Adana ilinde en yüksek sıcaklık 45°C, en düşük sıcaklık ise -8.4°C dolaylarındadır. İlimizde en çok yağış aralık, en az yağış ise temmuz ayında görülür. Ortalama nisbi nemin % 90 'in üzerine çıktığı da görülebilir.
Adana ilinin 50 yıllık yağış ortalamaları ile son üç yıllık yağış meteorolojik değerleri Cetvel 1' de,1999 yılı aylık yağış durumu Cetvel 2' de görülmektedir.
Aladağ, Feke, Pozantı, Saimbeyli, Tufanbeyli ilçeleri dağlık ve yüksek yayla karakterindeki geçit bölgeleri olup ova kesiminden farklı iklim değerlerine sahiptir. Bu bakımdan ilimiz genelinde tarımsal faaliyetler uzun zaman periyodunda tamamlanmaktadır.
İlimizde iklim dağlık ve ovalık alanlarda farklılık göstermekle birlikte tipik akdeniz iklimi karakterindedir.yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. Yükseklerde yağışlar genellikle kar şeklinde düşmektedir.
Adana, nüfusu hızla artan bir ildir. Nüfus artış hızı % 0,116' dır.
1997 yılı nüfus sayımına göre ilin nüfusu 1.682.483' tür. Bunun 109.591'si köylerde, geriye kalan 1.272.892’si kentlerde oturmaktadır. İlimize yaz aylarında diğer illerden 100.000 - 150.000 kadar geçici tarım işçisi gelmektedir. İlimizin nüfus yoğunluğu 120' dir.
İlimizde 13 ilçe,550 köy,1 büyük şehir belediyesi,13 ilçe ve 34 belde belediyesi olmak üzere toplam 48 belediye,259 mahalle bulunmaktadır.
Cetvel 1. Adana İli Nüfus Sayımı Sonuçları (1997 Sayımı)
adana coğrafyası Adana ili yurdumuzun güneyinde, Akdeniz kıyısında, Çukurova'nın merkezinde yeralır. Kuzeyde Niğde ve Kayseri, kuzeydoğuda Kahramanmaraş, doğuda Osmaniye, batıda İçel ve güneyde Hatay ili ve Akdeniz ile çevrilidir.
Yüzey şekillerinden birçoğunu bünyesinde toplamış ender yörelerdendir. Arazi güneyden kuzeye doğru yükselerek Toroslar’a ulaşır. Dağlar ve ovalar arasinda hafif engebeli eşik alanları bulunur. Yüreğir, Misis, Ceyhan ve Yumurtalık en önemli ovalardır. Adana ilinin yüzölçümü 14.030 km 2'dir.
Adana ilini Orta Toroslar'ın bir bölümü ile Amanoslar çevreler. Toroslar batıdan kuzeye doğru Uzun Yayla’ya kadar uzanır. Bu dağlarda 3000 m'yi geçen yüksekliklerin yanında, sert yamaçlara, yüksek tepelere ve derin vadilere rastlanır. Demirkazık 3437 m ile en yüksek tepe olarak karşımıza çıkar. Torosların bu bölümünde Gülek Boğazı İç Anadolu'yu güneye bağlayan en önemli geçittir. Aladağlar, Tahtalı Dağlar, Dibek Dağları en önemli dağlarıdır. Amanoslar, Hatay sınırını çizerek güneyden kuzeye, Kahramanmaraş'a kadar uzanırlar. Misis Dağları fazla yüksek olmayan görünümü ile doğu batı doğrultusunda uzanırlar.
İlin en önemli akarsuları Seyhan ve Ceyhan nehirleridir. Seyhan Uzun Yayla’dan çıkar, çeşitli kollarla beslendikten sonra Çukurova'dan geçerek Akdeniz'e dökülür. Uzunluğu 650 km'dir. Ceyhan nehri ise Elbistan Dağları’ndan doğar, Çukurova'yı geçtikten sonra İskenderun Körfezi'ne dökülür. Uzunluğu 509 km kadardır.
İlimizde tabii göl bulunmamaktadır. Göllerin tamamı set gölleridir. Bunlar Tuzla (84 km2) , Akyatan (50 km2) , Hurmaboğazı (114 km2) , Tabaklar (0.34 km2) , Çamlık (134 km2) , Yelkoma (6.44 km2) gölleri olup toplam 388.78 km2 alana sahiptirler.
