Kültür Sanat Edebiyat Şiir

allegro sizce ne demek, allegro size neyi çağrıştırıyor?

allegro terimi Hakan Baskol tarafından tarihinde eklendi

  • Serenat Çalışır
    Serenat Çalışır

    Çabuk demektir.

  • Melike Dara Günal
    Melike Dara Günal

    Diyarbakır 6. kültür ve sanat festivali süresince pek çok etkinlik yapıldı, ancak “en çok ne hoşuna gitti” derseniz, en iyi seçimi yaptıklarını düşündüğüm “Allegro” isimli Danimarka yapımı filmi, favorilerim arasına kattım bile…

    Film boyunca pek çok insanın pişmanlık efektlerini dinlemek zorunda kalışım dışında hiçbir negatif duygu hissetmeden çıkış kapısına yönelirken, filmi izleyen tüm insanların “zone” olgusunu, bu içselleştirilmiş yabancılaşma, bunaltı ve geçmiş hafıza kaosunu hissedebilmesi için dua ediyordum. Filmin kahramanı Zetterstrom, ilgi çekici sinema teknikleriyle bir hafıza döngüsü yaşıyor ve geçmişiyle hesaplaşma imkanı bularak, ruhunu dinginliğe taşıyabiliyor. Oldukça iyi kurgulanmış psikolojik bir süreç izleyen bu film, hesaplaşma içgüdülerinizi ve bunun çeşitli yollarını görmenizi vaat ediyor. Küçük Zatterstrom’un sevgiyi ve özgüveni aradığı film boyunca, geçmişi hafızamıza ya da hiç kullanmayacağımızı düşündüğümüz anılarımıza kilitlemenin anlamsızlığını da böylece görmüş oluyoruz.
    İçinde yarattığı kocaman bölgeyi dış dünyadan kimsenin delemeyeceği bir kabuk haline getirip, kendisinin bile ancak olgunlaştığı zaman, özel şifrelerle kapılarını kırıp illegal yöntemlerle içeri girebileceği korunaklı bir iç dünya haline getiren Zatterstrom, pişmanlıklarıyla var ettiği bu yeni ve ulaşılmaz dünyayı, kendi içinde tüm devinimlerini devam ettiren, ancak kendinden bağımsız büyüyen bir sanal bölge gibi hissediyor olmasının yanında, çevresinde kendisini tanıyan ya da tanımaya çalışan herkesi de bir şekilde bu özel dünyaya dahil ediyor.

    Müziği keşfettiği çocukluk yıllarından beri aradığı asıl şeyin özgüven ve sevgi olduğunu anlaması ona yaşamı boyunca çok zaman ve çok insan kaybettirmiş olsa da, pişmanlıkların bazen olgunlaşmak için bir panzehir olabileceğini de fark ettiriyor.

    Anılar, bir daha kullanmayacağımızı düşündüğümüz; atmaya da kıyamadığımız fazla eşyalarımız gibidir diye düşünebilirsek ve bunları kilitleyip unutmak üzere gizli-özel sandığımıza atarsak, sonuçta alacağımız şey unutmanın verdiği dinginlik değil, tavan arasında sürekli gürültü yaparak yeni anılarımızı ve bizi sürekli ürkütecek olan ve mayalana mayalana kabarmış yaramaz bir çocuğun “çıkarın beni buradan, çok sıkıldım…” çığlıkları olur ancak. Anılar geçmişimizdeki hataların huzursuz görüntüleri olmayacak kadar bize dair şeylerdir. Eğer bu görüntüleri silebileceğimiz yanılgısına düşersek, hem kendi içselliğimiz büyük bir erozyona uğrar hem de bizi geçmişimizle tanımaya çalışan insanlara haksızlık olur. Çünkü geçmişimiz, bugünde bizi var eden her şeyin temel taşıdır. Bugünkü kimliğimiz geçmişimizdeki hatalarımızdan ders çıkarabildiğimiz ve iyi olanları bünyemizde tutabildiğimiz kadar bizi temsil eder. Hem hatalarımızla var olabilmek hem de hatalarımızın hata olduğunu kabullenebilmek, içimizdeki gerçek bize tutunabileceğimiz en doğru emniyet kemerleri olurlar.

    Dış dünyadan bağımsız geliştirdiğimiz iç dünyamız, hiçbir girişimin delemeyeceği bir şifreyle kodlanmış olmasından dolayı en gizli, en korkak, en pasif, en utangaç, en kötü, en paylaşılmaz güdülerimizi büyütür içinde. Ve zamanı geldiğinde bu dünyanın kapılarını açıp öteki olanla paylaşmazsak, kurduğumuz zemberek boşalır, fitil ateşlenir, iç-dünya infilak eder ve kendimizle beraber etrafımızda ne var ne yok her şeyi yerle bir eder… İşte bu infilak anı içinde ne derece gizli şeyler barındırıyorsa o derece yakıcı o derece yıkıcı o derece hüzünlü olur. Oysa yapılması gereken asıl şey, bir Pandora kutusu tasarlamak yerine, huzursuzluk verse bile tüm çıplaklığıyla benliğimizin yapıp ettikleri olması nedeniyle, tüm anılarımızı yavaş yavaş sindirebilmek, kabullenmek ve kendimiz olabilmektir…

  • Leyla Özben
    Leyla Özben

    Arkadaşlarla sessiz sinema oynarken karşı tarafın gıcıklığı ve anlatılması zor filmler seçmedeki ısrarı nedeniyle anlatmak zorunda kaldığım, önce bir müzik aletini hızlı çalışıyormuş gibi yaptığım; bundan sonuç alamayınca; al ve leg hecelerini gözyaşartıcı bir çabayla anlatmakla beraber grubumuzun bulamadığı film.

  • Celen Öztürk
    Celen Öztürk

    neşeyi

  • Levent Sakin
    Levent Sakin

    Parçanın hızlı,canlı şekilde çalınacağını belirten müzik terimi.