Açlıktan kokar nefesin
Göz kırpanın arkasından gidersin
Selam versem rahibe kesilirsin
Bilmem ki sen, kendini ne sanırsın
Sanki bulunmaz Hint kumaşısın
Bazen hafif bir esinti gibi
Dolaşır yüzünüzde
Minicik bir sevinç gezintisi
Minik, sevimli, yaramaz
Ama verdiği mutluluk
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
Tarih 13 Kasım 1918 ki:
Mustafa Kemal cepheden
İstanbul’a yeni gelmişti.
O gün galiplerin gemileri
En olası söz verişin
Olanaksızlık olasılığında
Öyle bir gel diyorsun ki
Onulmaz hastalık olumsuzluğunda
En yakın duruşunsa
Sanki milyonlarca yıldız yılı uzaklığında.
OSMAN HOCA
Şiirim, öğretmen Osman Hatipoğlu anısına
Ah, heyhat! En aydınlık, en ışıklı penceremiz
Ebediyen kapandı bugün suratımıza
Uğurlar ola Osman Hocam, toprağın bol ola
İPE UN SERİYORSUN
Yarın parkta buluşalım diyorum
Yılların işsiz ev kadını
Şu işim, bu işim diyorsun
İpe un seriyorsun!
(Kırkıncı evlilik yıldönümünde sevgili eşime.)
Kahvenin keyfi, suyun tadı!
Kırk yılın yaşam ortağı.
Sevinçlerin ve kavgaların tarafı
Zamanda yolculuğumun öbür kanadı!
En uzun düşlerde bile, bir benzerini görmediğim
Bir GECE getirdiler.
Hiç yaşanmadık, sevgili esmer
Al bununla evlen dediler.
Bir kadın oluyordu kapatınca gözlerimi gece
Konuşmak, konuşmak, konuşmak…
Fakat hiçbir konuda anlaşamamak!
Konuşmak değil belki de bizimkisi
Boşa çene çalıp, kendimizi
Ya da, birbirimizi kandırmak!
Sayın Nazmi Öner bey şu anda kızım, damadım ve torunlarım sizin orada tatil yapıyorlar.Ben de şu anda bilgisayar başında olduğum için google'da sizin isminizi yazınca bir Nazmi Öner geldi.Acaba bu bizim Nazmi midir? diye araştırınca siz olduğunuzu öğrendim.Şiirlerinizi okudum.Çok beğendim...Çalışma ...