Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Sovyet Rus şiirinin en güçlü adlarından biri Voznesenski. Çoğu şiirinde Voznesenski, [ sözüm ona ilerleme ] ye ve duygusuzların, göğüslerinde bir yürek taşımayanların eline geçince baskı aracı durumuna düşen [kahrolası makina]ya karşı sevginin ve özgür insan ruhunun savunusunu üzerine alır. İnsani değerlerin baş koruyucusu olarak şair çıkar karşımıza. Bu eğilim, en çok da, Oza adlı uzun şiirde görülür.
Ve ayrıca şu uyarı yapılmış önsöz de -bence de gayet yerinde bir uyarı-
[.......onun şiirlerini bir şairi okur gibi okuyacağımız yerde onlarda günümüzün politik havasına uygun birtakım ideolojik ipuçları ararken onu yanlış anlamak tehlikesine düşebiliriz.]
Haraç mezatlık bir hurda değil dünya, Ben Andrey’im, sıradan biri değil. Ve eğer bu süreç insanı yıkıyorsa Tüm ilerlemeler gerçekte gerilemedir.
Saçma bir oyuncakla satınalınmayız biz, Bir mekanik bülbülle. Yaşamda sevecenliğidir insanın aslolan; Sevinç mi duyduğunuz, acı mı çektiğiniz gerçekte? …………… Ve incecikten yağan kar Ak çarşaflar gibi örterken yeri Nasıl da büyüler herkesi. Daha yüce bir çağrın yok senin Güvenliğe kavuşturmaktan gayrı dünyayı ……………………….. Kalıcı tek şey yeryüzünde, Geçip gitmiş bir yıldız ışığı gibi Süregiden ışığıdır onun Bir zamanlar 'insan ruhu' dedikleri.
Eriyip gideceğiz ve yine olacağız orda Önemi yok nerde ya da hangi zamanda.
....................... Gel Zoya, açıkça konuşalım seninle Yollarımız ayrılacak nerdeyse; Farklı yollara uzamasın yollar bir, İnan, sonun başlangıcı geldi demektir.
Anımsar mısın Dubna'yı, ak kundaklar içinde, Anımsar mısın, hani piyano çalıyordun sen Anımsar mısın, birden başını çevirmiştin klavyeden Nasıl da bomboştu, yüzün, ne denli beyaz Bir şey öylesine yitmişti ki yüzünde Bir şey, artık kimseler yerine koyamaz.
Çok şeyler gördüm geçirdim: yağmurlar, gökkuşakları Ufuklar kararırdı geçerken adım Ve dostlar bana ihanetten nasıl da zevk alırdı Ben bile bıkmış usanmıştım kendimden Ama tüm bunlara karşın sen hep sen kaldın.
Anımsar mısın son şiir okuyuşunu, elveda der gibi? Aşağılar, bağırırken onlar, sendin koşup gelen yanıma; Eğer varsam bugün, ne derlerse desinler bana, Gönül borcum da sensin, yüzkaram da
Acılar bir yalaz gibi sardığında gövdemi, Bir suya atlar gibi daldım Riga'ya, Dibindeyken suyun, soluğunla yaşattın beni, İnce bir başak sapından, sapsarı, saçların gibi.
Kilometreler ayıramaz insanı, inan, Birleştirir telefon telleri gibi; Ama milimetrelerse ayıran, Bağışlanmaz bir yazgıdır bu, beterin beteri.
Gerçekse acıların yakınlaştırdığı bizi, İstemem kurtulmayı onlardan; Ve diyelim ki sensin, ben değil Dertlerin gerçekte izlediği.
Kendileri güvende değil ki bizi kurtaranların; Ne çileler, ne üzünçler umurumda, Bil ki tek düşüncem, yarın Koruyabilmek seni kendimden fazla.
Sen misin değişen, Yoksa ben mi? Bütün geçmişimizden, geçmiş yıllardan, Bir zamanlar biz olan o insan gölgeleri Hüzünle el sallamaktalar bize şimdi.
Yaşam bir bitki değilse aslında Neden dilimliyor, parçalıyor insanlar onu Selam Oza! Ne acı bu denli geç rastlamak sana Ve böylesine erken ayrı kalmak sonunda. ............... Dilerim hiç bilmezsin ne denli hüzünlüyüm İnan, kendimle üzmeyeceğim seni, İnan, ders olmayacak sana ölümüm. İnan, yük olmayacağım sana yaşamımla.
