kapitalizmce içi boşlaştırılan,sembol olarak hediyelerin alınması gösterilen,bir sevgililer günü misali sermayenın kurbanı olan zavallı gün... oysakı new yorkta yakılan emekçi kadınlarımızın anılması adına her yıl buruklukla anmamız gereken bir gün 8 mart! unutmayalım 8 mart dünya EMEKÇİ kadınlarının güünüdür! erkek hegomanyasına karsı siper olabıleceğimiz,yanyana omuz omuza hakkımızı arayacağımız gün!
Bu gün Dünya Kadınlar Günü. Dünya ve ülkemizdeki kadınların toplum içindeki konumlarını, sorunlarını ve nerden nereye geldiklerini konuşup, tartışıp ve istatiksel verileri de değerlendirdikten sonra kadınlarımız ile ilgili her şeyi bir yıl daha unutabiliriz.
Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların halen 21.yy da ayrımcılığa, şiddete, tacize, baskıya ve daha bilemediğimiz bir sürü acıya maruz kalması, insanlığın en büyük utancıdır.
8 Mart gibi bir güne; kadınları ve onların toplum içindeki yerini hatırlamak için gerek görülse de, aslında her gün kadınların toplum içindeki konumlarının, yaşam şartlarının, maddi ve manevi haklarının ve her şeyden önemlisi de Eğitim ve Öğrenim durumlarının iyileştirilmesi bu konularla ilgili başarılı çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Nasıl ki bir kuşun uçmak için iki kanadı var ise ve tek kanatlı olarak uçamıyorsa; insanlarda Yaşam Sahnesinde Erkek ve Kadın olarak, kuşun kanatları gibidir.
Erkek egemen dünya toplumu yüz yıllardır tek kanatla uçmaya çabalamaktadır. Bu kanat çok güçlenmiştir. Semirmiştir. Ve uçmayı istemektedir. Fakat diğer kanat yüzyıllardır yerlerde sürünmekte ve acı çekmektedir.
Güçsüzdür. Yaralıdır. Ve kırıktır.
Nasıl ki sizler burada bir kuşun, zayıf ve kırık bir kanatla uçamayacağını net bir şekilde gördüğünüz gibi, insanlık da kadınların yaşamdaki konumlarını iyileştirmedikçe, kadını eşit haklara ve değerliliğe sahip kılmadıkça uçmakta başarılı olamayacaktır. Uçmak medenileşmektir. Uygar bir dünya toplumu yaratmaktır.
Medeni ve uygar bir dünyayı oluşturmak, dünya toplumunun asil hedefi olmalıdır.
Medeniyet ve uygarlık; 'Toplumun zenginliği ve yüksek teknolojisi' demek değildir.
Uygarlık; topluluğu oluşturan varlıkların düşüncelerinde, yaşamlarında bir biri ile ilişkilerinde ve ürettikleri değerleri paylaşımlarında ve kullanma amaçlarında; ne kadar bilinçlerinin gelişkin olduğu ile ilgilidir.
Dünya toplumu olarak teknolojik bir toplumuz, zenginiz, zekiyiz diyebiliriz. Fakat asla uygar ve medeni değiliz.
Ne zaman dünyada ara sıra hatırlanmak için hiçbir özel güne ihtiyaç duyulmaz ve kadın erkek insanların tek, tek hepsi değerli olur ve yaşamı sevinç-bolluk içinde yaşar ve topluma hizmet ederse, işte o zaman uygarlığı konuşabiliriz.
Dünya toplumlarının bir kısmının kendini uygar ve medeni olarak adlandırması da bir şeyi ifade etmez.
Ne zamanki; dünyada aç ve sefalet ve şiddet içinde bir insan kalmazsa, işte o zaman uygar olabilirler.
Hiçbir insan, diğer bir insanın sefalet, korku baskı altında yaşadığı bir dünyada, onunla aynı mekanı paylaştığı ve yaşadığı sürece; ne medeni sayılır ne de uygar.
Bu nedenle Dünya Toplumlarında ve Ülkemizde kadınlarımızın eğitimlerine ve toplumun bilinçlendirilmesine özellikle özen gösterilmeli ve takipçisi olunmalıdır.
İnsanlığın tek düşmanı cahilliktir. 'Kadın veya erkek, insanlar eğitilmelidir.'
Özellikle kadınlarımızı bir sonraki neslin yaratıcısı olacağı için eğitmeliyiz. Ve yaşam şartlarını iyileştirmek için onları ekonomik bağımsızlıklarını kazanacak şekilde yetiştirmeliyiz. Kadınlarımızın özgür ve eğitimli olmalarından, işyerlerinde iyi yerlere gelmelerinden ve yönetimi temsil etmelerinden korkmamalı ve onları bastırmamalıyız.
