AHMET MUSAOĞLU; 1950 yılında Trabzonda doğmuş, araştırmacı bir yazardır.Çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış farklı yazılarının yanında,Adem (a.s.) ile Hz.MUHAMMED (sav) arasındaki baba- oğul ilişkisini kronolojik olarak da ortaya koyan 'Peygamberler Seçeresi' isimli tablo eseri, 2001 aralık ayında yerel bir gazetede (Trabzon) tarafından promosyom olarak verilmiştir. Kendiliğnden oluşa inanmak (Yaratılışın altı günü) adlı eseri büyük bir araştırmayla,azimle sonuçlandırarak biz okuyucularına ikram etmiştir. AHMET MUSAOĞLU; bana ananelerine sahip,olgun,kişilik sahibi,kültürlü, saygılı ve bilgi haznesine sahip birini çağrıştırıyor ki zaten öyledir.Trabzonun guru kaynağıdır bilgisiyle............................!
Ahmet Musaoğlu, 1950 yılında Trabzon'da doğdu. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeoloji Bölümü'nden, Jeoloji Yüksek Mühendisi olarak mezun olduktan sonra, Ankara'da, 'Maden Tetkik ve Araştırma Enstitüsü'nde göreve başladı. Daha sonra bu kurumun, 'Trabzon Bölge Müdürlüğü'nde görev alan Musaoğlu, çeşitli projeleri ´Kamp (Proje) Şefi´ olarak gerçekleştirdikten sonra aynı kurumda, ´Maden Haklan ve Ruhsat Servis Şefliği´ ve ´Araştırma Plan Koordinasyon Başmühendisliği´ görevlerini sürdüren Yazar, 1998 yılı içerisinde kendi talebi üzerine, yürütmekte olduğu Başmühendislik görevinden istifa etmiş, bilahare 2002 Ocak ayı itibariyle de memuriyet hayatına son vermiş, emekli olmuştur.
Yazarın, çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış farklı yazılarının yanında, 'Tarihsel Bir Gerçek: Nuh (a.s.) Tufanı', 'insanoğluna Biçilen Yazgı: Uygarlığın Tarihi', 'Kendiliğinden Oluşa inanmak: Yaratılışın Altı Günü' ve 'Ölüm Yeniden Doğuş İçin: Kıyamet' isimli dört kitap eseri yayınlanmış bulunmaktadır. Yazarın ayrıca, Adem Aleyhisselam ile Hz. MUHAMMED (S.a.v.) arasındaki baba-oğul ilişkisini kronolojik olarak da ortaya koyan 'Peygamberler Şeceresi' isimli tablo eseri ile, söz konusu bu eserle uyumlu 'Peygamberler (insanoğlunun) Tarihi' isimli bir başka tablo eseri de yayınlanmış bulunmaktadır.
Hâlen, İLESAM (İlim ve Edebiyat Eserleri Meslek Birliği) Trabzon İl Temsilciliği görevini de yürütmekte olan Yazar, ´bilimsel yaratılışçılık´ olarak tanımladığı çalışma alanındaki konuları, gazete yazarlığı veya yerel-bölgesel yayın yapan radyo-televizyon kuruluşlarında hazırladığı veya katıldığı programlar ile okuyucularına ulaştırmaktadır.
