Doğanın intikamı çok acı olacak
Doğa kendini yok edecek
Hayvanlar neslini tüketecek
İnsanları açgözlülüğü ile
Hırsı ve akılsızlığı ile
Baş başa bırakıp gidecek
Ben durup bir türkü söyleyelim demiştim.
Durup şuracıkta, bir türkü söyleyelim geceye.
Denizler tanık olsun isterdin sen
Yöremiz çok dardı bizimse
Bu kasaba çok küçüktü
Yetmiyordu kuşların sevincine bile.
İki baharı var Tanrı’nın
İlki yeşil, sonu sarı –ve sarıda yokluk-
Ak umutlar çiçeklenir ilkinde
İkincisi ölümdür – öteki adı ayrılık-
Bir türküdür gider kuş seslerinde
İlki şarkı sonu ağıt
Kapana kısılmışlığı anımsatan duvarlar
Çaresizliği çağrıştıran soluk sarı ışıklar
Her taraf beton, bir tek kapı var
Hiç pencere görünmüyor
Gerisi duvar
ÇARPIK
Hem bu kadar candan ve sıcak
Hem bunca yakın, fedakar ve dostça
Ama gerektiğinde öldürebiliyor dostunu
Üç-beş kuruşa, bir hiç uğruna.
Ben geceyim, ben acıyım
Ben yalnızlığın taa kendisiyim
Ben sensiz, onsuz, bunsuz
Söylenişi dillerde çapraşık
Çözümü güç bir bilmeceyim.
Sana olan tutkularımı
Sevgimin içtenliğini
Seni görünce kalbimin
Nasıl çiçeklendiğini
Sen hiç bilmiyorsun
Bakışlarım değince gözlerine
Afrikalı çocuğun
Iraksı, dingin bakışları
O bakışlar ki
Cansız, fersiz ve sorgulayıcı!
Ölü gibi donuk
RÜYALARCA
Söğüdün salkımlarından geceleri
Aksan damla damla rüyalarıma
Ve götürse rüzgar bizi
Rüyalarca dönülmez uzaklara.
Adam
Ben de Adem soyundanım
Bir adamım bak ellerime
Ellerini nasırlarımda bile duyarım
Nerem eksik sevilmeye?
Sayın Nazmi Öner bey şu anda kızım, damadım ve torunlarım sizin orada tatil yapıyorlar.Ben de şu anda bilgisayar başında olduğum için google'da sizin isminizi yazınca bir Nazmi Öner geldi.Acaba bu bizim Nazmi midir? diye araştırınca siz olduğunuzu öğrendim.Şiirlerinizi okudum.Çok beğendim...Çalışma ...