Çukurova' nın düz ve bereketli topraklarının yerleşim tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Toros dağlarında yetişen ve yemek yapımında kullanılan sedir ağaçları, antik çağ medeniyetlerinin, Akdeniz sahillerine gelip yerleşmelerine neden olmuştur. Ayrıca, Çukurova Gülek Boğazı nedeniyle Anadolu' yu hem güneye, Suriye üzerinden Arap ülkelerine hemde doğuya Irak ve İran' a bağlayan kavşak durumundadır. Günümüzde de uluslar arası karayolu, hava yolu, demir yolu ve deniz yolu ile bu önemini devam ettirmektedir. Bölgede yapılan kazılar Çukurova da yerleşimin M.Ö.3000 yıllarına kadar uzandığını göstermektedir.
Yörede kurulan her medeniyet kendine göre değişik bir isim kullanmıştır. Bunların en eskisi Boğazköy metinleri olarak bilinen Hitit kitabelerinde Uru Adania (Adana beldesi) diye geçer.
Adana sırasıyla şu isimleri almıştır:
Adad -Adanus -Ezene -Batana -Edene son olarakta Adana ismi 1872' den itibaren resmi kayıtlarda yer almış ve tescil edilmiştir.
Çukurova yöresinde yapılan arkeolojik araştırmalar neticesinde on değişik uygarlık ile devlet, beylik ve krallık gibi çok çeşitli siyasi güçlerin ortaya çıktığı görülmüştür.
Yöreyi eğemenlikleri altına alan medeniyetler şu şekilde sıralanabilir:
Luvi Krallığı, Kizzuvatna Krallığı, Hitit Krallığı, Kue (Ove) Krallığı, geç Hitit Krallığı, Asur Krallığı, Syennesis Krallığı, Pers İmparatorluğu, Helenistik Dönem, Selevkos Krallığı, Otonom Dönem, Roma İmparatorluğu.
Orta Çağda da Adana eski önemini korumaya devam etmiş, bu durum ipek yolunun buradan geçmesiyle dahada artmıştır. Bu dönemde buraya egemen olan uygarlıklar şunlardır:
Bizans İmparatorluğu devri (M.S.395 - 638) , Selçuklular Devri (M.S.1071 - 1097) , Ermeni Krallığı (M.S.1097 - 1375) .
Bu dönemde çeşitli uygarliklar yöreye egemen olmak için savaşlar yapmişlardir. Bu uygarliklar şunlardir:
Mısır Türkmen Memlükleri (M.S.1300 yıllarının başı) , Ramazanoğulları Dönemi (M.S.1352 - 1608) , Osmanlılar Dönemi (M.S.1517 - 1918) .
18.YY sonunda dünyada görülen siyasi gelişmelerin etkisi Çukurova' ya da yansimiştir. Bunun sonucunda 19.yy da da dünya devletleri emperyalist düşlerini gerçekleştirmek için Osmanli Imparatorlugu' nu yikmak ve parçalamak amaciyla her türlü siyasi mücadeleye girmişlerdir. Ingiltere, Fransa ve Rusya, Osmanli Devletine başkaldiran Misir Valisi Kavalali Mehmet Ali Paşa' ya yardim etmiştir. Misir Valisi bunlardan güç alarak Mezopotamya' yi Adana topraklarini kendi egemenligi altina almiştir. Adana 1833 - 1840 yillari arasinda Mehmet Ali Paşa' nin oglu Ibrahim Paşa' nin idaresinde kalmiştir. Bu kisa dönemde tarimda önemli gelişmeler olmuş ve halkin yaşaminda yeni düzenlemeler yapilmiştir.1840 yilindan sonra Adana ve yöresi yeniden Osmanlilar' in idaresi altina girmiştir. Ancak merkezi idaredeki olumsuzluklardan dolayi yörede bulunan Kozanogullari, Bozdoganlar, Kirimogullari, Küçükaliogullari, Gökaliogullari, Menemenciogullari, Sirkintiogullari ve benzeri gibi aşiretler Osmanli idaresine karşi baş kaldirmişlardir. Bu isyan durumu 1865' e kadar sürmüş, Durmuş Paşa idaresinde isyan bastirilmiş, Aşiret reisleri (Beylik) ünvani ile başka yerlere gönderilmiş ve göçebeler zorla yerleşik düzene geçirilmiştir.1867 yilinda idari teşkilat kurularak Adana il olmuştur.
