Ne Hissedilirdi… Şiiri - Sevinç Kavuk

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ne Hissedilirdi…

İster kent, ister yürek, kalıntılarda gezerken ne hissedilirdi; ‘iknaların elinde dünyanın bütün bilgileri, bilimleri vardı, İspanyollarınsa barutu’ deme doğallığı mı? …

Ve boş bir şehitliği Che’nin, Fidel ve canım Mustafa Kemal Atatürk’ün tersine, faydasız, sefil bir buyurucu düzenin tuzağına düşme marifetiyle…

Kaçıncı film, sinema seyrinde hepimizi cehenneme götürmekte olan yalan dolanların ortalığı kaplamasını kimler sağlamadı ki. Ve gazetelerde ana başlık; savaş değil, bu bir cinayet… Irak, Afganistan, Filistin ve adım adım insanı insanlığından yıldırmaya baş koymuşluğun Yahudistan hevesini ılımlı İslam, kürt diye diye yılışmayı sokuşarak… Hitler Almanya’sına nedenlerin hortlamasını hatırlatıyor bu yılışıklıklar. Lakin, benim vatanımın adı Türkiye Cumhuriyeti. Olay değil, uygarlıklar cenneti!

Mustafa Kemal Atatürk 30 ağustos akşamı ‘uzayıp giden tepelere, ovalara bakıp; ‘Bütün insanlık şu görünümden utanmalıdır! ’ demedi mi? böyyük öküzlüğü sanat edinenlere mi hatırlatmalı bu değerli sözü? Türküm, ne mutlu bana! Diyebilecek varlığımız yeter Türkiyem geleceğine, kör ya da satılık değilseniz, altın değerinde bilgiler ve tarihler boyu sanat aşkıyla anlatan kurtuluş: toplumdaki hastalığı ortaya çıkarıp iyileştirmekle elde edilir’ denilendir. Bir toplumun hastalığı ne olabilir? Ulusu ulus yapan, aydınlatıp ilerleten güçler vardır: düşünce ve toplumsal güçler… kör gözlerimiz, bakalım kendi soyumuzu, suyumuzu kurutmadan açılır mı?

Sanatı, güzeli kovalamayı kendim için sürdürüyorum. Güzel yaşayabilmek, ulaşabildiğim güzellikleri sürdürebilmek için. Bunun dışında ikincil çıkar beklentilerim yok. Nerede olursam olayım bir vatanım var diyebilme şereftir, yeryüzünde vatan yüreğimle sevgim ve sevindirenim, onları da sevindirenleri eksik olmasın! Kimin elinde böylesi bir sığınağı yok ki; bilincine varabilene ne mutlu!

Küreselleşme diye nitekim, hep düşünülecektir, 11 Eylül’de Amerika’nın kurduğu bütün o Anaconda tasarılarını yürürlüğe koymak üzere kendi ikiz kulelerini vurmasından sonra, daha toz duman kalkmadan, üstelik yüzsüzlüğe, korkusuzluğa bakın! Kuşkulu kim varsa, onlar için orada ayrıntılı dosya tutuluyormuş; ve bu mikropların yakalanması ya da temizlenmesi için ilk buyruk da oradan veriliyormuş! Görün küreselleşmeyi! Çin’le Rusya’dan tıs yok!

Küreselleşmenin çarpıklığında eşsiz güzelliğin çıplak örneği bu bir gece sokakta köpekleri gördüm, sokakta kalmışlığı anlatır gibi, boynuma sarılmışlardı. Kuşlar da azalıyor, martılar küreselleşmeyi biliyorlar mı acaba? Unutulmaz, tarifi olanaksız bir İstanbul akşamında… Düşünülecektir doğayı fakirleştirerek yoksullaşan insanlıklar…

Yediğimiz, yuttuğumuz ne olmadı ki. Kafalara çuval da geçirilir, kurşun da sıkılır, uçakla zehir de serpilir toprağa, mayın döşenir toprağın yüreğine… afiyet olsun hepimize demek yeter mi acaba? …

Ülkemize gelen ve dışarıda kalan irili ufaklı bütün gözcüler, sözcüler başabakan, kıçabakan, örgüt başkanı, rüşvet tadıyla taşınan beyindeki akıllarla memuriyet anlayışı, arabulucu, bozucular hep tek bir kişiye saldırmaktalar: Güzel insan Mustafa Kemal Atatürk’e. Oysa, Göktürk-Oğuztürk var daha. Sondan başlıyorlar. Kıç işleri bakış zenginliği olsa gerek bu…

