güneş tutulmasının bilmsel ve kabul gören açıklaması zaten yapılmış ay'ın dünya ile araya girdiğinde yaşanan bir gerçeklik..ben matematikçi değilim ama bilmem kaç senede bir oluyormuş...
mantık ve vicdan el ele verip düşündüklerinde Allahın ilmini görüyorum. Madem her şey ilme dayanıyor. Evrendeki bu uyumu bu şaheser düzenin açıklamasınıda bana seyretmek ve tefekkür etmek düşüyor..
tamamen bilimsel bir doğa olayı bn hç göremedm yok ya görmşmydm acaba hernyse gördüysm bile bin kere izlemeye razıym çk dikkat çekici bişi çnkü bnce ilginç yani! !
geçmiş yıllarda hatta yüzyıllarda ve hatta bü günlerde bile maksadını aşabilecek kavramlar yüklemeye çalıştıkları nadir ama peryodik aralıklarla yaşanan bir doğa olayı....
(K.S.F) Kökünden 'küsûf' ve (H.S.F) kökünden 'husûf' sözlükte; güneş ve ay tutulmasını ifade eden iki mastar. Küsûf; daha çok güneş tutulması, husûf ise, ay tutulması için kullanılır. Küsûf, astronomi ilmi bakımından; güneş ışıklarının tamamının veya bir bölümünün, gündüz, güneşle dünya arasına ay'ın gölgesinin girmesiyle dünyanın belli bir yöresine ulaşamamasıdır. Husûf ise, geceleyin ay ışığının tamamının veya bir bölümünün, dünyanın gölgesinin güneşle ay arasına girmesi yüzünden dünyaya ulaşamamasından ibarettir. Bu iki terim, birbirinin yerine de kullanılabildiği için, bunlara 'iki küsûf' veya 'iki husûf' da denilmiştir.
Küsûf ve husûf namazı İslâm hukukçularının büyük çoğunluğuna göre müekked sünnettir. Yalnız Hanefî ve Mâlikîler husûf namazım mendûb görürler. Kur'ân'da şöyle buyurulur: 'Gece, gündüz güneş ve ay, O'nun varlığını gösteren âyetlerdendir. Güneşe veya ay'a secde etmeyiniz. Bütün bunları yoktan var eden Allah'a secde ediniz' (Fussilet, 41/37) . Bu âyet-i kerîme, ay ve güneş tutulması sırasında, bunları yaratan Allah için namaz kılmaya işaret etmektedir.
Hz. Peygamber, (s.a.s) oğlu İbrahim vefat ettiği zaman üzülmüştü. Aynı günde güneşin tutulması üzerine bazı. insanların, güneşin de Hz. Muhammed'in üzüntüsüne ortak olduğunu öne sürmesi üzerine, Allâh'ın elçisi şöyle buyurmuştur: 'Şüphesiz güneş ve ay, Allâh'ın âyetlerinden iki âyettir. Herhangi bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Siz onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, tutulma sona erinceye kadar namaz kılınız ve dua ediniz' (Buhârî, Küsûf, 1,3,8,13,15,17; Müslim, Kusûf, 10; Ahmed b. Hanbel, IV, 249, 253; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, III, 326) .
Küsûf namazı, mukîm veya misafir olsun, beş vakit namazla yükümlü olan erkek ve kadınlar için meşrûdur. Çünkü küsûf ve husûf namazında Rasûlüllah (s.a.s) 'in uygulaması böyle olmuştur. Bu namaz ezan ve kametsiz kılınır. Bir münâdî sadece 'essalâtü câmia= namaz toplayıcıdır' diye seslenir (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 325) . Cemaatle veya tek tek, gizli veya açık okunarak, hutbeli veya hutbesiz kılınması mümkün ve caizdir. Ancak bu namazın mescidde ve cemaatle kılınması daha fazîletlidir.
Deprem, fırtına, yıldırım düşmesi, şiddetli yağmur, dolu, kar ve salgın hastalık gibi felâket zamanlarında, cemaatsiz olarak, diğer namazlar gibi iki rek'at namaz kılmak mendub'tur. Burada küsûf namazına kıyas yapılmıştır (Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 234, 235) .
Hanefilere göre küsûf namazı, bayram, cum'a ve nâfile namazlar gibi iki rek'attan ibarettir. Ezansız, kametsiz, hutbesiz kılınır ve her rek'at; bir rükû ve iki secdeli olur. Delil, Ebû Davud'un naklettiği şu hadistir: 'Rasûlüllah (s.a.s) iki rek'at namaz kıldı ve rek'atlarda ayakta duruşları (kıyamı) uzun yaptı. Sonra geri döndü, güneş açılınca da şöyle buyurdu: 'Bunlar, Allah'ın kendisiyle kullarını korkuttuğu belgelerdir. Bu gibi mucizeleri gördüğünüz zaman, farz namazlardan en yeni kıldığınız namaz gibi namaz kılınız' (Buhârî, Küsuf, 6, 14; Müslim, Küsûf, 21, 24; Ebû Dâvud, İstiskâ, 3, 4) .
