21 gram yaşamayı ve ölmeyi seyreğim binin üzerindeki film içerisinde en güzel anlatan film. Yaşamak isterken ölenler, Ölmek isterken ona bir türlü kavuşamayanlar, Yaşamı biraz daha güzelleştirebilmek yegane hedefi olanlar, Yaşamın daha güzel bir yer olabileceğine dair umut kırıntısı dahi olmayanlar...
anlamı kavranabildiğinde en önemli olanın aslında ne kadar küçük olduğu & ona değer,önem kazandıranın aslında insanın kendisi olduğunu anlatabilecek kadar büyük.
off off! beni çok yoran filmlerden... sıkça zaman sıkıntısı yaşadığım, 'ya şimdi burası adam vurulduktan sonra mı, önce mi? ' diye bazen yüksek sesle sormaya kalkıştığım ve en sonunda adamın sakallarının uzunluğundan zamanı çözdüğüm bol flashback'li film.. sean penn de ayrıca hayran bırakmıştır, bir kez daha...
ikinci yarısı izlenmediinde 'bu zıkkımın kökü ne anlatıyo yaaa nası bağlicak çok merak ediyom'gibi cümlelere vesile olan bi film.daha başka yorum yapamicam çünkü ikici yarısını izlemedim...
Ruhumuzun ağırlığıymış... Çok farazi göründü gözüme...tartıya arka arkaya her çıkışımızda sonucun birkaç gram oynadığını varsayarsak...inanılması güç..
iyi film bi lafım yok ama,latin amerikalı bu yönetmenin bi önceki bol ödüllü filmi paramparça aşklar ve köpeklerle aynı temaya sahip sadece bi yerde yani iki filminde senaryosunun çıktığı nokta aynı...sonuçta iyi filmler yapmasına rağmen yönetmenin kendini tekrarladığı bir gerçek haline geliyor..yani iki filmde de bir kaza sonucu hiçbirbirini tanımayan insanların kaderleri ortak oluveriyor,hayatlar kesişiyor ve başlıyor bi dram... umarım bu böyle devam etmez...yönetmen için söylüyorum yoksa iki filmde çok güzel esasında...
ölümün ardından, ruhun varlığını sorguayan film. insanda darbe izleri bırakıyor.
Ruhun ağırlığı olduğu iddia edilip, öldüğümüzde kilomuzdan eksilen miktarmış.
21 gram yaşamayı ve ölmeyi seyreğim binin üzerindeki film içerisinde en güzel anlatan film.
Yaşamak isterken ölenler,
Ölmek isterken ona bir türlü kavuşamayanlar,
Yaşamı biraz daha güzelleştirebilmek yegane hedefi olanlar,
Yaşamın daha güzel bir yer olabileceğine dair umut kırıntısı dahi olmayanlar...
film
Film etkileyici kesinlikle harika bir drama ama...
Daha güzel bir son olabilirdi...
requiem for a dream i izledikten sonra benim icin 2. siraya yerlesen film...
ruh
yatalak bir hastanın ölümden hemen önceki agırlıgı ile öldükten hemen sonraki agırlı arasında 21 gram fark olurmuş Ölçmüşler :)
anlamı kavranabildiğinde en önemli olanın aslında ne kadar küçük olduğu & ona değer,önem kazandıranın aslında insanın kendisi olduğunu anlatabilecek kadar büyük.
bende şeytana satacak kadar bile yok ondan
Inarritu içburkaçlarından biri:'(
'21 gram 5 tane metal para eder, yeni doğmuş bir kuş yavrusu eder, bir parça çikolata...21 gram ne kadar eder? '
Bu arada ruhun bir ağırlığı var mıdır ve varsada bu 21 gr. mı dır? Tartışılır
en başta sıkıcı gelmişti ama film yavaş yavaş şekillenyo ve sonrasında bellekte iz bırakıyor...
21 gram altın vuruş tek seferde
yeni doğmuş bir kuşun ağırlığı kadar...
bu 21 gramda neler kazanıp neler kaybediyoruz...
yaşam....ölüm
güzel film...
bir tütsünün ortalama ağırlığı
cık.
abartıldığı kadar iyi değil,
bence.
sean penn,benicio del toro daha ne olsun!
bence tek kelimeyle mükemmel bir film.başyapıtlar arasında görüyorum...ayrıca seann penn bence şu an kadar izlediğim en iyi performansı ortaya koymuş
kuş beyni.
benicio del toro ya hayranlığımın başlangıcı...sean penn in del toro nun gölgesinde kaldığı film..
beyniyle bana meydan okuyor :))
rezervuar köpekleri ile başlayan karmaşık zamanlamalı filmlerin milenyum wersiyonlarından tawsiye edebileceğimiz filmlerdendir...
daha ağır olamas heralde..
grams beeeee graammsssssssss hhhhııırrrrrr
hava olmasından şüpheleniyorum
off off!
beni çok yoran filmlerden...
sıkça zaman sıkıntısı yaşadığım, 'ya şimdi burası adam vurulduktan sonra mı, önce mi? ' diye bazen yüksek sesle sormaya kalkıştığım ve en sonunda adamın sakallarının uzunluğundan zamanı çözdüğüm bol flashback'li film..
sean penn de ayrıca hayran bırakmıştır, bir kez daha...
ikinci yarısı izlenmediinde 'bu zıkkımın kökü ne anlatıyo yaaa nası bağlicak çok merak ediyom'gibi cümlelere vesile olan bi film.daha başka yorum yapamicam çünkü ikici yarısını izlemedim...
Ruhumuzun ağırlığıymış...
Çok farazi göründü gözüme...tartıya arka arkaya her çıkışımızda sonucun birkaç gram oynadığını varsayarsak...inanılması güç..
iyi film bi lafım yok ama,latin amerikalı bu yönetmenin bi önceki bol ödüllü filmi paramparça aşklar ve köpeklerle aynı temaya sahip sadece bi yerde yani iki filminde senaryosunun çıktığı nokta aynı...sonuçta iyi filmler yapmasına rağmen yönetmenin kendini tekrarladığı bir gerçek haline geliyor..yani iki filmde de bir kaza sonucu hiçbirbirini tanımayan insanların kaderleri ortak oluveriyor,hayatlar kesişiyor ve başlıyor bi dram...
umarım bu böyle devam etmez...yönetmen için söylüyorum yoksa iki filmde çok güzel esasında...