O kadar zor ki sorması
Dilim lal olur her defasında
Sustukça büyür ihanetin yarası
Oradayım işte gölgelerin altında
Ve susuyorum ıslak bir göl misali
Üstüme düşen ay ışığı
Yıldızlara soruyorum seni
Fırtınasız her gece.
Alabildiğine uzanıyorum gölgeli yeşile
Ve alabildiğine kapkara gökyüzü,
Yıldızlar dans ederken birer harf
Birleşince bir hikaye,
Aşk...
Gökkuşağı gibi rengarenktir bazen,
Bazense gece kadar karanlık,
Ateş kadar sıcaktır bazen,
Bazense zemheri kadar soğuk bir yalnızlık...
yaşadığım en soğuk bahar akşamıydı
rüzgar don tutmuştu ıslak yanaklarda
gölgesinden belli,
ay titriyordu yalnızlıktan!
ve nahoş bir yalnızlık
Öyle güzelsin ki,
kelebekler uçuyor etrafında,
yakala diye sen!
Tutsan ömürleri uzayacak sanki,
Ve öyle güzel tutuyorsun ki,
Yakalanmamak elde mi?
Hani neredesin sen bu rüyada?
Niye hatırlayamıyorum?
Kıstım gözümü işte yine ufka,
Bakıyorum,bakıyorum,bulamıyorum...
Sesin yabancı geliyor uzaktan,
Geri aksa zaman
Başka dünyaya gerek yok
Yine iki sıra önümde
Saçın dağınık, gülüşün bulutsu
Her arkaya dönüşünde
Gözlerimi kaçırsam yine
Bu kaçıncı gözyaşım bilmem?
Kaçıncı ah çekişim derinden...
Çok yoruldum seni sevmekten
Sen gelmiyorsun madem,
Ve madem medet umuyorum batan güneşten,
Gidiyorum ben de bu şehirden!
Uyumanızı bekliyorum ağlamak için,
Duyulsun istemem hıçkırıklarım, gidin!
Hilal de kaçıyor benden, yıldızlar da küsmüş,
Derde deva değil ki, bu hırıltılı cümbüş.
Yırtın anılarımın en kanlı gölgesini,
içime sığmıyor bulutsu gülüşün,
bilmiyorsun,
iki ayrı gökyüzü bana dalgalı gözlerin,
iki ayrı ömür,
görmüyorsun,
saçlarını siper etme yalın ayak sevgime,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!