Çoğunluk İslâm hukukçularına göre, küsûf namazı iki rek'at olup, her rek'atte iki kıyâm, iki kırâat, iki rükû ve iki secde bulunur. Sünnet olan okuyuş şöyledir: İlk kıyamda Fatiha'dan sonra, Bakara sûresi veya ona denk bir sûre, ikinci kıyamda Fatiha'dan sonra, bundan daha az, üçüncü kıyamda Fatiha'dan sonra, daha da az, dördüncü kıyamda yine Fatiha'dan sonra, bir öncekinden daha az miktarda Kur'ân okunur. Kıyamda ilk okuyuştan sonra rukûya varılır, sonra doğrulur ve ikinci okuyuşu yapar, sonra yine rukûya varılır ve secdeye gidilir. İlk rukûda yaklaşık yüz, ikincide seksen, üçüncüde yetmiş ve dördüncüde elli âyet okuyacak kadar 'Sübhanallah= Allâh'ım seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim' der (Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuh, 1405/1985, II, 399) . Çoğunluğun bir rek'atta iki rüku için dayandığı delil şu hadistir. Abdullah b. Amr şöyle demiştir: Hz. Peygamber (s.a.s) zamanında güneş tutulduğunda 'namaz toplayıcıdır' diye nidâ olundu. Rasûlüllah (s.a.s) bir secdede iki rükû yaptı, sonra ayağa kalktı, tekrar bir secdede iki rükû yaptı. Sonra güneş açıldı. Hz. Aişe şöyle dedi: Bu namazın rükûundan daha uzun hiç rükû yapmadım. Secdesinden, daha uzun hiç bir secde de yapmadım' (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 325) .
Ebû Hanîfe'ye göre, imam, küsûf namazında okuyuşu gizli yapar. İbn Abbas şöyle demiştir: 'Rasûlüllah (s.a.s) ile küsûf namazı kıldım. O'nun kıraatinden bir harf bile işitmedim' (Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 232) . Husûf namazı ise, münferid olarak ve gizli okuyuşla kılınır. İmam Muhammed ve Ebû Yusuf'a göre ise İmam Küsûf namazında sesli okur. Çünkü Hz. Âişe, Rasûlüllah (s.a.s) 'in böyle bir namazda sesli okuduğunu söylemiştir (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 331; Zeylaî, a.g.e., II, 232; bk. İbnü'l Hümâm, Fethu'l-Kadir, 432-436; el-Kâsânî, Bedâyîu's-Sanâyi: I, 281-282, Meydânî, el-Lübâb, I, 121) .
Hanefi ve Hanbelîlere göre, küsûf namazı için hutbe yoktur. Çünkü Hz. Peygamber hutbeyi değil, yalnız namazı emretmiştir. O'nun namazdan sonra hutbe irad etmesi, hükmü bildirmek içindir. O'nun bir küsûf namazından sonra yaptığı bir konuşma şöyledir: 'Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın mucizelerinden bir mucizedir. Bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Bunu görünce Allah'a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin. Şüphesiz şu makamımda size söz verilen her şeyi gördüm. Beni öne geçer gördüğünüzde ben de kendimi Cennet'ten bir salkım almayı arzu eder görüyordum. Beni biraz geri çekilirken gördüğünüzde ben Cehennem'in bir kısmının diğer tarafını yediğini görüyordum ' (Müslim, Kusuf, 3901; Mâlik, Muvatta', I, 186; Beyhakî, III, 323, 324; Şevkânî, a.g.e., III, 325) . Hadîsin başka bir rivayeti şöyledir:
'Cehennemi gördüm. Bugünkünden daha korkunç bir manzarayı hiç görmemiştim. Cehennemliklerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm'. Bir sahabenin, bunun sebebini sorması üzerine, de şöyle buyurdu: 'Onlar kocalarına nankörlük ediyorlar. Hatta sen onlardan birine bütün ömür boyu iyilik yapsan, sonra sende küçük bir kötülük görse, şimdiye kadar senden zaten hiç iyilik görmedim, der' (Buhârı, İbn Abbas'tan, II, 28; Mâlik, Muvatta', I, 186; İbn Huzeyme, 1379; Beyhakî, III, 321) .
(K.S.F) Kökünden 'küsûf' ve (H.S.F) kökünden 'husûf' sözlükte; güneş ve ay tutulmasını ifade eden iki mastar. Küsûf; daha çok güneş tutulması, husûf ise, ay tutulması için kullanılır. Küsûf, astronomi ilmi bakımından; güneş ışıklarının tamamının veya bir bölümünün, gündüz, güneşle dünya arasına ay'ın gölgesinin girmesiyle dünyanın belli bir yöresine ulaşamamasıdır. Husûf ise, geceleyin ay ışığının tamamının veya bir bölümünün, dünyanın gölgesinin güneşle ay arasına girmesi yüzünden dünyaya ulaşamamasından ibarettir. Bu iki terim, birbirinin yerine de kullanılabildiği için, bunlara 'iki küsûf' veya 'iki husûf' da denilmiştir.
Küsûf ve husûf namazı İslâm hukukçularının büyük çoğunluğuna göre müekked sünnettir. Yalnız Hanefî ve Mâlikîler husûf namazım mendûb görürler. Kur'ân'da şöyle buyurulur: 'Gece, gündüz güneş ve ay, O'nun varlığını gösteren âyetlerdendir. Güneşe veya ay'a secde etmeyiniz. Bütün bunları yoktan var eden Allah'a secde ediniz' (Fussilet, 41/37) . Bu âyet-i kerîme, ay ve güneş tutulması sırasında, bunları yaratan Allah için namaz kılmaya işaret etmektedir.
