Annem canım annem aile boyu senin hastalığında büyük sınavdan geçiyoruz senin hakkın ödenmez ben çok üzgünüm umarım iyileşir eski sağlığına dönersin.Şimdi senin yokluğunu düşündüm de sakın sen ölme anam sensiz diğer yarım eksik ..
'Ana gibi yâr, vatan gibi diyâr olmaz.' demişlerdir.
Hakîkaten dünyâyı diyâr diyâr gezsek, anamız gibi bizi bağrına basarak sevecek ve şefkatle kucaklayacak bir ana bulamayız. İnsan, hanımı gibisini veya ondan daha iyisini her yerde bulabilir, fakat ana gibisini hiç bir diyârda bulamaz.
Âile içinde çocuk üzerinde en çok hakkı olan ve hizmeti geçen annedir. Anne, hâmile kaldığı andan itibâren çocuk yüzünden sıkıntı çekmeye başlar. Doğum sırasında bu sıkıntı, zirveye ulaşır. Kimi zaman doğum, annenin hayâtına mâl olur.
Annenin esas hizmeti, doğumdan sonra başlar. Çocuğun emzirilmesi, giydirilmesi, temizliğinin yapılması, terbiye edilmesi ve tedâvîsi gibi ardı arkası kesilmeden ömür boyu sürecek bir hizmet dönemi içersine girer.
Cenâb-ı Hakk’ın özellikle annelere lutfettiği şefkat duygusu, anneleri; istirâhatini, sıhhatini, yeme-içme ve giyinmesini düşünmeden bütün imkânlarıyla çocuğuna hizmete sevkeder.
Annenin bu sonu ve sınırı olmayan fedâkârlıklarının bedelini, evlâdın maddî bir karşlıkla ödemesi mümkün değildir.
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in huzuruna bir adam geldi ve:
'Yâ Rasûlallâh! Anam iyice ihtiyarladı. Ben onu kendi ellerimle yediriyor, içiriyor ve sırtımda taşıyorum.. Hâsılı her türlü ihtiyâcını karşılıyorum.. Mükâfâta hak kazandım mı? .' dedi.
Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz cevâben:
'Hayır, bu senin yaptıkların, ananın senin üzerindeki haklarının yüzde birine bile karşılık değildir. Fakat sen, iyilik ediyorsun. Allâh sana bu az iyilik karşılığında çok sevap verir.' buyurdular. (20)
Hz. Peygamber (s.a.v.) ’in:
'Cennet annelerin ayakları altındadır.' (21) hadîs-i şerîfi de annelerin lâyık oldukları yüce mertebeyi belirlemekte ve erkekle eşit olmaktan öte üstün haklara sahib bulunduklarına işaret etmektedir.
İbn-i Amr (r.a.) anlatıyor:
'Bir adam cihâda iştirâk etmek için Hz. Peygamber (s.a.v.) ’den izin istedi. Rasûlullâh (s.a.v.) :
'Annen, baban sağ mı? ' diye sordu. Adam:
'Evet.' deyince Rasûlullâh (s.a.v.) :
'Onlara hizmet de cihâd sayılır, sen onlara hizmet ederek cihâd yap! ' buyurdu. (22)
Allah c.c Bizlere Veysel Karani Ahlakından Tattırsın Annelerimizin Kıymetini Onları Kaybetmeden Yaşatsın. Ve Cennette PeyGamberimizle komşu Eylesin inşAllah
Anne ve Baba yani(EBEVEYN) hakkları eğer ayet ve hadis ışığıyla ele alırsak,ALLAH'u teala onalara öf bile demeyi haram kılarken,RESULULLAH(S.A.V) ise cennet anaların ayakları altında olduğunu ve daha dünyadayken ölmeden evvel iki kısım insanların yani Mazlumların ve Anne Babanın hakları kişiden sorulur. Ahirettekiyse yani mahkeme-i kübrada ise cezaları bambaşkadır. Demekki, ANA BAŞA TAÇ İMİŞ HER DERDE İLAÇ İMİŞ BİR EVLAT PİRDE OLSA ANAYA MUHTAÇ İMİŞ.
(ANNE) OLMAK DÜNYANIN EN KUTSAL YAŞAMIN BİR PARÇASI ANNE OLMADAN BU DUYGUYU HİÇ KİMSE ANLAYAMAZ GERÇEKTENDE CENNET ANNELERİN AYAGININ ALTINDA ONLARIN KIYMETİ LÜTFEN ANLAYALIM VE GERÇEKTEN ANNE OLMAYI BİLEN İNSANLAR ANNE OLSUN ANNELİK KUTSAL CÜNKÜ
Her şeyin bedeli ödenir, Herşeyin bir bedeli vardır.ancak, anne hakkının bedeli hiç bir şeyle ödenmez.Yüz yıl itaat edilse, hizmet yapılsa, hakkı ödenemeyecek kutsal varlık. Ne yazık ki annesi sağ olanların çoğu bu gerçeği bilmez, Bilenlerin annesi ise gitmiştir, geri gelmez
Bir ağaç kovuğundan çıkmadı kimse Bir taş doğurmadı hiçbir çocuğu O dilese olurdu mutlak Ama yine de murad etmedı Anasız doğmasını hiçbir bebeğin Babasız gelse de dünyaya Meryem oğlu Mesih di İsa (meleklerin dedikleri için bknz:Ali ımran 45)
Yüz yıl itaat edilse, hizmet yapılsa, hakkı ödenemeyecek kutsal varlık. Ne yazık ki annesi sağ olanların çoğu bu gerçeği bilmez, Bilenlerin annesi ise gitmiştir, geri gelmez.