Onlar hak ettikleri yere geldiklerinde toplumu ve diğerlerini kalkındırmak ve yüceltmek ve yükseltmek için mutlaka ellerini diğerlerine ve topluma uzatacaklardır.
Çünkü kadınlar sevgiyi temsil eder.
Ve Dünya toplumlarının her şeyden önce kadınları ile birlikte yürümeye, var olmaya ve uçmaya ihtiyaçları vardır.
Uçmak uygarlaşmak, medenileşmektir.
Medenileşmek, diğerleri ve yaşamla ilgili 'Sorumluluk almak' demektir;
Sorumluluk almak, diğerlerini de yükseltmek, yüceltmek ve paylaşmaktır.
Dünyada daha iyi ve daha erdemli insan gibi bir yaşam sürmemiz için her günün Kadınlar Günü bilincinde geçirilmesi dileğimle,
Erkeklerin ^^Kadınlar Günü'nü^^ bahane ederek bol bol ^^nutuk atma gününe^^ dönüştürdükleri, ayrıca da kadınların hayatında hiçbir şeyin değişmediği kısır bir gün.
Televizyonda bir beyefendiye soruyorlar, kadınlar neden mutsuz? diye. Alınan cevap şu ^^ mutsuz olmaları için ben bir sebep göremiyorum^^
Ne güzel değil mi?
Bizim adımıza erkeklerin karar vermesinden ÇOK SIKILDIK. Erkeklerin bize gün bağışlamalarından da hoşlanmıyoruz.
DÜNYA KADINLAR GÜNÜNDE KADINA KARŞI ŞİDDET MESELESİ
M.NİHAT MALKOÇ
Dünya bahçesinin gülüdür kadınlarımız… Onların olmadığı bir dünyayı düşünmek başlı başına bir kâbustur. Zira kadının olmadığı bir dünya nerden baksanız eksiktir. Bazen aralarında küçük tatsızlıklar yaşansa da, birbirlerini üzseler de kadınla erkek bir elmanın iki eşit yarısı gibidir. Bütünü oluşturmak için muhakkak bir araya gelmeleri gerekir.
Dünya kültürünün ve medeniyetinin vücut bulmasında kadınların rolü büyüktür. Kadına hak ettiği değeri fazlasıyla veren ve onun toplumda itibar sahibi onurlu bir fert olmasını sağlayan Atatürk, bu emsalsiz varlıklar için şu mühim vecizeyi söylemiştir: 'Şuna kani olmak lâzımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir...'
Dünyada kadınların elinin değmediği yenilik yok gibidir. Gerçekten de dünyadaki her eserde kadının hüneri apaçık görülmektedir. Onlar erkeklerin yaptığı işlerin pek çoğunu yapmakla kalmamış, evin kadını, çocukların annesi olması rolüyle asıl ağır yükü omuzlamışlardır. Geleceğin nesli onların maharetli ve mübarek ellerinden geçmiştir.
Kadın her alanda erkeğinin yanında yer almıştır. Onun ağır yükünü paylaşarak hafifletmiştir. Analık ve eşlik vazifelerini şikâyete mahal vermeden büyük bir görev aşkıyla, zevkle ve hakkıyla yerine getirmiştir. Onlar kurdukları yuvaların temellerinin sağlam olması için her türlü fedakârlığı ve feragati göstermişlerdir. Ezilmeyi göz önüne almışlar, hatta ezilmişlerdir. Fakat hiçbir zaman ezenlerden olmamışlardır.
Günümüzde kadınlar erkeklerle birlikte tahsil görerek cehalet karanlığından uzaklaşmışlardır. Artık onlar da hayatın tam ortasında bulunmakta, tüketen değil, üreten kesinim içinde yer almaktadırlar. Artık onlara yiyici, ekmek düşmanı gözüyle bakılmamaktadır. Zira onlar sadece evde hamur yoğurmakla kalmayıp aynı zamanda eve ekmek getirmektedirler. Buna ilave olarak evde de ağır bir işçi gibi çalışmaktadırlar. Atatürk'ümüzün kadının eğitimiyle ilgili olarak sarf ettiği şu sözler ne kadar manidardır:
'Kadınlarımız, hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmaya mecburdurlar. Daha esenlikle, daha dürüst olarak yürüyeceğimiz yol vardır. Büyük Türk kadınını çalışmalarımızda ortak kılmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını bilimsel, ahlâki, sosyal, ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı ve yardımcısı yapmak yoludur. Bir toplum aynı amaca bütün kadınlar ve erkekleriyle beraber yürümezse fen ve bilimde yükselmesine imkân ve ihtimal yoktur.'
