuk dediklerinde sen değilsin söyledikleri
    asla sen değilsin
    ki bu yüzden özgürlük dediklerinde sen bukağıları anla
    eşitlik dediklerinde sen ezilmeyi anla kendi payına
    onların şarkılarını söylemedikçe sen bunları böyle anla azize
    sana ne kadar uzaklar biliyor musun
    sana oldukça uzaklar
    bense seni bir yürek çırpıntısında duyuyorum
    o denli yoğun

    inan azize
    sömürüyü sevmedikçe bizi sevmezler
    zulme rıza göstermedikçe
    hakikate yandaş oldukça
    unutma bunları azize tanı bunları
    Allah’ın nusreti gelende nasıl geleceklerse insanlar bölük bölük
    senin şarkıların okunacak meydanlarda unutma bunu
    biliyor musun azize
    emir kulu olmasaydık her şey kolaydı
    Umutlu olmasaydık
    Sevdalı olmasaydık
    Kolaydı herşey ölenle ölmeseydik
    Kardeş dememiş olsaydık birilerine
    İnsan dememiş olsaydık
    Bir ertelenmez yazgıdır bu yakamızı bırakmaz

    Artık kendi şarkımızı söylemeliyiz
    Bir zulüm şarkısını değil
    Umut bizimle olmalı
    Umutsuzluk bizden uzak olmalı
    kusursuz bir sabahı karşılamaksa umut
    umut her an yürekte uyanıksa
    sancılıysa sevdalanmak
    acıyla karışıksa
    vaktidir bu şarkıyı öyle söylemek
    yani umutlu
    yani kavgalı
    hoyrat söylemek