Hz. Peygamber, (s.a.s) oğlu İbrahim vefat ettiği zaman üzülmüştü. Aynı günde güneşin tutulması üzerine bazı. insanların, güneşin de Hz. Muhammed'in üzüntüsüne ortak olduğunu öne sürmesi üzerine, Allâh'ın elçisi şöyle buyurmuştur: 'Şüphesiz güneş ve ay, Allâh'ın âyetlerinden iki âyettir. Herhangi bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Siz onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, tutulma sona erinceye kadar namaz kılınız ve dua ediniz' (Buhârî, Küsûf, 1,3,8,13,15,17; Müslim, Kusûf, 10; Ahmed b. Hanbel, IV, 249, 253; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, III, 326) .
Küsûf namazı, mukîm veya misafir olsun, beş vakit namazla yükümlü olan erkek ve kadınlar için meşrûdur. Çünkü küsûf ve husûf namazında Rasûlüllah (s.a.s) 'in uygulaması böyle olmuştur. Bu namaz ezan ve kametsiz kılınır. Bir münâdî sadece 'essalâtü câmia= namaz toplayıcıdır' diye seslenir (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 325) . Cemaatle veya tek tek, gizli veya açık okunarak, hutbeli veya hutbesiz kılınması mümkün ve caizdir. Ancak bu namazın mescidde ve cemaatle kılınması daha fazîletlidir.
Deprem, fırtına, yıldırım düşmesi, şiddetli yağmur, dolu, kar ve salgın hastalık gibi felâket zamanlarında, cemaatsiz olarak, diğer namazlar gibi iki rek'at namaz kılmak mendub'tur. Burada küsûf namazına kıyas yapılmıştır (Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 234, 235) .
Hanefilere göre küsûf namazı, bayram, cum'a ve nâfile namazlar gibi iki rek'attan ibarettir. Ezansız, kametsiz, hutbesiz kılınır ve her rek'at; bir rükû ve iki secdeli olur. Delil, Ebû Davud'un naklettiği şu hadistir: 'Rasûlüllah (s.a.s) iki rek'at namaz kıldı ve rek'atlarda ayakta duruşları (kıyamı) uzun yaptı. Sonra geri döndü, güneş açılınca da şöyle buyurdu: 'Bunlar, Allah'ın kendisiyle kullarını korkuttuğu belgelerdir. Bu gibi mucizeleri gördüğünüz zaman, farz namazlardan en yeni kıldığınız namaz gibi namaz kılınız' (Buhârî, Küsuf, 6, 14; Müslim, Küsûf, 21, 24; Ebû Dâvud, İstiskâ, 3, 4) .
Çoğunluk İslâm hukukçularına göre, küsûf namazı iki rek'at olup, her rek'atte iki kıyâm, iki kırâat, iki rükû ve iki secde bulunur. Sünnet olan okuyuş şöyledir: İlk kıyamda Fatiha'dan sonra, Bakara sûresi veya ona denk bir sûre, ikinci kıyamda Fatiha'dan sonra, bundan daha az, üçüncü kıyamda Fatiha'dan sonra, daha da az, dördüncü kıyamda yine Fatiha'dan sonra, bir öncekinden daha az miktarda Kur'ân okunur. Kıyamda ilk okuyuştan sonra rukûya varılır, sonra doğrulur ve ikinci okuyuşu yapar, sonra yine rukûya varılır ve secdeye gidilir. İlk rukûda yaklaşık yüz, ikincide seksen, üçüncüde yetmiş ve dördüncüde elli âyet okuyacak kadar 'Sübhanallah= Allâh'ım seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim' der (Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuh, 1405/1985, II, 399) . Çoğunluğun bir rek'atta iki rüku için dayandığı delil şu hadistir. Abdullah b. Amr şöyle demiştir: Hz. Peygamber (s.a.s) zamanında güneş tutulduğunda 'namaz toplayıcıdır' diye nidâ olundu. Rasûlüllah (s.a.s) bir secdede iki rükû yaptı, sonra ayağa kalktı, tekrar bir secdede iki rükû yaptı. Sonra güneş açıldı. Hz. Aişe şöyle dedi: Bu namazın rükûundan daha uzun hiç rükû yapmadım. Secdesinden, daha uzun hiç bir secde de yapmadım' (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 325) .
Ebû Hanîfe'ye göre, imam, küsûf namazında okuyuşu gizli yapar. İbn Abbas şöyle demiştir: 'Rasûlüllah (s.a.s) ile küsûf namazı kıldım. O'nun kıraatinden bir harf bile işitmedim' (Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 232) . Husûf namazı ise, münferid olarak ve gizli okuyuşla kılınır. İmam Muhammed ve Ebû Yusuf'a göre ise İmam Küsûf namazında sesli okur. Çünkü Hz. Âişe, Rasûlüllah (s.a.s) 'in böyle bir namazda sesli okuduğunu söylemiştir (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 331; Zeylaî, a.g.e., II, 232; bk. İbnü'l Hümâm, Fethu'l-Kadir, 432-436; el-Kâsânî, Bedâyîu's-Sanâyi: I, 281-282, Meydânî, el-Lübâb, I, 121) .
