Doğudan batıya, Afrika, Çin’de
Umutlar toplansın, avuç içinde
Hevesler erisin, neden, niçinde
Geldi Ramazan’ın, nurlu gecesi
Hoş geldin mübarek, Kadir gecesi.
Ayrılık rüzgârı, beni sardı da
Tarifi imkânsız, hallere düştüm
İki şak eyledi, beni yardı da
Ak köpüklü, azgın, sellere düştüm.
Sevginin kutsalı; ahde vefadır
(Önce kendi nefsime)
Şu kısacık ömründe, çeşit- çeşit hale düştü
İçindeki çocuğu, ATAMADI bir türlü
Her âşık oluşunda, yandı- yandı tutuştu
Nadim sözün andını, TUTAMADI bir türlü.
Asırlık bir çınarsın, Türkiye’mde adın var
Adım adım yükseldi, adam oldu çocuklar
Eserindir başkanlar, valiler ve bakanlar…
Yurdumun güneşisin, Akdeniz’in neşesi
Antalya’mın gür sesi, ey Antalya Lisesi!
Elinde çantası, omuzu düşük
Okula gelirdi, Perişan Salih
Yüzü kıpkırmızı, güneşten pişik
Okula gelirdi, Perişan Salih.
Üstü başı yırtık, paltosu sökük
Ben de anlamadım gitti, bu işi
Ne zaman bitti bu ayın maaşı
Geldiğinden hızlı oldu, gidişi
Bu dert beni içten vurur, yaralar
Aybaşı gelmeden gitti, paralar!
Kader mahkûmuyum, düştüm Mapus’a
Çoluk çocuğumu, özler anarım
Sanki tapulamış, tasayla husa
Derdime dert ekler, ağlar yanarım.
Nerde batak varsa, oraya aktım
Ceylan ki; dağların, ahu maralı
Dere tepe demez, çıkar da gider
Zıplasa, tüyse de, gönlü yaralı
Sonsuzluğa doğru, akar da gider.
Avcı tuzak kurmuş, gözünden vurur
Yıllar yılı kanayan, şu terör yarasını
Kurtlanıp kokuşmadan, saracaksak saralım
Öncelikli sayalım, gelmeden sırasını
Tam ortadan belini, kıracaksak kıralım.
Fırsatlar elde iken, henüz çok geç olmadan
Düşman; tekme, tokat başa
Çaktığında geç olmaz mı?
Al kanımız; beleş, boşa
Aktığında geç olmaz mı?
İz bırakır, her bir yara
Söz konusu edilen bir kadın olsaydı anlayan beri gelsin derdim. Valla hocam bu davranışlar bir erkekten zuhur edince dilim tutuldu.
Yüreğiniz dert görmesin efendim. Harika bir hece şiiri okuttunuz.