Erkeklerin adeta eli, ayağı ve dili olan kadınlarımız bunca fedakârlıklarına karşılık bulamamaktadırlar. Maalesef günümüzde kadınlarımız onca yararlılıklarına rağmen şiddete maruz kalmaktadırlar. Bu, çağdaş Türkiye'nin ağlayan yüzüdür. Bu çirkin suret bizi gelişmiş dünya devletlerine karşı küçük düşürüyor. Ülkemiz bu ilkelliği asla hak etmiyor.
Kadına karşı şiddet dünyanın genel sorunlarından biridir. Fakat geri kalmış ülkelerde diğerlerine nazaran daha yaygındır. Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi kadınlara yönelik şiddeti; 'ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma' (1. madde) şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımın son yorumlamalarına 'kadını ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakmak' da dâhil edilmiştir.
Kadına karşı şiddet, en sık rastlanılan kadının insan hakları ihlallerindendir. Üstelik bu sadece Türkiye'nin meselesi de değildir. Gelişmişler de dâhil olmak üzere pek çok dünya ülkesinde hayatın yükünü sırtında taşıyan kadınlara şiddet uygulanmaktadır. Bu insanlık dışı bir eylemdir, bizimle her şeyini paylaşan kadına vefasızlığın en vahimidir.
Kadın anadır, bacıdır, abladır, teyzedir, haladır, ninedir, en mühimi de sadık bir eştir. Kadınlar dövülmek için değil sevilmek içindir. Onlar dövülmeye değil, bir gül misali koklanmaya, sevilmeye layıktırlar. Erkek kadınsız her zaman eksiktir, yarımdır. Dünya kadınların omuzlarında yükselmeye devam edecektir. Onları çok seviyoruz.
Kadın olmak çok avantajlıdır çünkü kadın dünyası daha duyarlı, daha renklidir...Estetik...Daha çok çeşit deneyim içeren bir dünyadır...Kadın olunca tüm dünyayı kuşatırsınız...Bu kuşatma için gerekli donanım bize sağlanmıştır...Ama eğitim şarttır...Üretim şarttır...Bilinç şarttır... Kadın daha çok ve daha etraflıca düşünür, daha çabuk affeder... Daha çok şefkat gösterir...Kadın konulara daha esnek bakabilir...Değişime daha açıktır...Her kadın güzeldir... Kısaca kadın olmak demek, bir bütünün tamamlayıcısı olmak demek...Kadın olmak demek yaşamın taaa kendisidir...
Dünya emekçi kadınlar gününü kutlarım. Bayanlara değer verelim artık orta çağda değiliz,onlar anneleriniz,eşleriniz,kardeşleriniz.
Dünya denen ortak yaşama yerini ortak paylaşımlarla güzelleştirelim. Bayanların üzerindeki yükü hafifletmeye çalışın erkekler,yemek yapmayı öğrenin, çocuk bakmasını, yaşlı bakımını.
Bayanlardan SÜPER KADIN olma beklentisini aklınızdan çıkarın, onlarda insan robot değil. :)
Bizce, Türkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi, bugün de en muhterem mevkide, herşeyin üstünde yüksek ve şerefli bir varlıktır.
8 Mart *Dünya Emekçi Kadınlar Günü* kutlu olsun...içini boşaltmadan,yozlaştırmadan kutlayacağımız bir gün değil insanca yaşabileceğimiz günler umuduyla...
'Kadınlarımızın genel görev ve çalışmalarda paylarına düşen işlerden başka, en önemli, en hayırlı, en faziletli bir ödevleri de 'iyi anne' olmalarıdır.
Ey kahraman Türk kadını, Sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar. Büyük başarılar, kıymetli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur. Milletin kaynağı, toplumsal hayatın temeli olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir.'
8 Mart bazı feminist grupların aşırılık yapabilecğini sanma, bir takım snop kadınların takıp takıştırıp derneklerde yemekler düzenleme ve boy gösterme günü değil, işyerlerinde tacize uğrayan, evlerinde ezilen, hala töre cinayetlerine kurban giden, 13 yaşındaki çocukların berdel verildiği günümüzde dünya ve yurdumuz kadınının haklarını koruma ve kadınımızı bilinclendirme günüdür...
Avrupa da onca yıl önce emeklerinin karşılığını almak isterken ölen kadınların anısına kutlanan 8 Mart dünya kadınlar günü şimdilerde yasadışı örgütlerin propaganda günü oldu saptırılmış sapıtılmış birgün diğer özel günler gibi
Yürüyoruz, günün aydınlığında Donuk fabrika bacalarına, Yoksul mutfaklara Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara “Ekmek ve Gül! Ekmek ve Gül! ”
Yürüyoruz, yürüyoruz erkekler içinde, yürüyoruz Çünkü hala bizim oğullarımız onlar Ve hala analık ederiz onlara En zorlu iş, en ağır emek Ve çalışmak doğuştan mezara dek Bu böyle sürüp gitsin istemiyoruz Yaşamak için ekmek Ruhumuz için gül istiyoruz.