AHMET MUSAOĞLU’DAN MÜSTESNA BİR SEÇKİ: “HESAP LÜTFEN”
M.NİHAT MALKOÇ
İnsanlar vardır içi boştur, insanlar vardır bir başka hoştur… İkinci sınıfa dahil olan mümtaz simalardan birisidir Trabzonlu Araştırmacı-Yazar Ahmet Musaoğlu… İlimle mücehhez, bir o kadar da mütevazı, hoş sohbet bir simadır O… Yaratılış üzerine kafa yormuş, birbirinden değerli eserler vücuda getirmiş bir Hak dostudur Musaoğlu…Onun hayat hikâyesi eğilip bükülmeyen, dimdik yaşayan onurlu bir insanın ilmiyle amil portresidir şüphesiz. Ahmet Musaoğlu, 15 Haziran 1950 yılında Trabzon'da doğdu. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeoloji Bölümü'nden, Jeoloji Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. Ardından Ankara'da, 'Maden Tetkik ve Araştırma Enstitüsü'nde göreve başladı. Daha sonra bu kurumun, 'Trabzon Bölge Müdürlüğü'nde görev alan Musaoğlu, çeşitli projeleri ´Kamp (Proje) Şefi´ olarak gerçekleştirdikten sonra aynı kurumda, ´Maden Hakları ve Ruhsat Servis Şefliği´ ve ´Araştırma Plan Koordinasyon Başmühendisliği´ görevlerini sürdürdü. Yazar, 1998 yılı içerisinde kendi talebi üzerine, yürütmekte olduğu Başmühendislik görevinden istifa etti. 2002 Ocak ayı itibariyle de emekli oldu. Şu anda Trabzon’daki bürosunda ilmi çalışmalarını devam ettirmektedir. Yazarın, çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış farklı yazılarının yanında, 'Tarihsel Bir Gerçek: Nuh (a.s.) Tufanı', 'İnsanoğluna Biçilen Yazgı: Uygarlığın Tarihi', 'Kendiliğinden Oluşa İnanmak: Yaratılışın Altı Günü' ve 'Ölüm Yeniden Doğuş İçin: Kıyamet' isimli dört eseri yayınlanmış bulunmaktadır. Yazarın ayrıca, Adem Aleyhisselam ile Hz. Muhammed (S.A.V.) arasındaki baba-oğul ilişkisini kronolojik olarak ortaya koyan 'Peygamberler Şeceresi' isimli tablo eserinin yanında, söz konusu bu eserle uyumlu 'Peygamberler (İnsanoğlunun) Tarihi' isimli bir başka tablo eseri de yayınlanmış bulunmaktadır. Hâlen, İLESAM (İlim ve Edebiyat Eserleri Meslek Birliği) Trabzon İl Temsilciliği görevini de yürütmekte olan Musaoğlu, “bilimsel yaratılışçılık” olarak tanımladığı çalışma alanındaki konuları, gazete yazılarıyla yerel-bölgesel yayın yapan radyo-televizyon kuruluşlarında hazırladığı veya katıldığı programlarla okuyucularına ulaştırmaktadır. Ahmet Musaoğlu’nun son eseri olan “Osman ile Mozart-Hesap Lütfen” Sancak Yayıncılık’ın ilk eseri olarak okuyucuların ilgisine sunuldu. Kitabın kapak resmi çok ilgimi çekti. Kapakta Batı ile Doğu kültürü arasına sıkışıp kalan Türkiye’nin tasviri yapılıyor. 270 sayfadan meydana gelen kitapta birbirinden ilginç konu başlıkları var. Dokuz bölümden oluşan eserde ilmî, dinî, siyasî ve güncel meseleler farklı açılardan sorgulanıyor. Bu eserde anlatılanlar, daha evvel yazar tarafından Karadeniz Haber gazetesinde köşe yazısı olarak okuyuculara sunulmuş. Fakat sözü edilen yayın organı yerel bir gazete olduğu için belli sayıda kişilere ulaşmış. Onun için bu mühim yazıların geniş kitlelerce okunabilmesi gayesiyle bu eser vücuda getirilmiş. Çok da isabetli olmuş. Araştırmacı-Yazar Ahmet Musaoğlu eserine çarpıcı bir önsözle başlıyor. Hepinizin altına imzasını atacağına inandığım yazarın şu ifadeleri Türkiye’nin yakın zaman gerçeğini ve umumî manzarasını gözler önüne seriyor: “Ülkemizde bilgisizliğin bilginin yerine değer ölçüsü olduğu bir toplumsal yapı yaşanıyor. Bu yapıda ‘ölçü’ ‘ölçüsüzlük’ olduğu için muhatabınıza doğruyu sunsanız da