Hanefi ve Hanbelîlere göre, küsûf namazı için hutbe yoktur. Çünkü Hz. Peygamber hutbeyi değil, yalnız namazı emretmiştir. O'nun namazdan sonra hutbe irad etmesi, hükmü bildirmek içindir. O'nun bir küsûf namazından sonra yaptığı bir konuşma şöyledir: 'Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın mucizelerinden bir mucizedir. Bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Bunu görünce Allah'a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin. Şüphesiz şu makamımda size söz verilen her şeyi gördüm. Beni öne geçer gördüğünüzde ben de kendimi Cennet'ten bir salkım almayı arzu eder görüyordum. Beni biraz geri çekilirken gördüğünüzde ben Cehennem'in bir kısmının diğer tarafını yediğini görüyordum ' (Müslim, Kusuf, 3901; Mâlik, Muvatta', I, 186; Beyhakî, III, 323, 324; Şevkânî, a.g.e., III, 325) . Hadîsin başka bir rivayeti şöyledir:
'Cehennemi gördüm. Bugünkünden daha korkunç bir manzarayı hiç görmemiştim. Cehennemliklerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm'. Bir sahabenin, bunun sebebini sorması üzerine, de şöyle buyurdu: 'Onlar kocalarına nankörlük ediyorlar. Hatta sen onlardan birine bütün ömür boyu iyilik yapsan, sonra sende küçük bir kötülük görse, şimdiye kadar senden zaten hiç iyilik görmedim, der' (Buhârı, İbn Abbas'tan, II, 28; Mâlik, Muvatta', I, 186; İbn Huzeyme, 1379; Beyhakî, III, 321) .
işyerinin balkonundan izleyebildim.ve o esnada 4 dakikalık havada bir soğuma gerçekleşti,üşüdüm bile hem de ve biraz da korktum.arkadaşlarla geyiğini bile yaptık.işte deprem olursa ne yaparız falan...
Yüzyılın İlk Tam Güneş Tutulması TRT Ekranlarından Canlı Yayınlanacak.
29 Mart'taki yüzyılın ilk Tam Güneş Tutulması'nın en iyi izleneceği ülkelerden biri Türkiye. TRT'nin 4 ayrı şehirden canlı yayınlayacağı tutulma 4 dakika sürecek. Tam Güneş Tutulması, Türkiye'den 54 yıl sonra tekrar izlenebilecek.
Tam Güneş Tutulması, Ay'ın Güneş ışınlarını tam olarak kesmesi demek. Yani gündüz içinde gecenin yaşanması.
Bu yüzyılın ilk Tam Güneş Tutulması yurdumuzda 29 Mart'ta saat 13:54'de başlayacak ve yaklaşık 4 dakika sürecek.
Dünyada ise Brezilya'nın doğu kıyısında Güneş'in doğuşu ile başlayacak tutulma gölgesi Atlas Okyanusu boyunca ilerleyecek. Gana'dan Afrika Kıta'sına çıkan tutulma gölgesi Nijerya ve Libya boyunca Sahra Çölü'nü geçerek Akdeniz'e ulaşacak.
Antalya kıyısından yurdumuza girecek olan tutulma gölgesi saatte yaklaşık 3250 km hızla Ordu ilimize kadar uzanan 165 km genişlikteki bir hat üzerinde yoluna devam edecek. Buradan Karadeniz'e geçecek olan tutulma gölgesi Gürcistan'da yeniden karaya çıkarak Hazar Denizi'nin kuzeyi ve Kazakistan'dan geçerek günbatımında Moğolistan'da sona ercek.
NASA'nın 'dünyada en net izlenebilecek yer' olarak Türkiye'yi gösterdiği bu olay TRT-2, TRT-İNT ve TRT-TÜRK'ten canlı yayınlanacak.
TRT, Antalya, Konya Nevşehir ve Ordu'dan yapacağı canlı yayınlarla tutulma anı görüntülerini getirecek ekranlara. Bu görüntüler, www.trt.net.tr'den de canlı olarak tüm dünyaya ulaştırılacak.
Daha önce sık aralıklarla yaşansa da bu yüzyılda Türkiye'den izlenebilecek bir sonraki tutulma 2060 yılında gerçekleşecek. Yani tam 54 yıl sonra...
Çıplak gözle izlenmesi halinde kalıcı hasar bırakabileceği uyarısı yapılan Tam Güneş Tutulması Türk turizmine de katkı sağlayacak. Bu doğa olayı Türkiye'de adeta bilim ve turizm şenliğine dönüşecek.
güneş tutulmasının bilmsel ve kabul gören açıklaması zaten yapılmış
ay'ın dünya ile araya girdiğinde yaşanan bir gerçeklik..ben matematikçi değilim ama bilmem kaç senede bir oluyormuş...
yani galaksinin kendi doğalığı..
mantık ve vicdan el ele verip düşündüklerinde Allahın ilmini görüyorum. Madem her şey ilme dayanıyor. Evrendeki bu uyumu bu şaheser düzenin açıklamasınıda bana seyretmek ve tefekkür etmek düşüyor..
