Annemmm,işte beş yıl oldu gideli.Ağabeyimde Mart ayını seçti sana kavuşmak için*Sarı Pipon*Kıyamazdın ona hiç annem.. Nasıl bozmuştu aranı.....telefon açıp verdiğin dövizleri isteyerek, nasııll üzülmüştün annem,parayı istedi diye.Çünki niyeti onlarıda yemekti,malınıda,canınıda yedi..Hesabını orda versin. Orda o ölüm döşeğinde bile sana azap çektirmişti..Ahhhh annemmm.. Hoşuna gittimi çiçeklerin,temizledim her yerini mis gibi oldu, babacığımıda.. Abdes suyu koydum size bitti mi? Gerçi siz Cennet bahçelerinde her şeye sahipsiniz..Nakip ve Elif Münire'de yardım etti bana.Yazında evini temizleyeceğiz eşim ve çocuklarımla.Sen rahat ol temiz annem..
Anne arayıştır çocukluğu,parkları,bahçeleri,bitmek bilmeyen oyunları ve akşam yemekleridir.Huzurdur,güçtür,inançtır umutsuzluğa karşı.Hastalandığımızda ilaçtan önce virüslerle savaşan kahramandır.Anne candır.Anne özleyiştir.Anne kaybettikten sonra en çok aranılan adrestir.
Annelik - 'Bebeğimi görebilir miyim' dedi yeni anne. Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını dondu ve camdan bakmaya başladı. Bebeğin kulakları yoktu... Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı. Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu... Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı; ağlayarak - 'Büyük bir çocuk bana ucube dedi...' Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve oldukça da başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi; eğer insanların arasına karışmış olsaydı. Annesi, her zaman ona, - 'Genç insanların arasına karşımalısın' diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu. Delikanlının babası, aile doktoru ile oğlunun sorunu ile ilgili görüştü; - 'Hiçbir şey yapılamaz mı? ' diye sordu. Doktor; - 'Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir' dedi. Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı. İki yıl geçti bir gün babası - 'Hastaneye gidiyorsun oğlum, annen ve ben, sana kulaklarını verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sır' dedi. Operasyon çok başarılı geçti ve adeta yeni bir insan yaratıldı. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu. Yıllar geçti, bir gün babasına gidip sordu: - 'Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir şey yapamadım...' - 'Bir şey yapabileceğini sanmıyorum' dedi babası. - 'Fakat anlaşma kesin, şu anda öğrenemezsin, henüz değil...' Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi... Hayatının en karanlık günlerinden birinde, annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavaşça annesinin başına elini uzattı; kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti; annesinin kulakları yoktu. - 'Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu' diye fısıldadı babası. - '..ve hiç kimse, annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi? ' Delikanlı hıçkırıklarını tutamıyordu... UNUTMAYIN ANNELERİN HAKKI ÖDENEMEYECEĞİ GİBİ,GERÇEK GÜZELLİK FİZİKİ GÖRÜNÜŞTE DEĞİL,ANCAK RUH VE KARAKTERDEDİR.
Bir komşu kadın olsaydın, beni doğuran değil de Yine de sever miydim seni? Bu kadar olmazdı kesin, bu kadar sevilmezdin Fakat seçilebilseydiniz bile Ben, gene seni isterdim ANNE
3 yaşınızdayken size özenle yemekler hazırladı; tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz.
4 yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu; evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz.
5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi; gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz.
6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü; sokaklarda 'gitmiycem' diye ağlayarak teşekkür ettiniz.
7 yaşınızdayken size bir top hediye etti; komşunun camını kırarak teşekkür ettiniz.
9 yaşınızdayken size piano öğretmeni buldu; notaları bir gün bile çalışmayarak teşekkür ettiniz.
10 yaşınızdayken doğumgünü partilerinden, dans derslerine kadar her yere sizi arabayla götürdü; arabadan firlayıp giderken arkanıza bile bakmayarak teşekkür ettiniz.