döktü yüreginde ne varsa devasa ürkütücü.. bir ırmak gibi.. saydı birer birer atlattı çitlerden.. ve daha açmadan gözlerini kuzuları öldüler.. kefene sarılı bedeni ela gözleri.. çığlıksız.. heyecansız.. sardı bizleri.. hayatın anlamı kalmadı sensiz annem:(
hani derler ağlrsa anam ağlar gerisi yalan ağlar diye bu kesinlikle doğru... annenizi kaybettiğinizde anlıyorsunuz aslında yerinin ne kadar büyük olduğunu ve hakkının gerçekten çok büyük olduğunu...
anne hakkı da...vs.vs. gibi soyut kavramların tanımlanmasındaki yetersizliğimizin ispatı olan konular kapsamındadır.
soyut kavramları tanımlayamayan toplumlarda her çocuk doğuranın, doğurduğunun sırtına yüklediği, ileride yine kendisine dönmesi gerekliliği yaratan güdük beklenti.
herşey onu dövmemek ona kızmamak ona saygı göstermek
bence anne hakkı antilmaz, anlatılamaz bir haktir
Annem canım annem aile boyu senin hastalığında büyük sınavdan geçiyoruz senin hakkın ödenmez ben çok üzgünüm umarım iyileşir eski sağlığına dönersin.Şimdi senin yokluğunu düşündüm de sakın sen ölme anam sensiz diğer yarım eksik ..
bitanem annemm :)))
ödenmeyecek hak
Kul hakkı ile birlikte ödenmesi en zor olan hak'tır.
Aslında ödenmesi pek mümkün olmayan tek hak'ta denebilir.
Atalarımız;
'Ana gibi yâr, vatan gibi diyâr olmaz.' demişlerdir.
Hakîkaten dünyâyı diyâr diyâr gezsek, anamız gibi bizi bağrına basarak sevecek ve şefkatle kucaklayacak bir ana bulamayız. İnsan, hanımı gibisini veya ondan daha iyisini her yerde bulabilir, fakat ana gibisini hiç bir diyârda bulamaz.
Âile içinde çocuk üzerinde en çok hakkı olan ve hizmeti geçen annedir. Anne, hâmile kaldığı andan itibâren çocuk yüzünden sıkıntı çekmeye başlar. Doğum sırasında bu sıkıntı, zirveye ulaşır. Kimi zaman doğum, annenin hayâtına mâl olur.
Annenin esas hizmeti, doğumdan sonra başlar. Çocuğun emzirilmesi, giydirilmesi, temizliğinin yapılması, terbiye edilmesi ve tedâvîsi gibi ardı arkası kesilmeden ömür boyu sürecek bir hizmet dönemi içersine girer.
Cenâb-ı Hakk’ın özellikle annelere lutfettiği şefkat duygusu, anneleri; istirâhatini, sıhhatini, yeme-içme ve giyinmesini düşünmeden bütün imkânlarıyla çocuğuna hizmete sevkeder.
Annenin bu sonu ve sınırı olmayan fedâkârlıklarının bedelini, evlâdın maddî bir karşlıkla ödemesi mümkün değildir.
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in huzuruna bir adam geldi ve:
'Yâ Rasûlallâh! Anam iyice ihtiyarladı. Ben onu kendi ellerimle yediriyor, içiriyor ve sırtımda taşıyorum.. Hâsılı her türlü ihtiyâcını karşılıyorum.. Mükâfâta hak kazandım mı? .' dedi.
Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz cevâben:
'Hayır, bu senin yaptıkların, ananın senin üzerindeki haklarının yüzde birine bile karşılık değildir. Fakat sen, iyilik ediyorsun. Allâh sana bu az iyilik karşılığında çok sevap verir.' buyurdular. (20)
Hz. Peygamber (s.a.v.) ’in:
'Cennet annelerin ayakları altındadır.' (21) hadîs-i şerîfi de annelerin lâyık oldukları yüce mertebeyi belirlemekte ve erkekle eşit olmaktan öte üstün haklara sahib bulunduklarına işaret etmektedir.
İbn-i Amr (r.a.) anlatıyor:
'Bir adam cihâda iştirâk etmek için Hz. Peygamber (s.a.v.) ’den izin istedi. Rasûlullâh (s.a.v.) :
'Annen, baban sağ mı? ' diye sordu. Adam:
'Evet.' deyince Rasûlullâh (s.a.v.) :
'Onlara hizmet de cihâd sayılır, sen onlara hizmet ederek cihâd yap! ' buyurdu. (22)
anne hakkı ödemesi çok zordur. yüce yartıcı cennet annelerin ayakları altındadır derken onların önemini anlatmaktadır.