İdari teşkilat kurulmasına rağmen 1877 - 1878 Osmanlı-Rus savaşı nedeniyle ülkede görülen kargaşa Adana' da da etkisini göstermiştir. Bu devrin en ünlü ve en kalıcı yeniliklerini yapan Vali Ziya Paşa' dır. Bu kişi devlet adamlığının yanında ünlü bir şair ve düşünürdür.
1908 yılında Osmanlı Devleti'nde II. Meşrutiyet' in ilanıyle yeni bir döneme girilmiştir. Bu dönemde azınlıklar partileşme yoluna gitmişlerdir. Bunların en önemlisi Ermeni, Hınçak ve taşnak komiteleridir. Bu komitelerin çalışmaları ile Adana' da büyük bir baskın ve kaçış yaşanmıştır. Buna halk arasında 'İğtişaş' ta denir. Bu dönemde yöre halkına görülmemiş zulümler yapılmış, dünya devletleri de bunları önlemek yerine Ermenilerle işbirliği yapmışlardır. Ermeniler, Fransızlar' ın desteklemesiyle Adana' yı işgal etmişlerdir.
I. Dünya savaşinin bitiş tarihi olan 1918' de Türkler için yeni bir mücadele başlamiştir.31 Ekim 1918' de Adana' ya gelen Alman Komutani Liman Von Sanders Paşa' dan Yildirim Ordulari Komutanligi' ni alan Mustafa Kemal, 'Savaş müttefikler için bitmiş olabilir, ama bizi ilgilendiren savaşi kendi istikbalimizin savaşi ancak şimdi başliyor' diyerek Adana' da Kurtuluş savaşinin ilk işaretini vermiştir. Bu sirada düşman kuvvetleri Adana ve yöresini işgal etmeye başlamişlardir. Istanbul Hükümeti 23 Kasim 1918 tarihli bir yazi ile Adana ve yöresinin düşmana birakilmasini isteyen bir yazi göndermiştir. Adanali bunu büyük bir tepki ile karşilamiş, bu üzücü olayi protesto etmek için Içişleri Bakanligi' na 'Feryatname' diye adlandirilan bir telgraf göndermiştir. Fransiz işgal kuvvetleri planli bir şekilde Ermenileri Adana' ya, Dörtyol' a, Saimbeyli' ye, Kozan' a ve hatta Gaziantep ve Kahramanmaraş çevresine de getirip yerleştirmişlerdir. Amaçlari I. Haçli seferleri (M.S 1097) sirasinda yaptiklari gibi Avrupa devletlerine destek veren bir Ermeni Devleti kurmakti.1918 - 1919 yillarinda Adana' da işgalciler korkunç bir zulüm ve işkence uygulamişlardir. Bunca baskiya dayanamayan Adanalilar örgütlenerek 'Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilati'ni kurmuşlar, Milli Direnme Mücadele Teşkilati ile birlikte harekete geçmişlerdir.20 Şubat 1920' den ihtibaren Milli Kuvvetler zafer kazanmaya başlamişlardir. 'Karbogazi' olayi olarak da bilinen olay Kuva-yi Milliye' nin ilk zaferidir.28 Mayis 1920' de Fransizlar Mersin - Adana hattina çekilmişler, Kozan ve diger daglik bölgeleri tamamen birakmişlardir.10 Temuz 1920' de Ermeniler tarafindan Türklere karşi bir soykirim harekati başlatilmiştir bunun neticesinde Türkler Toroslara dogru kaçmişlardir. Tarihte bu olaya 'Kaç, kaç olayi' da denilmektedir.5 Agustos 1920 de Mustafa Kemal Paşa, Fevzi bey 'Çakmak' ve millet vekilleri Pozanti' ya gelmiş, burayi il haline getirerek Pozanti kongresini yapmişlardir. Kasim 1920 tarihinde Fransizlar büyük bir yenilgiye ugramişlar ve Fransiz hükümeti T.B.M.M Hükümeti' ni resmen taniyarak bariş yapmiştir.20 Ekim 1921' de Fransizlarla Ankara antlaşmasi imzalanmiştir. Bu antlaşmaya uygun olarak 5 Ocak 1922' de Fransizlar Çukurova' dan tamamen ayrilmişlardir ve ayrilirkende birlikte getirdikleri Ermenileri götürmüşlerdir.