11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü; 'sen bizimle oturma' diyerek teşekkür ettiniz.
12 yaşınızdayken zararlı tv programlarını seyretmenizi istemedi; o evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz.
15 yaşınızdayken sizi yurtdışında yaz kampına gönderdi; tek satır mektup yazmayarak teşekkür ettiniz.
17 yaşınızdayken erkek arkadaşınızla partiye gitmenize izin verdi; bir telefon bile etmeden sabaha karşı eve dönerek teşekkür ettiniz.
19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı, sizi arabayla kampüse götürdü ve eşyalarınızı taşıdı; arkadaşlarınız alay etmesin diye kampüs kapısında ve dalaşarak teşekkür ettiniz.
21 yaşınızdayken iş hayatı ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek istedi; 'ben senin gibi olmayacağım'diyerek teşekkür ettiniz.
22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı; avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz.
24 yaşınızdayken uzun süredir çıktığınız çocukla tanışmak istedi; 'zamanını ben bilirim' diye tersleyerek teşekkür ettiniz.
25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı, sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı; siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz.
30 yaşınızdayken bebek bakımı hakkında size akıl vermek istedi; 'artık bu ilkel yöntemleri bırak' diyerek teşekkür ettiniz.
40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın doğumgününü hatırlattı; 'anne işim başimdan aşkın' diyerek teşekkür ettiniz.
50 yaşınızdayken o, çok hastalandı, hafta sonunda onu görmeye gittiginizde mutlu oldu; ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz.
derken bir gün... o, öldü... o güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa, o anda kalbinize bir yıldırım gibi düştü...
eğer hâlâ sizinleyse, şimdi onu her zamankinden daha çok sevin.
Her bir hâllerini özledim anne, Sen gittin gideli boş kaldı yerin, Gonca güllerini özledim anne.
Yerde seni, gökte seni ararım, Gece yıldızlardan seni sorarım. Boynum bükük saçlarımı tararım, Pamuk ellerini özledim anne. Şefkatinle gel, renklensin düşlerim, Sevginle silinsin şu gözyaşlarım,
Her zorluğu, her engeli aşardım, Senin varlığınla mutlu yaşardım, Sabah akşam kucağına koşardım, Sıcak kollarını özledim anne
allahim bir kere göster kardeslerimi bana, doya doya sarilayim onlara...onlar benim canim, onlar benim kanim.acamadilar dünyaya gözlerini, tadamadilar anne sevgisini..melek olup geldiler yanina, öz anneleri koydi onlara...benide aldiracakti aslinda...halam ikna etmis son anda! ! !
Benim annem üc tane cocuk aldirdi...iki benden önce, birtane benden sonra...sorarim size, hangi anne kiyabilir yavrusuna! ! Beni aldirmaktan son anda vazgecmis...beni istemeyerek dogurdu..tabiki simdi seviyor ama göstermiyor bana sevgisini...nezaman tartissak basina vuruyorum onu..aldirsaydi iste diyorum...annenin boynuna sarilipda aglamak nedir bilmiyorum....mutlu olunca sevinci anneyle paylasmak nedir bilmiyorum..benim annem pek dinlemez beni...ama bunlara ragmen onu canimdan cok seviyorum..tmm bende sucluyu biliyorum ama onun bana karsi böyle olmasi normal degil...anne özlemiyle büyüdüm ben..aslinda hep yanimdaydi..bas ucumdaydi, parami verdi, karnimi doyurdu..ama ben heo sevgiye muhtac kaldim =(
Dünya da kaç kişi elleri olan fakat onu kullanamayan, ayakları olan ama yürüyemeyen, isteklerini ağlamasıyla bildiren, konuşamayan, altına yapan, geceleri tatlı uykulardan uyandıran birine bakmak ister?
