Şiirin sonsuzluğunu ağzından taşıran gülüşlerle, ama, burada erinç birinin düşüncesi, ateş yanar, romanın öğrettiği gibi, ayna eritir ve kalıba döker, kendini ve devinir, ve yakalar, hiçbiryerden parlak yanan soluğu, ateşe camsı bir ışıltı solur. Bir alışılmışlığı odanın, alışılmışlığında, güçlü bir portre çünkü ilkten önce gelen, bir ikinci gibi, içinde gerçek yalanların saklandığı, ve hala hayatta kaldığı siyah gerçekdışı. Gün kabartmaları parçalanır güz gecesinde, ateş söner ve kitap tamamlanmıştır. Durgunluk bilincin durgunluğu. Varoluş damarlarının içinde atar, bilgisi soğuk, kimsenin olmayan birisinin yüreğinde. Ve biri titrer, anlaşılmak ve sonunda anlamak için, bilmek şeyleri, çok iyi görmenin ölümcüllüğüne dönüşmüş gibi.
bir malzemenin yanma sıcaklığına gelmesiyle birlikte ortaya çıkan ısı ve ışıktır. bu durum çakmak veya kibritle yakmak suretiyle oluşturulabileceği gibi pil ile de oluşturulabilir. bunun dışında zarar vermeyecek şekilde elde de ateş yakılabilir.
Artık yüreğimde ki ateş ellerime kadar inmiyor. Külleniyor musun? Yoksa kış geliyor ondan mıdır bilmiyorum. Zaten hangi ateş sonsuza kadar yanar ki? Nemrud'un ateşi bile söndükten sonra! .. ... H.K.
Fütühatt-ı mekkiye ve tedbirat-ı ilahiye’de, kalpre hararetin artışını ve bunun sonuçlarını safha safha anlatan İbn’ün Arabî’ye göre, Allah bir kuluna vecdi herhangi bir çeşidiyle “maarif inzal etmek ve bu hali zevkan bildirmek murad eyledikçe” kalbinin üzerine bir “kurb serinliği inzal eyler”, yani yakınlığı serinlik şeklinde duyurur. Böylece kalbin üst kısmındaki hava soğuyarak aşağı inerken, tabiî sıcaklığı dimağa doğru yükselmeğe başlar. “Böyle olunca hararet mün’akis alub saha-i kalbe sürtününceye kadar esfele meyleder. Bu sürtünmeden bir nâr tevellüd edip suûd eyler. Ve eğer berd yakîn ve kurb bulutunda bir menfez bulursa suûd eder. İmdi bu teevvüh tesmiye olunan zerefât olur. Ve eğer bir menfez bulamazsa sehâb-ı a’lâ rutûbatına onun cemdinden hulûl eyler”
Su ateşe galiptir, ancak bir kaba girerse ateş o suyu kaynatır, yok eder... kabın içindeki su BENim. vurun lan vurun, ben vurma ile ölmem. Ateşin harını artırmalısınız.
''Ateş-i suzan-ı firkat yaktı cism u canımı Bir harab-ı abade döndürdü dil-i viranımı Neyle teskin eyleyim şu dide-i giryanımı Çünkü aldırdım elimden sevgili cananımı..''
Uzun yıllar önce; bir öteler dostumun, el yazısıyla yazdığı, hala bugün bile cüzdanımda taşıdığım, ara ara radyoda rastlayıp,iç çektiğim şarkıdır efendim..
aşık olduğunda,seni tatlı tatlı yakar,tenine değdiğinde canını yakar,hasta olduğunda bedenini sarar,fazla açarsan yemeği yakar,günah işlersen öbür tarafta 70 kat...........
ATEŞLERDE yanacağım sensiz deli olacağım koydun beni bir başıma nasıl dayanacağım kurşun aşkın silahında vurdun beni en sonunda kuruyan topraklar gibi SUSADIM SANA............
Gül ates, gülbün ates… Gel ki, “berd’ü selâmün” olsun ates... Gel ki, se(v) dâyı haykıralım mahserin ortasına, fayda etmiyor artık bu vâveylâ desinler, ates ne ki, yakıyor bizi Leylâ desinler…
karbon içeren tüm maddeler yanar...geri dönüşümsüz bi olaydır. kimyasal reaksiyon sonucu hepsi de karbonmonoksite dönüşürler... bu reaksiyon sonucu ısı oluşur....
Şiirin sonsuzluğunu ağzından taşıran gülüşlerle,
ama, burada erinç birinin düşüncesi, ateş yanar,
romanın öğrettiği gibi, ayna eritir ve kalıba döker,
kendini ve devinir, ve yakalar, hiçbiryerden parlak
yanan soluğu, ateşe camsı bir ışıltı solur. Bir alışılmışlığı
odanın, alışılmışlığında, güçlü bir portre çünkü ilkten
önce gelen, bir ikinci gibi, içinde gerçek yalanların
saklandığı, ve hala hayatta kaldığı siyah gerçekdışı.
Gün kabartmaları parçalanır güz gecesinde, ateş
söner ve kitap tamamlanmıştır. Durgunluk bilincin
durgunluğu. Varoluş damarlarının içinde atar, bilgisi
soğuk, kimsenin olmayan birisinin yüreğinde. Ve biri
titrer, anlaşılmak ve sonunda anlamak için, bilmek
şeyleri, çok iyi görmenin ölümcüllüğüne dönüşmüş gibi.