Atatürk' ün Adana Seyhatleri
Atatürk Cumhuriyetin kuruluşundan önce üç defa, Cumhuriyetin ilanindan sonrada alti defa olmak üzere Adana' ya dokuz defa gelmiştir. Geliş tarihleri sirasiyla şöyledir.
Cumhuriyetten önce: 31 Ekim 1918,5 Ağustos 1921,15 Mart 1923.
Cumhuriyetten sonra: 13 Ocak 1925,16 Mayıs 1926 17 Şubat 1931,28 Ocak 1933 19 Kasım 1937,24 Mayıs 1938
----------
Güney Anadolu’nun geniş ve mümbit ovalarında kurulmuş bulunan Adana ve kazaları asırlar boyunca çeşitli medeniyetlere sahne olmuştur. Adana şehrinin genel tarihçesi çok eski olmakla beraber, daha çok Türk devri, Adana ve çevresindeki vakıf eserlerin tarih ve san'at değerlerinin ortaya konması için yapılan çalışmalarda büyük önem taşımaktadır. Yüzyıllar öncesine giden şehrin tarihinin, bu güne kadar rivayet edile gelen bir takım mitolojik olaylara dayandığı bilinmektedir. Mitolojiye göre şehir, gök tanrısının iki oğlu 'Adanus' ve 'Sarus'un Tarsus halkı ile yaptıkları savaşlar sonunda kurulmuş ve Adanus'un adına izafeten şehre `ÂDANIA'denilmiştır. Bölgede M.Ö. VI. yüzyılda Hitit ve Asurların, M.S. I. yüzyıllar da, Romalıların hakimiyet kurduklarını daha sonra, VI. yüzyılda Bizans hakimiyetinin hüküm sürdüğünü kaynaklardan öğrenmekteyiz. VII. yüzyıl başlarında yeni bir dinin verdiği kuvvet ve iman gucü ile Avrupa’ya kadar ilerleyen ve hatta Orta Çağın en büyük devletlerinden birini kurmuş olan müslümanların, Bizans İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'a kadar giderken Anadolu'ya açılan tabii bir kapı durumunda olan Adana ve civarından da geçtikleri bilinmektedir.
Hatta kısa fasılalarla zaman zaman M.S.750 yıllarından 1258 yıllarına kadar bazı stratejik yerleri iskan etmiş oldukları bazı kalıntı ve kaynaklardan anlaşılmaktadır.1077 yılında Anadolu Selçuklu Devletini kuran Kutulmuş oğlu Süleyman Şah, bütün Adana ve havalisini zaptederek burada ilk defa Türk hakimiyetinin yerleşmesini sağlamıştır. Fakat, bu bölgede mevcut İslami yapıların çoğunun daha sonraki asırlardan, Mısır Memluklarına bağlı bir beylik olan Ramazanoğulları tarafından yaptırıldığını görmekteyiz.
CVII. yüzyılın büyük Türk seyyahı, Evliya Çelebi'nin bildirdiğine göre 1671 (1082 H.) yılında Adana'da 70 camii,17 han,1 kapalı çarşı bulunmakta idi. Fakat bu yapılar tabiatın yıkıcı etkisinden kurtulamıyarak pek azı günümüze kalmış bulunmaktadır. Bu gün sadece Adana il merkezinde 38 tarihi yapı mevcut olup, bunlardan 29'u vakıflara kayıtlı bulunmaktadır. Bu eserlerin hayatta kalabilmesi ve san'at değerlerinin korunması son yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün eski eserler üzerinde yaptığı onarımlar ve büyük çalışma hamleleri ile mümkün olmaktadır.
bici yerik; şalgam içerik; Adanalıyık gardaş
Adanadaki bir kahve (cafe diye bildiğimiz terimin Türkçesi) 'nin pankartındaki slogan..
-Maviiiiii
-Laciveeeeerttt
-Maviiiii
-Laciveeeerttt
-En büyük
-Mavi Şimşek
-Şampiyon
-Mavi Şimşek
Adana Demir Spor Adanamızın gururu olacak her zaman..
işin resmi yanın bırakalım:
adanalıyıh Gardaş! ..
adana iklimi
Adana ilinde en yüksek sıcaklık 45°C, en düşük sıcaklık ise -8.4°C dolaylarındadır. İlimizde en çok yağış aralık, en az yağış ise temmuz ayında görülür. Ortalama nisbi nemin % 90 'in üzerine çıktığı da görülebilir.
