İnsan arar... Bazen bulur, bazen buldum zanneder, Bazen buldum zannetmişken bir imtihanla kaybediverir. Aradığını bazen bir çift gözün derûnunda bulur, Bazen kaybeder kendisini insan, Bir çift gözbebeğinin ta içinde bulur..!
Sevgi arar insan,buldum mutluluk arar,buldum özlem arar,buldum huzur arar, buldum aşk arar,buldum dost arar,buldum cevap arar ve mutlak gerçeği arar. BEN BULDUM YÜREĞİMİN aradığını......
Ben seni arıyorum diyorum ya.. Bilmem Belki de..belkide..bir gün hiç beklenmedik bir yerde karşıma çıkmandan, “işte geldim” demenden,”hadi gidelim buralardan” demenden korkuyorum. Ben senin uzaklığını seviyorum. Ben senin uzaklığını seviyorum. Ben senin upuzaklığını seviyorum…Tarık Tufan
Bulmak isteyeceyimiz kadar ÖNEMLİ ve DEYERLİ bir varlığa ulaşmak için yaptığımız eylem. O' na ulaşmamıza rağmen bir türlü bulamıyorsak, artık aramaktan vazgeçmelimiyiz? (alıntıdır)
ne demişler bitli paklanın kör alıcısı olur.... hayattan umudunuzu yitirmemek lazım sen çirkin suratsız, meymenetsiz cahil bi bayan olabilirsin... bu senin suçun değil.. allahta seni öyle yaratmış...))))) aramak lazım.. vazgeçmemek lazım... arkadaşlar görün artık bu evde kalmışı....)))) yazzık yazık... canı neler çekiyordur kimbilir...))))
fazla aramak aradığımı bulmayı doğurmayı hiç..tersine aradığımın yerine bulduğumla yetinmek zorunda kaldım....arayışıma inat bulduğum bulmak istediğimin hep en uzağıydı..
herhangi bir insanın yüreğinde acı vermeyen ve ne olduğunu bilmediği bir hüzün varsa eğer, aramaya koyulur.. sevgi arar, mutluluk arar, huzur arar, aşk arar, dost arar, cevap arar ve mutlak gerçeği arar. hüznün şiddeti arayışın yoğunluğunu ve aynı zamanda feda edebileceklerini belirler...
aramak bence göreceli kavram kişiden kişiye değişir neyi nicin aradıgına bağlı belkide yaşam insanları öyle bir savrruyorki neyi nicin aradıginı bilemmiyor kişi benim gibi kendini zamanın ve o anın koşullarına birakıyor ne aradıgını neyi arıyacagını unutuveriyor.
aramak bence göreceli kavram kişiden kişiye değişir neyi nicin aradıgına bağlı belkide yaşam insanları öyle bir savrruyorki neyi nicin aradıginı bilemmiyor kişi benim gibi kendini zamanın ve o anın koşullarına birakıyor ne aradıgını neyi arıyacagını unutuveriyor.
sana uzaktan bakıyor artık.gözlerim., gönlüm senden geçmez..bana döndü hep sözlerim. unutmak o kadar mı kolay sandın., ayrılık bana aşktır artık.... dağılmış saçlarım gönlünün yatağına.uyandırma.. sabah olsun ben giderim sen kal rüyamda.. aramak o kadar kolay mı sandın,yolların bana aşktır artık,ah gitmek o kadar kolay mı sandın..sesin bende bir yabancı gelir.şaşarım.. gönlümün takvimine şiir oldu yüzün..ararım.. ah,bulmak o kadar kolay mı sandın..aramak bana aşktır artık...
Şimdi sen, kırgın yüreğinin yorgun kanatlarını dinlendirirken yabani ağaç dallarında; ben kesik kesik soluyorum mutluluğu. Göçmen düşleri izliyorum hüznün güvertesinden. Bu seferden kimse sağ çıkamayacak!
Çünkü çok özledim..
Eskisi gibi cümleler kuramıyorum. Hiçbir şey eskisi gibi değil zaten nicedir. Başımı dayadığım gökyüzü avutmuyor, kokunu soluyan o rüzgârlar dindi, ve deniz... ben yokum diye mi yanında, sinsi, sessiz ve bu kadar kimsesiz?
Sevmekle kabullenmek arasında, ani gel-gitler girdabında, kendimi arıyorum. Bir tek sözcük arıyorum her şeyi kapsayacak... Olmuyor; bu kadar iştahla kitaplar okumanın o kelimeyi bulmaya hiçbir faydası yok, umutsuzca deniyorum. Boşuna okuyorum sanki hayatı, insanları ve satır aralarını. Kimse ve hiçbir şey, yazık ki, asla göründüğü gibi değil.
Gerçekçi masallar, hepsi bu! Aslında hepsi bu da değil!