Bütün dünyadakilerin öyleyse ve bu yüzden işte görevi olmak zorunda: bu topraklarda insan. Barışseverlerin değil sadece, Anadolu halkı ve bütün insanlık onca uygarlığın kalıtıcısı sınavından başarılı çıkacak! Yurdumun üzerine televole toprağı serpili, uyuyor herkes horul horul…

Güzeller güzeli Mustafa Kemal Atatürk! Paylaştık mı seninle gerçekten, bu aynı toprağı? Şu G8 denilen şımarık doymazların hastalığı karşısında bütün kavrama gücüm duruyor zaten! Şu Yahudi şirrettliğini oynatanlara, kürt, ılımlı İslam hortlaklığına bürünen bukalemunluğa ne anlatılsa da kâr etmiyor ki. Derisi cilt değil, teni araba lastiğinden varlıklar sanki. Kapkara ölüm bulutlarına bütün yerküreyi sardığı günlerde, Türkçe’m, çok güzelim, sıra dışı, varsıl bir dildir: tek bir edim, bütün yaşam ilkesini, dünya görüşünü anlatmaya yetiyor: SEV.

Dinlencem bitti seyre çıkacağım yine; kadını gece yarısından sonra sokağa atıp dehşet hazzını tadanların adlarını alın çatının sokak ortasına kendilerinin işleyişlerini… demir ağlardan örümcek ağlarına… cumhuriyet devriminin ümüğüne basıldı, körpe, kırılgan, Cumhuriyet ana’nın kan damarları olan demir ağların döşenmesine de elbet hemen son verildi, cüppeliği ekili sanılıyorsa daha hâlâ, bugünün ve yarının Türkiye’sini tanımak isteyen vatan yüreğinin ilk işi, Ankara’ya giden trene binmek olacağıdır elbet. Sahi, böyle anılara dalmışken geldi aklıma, La Turquie Kemaliste, 1943’de böyle yazılmıştı yine; bir memleketin lokomotif işletme, inşa etme arzusu mevsimsizdir… Oysa ulu öndere bırakalım, ne demiş dinleyelim; ‘Temel ve büyük üçler, ancak ulusun zenginliğine ve devletin bütün örgüt ve gücüne dayanarak, ulusal egemenliğin korunup kollanmasıyla görevli hükümetin olabildiğince yükümlenmesiyle gerçekleşebilir.’

Sev kökünden türüyor sevgi. Yahudi anlatmaz mı bundan hiç? Ve öylede her insan bu anlatılana ‘alkış! ’ demez mi hiç? Üç bin yıldır savaşa körük olan, her kabul edildikçe de kovulan Yahudi Kürt kılığından hemen soyunup İslam kılığıyla devamına sırtarıyor şimdi. Nato toplantısını anlatması gibi. Buyurun, tabak tabak yiyin efendiler! Almanya’da ırkçılık var diye Türklerin binası ateşe veriliyor. Siyaset cinayeti seyri bir sinema gibi… Teşekkür ediyorum o canım, güzel törene. Allah Türkiye’mi korusun! Allah sabır versin Türk milletine! Allah sabır versin ailelerimize ve geriye kalanlarına, Allah sevgiyle kabullensin bu acı veda ile aramızdan ayrılanlarımıza. Ruhları şâd olsun.

AB’ye fessiz, hırkasız, cüppesiz, donsuz kalınca ‘lütfen beni alın! ’ yazısıyla örtünen bu hükümet ile yandaşları ve tek dişi kalmış Giscard: Türkler Avrupa’lı değil! Bilmem kaçıncı kez…

Okumakla eğitim bir değildir. Şehirleşmemiş, okumamış, saf köylü olarak kalmışsa, onda değerler bilinci çok yüksektir daha. Sanki eğitilmiş Amerikalı. Aslında bunun Amerikalılıkla o kadar sıkı bağı yok bunun. Bütün sömürücü, anamalcı toplum bireyleri böyle; Avrupalısı da, Türkiyelisi de. Arap emirlikleri sanki parayla ticaret cüceliğinin efendiliği.Yahudi uşaklığı yeryüzünün iflah olmaz kazan kaynatıcısı. Hepimizi kirleten, yozlaştıran, eğitim diye yutturulup gittikçe daha pahalı satılan çöp varlığı şu öğütücü öğretimdir. Çöplerimiz ne olacak sahi? Ve daha çok sayıda öldüren. Sözcükler, tarihler boyu, mermi kadar öldürücü, altın kadar değerli; yazın (yazar) emekçilerinin en az hekimler kadar, hakimler kadar, mimarlar kadar sorumlu davranmaları gerekiyor.