Adana ilinin 50 yıllık yağış ortalamaları ile son üç yıllık yağış meteorolojik değerleri Cetvel 1' de,1999 yılı aylık yağış durumu Cetvel 2' de görülmektedir.
Aladağ, Feke, Pozantı, Saimbeyli, Tufanbeyli ilçeleri dağlık ve yüksek yayla karakterindeki geçit bölgeleri olup ova kesiminden farklı iklim değerlerine sahiptir. Bu bakımdan ilimiz genelinde tarımsal faaliyetler uzun zaman periyodunda tamamlanmaktadır.
İlimizde iklim dağlık ve ovalık alanlarda farklılık göstermekle birlikte tipik akdeniz iklimi karakterindedir.yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. Yükseklerde yağışlar genellikle kar şeklinde düşmektedir.
adana'nın nüfusu
Adana, nüfusu hızla artan bir ildir. Nüfus artış hızı % 0,116' dır.
1997 yılı nüfus sayımına göre ilin nüfusu 1.682.483' tür. Bunun 109.591'si köylerde, geriye kalan 1.272.892’si kentlerde oturmaktadır. İlimize yaz aylarında diğer illerden 100.000 - 150.000 kadar geçici tarım işçisi gelmektedir. İlimizin nüfus yoğunluğu 120' dir.
İlimizde 13 ilçe,550 köy,1 büyük şehir belediyesi,13 ilçe ve 34 belde belediyesi olmak üzere toplam 48 belediye,259 mahalle bulunmaktadır.
Cetvel 1. Adana İli Nüfus Sayımı Sonuçları (1997 Sayımı)
ADANA KİMLİK KARTI
Plaka Kodu: 01
Yüzölçümü: 14.030 km²
Nüfusu: 1.682.483
İlçeleri:
Seyhan (Merkez)
Yüreğir (Merkez)
Aladağ
Ceyhan
Feke
İmamoğlu
Karaisalı
Karataş
Kozan
Pozantı
Saimbeyli
Tufanbeyli
Yumurtalık
ULAŞIM BİLGİLERİ
Adana Şakirpaşa Havalimanı
THY Havalimanı Bürosu: Adana Şakirpaşa Havalimanı
Telefon: (322) 4357840
Faks: (322) 4357834 / 4543088
Check-in Bankosu Konumu: Gidiş Salonu
Check-in Süresi: 20-45 dk.
Uzaklık (Şehir merkezi-Havalimanı) : 3 km.
adana coğrafyası Adana ili yurdumuzun güneyinde, Akdeniz kıyısında, Çukurova'nın merkezinde yeralır. Kuzeyde Niğde ve Kayseri, kuzeydoğuda Kahramanmaraş, doğuda Osmaniye, batıda İçel ve güneyde Hatay ili ve Akdeniz ile çevrilidir.
Yüzey şekillerinden birçoğunu bünyesinde toplamış ender yörelerdendir. Arazi güneyden kuzeye doğru yükselerek Toroslar’a ulaşır. Dağlar ve ovalar arasinda hafif engebeli eşik alanları bulunur. Yüreğir, Misis, Ceyhan ve Yumurtalık en önemli ovalardır. Adana ilinin yüzölçümü 14.030 km 2'dir.
Adana ilini Orta Toroslar'ın bir bölümü ile Amanoslar çevreler. Toroslar batıdan kuzeye doğru Uzun Yayla’ya kadar uzanır. Bu dağlarda 3000 m'yi geçen yüksekliklerin yanında, sert yamaçlara, yüksek tepelere ve derin vadilere rastlanır. Demirkazık 3437 m ile en yüksek tepe olarak karşımıza çıkar. Torosların bu bölümünde Gülek Boğazı İç Anadolu'yu güneye bağlayan en önemli geçittir. Aladağlar, Tahtalı Dağlar, Dibek Dağları en önemli dağlarıdır. Amanoslar, Hatay sınırını çizerek güneyden kuzeye, Kahramanmaraş'a kadar uzanırlar. Misis Dağları fazla yüksek olmayan görünümü ile doğu batı doğrultusunda uzanırlar.