Selam Oza, dilerim ışıl ışıl kalırsın hep Bir sokak fenerinden sızan bir ışık gibi Suçlayamam bırakıp gittiğin için beni. Şükür ki girdin yaşamıma. Selam Oza! VOZNESENSKI
Kimiz biz? Sıradan mı, yüce mi? Yok öyle şey, şair kanı bilgin kanı diye. Deha kanıdır yeryüzünün dolanır gezegeni. Bir şairsiniz siz ya da bir cüce.
Aşılanmışız zamana karşı zamanla. Neysek oyuz işte. “Nesiniz? ” demezler mi? Sarsılırız, döner başımız bir anda Bir araba son hızla yarışa kalkar gibi.
Kimsiniz? Diyelim bir yanlış yaşam, Alçıdan bir kalıp yağmurluklu Venüs’e Bir sığırcık, horoz türküleri dilinde, Ve mimarken şair olmuş bir adam.
Nesin? Kestirip upuzun saçlarını okul bitince Bir yıldız olmanın düşünü kuran Satıcı olursun sonunda bir yerde Çekip gidersin oradan da bir aya varmadan.
Hani köşe kapmaca oynarcasına Düşüp de kaldırımlarına Moskova’nın Kızgın bir ceylan gibi soluk soluğa Dolanıp durursun tek başına.
Kimsin sen? Bir başına yürüyen Kitapçı vitrinlerinden gözleyen erkekleri Ve donuk gözbebeklerinde araştıran gökleri Bir oyuncak teleskopla. Kimsin Sen?
Ve soğuk yıldızlar altında. Vega. Vera Dolaşırken bir başıma senle dolu yüreğim O kar adamıyım ben çığların arasında Tutulmazın, görülmezin biriyim.... kendimim A.VOZNESENSKI
O koca bencil çılgın Goethe, O talim başçavuşu, nasılsa buyurmuş: 'Dur ey zaman,ne güzelsin! ' diye 'Hayır, yürü ey zaman-Yürü! Sakın dönme geriye! '
Neden zincirlere vurmalı yaşamı,hani bir at hırsızı Bağlar ya bir atı ayağından! Sen ve Ben Neler vermedik yaşarken birbirimize. Ölmezlik durdurmaya kalkmaktır yaşamı Durdurmak gibi bir filmi belli bir görüntüde. A.Voznesenski
Oza'nın önsözünde şöyle yazılmış hakkında:
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Sovyet Rus şiirinin en güçlü adlarından biri Voznesenski.
Çoğu şiirinde Voznesenski, [ sözüm ona ilerleme ] ye ve duygusuzların, göğüslerinde bir yürek taşımayanların eline geçince baskı aracı durumuna düşen [kahrolası makina]ya karşı sevginin ve özgür insan ruhunun savunusunu üzerine alır. İnsani değerlerin baş koruyucusu olarak şair çıkar karşımıza. Bu eğilim, en çok da, Oza adlı uzun şiirde görülür.
Ve ayrıca şu uyarı yapılmış önsöz de -bence de gayet yerinde bir uyarı-
[.......onun şiirlerini bir şairi okur gibi okuyacağımız yerde onlarda günümüzün politik havasına uygun birtakım ideolojik ipuçları ararken onu yanlış anlamak tehlikesine düşebiliriz.]
Haraç mezatlık bir hurda değil dünya,
Ben Andrey’im, sıradan biri değil.
Ve eğer bu süreç insanı yıkıyorsa
Tüm ilerlemeler gerçekte gerilemedir.
Saçma bir oyuncakla satınalınmayız biz,
Bir mekanik bülbülle.
Yaşamda sevecenliğidir insanın aslolan;
Sevinç mi duyduğunuz, acı mı çektiğiniz gerçekte?
……………
Ve incecikten yağan kar
Ak çarşaflar gibi örterken yeri
Nasıl da büyüler herkesi.
Daha yüce bir çağrın yok senin
Güvenliğe kavuşturmaktan gayrı dünyayı
………………………..
Kalıcı tek şey yeryüzünde,
Geçip gitmiş bir yıldız ışığı gibi
Süregiden ışığıdır onun
Bir zamanlar 'insan ruhu' dedikleri.
Eriyip gideceğiz ve yine olacağız orda
Önemi yok nerde ya da hangi zamanda.
.......................
Gel Zoya, açıkça konuşalım seninle
Yollarımız ayrılacak nerdeyse;
Farklı yollara uzamasın yollar bir,
İnan, sonun başlangıcı geldi demektir.
Anımsar mısın Dubna'yı, ak kundaklar içinde,
Anımsar mısın, hani piyano çalıyordun sen
Anımsar mısın, birden başını çevirmiştin klavyeden
Nasıl da bomboştu, yüzün, ne denli beyaz
Bir şey öylesine yitmişti ki yüzünde
Bir şey, artık kimseler yerine koyamaz.