Wallaca STEVENS, Dahi.
Çev. Gökçenur Ç.
Kimyasal bir tepkime sonucunda ortaya çıkan ışık ve ısıdır.
bir malzemenin yanma sıcaklığına gelmesiyle birlikte ortaya çıkan ısı ve ışıktır. bu durum çakmak veya kibritle yakmak suretiyle oluşturulabileceği gibi pil ile de oluşturulabilir.
bunun dışında zarar vermeyecek şekilde elde de ateş yakılabilir.
Ateş bizi çağırıyorrr!
Artık yüreğimde ki ateş ellerime kadar inmiyor.
Külleniyor musun?
Yoksa kış geliyor ondan mıdır bilmiyorum.
Zaten hangi ateş sonsuza kadar yanar ki?
Nemrud'un ateşi bile söndükten sonra! ..
...
H.K.
'Yem-i âteş-hurûş-ı dilde oldukça sükûn
Eder her dağ-ı hasret tende bir girdab-ı hûn peyda'
Ateş en temiz saflaştırıcıdır.....
ateşin sırrı ancak onun KENDİ KENDİSİNDE tekrarı ile aşılır.
n.b.
üfle de gözlerinden yaş gelsin
üfle de kirpiklerin yansın
azap.
Fütühatt-ı mekkiye ve tedbirat-ı ilahiye’de, kalpre hararetin artışını ve bunun sonuçlarını safha safha anlatan İbn’ün Arabî’ye göre, Allah bir kuluna vecdi herhangi bir çeşidiyle “maarif inzal etmek ve bu hali zevkan bildirmek murad eyledikçe” kalbinin üzerine bir “kurb serinliği inzal eyler”, yani yakınlığı serinlik şeklinde duyurur. Böylece kalbin üst kısmındaki hava soğuyarak aşağı inerken, tabiî sıcaklığı dimağa doğru yükselmeğe başlar. “Böyle olunca hararet mün’akis alub saha-i kalbe sürtününceye kadar esfele meyleder. Bu sürtünmeden bir nâr tevellüd edip suûd eyler. Ve eğer berd yakîn ve kurb bulutunda bir menfez bulursa suûd eder. İmdi bu teevvüh tesmiye olunan zerefât olur. Ve eğer bir menfez bulamazsa sehâb-ı a’lâ rutûbatına onun cemdinden hulûl eyler”
Su ateşe galiptir, ancak bir kaba girerse ateş o suyu kaynatır, yok eder...
kabın içindeki su BENim.
vurun lan vurun, ben vurma ile ölmem.
Ateşin harını artırmalısınız.
ateşin etrafinda çember, dansetmeyen herkes tembel...
Dünyadaki en etkili kir temizleyici. Unutma günah kirini yalnızca Cehennem ateşi temizleyecektir.
ateş olsa *cürmü* kadar değil de *cirmi* yani hacmi kadar yer yakmaktır aslı.
''Ateş-i suzan-ı firkat yaktı cism u canımı
Bir harab-ı abade döndürdü dil-i viranımı
Neyle teskin eyleyim şu dide-i giryanımı
Çünkü aldırdım elimden sevgili cananımı..''
Uzun yıllar önce; bir öteler dostumun, el yazısıyla yazdığı, hala bugün bile cüzdanımda taşıdığım, ara ara radyoda rastlayıp,iç çektiğim şarkıdır efendim..
içimde bir fırın var, ateşi yakan ateş,
o ne alev deryası çiçek bahçesine eş.
adavet kin kuvvet şeytan sır.
Medeniyet öyle bir ateştir ki; ona kayıtsız kalanı yakar, mahveder.
bir avuç ateş..elimde yanmadan..taşıyorsam cesaretim ustadır
aşık olduğunda,seni tatlı tatlı yakar,tenine değdiğinde canını yakar,hasta olduğunda bedenini sarar,fazla açarsan yemeği yakar,günah işlersen öbür tarafta 70 kat...........
yemek.ısınmak.yangın.vücut ısısı. vs.
zaten bende bunu öğrenmek istiyorum
ATEŞLERDE yanacağım
sensiz deli olacağım
koydun beni bir başıma
nasıl dayanacağım
kurşun aşkın silahında
vurdun beni en sonunda
kuruyan topraklar gibi
SUSADIM SANA............
yavaşça yürünesi sıcaklık
ben onu bunu bilmem ya na ca ğız :))))
ateşe bakma gözünü alır
güzele bakma özünü alır
ATEŞ DÜŞTÜMÜ BİR KEZ İNSANIN SOL YANINA ALIP ATAMAZSIN
HİÇ BİR ŞEYLE SÖNDÜREMEZSİN.
SENİNLE YAŞAR.
SENİ YAKAR KAVURUR.
Gül ates, gülbün ates…
Gel ki, “berd’ü selâmün” olsun ates...
Gel ki, se(v) dâyı haykıralım mahserin ortasına,
fayda etmiyor artık bu vâveylâ desinler,
ates ne ki, yakıyor bizi Leylâ desinler…
karbon içeren tüm maddeler yanar...geri dönüşümsüz bi olaydır.
kimyasal reaksiyon sonucu hepsi de karbonmonoksite dönüşürler...
bu reaksiyon sonucu ısı oluşur....