Yürüyoruz yürüyoruz, yanyana, güzel günler adına Kadınız, insanız, insanlığı ayağa kaldırıyoruz Paydos bundan böyle köleliğe, aylaklığa Herkes çalışsın, bölüşsün kardeşçe, yaşamın sundukları İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden Bu ekmek ve Gül türküleri Ve yineliyoruz hep bir ağızdan: “ Ekmek ve Gül! Ekmek ve Gül! ”
yine içini anlamsız kutlama ve sözlerle boşalttığımız bir gün.kadınlar günü falan değil.Dünya Emekçi Kadınlar Günü...
Ve kadınlar, bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri, ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve karasabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar, bizim kadınlarımız Nazım Hikmet RAN
Kimi der ki kadın uzun kış gecelerinde yatmak içindir. Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir. Kimi der ki ayalimdir. Boynumda taşıdığım vebalimdir. Kimi der ki hamur yoğuran. Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal. O benim kollarım, bacaklarım. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim, hayat arkadaşımdır...
8 MARTLAR KADINLARIN KAZANIMLARINI YAZDIKLARI TARİHTİR Eşit işe eşit ücret....Daha kısa çalışma saati... Daha iyi gelir.. Oy hakkı... Doğum izni talebi.... n 1857 yılında kadın işçiler, New York'da 12 saatlik ağır çalışma saatine, düşük ücrete karşı yürüyüşler yaptılar. Polis tarafından dağıtıldılar. n 1908 yılında 15 bin kadın daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir ve oy hakkı için yürüdü. Doğum izni talebinde bulundular. 'EKMEK ve GÜL' sloganıyla yürüdüler. EKMEK, yaşama güvencesi ve karın tokluğunu, GÜL ise daha kaliteli yaşamı simgeliyordu. n İlk Kadın Günü 28 Şubat 1909 da kutlandı. Avrupa'daki kadınlar da şubat ayının son pazar gününü 'Kadın Günü' olarak kutlamaya başladılar. n 1910 yılında Clara Zetkin, Alman Kadın Sosyalist Enternasyonali' nde 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olmasını önerdi ve kabul edildi. n 1911 Kopenhag kararından sonra ilk kez 19 Mart ta Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre de kutlandı. Yüz binlerce kadın ve erkek değişik aktiviteler yaptılar. Oy verme, seçme seçilme hakları yanısıra meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını istediler. Bu kutlamalardan 2 hafta sonra Triangel yangınında 140 kadın öldü. Bu olay Amerika çalışma kurallarını büyük ölçüde etkiledi. 1917 yılında Rus kadınlar ' Ekmek ve Barış' için grev yaptılar. Yaşam koşullarının kötülüğünü protesto ettiler. Bu protesto, 8 Mart'ta gerçekleşti ve daha sonra bütün Avrupa ülkeleri tarafından da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul gördü.
ya lanet olsun benim doğum günüm arkadaşlarım hep dalga geçiyor kadınlar günü diye ve ben her 8 martta telefonumu kapatmak zorunda kalıyorum gelen smsleri okumamak için!
Kadınların çalışmaması gerektiğini düşünen 'büyükşef'imin 'Yarın bayanların hiçbiri gelmesin. Senede bir gün erkek erkeğe çalışalım.' sözü beni çok güldürmüştü..
kapitalizmce içi boşlaştırılan,sembol olarak hediyelerin alınması gösterilen,bir sevgililer günü misali sermayenın kurbanı olan zavallı gün...
oysakı new yorkta yakılan emekçi kadınlarımızın anılması adına her yıl buruklukla anmamız gereken bir gün 8 mart!
unutmayalım 8 mart dünya EMEKÇİ kadınlarının güünüdür! erkek hegomanyasına karsı siper olabıleceğimiz,yanyana omuz omuza hakkımızı arayacağımız gün!
KADININ ADI VAR KADININ ADI 'İNSAN'
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ 8 MART 2007 KONUŞMA METNİM
DEGERLİ ARKADAŞLARIM... MESLEKTAŞLARIM...
Bu gün Dünya Kadınlar Günü. Dünya ve ülkemizdeki kadınların toplum içindeki konumlarını, sorunlarını ve nerden nereye geldiklerini konuşup, tartışıp ve istatiksel verileri de değerlendirdikten sonra kadınlarımız ile ilgili her şeyi bir yıl daha unutabiliriz.
Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların halen 21.yy da ayrımcılığa, şiddete, tacize, baskıya ve daha bilemediğimiz bir sürü acıya maruz kalması, insanlığın en büyük utancıdır.
8 Mart gibi bir güne; kadınları ve onların toplum içindeki yerini hatırlamak için gerek görülse de, aslında her gün kadınların toplum içindeki konumlarının, yaşam şartlarının, maddi ve manevi haklarının ve her şeyden önemlisi de Eğitim ve Öğrenim durumlarının iyileştirilmesi bu konularla ilgili başarılı çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Nasıl ki bir kuşun uçmak için iki kanadı var ise ve tek kanatlı olarak uçamıyorsa; insanlarda Yaşam Sahnesinde Erkek ve Kadın olarak, kuşun kanatları gibidir.
Erkek egemen dünya toplumu yüz yıllardır tek kanatla uçmaya çabalamaktadır. Bu kanat çok güçlenmiştir. Semirmiştir. Ve uçmayı istemektedir. Fakat diğer kanat yüzyıllardır yerlerde sürünmekte ve acı çekmektedir.
Güçsüzdür. Yaralıdır. Ve kırıktır.
Nasıl ki sizler burada bir kuşun, zayıf ve kırık bir kanatla uçamayacağını net bir şekilde gördüğünüz gibi, insanlık da kadınların yaşamdaki konumlarını iyileştirmedikçe, kadını eşit haklara ve değerliliğe sahip kılmadıkça uçmakta başarılı olamayacaktır. Uçmak medenileşmektir. Uygar bir dünya toplumu yaratmaktır.
Medeni ve uygar bir dünyayı oluşturmak, dünya toplumunun asil hedefi olmalıdır.
Medeniyet ve uygarlık; 'Toplumun zenginliği ve yüksek teknolojisi' demek değildir.
Uygarlık; topluluğu oluşturan varlıkların düşüncelerinde, yaşamlarında bir biri ile ilişkilerinde ve ürettikleri değerleri paylaşımlarında ve kullanma amaçlarında; ne kadar bilinçlerinin gelişkin olduğu ile ilgilidir.
Dünya toplumu olarak teknolojik bir toplumuz, zenginiz, zekiyiz diyebiliriz. Fakat asla uygar ve medeni değiliz.
Ne zaman dünyada ara sıra hatırlanmak için hiçbir özel güne ihtiyaç duyulmaz ve kadın erkek insanların tek, tek hepsi değerli olur ve yaşamı sevinç-bolluk içinde yaşar ve topluma hizmet ederse, işte o zaman uygarlığı konuşabiliriz.
Dünya toplumlarının bir kısmının kendini uygar ve medeni olarak adlandırması da bir şeyi ifade etmez.
Ne zamanki; dünyada aç ve sefalet ve şiddet içinde bir insan kalmazsa, işte o zaman uygar olabilirler.
Hiçbir insan, diğer bir insanın sefalet, korku baskı altında yaşadığı bir dünyada, onunla aynı mekanı paylaştığı ve yaşadığı sürece; ne medeni sayılır ne de uygar.
Bu nedenle Dünya Toplumlarında ve Ülkemizde kadınlarımızın eğitimlerine ve toplumun bilinçlendirilmesine özellikle özen gösterilmeli ve takipçisi olunmalıdır.
İnsanlığın tek düşmanı cahilliktir. 'Kadın veya erkek, insanlar eğitilmelidir.'
Özellikle kadınlarımızı bir sonraki neslin yaratıcısı olacağı için eğitmeliyiz. Ve yaşam şartlarını iyileştirmek için onları ekonomik bağımsızlıklarını kazanacak şekilde yetiştirmeliyiz.
Kadınlarımızın özgür ve eğitimli olmalarından, işyerlerinde iyi yerlere gelmelerinden ve yönetimi temsil etmelerinden korkmamalı ve onları bastırmamalıyız.
Onlar hak ettikleri yere geldiklerinde toplumu ve diğerlerini kalkındırmak ve yüceltmek ve yükseltmek için mutlaka ellerini diğerlerine ve topluma uzatacaklardır.
Çünkü kadınlar sevgiyi temsil eder.
Ve Dünya toplumlarının her şeyden önce kadınları ile birlikte yürümeye, var olmaya ve uçmaya ihtiyaçları vardır.
Uçmak uygarlaşmak, medenileşmektir.
Medenileşmek, diğerleri ve yaşamla ilgili 'Sorumluluk almak' demektir;
Sorumluluk almak, diğerlerini de yükseltmek, yüceltmek ve paylaşmaktır.
Dünyada daha iyi ve daha erdemli insan gibi bir yaşam sürmemiz için her günün Kadınlar Günü bilincinde geçirilmesi dileğimle,
Tüm Dünya kadınlarının, Günü kutlu olsun.