İlin en önemli akarsuları Seyhan ve Ceyhan nehirleridir. Seyhan Uzun Yayla’dan çıkar, çeşitli kollarla beslendikten sonra Çukurova'dan geçerek Akdeniz'e dökülür. Uzunluğu 650 km'dir. Ceyhan nehri ise Elbistan Dağları’ndan doğar, Çukurova'yı geçtikten sonra İskenderun Körfezi'ne dökülür. Uzunluğu 509 km kadardır.
İlimizde tabii göl bulunmamaktadır. Göllerin tamamı set gölleridir. Bunlar Tuzla (84 km2) , Akyatan (50 km2) , Hurmaboğazı (114 km2) , Tabaklar (0.34 km2) , Çamlık (134 km2) , Yelkoma (6.44 km2) gölleri olup toplam 388.78 km2 alana sahiptirler.
adana'nın tarihi
Çukurova' nın düz ve bereketli topraklarının yerleşim tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Toros dağlarında yetişen ve yemek yapımında kullanılan sedir ağaçları, antik çağ medeniyetlerinin, Akdeniz sahillerine gelip yerleşmelerine neden olmuştur. Ayrıca, Çukurova Gülek Boğazı nedeniyle Anadolu' yu hem güneye, Suriye üzerinden Arap ülkelerine hemde doğuya Irak ve İran' a bağlayan kavşak durumundadır. Günümüzde de uluslar arası karayolu, hava yolu, demir yolu ve deniz yolu ile bu önemini devam ettirmektedir. Bölgede yapılan kazılar Çukurova da yerleşimin M.Ö.3000 yıllarına kadar uzandığını göstermektedir.
Yörede kurulan her medeniyet kendine göre değişik bir isim kullanmıştır. Bunların en eskisi Boğazköy metinleri olarak bilinen Hitit kitabelerinde Uru Adania (Adana beldesi) diye geçer.
Adana sırasıyla şu isimleri almıştır:
Adad -Adanus -Ezene -Batana -Edene son olarakta Adana ismi 1872' den itibaren resmi kayıtlarda yer almış ve tescil edilmiştir.
Çukurova yöresinde yapılan arkeolojik araştırmalar neticesinde on değişik uygarlık ile devlet, beylik ve krallık gibi çok çeşitli siyasi güçlerin ortaya çıktığı görülmüştür.
Yöreyi eğemenlikleri altına alan medeniyetler şu şekilde sıralanabilir:
Luvi Krallığı, Kizzuvatna Krallığı, Hitit Krallığı, Kue (Ove) Krallığı, geç Hitit Krallığı, Asur Krallığı, Syennesis Krallığı, Pers İmparatorluğu, Helenistik Dönem, Selevkos Krallığı, Otonom Dönem, Roma İmparatorluğu.
Orta Çağda da Adana eski önemini korumaya devam etmiş, bu durum ipek yolunun buradan geçmesiyle dahada artmıştır. Bu dönemde buraya egemen olan uygarlıklar şunlardır:
Bizans İmparatorluğu devri (M.S.395 - 638) , Selçuklular Devri (M.S.1071 - 1097) , Ermeni Krallığı (M.S.1097 - 1375) .
Bu dönemde çeşitli uygarliklar yöreye egemen olmak için savaşlar yapmişlardir. Bu uygarliklar şunlardir:
Mısır Türkmen Memlükleri (M.S.1300 yıllarının başı) , Ramazanoğulları Dönemi (M.S.1352 - 1608) , Osmanlılar Dönemi (M.S.1517 - 1918) .
18.YY sonunda dünyada görülen siyasi gelişmelerin etkisi Çukurova' ya da yansimiştir. Bunun sonucunda 19.yy da da dünya devletleri emperyalist düşlerini gerçekleştirmek için Osmanli Imparatorlugu' nu yikmak ve parçalamak amaciyla her türlü siyasi mücadeleye girmişlerdir. Ingiltere, Fransa ve Rusya, Osmanli Devletine başkaldiran Misir Valisi Kavalali Mehmet Ali Paşa' ya yardim etmiştir. Misir Valisi bunlardan güç alarak Mezopotamya' yi Adana topraklarini kendi egemenligi altina almiştir. Adana 1833 - 1840 yillari arasinda Mehmet Ali Paşa' nin oglu Ibrahim Paşa' nin idaresinde kalmiştir. Bu kisa dönemde tarimda önemli gelişmeler olmuş ve halkin yaşaminda yeni düzenlemeler yapilmiştir.1840 yilindan sonra Adana ve yöresi yeniden Osmanlilar' in idaresi altina girmiştir. Ancak merkezi idaredeki olumsuzluklardan dolayi yörede bulunan Kozanogullari, Bozdoganlar, Kirimogullari, Küçükaliogullari, Gökaliogullari, Menemenciogullari, Sirkintiogullari ve benzeri gibi aşiretler Osmanli idaresine karşi baş kaldirmişlardir. Bu isyan durumu 1865' e kadar sürmüş, Durmuş Paşa idaresinde isyan bastirilmiş, Aşiret reisleri (Beylik) ünvani ile başka yerlere gönderilmiş ve göçebeler zorla yerleşik düzene geçirilmiştir.1867 yilinda idari teşkilat kurularak Adana il olmuştur.