Sevgli şairem ne davet edildik doğarken şen şakrak saydığımız bu dünyaya,ne de giderken bizi götürene dur diyebildik. Söz konusu anne olunca neler neler yazası gelir insanın ormanlar kalem olsa denizler mürekkkep yazamazsın tek bir duygunu bile.Senin annen gerçekten de hem anneydi, hemde ikinci örneği olmayan dosttu...Ruhu şad olsun...
Yüzünü göremedim,sıcaklığını hissedemedim,anne dedim babaanneme yıllarca ve elimde bir resmin kaldı bana yadigar siyah beyaz, yüzün bile görünmüyor anne.
anne olduktan sonra cok daha farklı kavrayabildigim bir kavram bu dört kelime. koşulsuz,şartsız vericilik. her şekülde, her şartta, her ortamda ilk önce 'o' alıyor yeri yani beni anne yapan varlık.. ve sayesinde kadın kimliğinden çok etrafına önce anne kimliğiyle girmemi saglıyor. anne kimliği ile bakmamı saglıyor. teşekkür ederim bana kattıkların için canım oğluşum..seni seviyorum..
..
..olmak
Her daim âşık olmak..
..
Ko$ulsuz sevginin ete kemige burunmu$ hali...
Anne olunca anladım anne ne demek.. Annem,oğlum ve Mustafa.. işte yaşam bu demek..
ah anne senin kadar kimse sevmiyor anne..
keşke dizinin dibinden ayrılmasamda yanımda olsan dünyamızda tek kahramanımız olan varlık hakları ödenmez.
Sen ne güzel ve yüce bir varlıksın anne..
Herkes gider o kalır...
Anne: Hayatın anlamı.
her koşulda yanımda olan kişi.
......beni benden önce birakip gidersen annem, tabutunda toz tanesi olarak benide götür,
babamdan önce göcersen sayet, onun gözyaslarinda yikanirsin annem,
gitme sakin, gidersen hangi kinali elleri öperim ben, gidersen dalimin biri kirilir anam,
gurbet ellerde safak sayarken, sonsuz karanliklarda koyarsin beni annem........
Annemmm,işte beş yıl oldu gideli.Ağabeyimde Mart ayını seçti sana kavuşmak için*Sarı Pipon*Kıyamazdın ona hiç annem..
Nasıl bozmuştu aranı.....telefon açıp verdiğin dövizleri isteyerek, nasııll üzülmüştün annem,parayı istedi diye.Çünki niyeti onlarıda yemekti,malınıda,canınıda yedi..Hesabını orda versin.
Orda o ölüm döşeğinde bile sana azap çektirmişti..Ahhhh annemmm..
Hoşuna gittimi çiçeklerin,temizledim her yerini mis gibi oldu, babacığımıda..
Abdes suyu koydum size bitti mi?
Gerçi siz Cennet bahçelerinde her şeye sahipsiniz..Nakip ve Elif Münire'de yardım etti bana.Yazında evini temizleyeceğiz eşim ve çocuklarımla.Sen rahat ol temiz annem..
Anne arayıştır çocukluğu,parkları,bahçeleri,bitmek bilmeyen oyunları ve akşam yemekleridir.Huzurdur,güçtür,inançtır umutsuzluğa karşı.Hastalandığımızda ilaçtan önce virüslerle savaşan kahramandır.Anne candır.Anne özleyiştir.Anne kaybettikten sonra en çok aranılan adrestir.
su uyur,düşman uyur...
birtek anneler uyumaz...