sizi anlaması mümkün olmuyor. Çünkü normal olan ‘anormal’, anormal olan da ‘normal’ gibi görünüyor. Bu sebeple ‘yaşanan hâl’ kavranamıyor, her şey normal seyrinde gidiyor zannediliyor. Oysa, normal olan hemen hiçbir şey yok, anormal davranışlar normal, normal davranışlar da anormal olarak sürüyor. Bu sebeple de, kimse farkında bile olamıyor anormalliğin artık.” Sayın Musaoğlu yaşanan hayatımızı ne güzel resmetmiş. Umumî görüntümüz bu değil mi? Aksini iddia etseniz de kim inanır bu deli saçmalarına. Toplum hasta…Bu hastalığı tedavi edecek bir ehil doktor bekleniyor. İlâç belli: Kur’an ahlâkıyla ahlâklanmak…. Mâziye, o görkemli tarihe ibret nazarıyla bakıvermek… Hatalardan ders, güzelliklerden ilham almak…. Aşağılık kompleksinden kurtulmak… Büyük millet olmanın ve büyük kalmanın şuuru ve inancıyla geleceğe emin adımlarla ilerlemek… “Hesap Lütfen” de bunun yolları anlatılıyor okuyucuya… Eseri bir solukta okuyacağınızdan eminim…. Çünkü kitapta ne ağır bir bilimsel dil, ne de kırık dökük sokak ağzı kullanılıyor. Yazılar her dönemde güncelliğini koruyor. Çünkü hastalık hâlâ olanca şiddetiyle sürüyor. Ahmet Musaoğlu bir derya… Bu deryadan bir katre alanlara ne mutlu. Anne babamızdan görüp inandığımız güzel İslâm dinine dair kabullerimiz, ilme dayandıkça imanımız kâmilleşecektir. Bu mânada Musaoğlu’nun eserleri bulunmaz bir nimettir. Harun Yahya müstear adıyla evrim teorisine savaş açan Adnan Oktar’dan eksiği yok Musaoğlu’nun. Hatta fazlası bile var. Çünkü Harun Yahya bir ekiple çalışıyor. Sınırsız maddî güçleri de var. Fakat Ahmet Musaoğlu tek başına, sınırlı imkânlarla adeta iğneyle kuyu kazıyor. Tabir caizse tek kişilik ordu…İçinden çıktığı şehir olan Trabzon’dan bile yeterli ilgi ve destek görmüyor. Harun Yahya’yla Musaoğlu’nu kıyaslayanlar, bu iki ismin benzerlikleri üzerinde yoğunlaşıyorlar. Musaoğlu’nu Harun Yahya’nın Trabzon uzantısı gibi görüyorlar. Fakat bu kanaatlerinde yanılıyorlar. Çünkü bu iki isim, yaratılışı farklı yönlerden ele alıyorlar. Üstelik bu iki isim tıpatıp aynı konularda yazmıyorlar. Onları birbirlerinin sureti diye tavsif edenler her ikisine de haksızlık ediyor. Çünkü eserlerden yola çıkınca her ikisinin de orijinal kimliklerde ve görüşlerde oldukları rahatlıkla görülebilir. Fakat eserleri okuyan kim? Varsa yoksa dayanaksız polemik… Üstelik bu iki yazarın organik bir bağları da yoktur. Hatta farklı düşündükleri alanlar da az değildir. Fakat ucuz ve sığ malumatlardan yola çıkınca hakikatle gölgeleniyor. Trabzon’dan böyle bir araştırmacı yazarın çıkması bizler için gurur vesilesidir. Fakat ilgisizlik, vurdumduymazlık ve çekemezlik hakikatlerin görmezlikten gelinmesi acı neticesini ortaya koyuyor. Ahmet Musaoğlu’nun Trabzon sınırlarını aşıp Türkiye’ye mal olması ve tesir alanını genişletmesi inananlar için bir zarurettir. Kendisine bundan sonraki çalışmalarında üstün başarılar diliyorum. Meraklılar için internet adresini vermek istiyorum: www.ahmetmusaoglu.org... Girin istifade edin. E-mektup: [email protected]
AHMET MUSAOĞLU; 1950 yılında Trabzonda doğmuş, araştırmacı bir yazardır.Çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış farklı yazılarının yanında,Adem (a.s.) ile Hz.MUHAMMED (sav) arasındaki baba- oğul ilişkisini kronolojik olarak da ortaya koyan 'Peygamberler Seçeresi' isimli tablo eseri, 2001 aralık ayında yerel bir gazetede (Trabzon) tarafından promosyom olarak verilmiştir.