ANNEYİM ANNEMİ DAHA İYİ ANLIYORUM! ! DERLERDİDE İNANMAZDIM:(
Allah c.c Bizlere Veysel Karani Ahlakından Tattırsın Annelerimizin Kıymetini Onları Kaybetmeden Yaşatsın. Ve Cennette PeyGamberimizle komşu Eylesin inşAllah
ANNENİN DUASI KABUL OLUNAN DUALAR İÇİNDEDİR.OYÜZDEN NEYAPIP EDELİM ONU KIRMAYALIM DUASINI ALALIM
Anne ve Baba yani(EBEVEYN) hakkları eğer ayet ve hadis ışığıyla ele alırsak,ALLAH'u teala onalara öf bile demeyi haram kılarken,RESULULLAH(S.A.V) ise cennet anaların ayakları altında olduğunu ve daha dünyadayken ölmeden evvel iki kısım insanların yani Mazlumların ve Anne Babanın hakları kişiden sorulur. Ahirettekiyse yani mahkeme-i kübrada ise cezaları bambaşkadır.
Demekki, ANA BAŞA TAÇ İMİŞ HER DERDE İLAÇ İMİŞ BİR EVLAT PİRDE OLSA ANAYA MUHTAÇ İMİŞ.
anne hakkı gibisi yoktur, ödenmez ödenemez değeri ancak anne olduğunda anlaşılır.(mış) daha olamadım da anne. :))
RABBİMİN ANNEYE VERMİŞ OLDUĞU SABRI,BİTMEK TÜKENMEK BİLMEYEN SEVGİYİ,VEDE CENNETİ HATIRLATIYOR...
hayatta ödenemeyecek tek şey
ANNE HAKKI ne yapsak asla ödeyemeyeceğimiz bişey
(ANNE) OLMAK DÜNYANIN EN KUTSAL YAŞAMIN BİR PARÇASI ANNE OLMADAN BU DUYGUYU HİÇ KİMSE ANLAYAMAZ GERÇEKTENDE CENNET ANNELERİN AYAGININ ALTINDA ONLARIN KIYMETİ LÜTFEN ANLAYALIM VE GERÇEKTEN ANNE OLMAYI BİLEN İNSANLAR ANNE OLSUN ANNELİK KUTSAL CÜNKÜ
Alalh'ın hakkından sonra anne hakkı gelir.
Kadrini kıymetini bilmek gerekir.
Her şeyin bedeli ödenir,
Herşeyin bir bedeli vardır.ancak, anne hakkının bedeli hiç bir şeyle ödenmez.Yüz yıl itaat edilse, hizmet yapılsa, hakkı ödenemeyecek kutsal varlık. Ne yazık ki annesi sağ olanların çoğu bu gerçeği bilmez,
Bilenlerin annesi ise gitmiştir, geri gelmez
ödenemez.
Bir ağaç kovuğundan çıkmadı kimse
Bir taş doğurmadı hiçbir çocuğu
O dilese olurdu mutlak
Ama yine de murad etmedı
Anasız doğmasını hiçbir bebeğin
Babasız gelse de dünyaya
Meryem oğlu Mesih di İsa
(meleklerin dedikleri için bknz:Ali ımran 45)
bu hakkı gözetmiyor olmak
böyle bir hakkın olmadığı anlamına gelmez
bknz: yok böyle bir şey
Yüz yıl itaat edilse, hizmet yapılsa, hakkı ödenemeyecek kutsal varlık.
Ne yazık ki annesi sağ olanların çoğu bu gerçeği bilmez,
Bilenlerin annesi ise gitmiştir, geri gelmez.
Cennet ayaklarının altında belki ayaklarını öperek ödeyebiliriz annelerimizin hakkını. (fî-yakalı)
Cennet ayaklarının altında bizler tabiki ödeyemeyiz annelerimizin hakkını (ratat)
döktü yüreginde ne varsa devasa ürkütücü..
bir ırmak gibi..
saydı birer birer atlattı çitlerden..
ve daha açmadan gözlerini kuzuları öldüler..
kefene sarılı bedeni ela gözleri..
çığlıksız..
heyecansız..
sardı bizleri..
hayatın anlamı kalmadı sensiz annem:(
bedelini odeyemeyecğimiz en yuklu hesap belkide..
hani derler ağlrsa anam ağlar gerisi yalan ağlar diye bu kesinlikle doğru... annenizi kaybettiğinizde anlıyorsunuz aslında yerinin ne kadar büyük olduğunu ve hakkının gerçekten çok büyük olduğunu...
anne hakkı da...vs.vs. gibi soyut kavramların tanımlanmasındaki yetersizliğimizin ispatı olan konular kapsamındadır.
soyut kavramları tanımlayamayan toplumlarda her çocuk doğuranın, doğurduğunun sırtına yüklediği, ileride yine kendisine dönmesi gerekliliği yaratan güdük beklenti.