Annelik
- 'Bebeğimi görebilir miyim' dedi yeni anne. Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını dondu ve camdan bakmaya başladı. Bebeğin kulakları yoktu... Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı. Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu... Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı; ağlayarak - 'Büyük bir çocuk bana ucube dedi...' Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve oldukça da başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi; eğer insanların arasına karışmış olsaydı. Annesi, her zaman ona, - 'Genç insanların arasına karşımalısın' diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu. Delikanlının babası, aile doktoru ile oğlunun sorunu ile ilgili görüştü; - 'Hiçbir şey yapılamaz mı? ' diye sordu. Doktor; - 'Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir' dedi. Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı. İki yıl geçti bir gün babası - 'Hastaneye gidiyorsun oğlum, annen ve ben, sana kulaklarını verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sır' dedi. Operasyon çok başarılı geçti ve adeta yeni bir insan yaratıldı. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu. Yıllar geçti, bir gün babasına gidip sordu: - 'Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir şey yapamadım...' - 'Bir şey yapabileceğini sanmıyorum' dedi babası. - 'Fakat anlaşma kesin, şu anda öğrenemezsin, henüz değil...' Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi... Hayatının en karanlık günlerinden birinde, annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavaşça annesinin başına elini uzattı; kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti; annesinin kulakları yoktu. - 'Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu' diye fısıldadı babası. - '..ve hiç kimse, annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi? ' Delikanlı hıçkırıklarını tutamıyordu... UNUTMAYIN ANNELERİN HAKKI ÖDENEMEYECEĞİ GİBİ,GERÇEK GÜZELLİK FİZİKİ GÖRÜNÜŞTE DEĞİL,ANCAK RUH VE KARAKTERDEDİR.
her seye ragmen sevendir
Bir komşu kadın olsaydın, beni doğuran değil de
Yine de sever miydim seni?
Bu kadar olmazdı kesin, bu kadar sevilmezdin
Fakat seçilebilseydiniz bile
Ben, gene seni isterdim ANNE
1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı;
bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz.
2 yaşınızdayken size yürümeyi oğretti;
size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz.
3 yaşınızdayken size özenle yemekler hazırladı;
tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz.
4 yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu;
evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz.
5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi;
gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz.
6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü;
sokaklarda 'gitmiycem' diye ağlayarak teşekkür ettiniz.
7 yaşınızdayken size bir top hediye etti;
komşunun camını kırarak teşekkür ettiniz.
9 yaşınızdayken size piano öğretmeni buldu;
notaları bir gün bile çalışmayarak teşekkür ettiniz.
10 yaşınızdayken doğumgünü partilerinden, dans derslerine kadar her yere sizi arabayla götürdü;
arabadan firlayıp giderken arkanıza bile bakmayarak teşekkür ettiniz.
11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü;
'sen bizimle oturma' diyerek teşekkür ettiniz.
12 yaşınızdayken zararlı tv programlarını seyretmenizi istemedi;
o evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz.
15 yaşınızdayken sizi yurtdışında yaz kampına gönderdi;
tek satır mektup yazmayarak teşekkür ettiniz.
17 yaşınızdayken erkek arkadaşınızla partiye gitmenize izin verdi;
bir telefon bile etmeden sabaha karşı eve dönerek teşekkür ettiniz.
19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı, sizi arabayla kampüse götürdü ve eşyalarınızı taşıdı;
arkadaşlarınız alay etmesin diye kampüs kapısında ve dalaşarak teşekkür ettiniz.
21 yaşınızdayken iş hayatı ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek istedi;
'ben senin gibi olmayacağım'diyerek teşekkür ettiniz.
22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı;
avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz.
24 yaşınızdayken uzun süredir çıktığınız çocukla tanışmak istedi;
'zamanını ben bilirim' diye tersleyerek teşekkür ettiniz.
25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı, sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı;
siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz.
30 yaşınızdayken bebek bakımı hakkında size akıl vermek istedi;
'artık bu ilkel yöntemleri bırak' diyerek teşekkür ettiniz.
40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın doğumgününü hatırlattı;
'anne işim başimdan aşkın' diyerek teşekkür ettiniz.
50 yaşınızdayken o, çok hastalandı, hafta sonunda onu görmeye gittiginizde mutlu oldu;
ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz.
derken bir gün... o, öldü...
o güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa, o anda kalbinize bir yıldırım gibi düştü...
eğer hâlâ sizinleyse,
şimdi onu her zamankinden daha çok sevin.
herşeyimsin ve iyiki annemsin
Sevgi güneşiydi sanki gözlerin,
Her bir hâllerini özledim anne,
Sen gittin gideli boş kaldı yerin,
Gonca güllerini özledim anne.