Çok şeyler gördüm geçirdim: yağmurlar, gökkuşakları
Ufuklar kararırdı geçerken adım
Ve dostlar bana ihanetten nasıl da zevk alırdı
Ben bile bıkmış usanmıştım kendimden
Ama tüm bunlara karşın sen hep sen kaldın.
Anımsar mısın son şiir okuyuşunu, elveda der gibi?
Aşağılar, bağırırken onlar, sendin koşup gelen yanıma;
Eğer varsam bugün, ne derlerse desinler bana,
Gönül borcum da sensin, yüzkaram da
Acılar bir yalaz gibi sardığında gövdemi,
Bir suya atlar gibi daldım Riga'ya,
Dibindeyken suyun, soluğunla yaşattın beni,
İnce bir başak sapından, sapsarı, saçların gibi.
Kilometreler ayıramaz insanı, inan,
Birleştirir telefon telleri gibi;
Ama milimetrelerse ayıran,
Bağışlanmaz bir yazgıdır bu, beterin beteri.
Gerçekse acıların yakınlaştırdığı bizi,
İstemem kurtulmayı onlardan;
Ve diyelim ki sensin, ben değil
Dertlerin gerçekte izlediği.
Kendileri güvende değil ki bizi kurtaranların;
Ne çileler, ne üzünçler umurumda,
Bil ki tek düşüncem, yarın
Koruyabilmek seni kendimden fazla.
Sen misin değişen,
Yoksa ben mi?
Bütün geçmişimizden, geçmiş yıllardan,
Bir zamanlar biz olan o insan gölgeleri
Hüzünle el sallamaktalar bize şimdi.
'Oza' Andrey Voznesenski
..................
Yaşam bir bitki değilse aslında
Neden dilimliyor, parçalıyor insanlar onu
Selam Oza!
Ne acı bu denli geç rastlamak sana
Ve böylesine erken ayrı kalmak sonunda.
...............
Dilerim hiç bilmezsin ne denli hüzünlüyüm
İnan, kendimle üzmeyeceğim seni,
İnan, ders olmayacak sana ölümüm.
İnan, yük olmayacağım sana yaşamımla.
Selam Oza, dilerim ışıl ışıl kalırsın hep
Bir sokak fenerinden sızan bir ışık gibi
Suçlayamam bırakıp gittiğin için beni.
Şükür ki girdin yaşamıma.
Selam Oza!
VOZNESENSKI
Kimiz biz? Sıradan mı, yüce mi?
Yok öyle şey, şair kanı bilgin kanı diye.
Deha kanıdır yeryüzünün dolanır gezegeni.
Bir şairsiniz siz ya da bir cüce.
Aşılanmışız zamana karşı zamanla.
Neysek oyuz işte. “Nesiniz? ” demezler mi?
Sarsılırız, döner başımız bir anda
Bir araba son hızla yarışa kalkar gibi.
Kimsiniz? Diyelim bir yanlış yaşam,
Alçıdan bir kalıp yağmurluklu Venüs’e
Bir sığırcık, horoz türküleri dilinde,
Ve mimarken şair olmuş bir adam.
Nesin? Kestirip upuzun saçlarını okul bitince
Bir yıldız olmanın düşünü kuran
Satıcı olursun sonunda bir yerde
Çekip gidersin oradan da bir aya varmadan.
Hani köşe kapmaca oynarcasına
Düşüp de kaldırımlarına Moskova’nın
Kızgın bir ceylan gibi soluk soluğa
Dolanıp durursun tek başına.
Kimsin sen? Bir başına yürüyen
Kitapçı vitrinlerinden gözleyen erkekleri
Ve donuk gözbebeklerinde araştıran gökleri
Bir oyuncak teleskopla. Kimsin Sen?
Ve soğuk yıldızlar altında. Vega. Vera
Dolaşırken bir başıma senle dolu yüreğim
O kar adamıyım ben çığların arasında
Tutulmazın, görülmezin biriyim.... kendimim
A.VOZNESENSKI
O koca bencil çılgın Goethe,
O talim başçavuşu, nasılsa buyurmuş:
'Dur ey zaman,ne güzelsin! ' diye
'Hayır, yürü ey zaman-Yürü! Sakın dönme geriye! '
Neden zincirlere vurmalı yaşamı,hani bir at hırsızı
Bağlar ya bir atı ayağından! Sen ve Ben
Neler vermedik yaşarken birbirimize.
Ölmezlik durdurmaya kalkmaktır yaşamı
Durdurmak gibi bir filmi belli bir görüntüde.
A.Voznesenski
'Oza' isimli eşsiz şiiri yazan şair...çok severim kendisini.