akşamı etmiş, çatmış keyfin âlâsını, kâmını da
almışsın ya fon dip
sabahı doğurup lakin sindirememişsin bir türlü içine
ne kıymeti kaldı
ahkamı da kesmişsin haktan, hukuktan, adaletten
vs. vs. kılı kırk yararak
bir merhameti çok görüp esirgemişsin baht-ı kara garibe ne kıymeti kaldı
yazıp çizmişsin de geleceği hem en ince detaylarına değin planlayarak
seni yarına götürecek tren bugünü kaçırmışsın dünden ne kıymeti kaldı
yüreğini açmışsın güya tüm insanları kucaklamışsın da sımsıkı bağrına basarak
bakıp da kendine sıyırıp nefsinden özünü çeki düzen verememişsin ne kıymeti kaldı
her çirkefe tanık olmuş her ihaneti sezmişsin de
toz-duman, kör karanlıkta çırpınarak
dili bağlı dizginleri kaptırmış tek kelam eylemeye
cür’et edememişsin ne kıymeti kaldı
sayfalar dolusu hayatın cem’i cümlesini yalayıp yutmuşsun da bir bir sıralayarak
bildiğinin onda birini dahi bi-zahmet gerçeklemeye tenezzül etmemişsin ne kıymeti kaldı
ve nihayet bütün bu kat’ettiğin mesafelerin, yumakladığın kartopu çilelerin üstüne
bir de bakmışsın ki dönüp dönüp bir arpa boyu başladığın yerdesin... ne kıymeti kaldı...
İstanbul, 2000
Kayıt Tarihi : 3.9.2019 21:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!