Şimdi, neredeyse aynı kokuyu duyumsarken sızlayan gözkapaklarımızda, böylesi bir özlemin farklı bir adı olmalı değil mi? Bunca uzun bekleyişin, böylesi kadim bir bağımlılığın bir farkındalığı... Belki de ikimizden biri fazla bu hikâyede. Ya da, daha doğru bir deyişle, korkarım bu hikâye fazla ikimize de! Cümleler bizi taşıyamayacak kadar boyutsuz farkında mısın, artık hiçbir tümce heyecanlandırmıyor bizi. O kadar yalın, alışılmış ve ifadesiz... Anlamları genişletemeyecek kadar kendi içimize kapandık biz de. Pes etmeliyiz artık, tek bir sözcük bile bırakmadan birbirimize.
Uzun yürüyüşlere çıkmalıydık seninle. Geçmişin o çocuk elini bırakıp, deniz kenarına kadar yürümesine izin vermeliydik.
Bizim yarınımız yok, biliyorum ama bugünümüz de, bugünümüz bile yok! Sürekli nükseden bir geçmiş, hepsi bu!
Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki, sen cansın. Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin. Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki, aradığın ancak sensin sen!
'Ezel gününün divane yolcusunun parmağına dünyaya gelirken bir yüzük takmış, sonra da, 'bunu hırsızlar çalacaktır; sen gene onu ara bul' demiştin. İlk sözün pek çabuk çıktı. Gözümü bu aleme açar açmaz, onun parmağımdan çalınmış olduğunu gördüm. Çaldıran da ben, arayıp bulacak olan da bendim.'
Sen aradığın için bulunmaz, değersen, o seni bulur.
Bir parça mutluluk
''Dünya nerende?
Dünya bedende.
Dünya nedende.
Dünya görende.
Dünya sevende…''
İnsan arar...
Bazen bulur, bazen buldum zanneder,
Bazen buldum zannetmişken bir imtihanla kaybediverir.
Aradığını bazen bir çift gözün derûnunda bulur,
Bazen kaybeder kendisini insan,
Bir çift gözbebeğinin ta içinde bulur..!
İkimiz de birbirimizde olmayan şeyleri aradık; sen bende kusur,ben sende huzur...
-Ne arıyorsun o çöplükte çocuk?
-Milli gelirden payıma düşeni,ama bulamıyorum...
Sevgi arar insan,buldum mutluluk arar,buldum özlem arar,buldum huzur arar, buldum aşk arar,buldum dost arar,buldum cevap arar ve mutlak gerçeği arar. BEN BULDUM YÜREĞİMİN aradığını......
Sevgi arar, mutluluk arar, özlem arar, huzur arar, aşk arar, dost arar, cevap arar ve mutlak gerçeği arar.
kaybolanı bulmaya çalışmak..
arama beni, kimseye sorma,ne ahldeyim nerdeyim kimin umrunda
arama beni,kimseye sorma, yüreğine yaz beni sakın unutma........
Ben seni arıyorum diyorum ya..
Bilmem
Belki de..belkide..bir gün hiç beklenmedik bir yerde karşıma çıkmandan, “işte geldim” demenden,”hadi gidelim buralardan” demenden korkuyorum.
Ben senin uzaklığını seviyorum.
Ben senin uzaklığını seviyorum.
Ben senin upuzaklığını seviyorum…Tarık Tufan
ben şairin
'kimi aradığını yitirir aradıkça'
dediği gruba dahilim galiba...
Aradığını bilmeyen, buldugunu anlayamaz..
Bulmak isteyeceyimiz kadar ÖNEMLİ ve DEYERLİ bir varlığa
ulaşmak için yaptığımız eylem.
O' na ulaşmamıza rağmen bir türlü bulamıyorsak,
artık aramaktan vazgeçmelimiyiz?
(alıntıdır)
ne demişler
bitli paklanın kör alıcısı olur.... hayattan umudunuzu yitirmemek lazım
sen çirkin suratsız, meymenetsiz cahil bi bayan olabilirsin... bu senin suçun değil.. allahta seni öyle yaratmış...)))))
aramak lazım.. vazgeçmemek lazım... arkadaşlar görün artık bu evde kalmışı....)))) yazzık yazık... canı neler çekiyordur kimbilir...))))
'cihân-ârâ cihân içredir ârâyı bilmezler
ol mâhiler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler'
Arayan belasını da bulur mevlasını da...
Belaya alıştık.
Mevlayı bulsak ne ala.
Aramaya devam...
fazla aramak aradığımı bulmayı doğurmayı hiç..tersine aradığımın yerine bulduğumla yetinmek zorunda kaldım....arayışıma inat bulduğum bulmak istediğimin hep en uzağıydı..
herhangi bir insanın yüreğinde acı vermeyen ve ne olduğunu bilmediği bir hüzün varsa eğer, aramaya koyulur.. sevgi arar, mutluluk arar, huzur arar, aşk arar, dost arar, cevap arar ve mutlak gerçeği arar. hüznün şiddeti arayışın yoğunluğunu ve aynı zamanda feda edebileceklerini belirler...
aramak,
arananı değil;
arayanı
aramakmış
meğer.