SAYGILARIMLA....
CAN AKIN ANTWERPEN - BELÇİKA
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx? tabid=1038&mid=8373&ItemID=6158&ItemIndex=16
http://elmaaltshift.blogspot.com/2007/03/ecobella-home-kadnlar-gn.html
tüm erkeklere...
bize bunu Atatürk verdi...müslüman ülkeler arasında Türkiyenin farkı...
sabah güzel bir mesaj ve akşam kavga demek.bi karanfili bile haketmemekmiş.
erkekler odun işte bu günü de batırırlar böyle
kızlar gününüde dört gözle bekliyoz.
Erkeklerin ^^Kadınlar Günü'nü^^ bahane ederek bol bol ^^nutuk atma gününe^^ dönüştürdükleri, ayrıca da kadınların hayatında hiçbir şeyin değişmediği kısır bir gün.
Televizyonda bir beyefendiye soruyorlar, kadınlar neden mutsuz? diye.
Alınan cevap şu ^^ mutsuz olmaları için ben bir sebep göremiyorum^^
Ne güzel değil mi?
Bizim adımıza erkeklerin karar vermesinden ÇOK SIKILDIK. Erkeklerin bize gün bağışlamalarından da hoşlanmıyoruz.
DÜNYA KADINLAR GÜNÜNDE KADINA KARŞI ŞİDDET MESELESİ
M.NİHAT MALKOÇ
Dünya bahçesinin gülüdür kadınlarımız… Onların olmadığı bir dünyayı düşünmek başlı başına bir kâbustur. Zira kadının olmadığı bir dünya nerden baksanız eksiktir. Bazen aralarında küçük tatsızlıklar yaşansa da, birbirlerini üzseler de kadınla erkek bir elmanın iki eşit yarısı gibidir. Bütünü oluşturmak için muhakkak bir araya gelmeleri gerekir.
Dünya kültürünün ve medeniyetinin vücut bulmasında kadınların rolü büyüktür. Kadına hak ettiği değeri fazlasıyla veren ve onun toplumda itibar sahibi onurlu bir fert olmasını sağlayan Atatürk, bu emsalsiz varlıklar için şu mühim vecizeyi söylemiştir: 'Şuna kani olmak lâzımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir...'
Dünyada kadınların elinin değmediği yenilik yok gibidir. Gerçekten de dünyadaki her eserde kadının hüneri apaçık görülmektedir. Onlar erkeklerin yaptığı işlerin pek çoğunu yapmakla kalmamış, evin kadını, çocukların annesi olması rolüyle asıl ağır yükü omuzlamışlardır. Geleceğin nesli onların maharetli ve mübarek ellerinden geçmiştir.
Kadın her alanda erkeğinin yanında yer almıştır. Onun ağır yükünü paylaşarak hafifletmiştir. Analık ve eşlik vazifelerini şikâyete mahal vermeden büyük bir görev aşkıyla, zevkle ve hakkıyla yerine getirmiştir. Onlar kurdukları yuvaların temellerinin sağlam olması için her türlü fedakârlığı ve feragati göstermişlerdir. Ezilmeyi göz önüne almışlar, hatta ezilmişlerdir. Fakat hiçbir zaman ezenlerden olmamışlardır.
Günümüzde kadınlar erkeklerle birlikte tahsil görerek cehalet karanlığından uzaklaşmışlardır. Artık onlar da hayatın tam ortasında bulunmakta, tüketen değil, üreten kesinim içinde yer almaktadırlar. Artık onlara yiyici, ekmek düşmanı gözüyle bakılmamaktadır. Zira onlar sadece evde hamur yoğurmakla kalmayıp aynı zamanda eve ekmek getirmektedirler. Buna ilave olarak evde de ağır bir işçi gibi çalışmaktadırlar. Atatürk'ümüzün kadının eğitimiyle ilgili olarak sarf ettiği şu sözler ne kadar manidardır:
'Kadınlarımız, hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmaya mecburdurlar. Daha esenlikle, daha dürüst olarak yürüyeceğimiz yol vardır. Büyük Türk kadınını çalışmalarımızda ortak kılmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını bilimsel, ahlâki, sosyal, ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı ve yardımcısı yapmak yoludur. Bir toplum aynı amaca bütün kadınlar ve erkekleriyle beraber yürümezse fen ve bilimde yükselmesine imkân ve ihtimal yoktur.'
Erkeklerin adeta eli, ayağı ve dili olan kadınlarımız bunca fedakârlıklarına karşılık bulamamaktadırlar. Maalesef günümüzde kadınlarımız onca yararlılıklarına rağmen şiddete maruz kalmaktadırlar. Bu, çağdaş Türkiye'nin ağlayan yüzüdür. Bu çirkin suret bizi gelişmiş dünya devletlerine karşı küçük düşürüyor. Ülkemiz bu ilkelliği asla hak etmiyor.
