Aç ve soğuk bir beyazlık,
Ağır, ağır adımlıyor boşluğu.
Renkleri karışıyor
Gece ile gündüzün…
Her beyaz noktanın başında
bir yaz gecesi sarhoşluğu.
Bugün
Gözlerim seni aradı
Boşlukta…
Her günkü gibi.
Aklımda yüzün
Elimde şişe
Bir yığın gereksiz kan,
Ve
Gözyaşıydı
Akan…
Bir öfke ki içimde,
Beni çaresiz bırakan
Söylediğin gibiysen, inanmıyorsan aşka
Aylarca kapatılmaz bir yara sahibisin
Geçmişte yaşanacak bir anın yok ki başka
İlk günden unutulmuş aşk şarkısı gibisin.
Yalvarıyorum sana kahretme yaşamını
Gözlerin kör olsun
İstanbul…
Yöneticilerinin gözleri gibi.
Kendimi kaybettim
İçinde
Koydunsa bul…
“Sevmeyi ve saymayı”
Demişti öğretmenim;
“Öğrenmelisiniz mutlaka”.
“İnsanlığın gereğidir,
Bu iki değer.
Her şey olabilirsiniz,
İnsanın kulak vermesi içinden gelen sese
Başıdır, sonu olamayan uyanışının.
Artık söndüremez bu ateşi hiç kimse
Ancak şeklini değiştirebilir yanışının.
Birini görürsen yalnızlıktan bunalmış
Denizleri çalkalayan bir silkinişte…
Aşkını kıskanan dünyayı ayakları altına almış
O benim işte…
Göğsüm, yaslanan başının temasını özledi..
Ellerim dolaşmayı, saçlarının arasında...
Dudaklarım, tenim, tenini,
Gözlerim huzuru aramayı
Gözlerinin karasında...
Velhasıl,
Elinde gül.
Yüzünde gülüş.
Öylesine tamamlıyor ki
birbirini..
Kağıttan gülün yanında
Plastik bebek gibi yüzün.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!