'ister yavaş gitsin,ister acele etsin arayan elbette aradığını bulur.'...................................................................(*)
aramak bence göreceli kavram kişiden kişiye değişir neyi nicin aradıgına bağlı belkide yaşam insanları öyle bir savrruyorki neyi nicin aradıginı bilemmiyor kişi benim gibi kendini zamanın ve o anın koşullarına birakıyor ne aradıgını neyi arıyacagını unutuveriyor.
aramak bence göreceli kavram kişiden kişiye değişir neyi nicin aradıgına bağlı belkide yaşam insanları öyle bir savrruyorki neyi nicin aradıginı bilemmiyor kişi benim gibi kendini zamanın ve o anın koşullarına birakıyor ne aradıgını neyi arıyacagını unutuveriyor.
sana uzaktan bakıyor artık.gözlerim.,
gönlüm senden geçmez..bana döndü hep sözlerim.
unutmak o kadar mı kolay sandın., ayrılık bana aşktır artık....
dağılmış saçlarım gönlünün yatağına.uyandırma..
sabah olsun ben giderim sen kal rüyamda..
aramak o kadar kolay mı sandın,yolların bana aşktır artık,ah gitmek o kadar kolay mı sandın..sesin bende bir yabancı gelir.şaşarım..
gönlümün takvimine şiir oldu yüzün..ararım..
ah,bulmak o kadar kolay mı sandın..aramak bana aşktır artık...
Basina bela, sevgiyi aski aramak, aramak, aramak.....
Şimdi sen, kırgın yüreğinin yorgun kanatlarını dinlendirirken yabani ağaç dallarında; ben kesik kesik soluyorum mutluluğu. Göçmen düşleri izliyorum hüznün güvertesinden. Bu seferden kimse sağ çıkamayacak!
Çünkü çok özledim..
Eskisi gibi cümleler kuramıyorum. Hiçbir şey eskisi gibi değil zaten nicedir. Başımı dayadığım gökyüzü avutmuyor, kokunu soluyan o rüzgârlar dindi, ve deniz... ben yokum diye mi yanında, sinsi, sessiz ve bu kadar kimsesiz?
Sevmekle kabullenmek arasında, ani gel-gitler girdabında, kendimi arıyorum. Bir tek sözcük arıyorum her şeyi kapsayacak... Olmuyor; bu kadar iştahla kitaplar okumanın o kelimeyi bulmaya hiçbir faydası yok, umutsuzca deniyorum. Boşuna okuyorum sanki hayatı, insanları ve satır aralarını. Kimse ve hiçbir şey, yazık ki, asla göründüğü gibi değil.
Gerçekçi masallar, hepsi bu!
Aslında hepsi bu da değil!
Şimdi, neredeyse aynı kokuyu duyumsarken sızlayan gözkapaklarımızda, böylesi bir özlemin farklı bir adı olmalı değil mi? Bunca uzun bekleyişin, böylesi kadim bir bağımlılığın bir farkındalığı... Belki de ikimizden biri fazla bu hikâyede. Ya da, daha doğru bir deyişle, korkarım bu hikâye fazla ikimize de! Cümleler bizi taşıyamayacak kadar boyutsuz farkında mısın, artık hiçbir tümce heyecanlandırmıyor bizi. O kadar yalın, alışılmış ve ifadesiz... Anlamları genişletemeyecek kadar kendi içimize kapandık biz de. Pes etmeliyiz artık, tek bir sözcük bile bırakmadan birbirimize.
Uzun yürüyüşlere çıkmalıydık seninle. Geçmişin o çocuk elini bırakıp, deniz kenarına kadar yürümesine izin vermeliydik.
Bizim yarınımız yok, biliyorum ama bugünümüz de, bugünümüz bile yok!
Sürekli nükseden bir geçmiş, hepsi bu!
Hepsi bu olsaydı keşke! ! ! ! !
aramak...bır tür kayboluş.her buldum derken kaybetmek,çatallasan yollardan birini secmek ve bırınden vazgecmek.çozdum derken dahada dolanmak...
Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki, sen cansın.
Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin.
Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen,
anlarsın ki, aradığın ancak sensin sen!
Mevlâna...
'Ezel gününün divane yolcusunun parmağına dünyaya gelirken bir yüzük takmış, sonra da, 'bunu hırsızlar çalacaktır; sen gene onu ara bul' demiştin. İlk sözün pek çabuk çıktı. Gözümü bu aleme açar açmaz, onun parmağımdan çalınmış olduğunu gördüm. Çaldıran da ben, arayıp bulacak olan da bendim.'