Bir çalışma/iş yerinde bitirilen işle bitirilmemiş yerin arasındaki sınır. Örneğin, ilkbaharda mısır tarlası kazılırken, işe ara verildiğinde kazılmış kısımla kazılmamış kısmın sınırı. Fındık toplarken, toplanılan kısımla toplanmamış kısmın sınırı veya çay hasadı sırasında filizleri kesilmiş çaylarla kesilmemişlerin sınırı, bir tepsiden baklava alındığında kalan kısmın önü, gibi.
Bu arada, biz ABD'de oturuyoruz ve bu kelimeyi ve uygulamasını çocuklarıma öğretmek için akla karayı seçtim. Doğru-dürüst bir açıklamasını yapmak zor. Tükçe sözlüklerde yok. Ona eş anlamlı bir kelime de yok, ne Türkçe'de ne de İngilizce'de! :)
Doğu Karadeniz yöresine ait kelime. Muhtemelen eski Rumca. Okunurken p ve s harflerine özellikle vurgu yapılır kelimenin ilk harfi olan a da kalın okunur. Karadeniz yöresine ait çoğu kelime gibi okunuşu yazılışından daha heybetlidir. Tembeller için; 'aposkalları geri kaldı' deyimi vardır. Örnek kullanımlar; 'aposkalım bitti' 'aposkalını bitir' 'kaç aposkal kaldı' 'son aposkal' 'yeni aposkal'
Biraz felsefi bakarsak, Karadenizin çalışkan insanlarına göre 'aposkal yok çayluk var' Bu görüşteki insanlar önlerindeki aposkalları işi olarak görmez. Arazinin bütününü aposkal olarak görürler. Tembeller için olay daha farklıdır. Tembellere aposkal bile çok gelir. Aposkalın daha küçük birimi sayabileceğimiz 'kaful' (çay ya da fındık ağacı demeti, aposkallar böyle onlarcasından oluşur) ile hesap ederler yaptıkları işi. Yeni nesilin de öğrendiği ve kullandığı güçlü bir kültür öğesi kelimedir.
Biraz da yapısal özelliklerinden bahsedelim: Aposkallar birden fazla kafuldan oluşur. Ama çok az kaful aposkal oluşturmaz. Aposkallar da geniş arazileri oluştururlar. Bazı büyük çaylıklarda yüzlerce aposkal vardır mesela.
Bir çalışma/iş yerinde bitirilen işle bitirilmemiş yerin arasındaki sınır.
Örneğin, ilkbaharda mısır tarlası kazılırken, işe ara verildiğinde kazılmış kısımla kazılmamış kısmın sınırı. Fındık toplarken, toplanılan kısımla toplanmamış kısmın sınırı veya çay hasadı sırasında filizleri kesilmiş çaylarla kesilmemişlerin sınırı, bir tepsiden baklava alındığında kalan kısmın önü, gibi.
Bu arada, biz ABD'de oturuyoruz ve bu kelimeyi ve uygulamasını çocuklarıma öğretmek için akla karayı seçtim. Doğru-dürüst bir açıklamasını yapmak zor. Tükçe sözlüklerde yok. Ona eş anlamlı bir kelime de yok, ne Türkçe'de ne de İngilizce'de! :)
Doğu Karadeniz yöresine ait kelime. Muhtemelen eski Rumca.
Okunurken p ve s harflerine özellikle vurgu yapılır kelimenin ilk harfi olan a da kalın okunur. Karadeniz yöresine ait çoğu kelime gibi okunuşu yazılışından daha heybetlidir.
Tembeller için; 'aposkalları geri kaldı' deyimi vardır.
Örnek kullanımlar;
'aposkalım bitti'
'aposkalını bitir'
'kaç aposkal kaldı'
'son aposkal'
'yeni aposkal'
Biraz felsefi bakarsak, Karadenizin çalışkan insanlarına göre 'aposkal yok çayluk var' Bu görüşteki insanlar önlerindeki aposkalları işi olarak görmez. Arazinin bütününü aposkal olarak görürler. Tembeller için olay daha farklıdır. Tembellere aposkal bile çok gelir. Aposkalın daha küçük birimi sayabileceğimiz 'kaful' (çay ya da fındık ağacı demeti, aposkallar böyle onlarcasından oluşur) ile hesap ederler yaptıkları işi.
Yeni nesilin de öğrendiği ve kullandığı güçlü bir kültür öğesi kelimedir.
Biraz da yapısal özelliklerinden bahsedelim:
Aposkallar birden fazla kafuldan oluşur. Ama çok az kaful aposkal oluşturmaz.
Aposkallar da geniş arazileri oluştururlar. Bazı büyük çaylıklarda yüzlerce aposkal vardır mesela.
Tarla da, çaylukta veya funduklukta kişinin önündeki sınırları belli işi...