Bir önyargıyı yıkmak, atomu parçalamaktan zordur diyen Einstein’ın tini çınlasın, hayvan hayvandır, teni de, bilinci de, usu da yoktur diyenler son yargılarından döner mi acaba? ‘her şeye karşın Zeus vardır’ diyerek son yargıyı bozmuştu hani…

Dünya televoye teslim olmuş, bir avuç insan, iktirip gidiyor, alkışlama sabrını kınamalı mı, göstermekten aciz mi olmalı? … Gitsinler! Elbirliği ile yarattıkları cehennemden ötesi yok! Örneğin Amerikalı insanseverin en büyük işi ve becerisi ne biliyor musunuz? Oturup en ince hesaplarla en az masrafla (giderle) en çok düşmanın nasıl yok edilebileceğini çıkarmak… ve bütün bu rezillikler yapılır, sürdürülürken, dillerden düşmeyen tek bir gerekçe var elbet; ulusal çıkarlar! Hani şu Batı uygarlığının temel taşı olduğu öne sürülen, (canlı cansız bütün varlıkların tartışılmaz) insanın küresel çıkarlarından geri alınmaz evrensel çıkarları’ndansa hiç ses yok, öyleyse daha çok uzun süre acı çekileceğine de kuşku yok bu yüzden…

Evrensel uygarlıkların dip kültürü Ön Türk uygarlığı! Bu bilgi bahçesini gelin çapalamayı sürdürelim. ‘Troja’ Hitit öncesi Anadolu’yu keşfetmeye, Kemerburgaz mağazasına belki, fikirtepe’ye yerleşelim, Türkün doğuşudur düşünmek diyebilmeye, Türkçe’nin dışında sayısızca lehçeden oluşları, ateşe tapınma gereği, bir düşünürden aldığım notlardan derledim:

Güzeller güzeli Mustafa Kemal Atatürk yüreğimde
Dolaşırken yeryüzünü aklımda, gözüm, gönlüm, fikrimde
Türk oluşum, kadın oluşumdan daha büyük sorun yaratsın istediler
Irkçılık ayrımcılıktır, doruğu AB, ABD, İngiltere, daha ne olsun işte
Bütün insanlar kardeştir, bilim, uygarlık ortaktır dediysek
O kadar da değil elbet!
Ekinsel buyurculuk, şu başımızdaki siyasetçiler gibi gönüllü
Kendi yurtlarını köleleştirmek için canla başla çabalıyor püsküllü…
Can gözümüz kör, can kulağımız sağır olduğu için
Büyük çoğunluk hiçbir şeyin ayrımında değil
Hep birlikte şimşek hızıyla uçuyoruz granit dağa doğru

Son kez 1923’te, sayısız insanın kanı canı pahasına son anda geri alabildiğimiz yurdumuzun can evinden pençelerini hiç çekmemiş azgın sömürücü-buyurucuların içerdeki uşakları aracılığıyla yürüttükleri önce Kürtçü ayrımlaşma ve terör açıklanınca ardından hemen dinci yapılanma ile ılımlanacakmış islam ve örgütlenmeyi kimler anlatmadı ki… İsmet İnönü, Menderes, Türkiye’nin depremi Demirel, Özal… ve güzeller güzeli Mustafa Kemal’in dışında uykuda bastırılanlar bir kez bile oyunu bozmayı başaramamış… Truva atı bu kez yeşile boyanmış en sümüklü laflar eşliğinde salındı içimizde… Anadolu halkını kıvır kıvır oynatmaya karar vermiş olanlar, zurnalarıyla; ‘bunlar düzmece’ havasını çaldılar… Şimdi bu Kürtlüğün terör hortlaması ve bu yeşil cüppelikler, sözde yumuşak sözlü, zehir irinli, gözü yaşlı örgütlenme nasıl da donanmış… Avrupa’ya yerleşiyor Yahudilik yine…işte Fransa tarikat esefliğinde hünerli böylesi numune… Amerika keza… insanlığı utandır yarışı sanki…

Merhamete güvenceleri neymiş bu Yahudiliğin? Bu gerçeğinizin aslı insan merhametini, insan yüreğini bulandırırsa eğer diye, düşünmeye değer…yanarlarsa pervasızlıkları gibi pervasızca, sonra tazminatıyla beslenmeye kişnemek mi insanlık? Ne konuşuluyor AB, ABD, İngiltere ve Yahudilerle? Arap Emirlikleri nereye sürüklüyor milleti? Milletine zulmetmek yönetimi nasıl bir ahlak birimidir? AKP zulmetine hangi halk teslim edilebilir, bu tiran terörlükleriyle ne yaparlar acaba o halka, Türk Milletine bu ihanet nasıl anlatılacak acaba? Hiç teröre, tiranlığa halk terk edilir mi?

Şubat 2008

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 16.2.2008 21:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sevinç Kavuk