çok güzel vede egzantik bir olay
bilgisayar disketlerinden rahatça görebilirsiniz :)))
ben ce çok karanlık
ayy ayy
ayoll ay güneşin önüne geçtii
ayy ayy
güneş tutulması ayın günşin arkasına geçmesidir
güneş tutulması ayın günşin arkasına geçmesidir
tamamen bilimsel bir doğa olayı bn hç göremedm yok ya görmşmydm acaba hernyse gördüysm bile bin kere izlemeye razıym çk dikkat çekici bişi çnkü bnce ilginç yani! !
gizemi ve esareti
sınav haftası idi.. bilim-teknikten gözlük alıp izlemek için can atmama rağmen ders çalışırken unutmuştum
bizim hoca bi dolu şey anlatmıştı izlemiştik hatta ama o sırada ben penceredn başka yerlere bakıodum :)))
ALLAH'ın kudretine küçük bir örnek...O isterse ne olmaz ki.....
hiç güzel değildi
tehlikee
geçmiş yıllarda hatta yüzyıllarda ve hatta bü günlerde bile maksadını aşabilecek kavramlar yüklemeye çalıştıkları nadir ama peryodik aralıklarla yaşanan bir doğa olayı....
hani....bazen....dünya durur ya..
öyle bir andı...
ankarada %97 oranındaydı..ve muhteşemdi...
görebildiğim için mutluyum...
tuttuk gitti..
(K.S.F) Kökünden 'küsûf' ve (H.S.F) kökünden 'husûf' sözlükte; güneş ve ay
tutulmasını ifade eden iki mastar. Küsûf; daha çok güneş tutulması, husûf
ise, ay tutulması için kullanılır. Küsûf, astronomi ilmi bakımından; güneş
ışıklarının tamamının veya bir bölümünün, gündüz, güneşle dünya arasına
ay'ın gölgesinin girmesiyle dünyanın belli bir yöresine ulaşamamasıdır.
Husûf ise, geceleyin ay ışığının tamamının veya bir bölümünün, dünyanın
gölgesinin güneşle ay arasına girmesi yüzünden dünyaya ulaşamamasından
ibarettir. Bu iki terim, birbirinin yerine de kullanılabildiği için, bunlara
'iki küsûf' veya 'iki husûf' da denilmiştir.
Küsûf ve husûf namazı İslâm hukukçularının büyük çoğunluğuna göre müekked
sünnettir. Yalnız Hanefî ve Mâlikîler husûf namazım mendûb görürler.
Kur'ân'da şöyle buyurulur: 'Gece, gündüz güneş ve ay, O'nun varlığını
gösteren âyetlerdendir. Güneşe veya ay'a secde etmeyiniz. Bütün bunları
yoktan var eden Allah'a secde ediniz' (Fussilet, 41/37) . Bu âyet-i kerîme,
ay ve güneş tutulması sırasında, bunları yaratan Allah için namaz kılmaya
işaret etmektedir.
Hz. Peygamber, (s.a.s) oğlu İbrahim vefat ettiği zaman üzülmüştü. Aynı günde
güneşin tutulması üzerine bazı. insanların, güneşin de Hz. Muhammed'in
üzüntüsüne ortak olduğunu öne sürmesi üzerine, Allâh'ın elçisi şöyle
buyurmuştur: 'Şüphesiz güneş ve ay, Allâh'ın âyetlerinden iki âyettir.
Herhangi bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Siz
onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, tutulma sona erinceye kadar namaz
kılınız ve dua ediniz' (Buhârî, Küsûf, 1,3,8,13,15,17; Müslim, Kusûf, 10;
Ahmed b. Hanbel, IV, 249, 253; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, III, 326) .
Küsûf namazı, mukîm veya misafir olsun, beş vakit namazla yükümlü olan erkek
ve kadınlar için meşrûdur. Çünkü küsûf ve husûf namazında Rasûlüllah
(s.a.s) 'in uygulaması böyle olmuştur. Bu namaz ezan ve kametsiz kılınır. Bir
münâdî sadece 'essalâtü câmia= namaz toplayıcıdır' diye seslenir
(eş-Şevkânî, a.g.e., III, 325) . Cemaatle veya tek tek, gizli veya açık
okunarak, hutbeli veya hutbesiz kılınması mümkün ve caizdir. Ancak bu
namazın mescidde ve cemaatle kılınması daha fazîletlidir.
Deprem, fırtına, yıldırım düşmesi, şiddetli yağmur, dolu, kar ve salgın
hastalık gibi felâket zamanlarında, cemaatsiz olarak, diğer namazlar gibi
iki rek'at namaz kılmak mendub'tur. Burada küsûf namazına kıyas yapılmıştır
(Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 234, 235) .
Hanefilere göre küsûf namazı, bayram, cum'a ve nâfile namazlar gibi iki
rek'attan ibarettir. Ezansız, kametsiz, hutbesiz kılınır ve her rek'at; bir
rükû ve iki secdeli olur. Delil, Ebû Davud'un naklettiği şu hadistir:
'Rasûlüllah (s.a.s) iki rek'at namaz kıldı ve rek'atlarda ayakta duruşları
(kıyamı) uzun yaptı. Sonra geri döndü, güneş açılınca da şöyle buyurdu:
'Bunlar, Allah'ın kendisiyle kullarını korkuttuğu belgelerdir. Bu gibi
mucizeleri gördüğünüz zaman, farz namazlardan en yeni kıldığınız namaz gibi
namaz kılınız' (Buhârî, Küsuf, 6, 14; Müslim, Küsûf, 21, 24; Ebû Dâvud,
İstiskâ, 3, 4) .