Kendiliğnden oluşa inanmak (Yaratılışın altı günü) adlı eseri büyük bir araştırmayla,azimle sonuçlandırarak biz okuyucularına ikram etmiştir.
AHMET MUSAOĞLU; bana ananelerine sahip,olgun,kişilik sahibi,kültürlü, saygılı ve bilgi haznesine sahip birini çağrıştırıyor ki zaten öyledir.Trabzonun guru kaynağıdır bilgisiyle............................!
Ahmet Musaoğlu, 1950 yılında Trabzon'da doğdu. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeoloji Bölümü'nden, Jeoloji Yüksek Mühendisi olarak mezun olduktan sonra, Ankara'da, 'Maden Tetkik ve Araştırma Enstitüsü'nde göreve başladı. Daha sonra bu kurumun, 'Trabzon Bölge Müdürlüğü'nde görev alan Musaoğlu, çeşitli projeleri ´Kamp (Proje) Şefi´ olarak gerçekleştirdikten sonra aynı kurumda, ´Maden Haklan ve Ruhsat Servis Şefliği´ ve ´Araştırma Plan Koordinasyon Başmühendisliği´ görevlerini sürdüren Yazar, 1998 yılı içerisinde kendi talebi üzerine, yürütmekte olduğu Başmühendislik görevinden istifa etmiş, bilahare 2002 Ocak ayı itibariyle de memuriyet hayatına son vermiş, emekli olmuştur.
Yazarın, çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış farklı yazılarının yanında, 'Tarihsel Bir Gerçek: Nuh (a.s.) Tufanı', 'insanoğluna Biçilen Yazgı: Uygarlığın Tarihi', 'Kendiliğinden Oluşa inanmak: Yaratılışın Altı Günü' ve 'Ölüm Yeniden Doğuş İçin: Kıyamet' isimli dört kitap eseri yayınlanmış bulunmaktadır. Yazarın ayrıca, Adem Aleyhisselam ile Hz. MUHAMMED (S.a.v.) arasındaki baba-oğul ilişkisini kronolojik olarak da ortaya koyan 'Peygamberler Şeceresi' isimli tablo eseri ile, söz konusu bu eserle uyumlu 'Peygamberler (insanoğlunun) Tarihi' isimli bir başka tablo eseri de yayınlanmış bulunmaktadır.
Hâlen, İLESAM (İlim ve Edebiyat Eserleri Meslek Birliği) Trabzon İl Temsilciliği görevini de yürütmekte olan Yazar, ´bilimsel yaratılışçılık´ olarak tanımladığı çalışma alanındaki konuları, gazete yazarlığı veya yerel-bölgesel yayın yapan radyo-televizyon kuruluşlarında hazırladığı veya katıldığı programlar ile okuyucularına ulaştırmaktadır.
AHMET MUSAOĞLU’DAN MÜSTESNA BİR SEÇKİ: “HESAP LÜTFEN”
M.NİHAT MALKOÇ
İnsanlar vardır içi boştur, insanlar vardır bir başka hoştur… İkinci sınıfa dahil olan mümtaz simalardan birisidir Trabzonlu Araştırmacı-Yazar Ahmet Musaoğlu… İlimle mücehhez, bir o kadar da mütevazı, hoş sohbet bir simadır O… Yaratılış üzerine kafa yormuş, birbirinden değerli eserler vücuda getirmiş bir Hak dostudur Musaoğlu…Onun hayat hikâyesi eğilip bükülmeyen, dimdik yaşayan onurlu bir insanın ilmiyle amil portresidir şüphesiz.