Kadına karşı şiddet dünyanın genel sorunlarından biridir. Fakat geri kalmış ülkelerde diğerlerine nazaran daha yaygındır. Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi kadınlara yönelik şiddeti; 'ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma' (1. madde) şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımın son yorumlamalarına 'kadını ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakmak' da dâhil edilmiştir.
Kadına karşı şiddet, en sık rastlanılan kadının insan hakları ihlallerindendir. Üstelik bu sadece Türkiye'nin meselesi de değildir. Gelişmişler de dâhil olmak üzere pek çok dünya ülkesinde hayatın yükünü sırtında taşıyan kadınlara şiddet uygulanmaktadır. Bu insanlık dışı bir eylemdir, bizimle her şeyini paylaşan kadına vefasızlığın en vahimidir.
Kadın anadır, bacıdır, abladır, teyzedir, haladır, ninedir, en mühimi de sadık bir eştir. Kadınlar dövülmek için değil sevilmek içindir. Onlar dövülmeye değil, bir gül misali koklanmaya, sevilmeye layıktırlar. Erkek kadınsız her zaman eksiktir, yarımdır. Dünya kadınların omuzlarında yükselmeye devam edecektir. Onları çok seviyoruz.
Kadın olmak çok avantajlıdır çünkü kadın dünyası daha duyarlı, daha renklidir...Estetik...Daha çok çeşit deneyim içeren bir dünyadır...Kadın olunca tüm dünyayı kuşatırsınız...Bu kuşatma için gerekli donanım bize sağlanmıştır...Ama eğitim şarttır...Üretim şarttır...Bilinç şarttır...
Kadın daha çok ve daha etraflıca düşünür, daha çabuk affeder... Daha çok şefkat gösterir...Kadın konulara daha esnek bakabilir...Değişime daha açıktır...Her kadın güzeldir...
Kısaca kadın olmak demek, bir bütünün tamamlayıcısı olmak demek...Kadın olmak demek yaşamın taaa kendisidir...
Dünya emekçi kadınlar gününü kutlarım.
Bayanlara değer verelim artık orta çağda değiliz,onlar anneleriniz,eşleriniz,kardeşleriniz.
Dünya denen ortak yaşama yerini ortak paylaşımlarla güzelleştirelim.
Bayanların üzerindeki yükü hafifletmeye çalışın erkekler,yemek yapmayı öğrenin, çocuk bakmasını, yaşlı bakımını.
Bayanlardan SÜPER KADIN olma beklentisini aklınızdan çıkarın, onlarda insan robot değil. :)
Çocukta yaparız, kariyerde ama robot değiliz!
Bizce, Türkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi, bugün de en muhterem mevkide, herşeyin üstünde yüksek ve şerefli bir varlıktır.
Mustafa Kemal Atatürk.....
8 Mart *Dünya Emekçi Kadınlar Günü* kutlu olsun...içini boşaltmadan,yozlaştırmadan kutlayacağımız bir gün değil insanca yaşabileceğimiz günler umuduyla...
Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmak zorundadırlar.
Mustafa Kemal Atatürk........
Evinde hayvan beslemek gibi bir niyeti olup, kocası tarafından engellenen bayanın hakkının savunulduğu...
Türbanlı olduğu için, eğitim hakkı elinden alınan bayanların gözardı edildiği sıradan günlerden bir tanesi...
Hiç bir kıymeti yok gözümde...
Sol ' un yeni malzemesi...
Seçimler ve 2007 yılı için önemli bir gün.....kullanabilene...
1 Mayıs'ı merak ediyorum... :)
'Kadınlarımızın genel görev ve çalışmalarda paylarına düşen işlerden başka, en önemli, en hayırlı, en faziletli bir ödevleri de 'iyi anne' olmalarıdır.
Ey kahraman Türk kadını, Sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Dünyada her şey kadının eseridir.
Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.
Büyük başarılar, kıymetli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur.
Milletin kaynağı, toplumsal hayatın temeli olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir.'
M.Kemal ATATÜRK
D-U-N-Y-A kadinlar gunu. 'calsin davullar,oynasin hanimlar' :)) e musadenizle o kadarcik oluversin!
8 Mart bazı feminist grupların aşırılık yapabilecğini sanma, bir takım snop kadınların takıp takıştırıp derneklerde yemekler düzenleme ve boy gösterme günü değil, işyerlerinde tacize uğrayan, evlerinde ezilen, hala töre cinayetlerine kurban giden, 13 yaşındaki çocukların berdel verildiği günümüzde dünya ve yurdumuz kadınının haklarını koruma ve kadınımızı bilinclendirme günüdür...