Çoğunluk İslâm hukukçularına göre, küsûf namazı iki rek'at olup, her
rek'atte iki kıyâm, iki kırâat, iki rükû ve iki secde bulunur. Sünnet olan
okuyuş şöyledir: İlk kıyamda Fatiha'dan sonra, Bakara sûresi veya ona denk
bir sûre, ikinci kıyamda Fatiha'dan sonra, bundan daha az, üçüncü kıyamda
Fatiha'dan sonra, daha da az, dördüncü kıyamda yine Fatiha'dan sonra, bir
öncekinden daha az miktarda Kur'ân okunur. Kıyamda ilk okuyuştan sonra
rukûya varılır, sonra doğrulur ve ikinci okuyuşu yapar, sonra yine rukûya
varılır ve secdeye gidilir. İlk rukûda yaklaşık yüz, ikincide seksen,
üçüncüde yetmiş ve dördüncüde elli âyet okuyacak kadar 'Sübhanallah=
Allâh'ım seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim' der (Zühaylî,
el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuh, 1405/1985, II, 399) . Çoğunluğun bir rek'atta
iki rüku için dayandığı delil şu hadistir. Abdullah b. Amr şöyle demiştir:
Hz. Peygamber (s.a.s) zamanında güneş tutulduğunda 'namaz toplayıcıdır' diye
nidâ olundu. Rasûlüllah (s.a.s) bir secdede iki rükû yaptı, sonra ayağa
kalktı, tekrar bir secdede iki rükû yaptı. Sonra güneş açıldı. Hz. Aişe
şöyle dedi: Bu namazın rükûundan daha uzun hiç rükû yapmadım. Secdesinden,
daha uzun hiç bir secde de yapmadım' (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 325) .
Ebû Hanîfe'ye göre, imam, küsûf namazında okuyuşu gizli yapar. İbn Abbas
şöyle demiştir: 'Rasûlüllah (s.a.s) ile küsûf namazı kıldım. O'nun
kıraatinden bir harf bile işitmedim' (Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 232) . Husûf
namazı ise, münferid olarak ve gizli okuyuşla kılınır. İmam Muhammed ve Ebû
Yusuf'a göre ise İmam Küsûf namazında sesli okur. Çünkü Hz. Âişe, Rasûlüllah
(s.a.s) 'in böyle bir namazda sesli okuduğunu söylemiştir (eş-Şevkânî,
a.g.e., III, 331; Zeylaî, a.g.e., II, 232; bk. İbnü'l Hümâm, Fethu'l-Kadir,
432-436; el-Kâsânî, Bedâyîu's-Sanâyi: I, 281-282, Meydânî, el-Lübâb, I,
121) .
Hanefi ve Hanbelîlere göre, küsûf namazı için hutbe yoktur. Çünkü Hz.
Peygamber hutbeyi değil, yalnız namazı emretmiştir. O'nun namazdan sonra
hutbe irad etmesi, hükmü bildirmek içindir. O'nun bir küsûf namazından sonra
yaptığı bir konuşma şöyledir: 'Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın mucizelerinden
bir mucizedir. Bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar.
Bunu görünce Allah'a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin. Şüphesiz şu
makamımda size söz verilen her şeyi gördüm. Beni öne geçer gördüğünüzde ben
de kendimi Cennet'ten bir salkım almayı arzu eder görüyordum. Beni biraz
geri çekilirken gördüğünüzde ben Cehennem'in bir kısmının diğer tarafını
yediğini görüyordum ' (Müslim, Kusuf, 3901; Mâlik, Muvatta', I, 186;
Beyhakî, III, 323, 324; Şevkânî, a.g.e., III, 325) . Hadîsin başka bir
rivayeti şöyledir:
'Cehennemi gördüm. Bugünkünden daha korkunç bir manzarayı hiç görmemiştim.
Cehennemliklerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm'. Bir sahabenin, bunun
sebebini sorması üzerine, de şöyle buyurdu: 'Onlar kocalarına nankörlük
ediyorlar. Hatta sen onlardan birine bütün ömür boyu iyilik yapsan, sonra
sende küçük bir kötülük görse, şimdiye kadar senden zaten hiç iyilik
görmedim, der' (Buhârı, İbn Abbas'tan, II, 28; Mâlik, Muvatta', I, 186; İbn
Huzeyme, 1379; Beyhakî, III, 321) .
(K.S.F) Kökünden 'küsûf' ve (H.S.F) kökünden 'husûf' sözlükte; güneş ve ay
tutulmasını ifade eden iki mastar. Küsûf; daha çok güneş tutulması, husûf
ise, ay tutulması için kullanılır. Küsûf, astronomi ilmi bakımından; güneş
ışıklarının tamamının veya bir bölümünün, gündüz, güneşle dünya arasına
ay'ın gölgesinin girmesiyle dünyanın belli bir yöresine ulaşamamasıdır.
Husûf ise, geceleyin ay ışığının tamamının veya bir bölümünün, dünyanın
gölgesinin güneşle ay arasına girmesi yüzünden dünyaya ulaşamamasından
ibarettir. Bu iki terim, birbirinin yerine de kullanılabildiği için, bunlara
'iki küsûf' veya 'iki husûf' da denilmiştir.
Küsûf ve husûf namazı İslâm hukukçularının büyük çoğunluğuna göre müekked
sünnettir. Yalnız Hanefî ve Mâlikîler husûf namazım mendûb görürler.
Kur'ân'da şöyle buyurulur: 'Gece, gündüz güneş ve ay, O'nun varlığını
gösteren âyetlerdendir. Güneşe veya ay'a secde etmeyiniz. Bütün bunları
yoktan var eden Allah'a secde ediniz' (Fussilet, 41/37) . Bu âyet-i kerîme,
ay ve güneş tutulması sırasında, bunları yaratan Allah için namaz kılmaya
işaret etmektedir.