Ahmet Musaoğlu, 15 Haziran 1950 yılında Trabzon'da doğdu. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeoloji Bölümü'nden, Jeoloji Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. Ardından Ankara'da, 'Maden Tetkik ve Araştırma Enstitüsü'nde göreve başladı. Daha sonra bu kurumun, 'Trabzon Bölge Müdürlüğü'nde görev alan Musaoğlu, çeşitli projeleri ´Kamp (Proje) Şefi´ olarak gerçekleştirdikten sonra aynı kurumda, ´Maden Hakları ve Ruhsat Servis Şefliği´ ve ´Araştırma Plan Koordinasyon Başmühendisliği´ görevlerini sürdürdü. Yazar, 1998 yılı içerisinde kendi talebi üzerine, yürütmekte olduğu Başmühendislik görevinden istifa etti. 2002 Ocak ayı itibariyle de emekli oldu. Şu anda Trabzon’daki bürosunda ilmi çalışmalarını devam ettirmektedir.
Yazarın, çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış farklı yazılarının yanında, 'Tarihsel Bir Gerçek: Nuh (a.s.) Tufanı', 'İnsanoğluna Biçilen Yazgı: Uygarlığın Tarihi', 'Kendiliğinden Oluşa İnanmak: Yaratılışın Altı Günü' ve 'Ölüm Yeniden Doğuş İçin: Kıyamet' isimli dört eseri yayınlanmış bulunmaktadır. Yazarın ayrıca, Adem Aleyhisselam ile Hz. Muhammed (S.A.V.) arasındaki baba-oğul ilişkisini kronolojik olarak ortaya koyan 'Peygamberler Şeceresi' isimli tablo eserinin yanında, söz konusu bu eserle uyumlu 'Peygamberler (İnsanoğlunun) Tarihi' isimli bir başka tablo eseri de yayınlanmış bulunmaktadır.
Hâlen, İLESAM (İlim ve Edebiyat Eserleri Meslek Birliği) Trabzon İl Temsilciliği görevini de yürütmekte olan Musaoğlu, “bilimsel yaratılışçılık” olarak tanımladığı çalışma alanındaki konuları, gazete yazılarıyla yerel-bölgesel yayın yapan radyo-televizyon kuruluşlarında hazırladığı veya katıldığı programlarla okuyucularına ulaştırmaktadır.
Ahmet Musaoğlu’nun son eseri olan “Osman ile Mozart-Hesap Lütfen” Sancak Yayıncılık’ın ilk eseri olarak okuyucuların ilgisine sunuldu. Kitabın kapak resmi çok ilgimi çekti. Kapakta Batı ile Doğu kültürü arasına sıkışıp kalan Türkiye’nin tasviri yapılıyor. 270 sayfadan meydana gelen kitapta birbirinden ilginç konu başlıkları var. Dokuz bölümden oluşan eserde ilmî, dinî, siyasî ve güncel meseleler farklı açılardan sorgulanıyor. Bu eserde anlatılanlar, daha evvel yazar tarafından Karadeniz Haber gazetesinde köşe yazısı olarak okuyuculara sunulmuş. Fakat sözü edilen yayın organı yerel bir gazete olduğu için belli sayıda kişilere ulaşmış. Onun için bu mühim yazıların geniş kitlelerce okunabilmesi gayesiyle bu eser vücuda getirilmiş. Çok da isabetli olmuş.
Araştırmacı-Yazar Ahmet Musaoğlu eserine çarpıcı bir önsözle başlıyor. Hepinizin altına imzasını atacağına inandığım yazarın şu ifadeleri Türkiye’nin yakın zaman gerçeğini ve umumî manzarasını gözler önüne seriyor:
“Ülkemizde bilgisizliğin bilginin yerine değer ölçüsü olduğu bir toplumsal yapı yaşanıyor. Bu yapıda ‘ölçü’ ‘ölçüsüzlük’ olduğu için muhatabınıza doğruyu sunsanız da sizi anlaması mümkün olmuyor. Çünkü normal olan ‘anormal’, anormal olan da ‘normal’ gibi görünüyor. Bu sebeple ‘yaşanan hâl’ kavranamıyor, her şey normal seyrinde gidiyor zannediliyor. Oysa, normal olan hemen hiçbir şey yok, anormal davranışlar normal, normal davranışlar da anormal olarak sürüyor. Bu sebeple de, kimse farkında bile olamıyor anormalliğin artık.”
