Yanıp tutuşuyorken
Ben baba özlemiyle
Çok uzaklardan bir ses
Tutu verdi eliyle
Sığarım dediğin garip gönlümü
Ebedî aşkınla doldur Allah'ım
Dünyevi sevdalar sarmış ömrümü
Sahte çiçekleri soldur Allah'ım
Tükettik ömürü, ecel buyursun
Fermanı inceden yazın, olur mu?
Nefis bu, gözünü toprak doyursun
Mezarı derince kazın, olur mu?
Sığmaz dar gelir göğsüm
Çıkar yerinden Rabbim
Bilirim ki o ân da
Seni arzular kalbim.....
Derinden düşünceler, sarıyor benliğimi
Tefekkür deryasinda, yüzerek gidiyorum
Bir şiire sığdırıp, hayatın günlüğünü
Kelimeyi, cümleye, dizerek gidiyorum...
Beni burda sanma sılada yarım
Gurbete düşleri haller perişan
Bülbüllere, döndü ah ile zarım
Sır nedir bilmeyen dil neye yarar
Ar nedir bilmeyen el neye yarar
Dur nedir bilmeyen yol neye yarar
Her can gülmeyince gün güzel olmaz..
Demini almayan çay neye yarar
Karanlığa yer yok onun işinde
İlmin ışığıyla görür öğretmen
Küçük fidanların hepsi peşinde
Bir bir sularını verir öğretmen
Ruh nedir diye sorma o Hakk katında sır’dır
Melek ruhani varlık o ışıktan bir Nur’dur
İblis ise cinlerden o ateşten bir kir’dir
İnsan denen varlığa akıl sır erilmiyor...
İnsan denen varlığın, uzundur tarihçesi
Her dili ayrı güzel, değişkendir lehçesi
İnsan olmak marifet, kalp dir, onun bahçesi
Ekilmeyen toprakta, güller bitmez sultanım...
tüm siirler ıcten duygusal ve gercek hislere tercümanlık yapıyor yolun hep acık olsun canım arkadaşım