Hz. Peygamber, (s.a.s) oğlu İbrahim vefat ettiği zaman üzülmüştü. Aynı günde
güneşin tutulması üzerine bazı. insanların, güneşin de Hz. Muhammed'in
üzüntüsüne ortak olduğunu öne sürmesi üzerine, Allâh'ın elçisi şöyle
buyurmuştur: 'Şüphesiz güneş ve ay, Allâh'ın âyetlerinden iki âyettir.
Herhangi bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Siz
onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, tutulma sona erinceye kadar namaz
kılınız ve dua ediniz' (Buhârî, Küsûf, 1,3,8,13,15,17; Müslim, Kusûf, 10;
Ahmed b. Hanbel, IV, 249, 253; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, III, 326) .
Küsûf namazı, mukîm veya misafir olsun, beş vakit namazla yükümlü olan erkek
ve kadınlar için meşrûdur. Çünkü küsûf ve husûf namazında Rasûlüllah
(s.a.s) 'in uygulaması böyle olmuştur. Bu namaz ezan ve kametsiz kılınır. Bir
münâdî sadece 'essalâtü câmia= namaz toplayıcıdır' diye seslenir
(eş-Şevkânî, a.g.e., III, 325) . Cemaatle veya tek tek, gizli veya açık
okunarak, hutbeli veya hutbesiz kılınması mümkün ve caizdir. Ancak bu
namazın mescidde ve cemaatle kılınması daha fazîletlidir.
Deprem, fırtına, yıldırım düşmesi, şiddetli yağmur, dolu, kar ve salgın
hastalık gibi felâket zamanlarında, cemaatsiz olarak, diğer namazlar gibi
iki rek'at namaz kılmak mendub'tur. Burada küsûf namazına kıyas yapılmıştır
(Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 234, 235) .
Hanefilere göre küsûf namazı, bayram, cum'a ve nâfile namazlar gibi iki
rek'attan ibarettir. Ezansız, kametsiz, hutbesiz kılınır ve her rek'at; bir
rükû ve iki secdeli olur. Delil, Ebû Davud'un naklettiği şu hadistir:
'Rasûlüllah (s.a.s) iki rek'at namaz kıldı ve rek'atlarda ayakta duruşları
(kıyamı) uzun yaptı. Sonra geri döndü, güneş açılınca da şöyle buyurdu:
'Bunlar, Allah'ın kendisiyle kullarını korkuttuğu belgelerdir. Bu gibi
mucizeleri gördüğünüz zaman, farz namazlardan en yeni kıldığınız namaz gibi
namaz kılınız' (Buhârî, Küsuf, 6, 14; Müslim, Küsûf, 21, 24; Ebû Dâvud,
İstiskâ, 3, 4) .
Çoğunluk İslâm hukukçularına göre, küsûf namazı iki rek'at olup, her
rek'atte iki kıyâm, iki kırâat, iki rükû ve iki secde bulunur. Sünnet olan
okuyuş şöyledir: İlk kıyamda Fatiha'dan sonra, Bakara sûresi veya ona denk
bir sûre, ikinci kıyamda Fatiha'dan sonra, bundan daha az, üçüncü kıyamda
Fatiha'dan sonra, daha da az, dördüncü kıyamda yine Fatiha'dan sonra, bir
öncekinden daha az miktarda Kur'ân okunur. Kıyamda ilk okuyuştan sonra
rukûya varılır, sonra doğrulur ve ikinci okuyuşu yapar, sonra yine rukûya
varılır ve secdeye gidilir. İlk rukûda yaklaşık yüz, ikincide seksen,
üçüncüde yetmiş ve dördüncüde elli âyet okuyacak kadar 'Sübhanallah=
Allâh'ım seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim' der (Zühaylî,
el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuh, 1405/1985, II, 399) . Çoğunluğun bir rek'atta
iki rüku için dayandığı delil şu hadistir. Abdullah b. Amr şöyle demiştir:
Hz. Peygamber (s.a.s) zamanında güneş tutulduğunda 'namaz toplayıcıdır' diye
nidâ olundu. Rasûlüllah (s.a.s) bir secdede iki rükû yaptı, sonra ayağa
kalktı, tekrar bir secdede iki rükû yaptı. Sonra güneş açıldı. Hz. Aişe
şöyle dedi: Bu namazın rükûundan daha uzun hiç rükû yapmadım. Secdesinden,
daha uzun hiç bir secde de yapmadım' (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 325) .
Ebû Hanîfe'ye göre, imam, küsûf namazında okuyuşu gizli yapar. İbn Abbas
şöyle demiştir: 'Rasûlüllah (s.a.s) ile küsûf namazı kıldım. O'nun
kıraatinden bir harf bile işitmedim' (Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 232) . Husûf
namazı ise, münferid olarak ve gizli okuyuşla kılınır. İmam Muhammed ve Ebû
Yusuf'a göre ise İmam Küsûf namazında sesli okur. Çünkü Hz. Âişe, Rasûlüllah
(s.a.s) 'in böyle bir namazda sesli okuduğunu söylemiştir (eş-Şevkânî,
a.g.e., III, 331; Zeylaî, a.g.e., II, 232; bk. İbnü'l Hümâm, Fethu'l-Kadir,
432-436; el-Kâsânî, Bedâyîu's-Sanâyi: I, 281-282, Meydânî, el-Lübâb, I,
121) .