İdari teşkilat kurulmasına rağmen 1877 - 1878 Osmanlı-Rus savaşı nedeniyle ülkede görülen kargaşa Adana' da da etkisini göstermiştir. Bu devrin en ünlü ve en kalıcı yeniliklerini yapan Vali Ziya Paşa' dır. Bu kişi devlet adamlığının yanında ünlü bir şair ve düşünürdür.
1908 yılında Osmanlı Devleti'nde II. Meşrutiyet' in ilanıyle yeni bir döneme girilmiştir. Bu dönemde azınlıklar partileşme yoluna gitmişlerdir. Bunların en önemlisi Ermeni, Hınçak ve taşnak komiteleridir. Bu komitelerin çalışmaları ile Adana' da büyük bir baskın ve kaçış yaşanmıştır. Buna halk arasında 'İğtişaş' ta denir. Bu dönemde yöre halkına görülmemiş zulümler yapılmış, dünya devletleri de bunları önlemek yerine Ermenilerle işbirliği yapmışlardır. Ermeniler, Fransızlar' ın desteklemesiyle Adana' yı işgal etmişlerdir.
I. Dünya savaşinin bitiş tarihi olan 1918' de Türkler için yeni bir mücadele başlamiştir.31 Ekim 1918' de Adana' ya gelen Alman Komutani Liman Von Sanders Paşa' dan Yildirim Ordulari Komutanligi' ni alan Mustafa Kemal, 'Savaş müttefikler için bitmiş olabilir, ama bizi ilgilendiren savaşi kendi istikbalimizin savaşi ancak şimdi başliyor' diyerek Adana' da Kurtuluş savaşinin ilk işaretini vermiştir. Bu sirada düşman kuvvetleri Adana ve yöresini işgal etmeye başlamişlardir. Istanbul Hükümeti 23 Kasim 1918 tarihli bir yazi ile Adana ve yöresinin düşmana birakilmasini isteyen bir yazi göndermiştir. Adanali bunu büyük bir tepki ile karşilamiş, bu üzücü olayi protesto etmek için Içişleri Bakanligi' na 'Feryatname' diye adlandirilan bir telgraf göndermiştir. Fransiz işgal kuvvetleri planli bir şekilde Ermenileri Adana' ya, Dörtyol' a, Saimbeyli' ye, Kozan' a ve hatta Gaziantep ve Kahramanmaraş çevresine de getirip yerleştirmişlerdir. Amaçlari I. Haçli seferleri (M.S 1097) sirasinda yaptiklari gibi Avrupa devletlerine destek veren bir Ermeni Devleti kurmakti.1918 - 1919 yillarinda Adana' da işgalciler korkunç bir zulüm ve işkence uygulamişlardir. Bunca baskiya dayanamayan Adanalilar örgütlenerek 'Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilati'ni kurmuşlar, Milli Direnme Mücadele Teşkilati ile birlikte harekete geçmişlerdir.20 Şubat 1920' den ihtibaren Milli Kuvvetler zafer kazanmaya başlamişlardir. 'Karbogazi' olayi olarak da bilinen olay Kuva-yi Milliye' nin ilk zaferidir.28 Mayis 1920' de Fransizlar Mersin - Adana hattina çekilmişler, Kozan ve diger daglik bölgeleri tamamen birakmişlardir.10 Temuz 1920' de Ermeniler tarafindan Türklere karşi bir soykirim harekati başlatilmiştir bunun neticesinde Türkler Toroslara dogru kaçmişlardir. Tarihte bu olaya 'Kaç, kaç olayi' da denilmektedir.5 Agustos 1920 de Mustafa Kemal Paşa, Fevzi bey 'Çakmak' ve millet vekilleri Pozanti' ya gelmiş, burayi il haline getirerek Pozanti kongresini yapmişlardir. Kasim 1920 tarihinde Fransizlar büyük bir yenilgiye ugramişlar ve Fransiz hükümeti T.B.M.M Hükümeti' ni resmen taniyarak bariş yapmiştir.20 Ekim 1921' de Fransizlarla Ankara antlaşmasi imzalanmiştir. Bu antlaşmaya uygun olarak 5 Ocak 1922' de Fransizlar Çukurova' dan tamamen ayrilmişlardir ve ayrilirkende birlikte getirdikleri Ermenileri götürmüşlerdir.