Yerde seni, gökte seni ararım,
Gece yıldızlardan seni sorarım.
Boynum bükük saçlarımı tararım,
Pamuk ellerini özledim anne.
Şefkatinle gel, renklensin düşlerim,
Sevginle silinsin şu gözyaşlarım,
Her zorluğu, her engeli aşardım,
Senin varlığınla mutlu yaşardım,
Sabah akşam kucağına koşardım,
Sıcak kollarını özledim anne
Melissa – Anne Özlemi Şiiri Dinle 25/03/09
allahim bir kere göster kardeslerimi bana, doya doya sarilayim onlara...onlar benim canim, onlar benim kanim.acamadilar dünyaya gözlerini, tadamadilar anne sevgisini..melek olup geldiler yanina, öz anneleri koydi onlara...benide aldiracakti aslinda...halam ikna etmis son anda! ! !
Benim annem üc tane cocuk aldirdi...iki benden önce, birtane benden sonra...sorarim size, hangi anne kiyabilir yavrusuna! ! Beni aldirmaktan son anda vazgecmis...beni istemeyerek dogurdu..tabiki simdi seviyor ama göstermiyor bana sevgisini...nezaman tartissak basina vuruyorum onu..aldirsaydi iste diyorum...annenin boynuna sarilipda aglamak nedir bilmiyorum....mutlu olunca sevinci anneyle paylasmak nedir bilmiyorum..benim annem pek dinlemez beni...ama bunlara ragmen onu canimdan cok seviyorum..tmm bende sucluyu biliyorum ama onun bana karsi böyle olmasi normal degil...anne özlemiyle büyüdüm ben..aslinda hep yanimdaydi..bas ucumdaydi, parami verdi, karnimi doyurdu..ama ben heo sevgiye muhtac kaldim =(
Dünya da kaç kişi elleri olan fakat onu kullanamayan, ayakları olan ama yürüyemeyen, isteklerini ağlamasıyla bildiren, konuşamayan, altına yapan, geceleri tatlı uykulardan uyandıran birine bakmak ister?
sadik yarim.
Özlemim
Sevgli şairem ne davet edildik doğarken şen şakrak saydığımız bu dünyaya,ne de giderken bizi götürene dur diyebildik. Söz konusu anne olunca neler neler yazası gelir insanın ormanlar kalem olsa denizler mürekkkep yazamazsın tek bir duygunu bile.Senin annen gerçekten de hem anneydi, hemde ikinci örneği olmayan dosttu...Ruhu şad olsun...
BEDELİNİ ÖDEDİ
Yüzünü göremedim,sıcaklığını hissedemedim,anne dedim babaanneme yıllarca ve elimde bir resmin kaldı bana yadigar siyah beyaz, yüzün bile görünmüyor anne.
anne olduktan sonra cok daha farklı kavrayabildigim bir kavram bu dört kelime. koşulsuz,şartsız vericilik. her şekülde, her şartta, her ortamda ilk önce 'o' alıyor yeri yani beni anne yapan varlık.. ve sayesinde kadın kimliğinden çok etrafına önce anne kimliğiyle girmemi saglıyor. anne kimliği ile bakmamı saglıyor. teşekkür ederim bana kattıkların için canım oğluşum..seni seviyorum..
ANNEM BENİM EN BÜYÜK ARKADAŞIMDIR :)))
Sevmek bir şeyi sevmektir sen kadar...
Anne başa tac imiş
Her derde deva imiş.
Şimdi bir ben varım bir de annem var
Zaten ondan başka dünyada nem var!
Benim ömrüm onun onunki benim
Senelerden beri akşam oldu mu
Donuk gözleriyle ıssız yolumu
Ondan başka yok ki bir bekleyenim
Yusuf Ziya Ortaç