Hanefi ve Hanbelîlere göre, küsûf namazı için hutbe yoktur. Çünkü Hz.
Peygamber hutbeyi değil, yalnız namazı emretmiştir. O'nun namazdan sonra
hutbe irad etmesi, hükmü bildirmek içindir. O'nun bir küsûf namazından sonra
yaptığı bir konuşma şöyledir: 'Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın mucizelerinden
bir mucizedir. Bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar.
Bunu görünce Allah'a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin. Şüphesiz şu
makamımda size söz verilen her şeyi gördüm. Beni öne geçer gördüğünüzde ben
de kendimi Cennet'ten bir salkım almayı arzu eder görüyordum. Beni biraz
geri çekilirken gördüğünüzde ben Cehennem'in bir kısmının diğer tarafını
yediğini görüyordum ' (Müslim, Kusuf, 3901; Mâlik, Muvatta', I, 186;
Beyhakî, III, 323, 324; Şevkânî, a.g.e., III, 325) . Hadîsin başka bir
rivayeti şöyledir:
'Cehennemi gördüm. Bugünkünden daha korkunç bir manzarayı hiç görmemiştim.
Cehennemliklerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm'. Bir sahabenin, bunun
sebebini sorması üzerine, de şöyle buyurdu: 'Onlar kocalarına nankörlük
ediyorlar. Hatta sen onlardan birine bütün ömür boyu iyilik yapsan, sonra
sende küçük bir kötülük görse, şimdiye kadar senden zaten hiç iyilik
görmedim, der' (Buhârı, İbn Abbas'tan, II, 28; Mâlik, Muvatta', I, 186; İbn
Huzeyme, 1379; Beyhakî, III, 321) .
birdahası 54 yıl sonra kim öle kim kala....
kırık
işyerinin balkonundan izleyebildim.ve o esnada 4 dakikalık havada bir soğuma gerçekleşti,üşüdüm bile hem de ve biraz da korktum.arkadaşlarla geyiğini bile yaptık.işte deprem olursa ne yaparız falan...
Güneş,Ay ve Sevda Yıldızı sanki elele bizi selamlıyorlardı :))
Usul usul sarıldı güneş ve ay sonra o muhteşem kucaklaşma gerçekleşti..
Havanın serinliği mi? yoksa o muhteşem görüntü müydü? içimi ürperten..
restoranda bozuk olan tek jaluzinin yazara denk gelip korunma planlarını altüst ettiği gün...
dem bu demdir..
jaluziler sıkıca kapatılıp bir bardak soğuk kola içilecek ;)
Yüzyılın İlk Tam Güneş Tutulması TRT Ekranlarından Canlı Yayınlanacak.
29 Mart'taki yüzyılın ilk Tam Güneş Tutulması'nın en iyi izleneceği ülkelerden biri Türkiye.
TRT'nin 4 ayrı şehirden canlı yayınlayacağı tutulma 4 dakika sürecek. Tam Güneş Tutulması, Türkiye'den 54 yıl sonra tekrar izlenebilecek.
Tam Güneş Tutulması, Ay'ın Güneş ışınlarını tam olarak kesmesi demek. Yani gündüz içinde gecenin yaşanması.
Bu yüzyılın ilk Tam Güneş Tutulması yurdumuzda 29 Mart'ta saat 13:54'de başlayacak ve yaklaşık 4 dakika sürecek.
Dünyada ise Brezilya'nın doğu kıyısında Güneş'in doğuşu ile başlayacak tutulma gölgesi Atlas Okyanusu boyunca ilerleyecek. Gana'dan Afrika Kıta'sına çıkan tutulma gölgesi Nijerya ve Libya boyunca Sahra Çölü'nü geçerek Akdeniz'e ulaşacak.
Antalya kıyısından yurdumuza girecek olan tutulma gölgesi saatte yaklaşık 3250 km hızla Ordu ilimize kadar uzanan 165 km genişlikteki bir hat üzerinde yoluna devam edecek. Buradan Karadeniz'e geçecek olan tutulma gölgesi Gürcistan'da yeniden karaya çıkarak Hazar Denizi'nin kuzeyi ve Kazakistan'dan geçerek günbatımında Moğolistan'da sona ercek.
NASA'nın 'dünyada en net izlenebilecek yer' olarak Türkiye'yi gösterdiği bu olay TRT-2, TRT-İNT ve TRT-TÜRK'ten canlı yayınlanacak.
TRT, Antalya, Konya Nevşehir ve Ordu'dan yapacağı canlı yayınlarla tutulma anı görüntülerini getirecek ekranlara. Bu görüntüler, www.trt.net.tr'den de canlı olarak tüm dünyaya ulaştırılacak.
Daha önce sık aralıklarla yaşansa da bu yüzyılda Türkiye'den izlenebilecek bir sonraki tutulma 2060 yılında gerçekleşecek. Yani tam 54 yıl sonra...
Çıplak gözle izlenmesi halinde kalıcı hasar bırakabileceği uyarısı yapılan Tam Güneş Tutulması Türk turizmine de katkı sağlayacak. Bu doğa olayı Türkiye'de adeta bilim ve turizm şenliğine dönüşecek.