Atatürk' ün Adana Seyhatleri
Atatürk Cumhuriyetin kuruluşundan önce üç defa, Cumhuriyetin ilanindan sonrada alti defa olmak üzere Adana' ya dokuz defa gelmiştir. Geliş tarihleri sirasiyla şöyledir.
Cumhuriyetten önce:
31 Ekim 1918,5 Ağustos 1921,15 Mart 1923.
Cumhuriyetten sonra:
13 Ocak 1925,16 Mayıs 1926
17 Şubat 1931,28 Ocak 1933
19 Kasım 1937,24 Mayıs 1938
----------
Güney Anadolu’nun geniş ve mümbit ovalarında kurulmuş bulunan Adana ve kazaları asırlar boyunca çeşitli medeniyetlere sahne olmuştur. Adana şehrinin genel tarihçesi çok eski olmakla beraber, daha çok Türk devri, Adana ve çevresindeki vakıf eserlerin tarih ve san'at değerlerinin ortaya konması için yapılan çalışmalarda büyük önem taşımaktadır. Yüzyıllar öncesine giden şehrin tarihinin, bu güne kadar rivayet edile gelen bir takım mitolojik olaylara dayandığı bilinmektedir. Mitolojiye göre şehir, gök tanrısının iki oğlu 'Adanus' ve 'Sarus'un Tarsus halkı ile yaptıkları savaşlar sonunda kurulmuş ve Adanus'un adına izafeten şehre `ÂDANIA'denilmiştır. Bölgede M.Ö. VI. yüzyılda Hitit ve Asurların, M.S. I. yüzyıllar da, Romalıların hakimiyet kurduklarını daha sonra, VI. yüzyılda Bizans hakimiyetinin hüküm sürdüğünü kaynaklardan öğrenmekteyiz. VII. yüzyıl başlarında yeni bir dinin verdiği kuvvet ve iman gucü ile Avrupa’ya kadar ilerleyen ve hatta Orta Çağın en büyük devletlerinden birini kurmuş olan müslümanların, Bizans İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'a kadar giderken Anadolu'ya açılan tabii bir kapı durumunda olan Adana ve civarından da geçtikleri bilinmektedir.
Hatta kısa fasılalarla zaman zaman M.S.750 yıllarından 1258 yıllarına kadar bazı stratejik yerleri iskan etmiş oldukları bazı kalıntı ve kaynaklardan anlaşılmaktadır.1077 yılında Anadolu Selçuklu Devletini kuran Kutulmuş oğlu Süleyman Şah, bütün Adana ve havalisini zaptederek burada ilk defa Türk hakimiyetinin yerleşmesini sağlamıştır. Fakat, bu bölgede mevcut İslami yapıların çoğunun daha sonraki asırlardan, Mısır Memluklarına bağlı bir beylik olan Ramazanoğulları tarafından yaptırıldığını görmekteyiz.
CVII. yüzyılın büyük Türk seyyahı, Evliya Çelebi'nin bildirdiğine göre 1671 (1082 H.) yılında Adana'da 70 camii,17 han,1 kapalı çarşı bulunmakta idi. Fakat bu yapılar tabiatın yıkıcı etkisinden kurtulamıyarak pek azı günümüze kalmış bulunmaktadır. Bu gün sadece Adana il merkezinde 38 tarihi yapı mevcut olup, bunlardan 29'u vakıflara kayıtlı bulunmaktadır. Bu eserlerin hayatta kalabilmesi ve san'at değerlerinin korunması son yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün eski eserler üzerinde yaptığı onarımlar ve büyük çalışma hamleleri ile mümkün olmaktadır.