Sadece bizim günümüz! ha ha ha
Avrupa da onca yıl önce emeklerinin karşılığını almak isterken ölen kadınların anısına kutlanan 8 Mart dünya kadınlar günü şimdilerde yasadışı örgütlerin propaganda günü oldu saptırılmış sapıtılmış birgün diğer özel günler gibi
dünya kadınlar günü olarak hatırlıyorum... aşağıda yazılan farklı yorumlara bakıyorum evet doğru hatırlıyormuşum.
kadınlarımızın varoluşu hepvarlar anne,eş, bacı,yavuklu ama her nedense yokmuşgibiler.
Tüm Emekçi Kadınlarımızın
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun
EKMEK VE GÜL
Yürüyoruz, günün aydınlığında
Donuk fabrika bacalarına,
Yoksul mutfaklara
Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan
Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara
“Ekmek ve Gül! Ekmek ve Gül! ”
Yürüyoruz, yürüyoruz erkekler içinde, yürüyoruz
Çünkü hala bizim oğullarımız onlar
Ve hala analık ederiz onlara
En zorlu iş, en ağır emek
Ve çalışmak doğuştan mezara dek
Bu böyle sürüp gitsin istemiyoruz
Yaşamak için ekmek
Ruhumuz için gül istiyoruz.
Yürüyoruz yürüyoruz, yanyana, güzel günler adına
Kadınız, insanız, insanlığı ayağa kaldırıyoruz
Paydos bundan böyle köleliğe, aylaklığa
Herkes çalışsın, bölüşsün kardeşçe, yaşamın sundukları
İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden
Bu ekmek ve Gül türküleri
Ve yineliyoruz hep bir ağızdan:
“ Ekmek ve Gül! Ekmek ve Gül! ”
James OPPENHEIM
yine içini anlamsız kutlama ve sözlerle boşalttığımız bir gün.kadınlar günü falan değil.Dünya Emekçi Kadınlar Günü...
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
Nazım Hikmet RAN
KADIN
Kimi der ki kadın
uzun kış gecelerinde
yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde
dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım.
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim,
hayat arkadaşımdır...
Nazım HİKMET
8 MARTLAR KADINLARIN KAZANIMLARINI YAZDIKLARI TARİHTİR
Eşit işe eşit ücret....Daha kısa çalışma saati... Daha iyi gelir.. Oy hakkı... Doğum izni talebi....
n 1857 yılında kadın işçiler, New York'da 12 saatlik ağır çalışma saatine, düşük ücrete karşı yürüyüşler yaptılar. Polis tarafından dağıtıldılar.
n 1908 yılında 15 bin kadın daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir ve oy hakkı için yürüdü. Doğum izni talebinde bulundular. 'EKMEK ve GÜL' sloganıyla yürüdüler. EKMEK, yaşama güvencesi ve karın tokluğunu, GÜL ise daha kaliteli yaşamı simgeliyordu.
n İlk Kadın Günü 28 Şubat 1909 da kutlandı. Avrupa'daki kadınlar da şubat ayının son pazar gününü 'Kadın Günü' olarak kutlamaya başladılar.
n 1910 yılında Clara Zetkin, Alman Kadın Sosyalist Enternasyonali' nde 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olmasını önerdi ve kabul edildi.
n 1911 Kopenhag kararından sonra ilk kez 19 Mart ta Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre de kutlandı. Yüz binlerce kadın ve erkek değişik aktiviteler yaptılar. Oy verme, seçme seçilme hakları yanısıra meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını istediler.
Bu kutlamalardan 2 hafta sonra Triangel yangınında 140 kadın öldü. Bu olay Amerika çalışma kurallarını büyük ölçüde etkiledi. 1917 yılında Rus kadınlar ' Ekmek ve Barış' için grev yaptılar. Yaşam koşullarının kötülüğünü protesto ettiler. Bu protesto, 8 Mart'ta gerçekleşti ve daha sonra bütün Avrupa ülkeleri tarafından da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul gördü.
ya lanet olsun benim doğum günüm arkadaşlarım hep dalga geçiyor kadınlar günü diye ve ben her 8 martta telefonumu kapatmak zorunda kalıyorum gelen smsleri okumamak için!
8 Mart bana doğum günümün yaklaştığını da hatırlatıyor:(
Kadınların çalışmaması gerektiğini düşünen 'büyükşef'imin 'Yarın bayanların hiçbiri gelmesin. Senede bir gün erkek erkeğe çalışalım.' sözü beni çok güldürmüştü..
bugün sekiz mart......... neşe içinde avrat......... babama aldım kıravat.......yaşasın sekiz mart