Sayın Musaoğlu yaşanan hayatımızı ne güzel resmetmiş. Umumî görüntümüz bu değil mi? Aksini iddia etseniz de kim inanır bu deli saçmalarına. Toplum hasta…Bu hastalığı tedavi edecek bir ehil doktor bekleniyor. İlâç belli: Kur’an ahlâkıyla ahlâklanmak…. Mâziye, o görkemli tarihe ibret nazarıyla bakıvermek… Hatalardan ders, güzelliklerden ilham almak…. Aşağılık kompleksinden kurtulmak… Büyük millet olmanın ve büyük kalmanın şuuru ve inancıyla geleceğe emin adımlarla ilerlemek… “Hesap Lütfen” de bunun yolları anlatılıyor okuyucuya… Eseri bir solukta okuyacağınızdan eminim…. Çünkü kitapta ne ağır bir bilimsel dil, ne de kırık dökük sokak ağzı kullanılıyor. Yazılar her dönemde güncelliğini koruyor. Çünkü hastalık hâlâ olanca şiddetiyle sürüyor.
Ahmet Musaoğlu bir derya… Bu deryadan bir katre alanlara ne mutlu. Anne babamızdan görüp inandığımız güzel İslâm dinine dair kabullerimiz, ilme dayandıkça imanımız kâmilleşecektir. Bu mânada Musaoğlu’nun eserleri bulunmaz bir nimettir.
Harun Yahya müstear adıyla evrim teorisine savaş açan Adnan Oktar’dan eksiği yok Musaoğlu’nun. Hatta fazlası bile var. Çünkü Harun Yahya bir ekiple çalışıyor. Sınırsız maddî güçleri de var. Fakat Ahmet Musaoğlu tek başına, sınırlı imkânlarla adeta iğneyle kuyu kazıyor. Tabir caizse tek kişilik ordu…İçinden çıktığı şehir olan Trabzon’dan bile yeterli ilgi ve destek görmüyor.
Harun Yahya’yla Musaoğlu’nu kıyaslayanlar, bu iki ismin benzerlikleri üzerinde yoğunlaşıyorlar. Musaoğlu’nu Harun Yahya’nın Trabzon uzantısı gibi görüyorlar. Fakat bu kanaatlerinde yanılıyorlar. Çünkü bu iki isim, yaratılışı farklı yönlerden ele alıyorlar. Üstelik bu iki isim tıpatıp aynı konularda yazmıyorlar. Onları birbirlerinin sureti diye tavsif edenler her ikisine de haksızlık ediyor. Çünkü eserlerden yola çıkınca her ikisinin de orijinal kimliklerde ve görüşlerde oldukları rahatlıkla görülebilir. Fakat eserleri okuyan kim? Varsa yoksa dayanaksız polemik… Üstelik bu iki yazarın organik bir bağları da yoktur. Hatta farklı düşündükleri alanlar da az değildir. Fakat ucuz ve sığ malumatlardan yola çıkınca hakikatle gölgeleniyor.
Trabzon’dan böyle bir araştırmacı yazarın çıkması bizler için gurur vesilesidir. Fakat ilgisizlik, vurdumduymazlık ve çekemezlik hakikatlerin görmezlikten gelinmesi acı neticesini ortaya koyuyor. Ahmet Musaoğlu’nun Trabzon sınırlarını aşıp Türkiye’ye mal olması ve tesir alanını genişletmesi inananlar için bir zarurettir. Kendisine bundan sonraki çalışmalarında üstün başarılar diliyorum. Meraklılar için internet adresini vermek istiyorum: www.ahmetmusaoglu.org... Girin istifade edin.
E-mektup: [email protected]