Çekip paratoner gibi şimşekleri üstüme
Korudum yurdumu yuvamı yıldırımlardan.
Kırmızı gülün merhamet dolu büklümleri
Sarıp sarmalamasaydı o günlerde beni
Esir alacaktı ölüm rüzgârı sesimi.
Bana “def ol;hemen şimdi öl,geber” dediler
Göz yumup hakkımı yedi bu nankör kediler.
Dikenli tellerden atlardım ben her baharda
Kanardı ayaklarım,buzda kayan dizlerim.
Ağlayan gülüşüm vardı benim her bahçede
Bakıp bakıp ağlardı bana göğümde güneş
Şehlâ bakardı her gece kendine gözlerim.
Anne kokusuna hasret bebek gibi beni
Her gece acının kundağına belediler
Tuz basıp ciğerimi yedi nankör kediler.
Bir yaz günü çam kokusuna sürtünüp geçtim
Saçlarıma saklanan bir gecenin sonunda
Çıngıraklı yılanların ağusunu içtim.
Yazdılar akrepler ile birlikte adımı
Bir mahkûm edasıyla yürüdüm sokaklarda
Bir kalburla beynimi un gibi elediler
Zincir vurdu aklıma benim nankör kediler.
Gençtim,kımıldayınca ben hareketlenirdi
Dağlar taşlar; ağaçlar sokaklar ve caddeler.
Çekerdim üstüme gözlerini denizlerin
Kıskançlık sıtması yaşardı ay ve yıldızlar
Gizlenip güneşin arkasına gri bulutlar
İnsafsız yıldırımlar yağdırırdı üstüme.
Kara gecenin ortasında bulup gölgemi
Takardı dişini ruhuma nankör kediler.
Dağları çıplak ruhunda su gibi eriten
Silahsız,Hak’ka tutunan bir kahramandım ben
Tufanları,yıldırımları ve şimşekleri
Çektim boş alana kokmadan tutup elinden.
Yargısız,hukuksuz bana”hainsin dediler
Çakıp pençelerini ruhumun bedenine
Koparıp yediler etimi nankör kediler.
Çatladı gökyüzü en sert en kavi yerinden
Hedef oldu gökten yağan belalara göğsüm.
Verirken genç hocalar minarelerden sela
Göğün yarığından ruhuma düşen her bela
Kırmızı bir mühür vurdu daralan göğsüme
Sen ki, “artık mühürlü bir sultansın”dediler
Tutup o yaralı ruhumun kulaklarından
Fırlattılar boş alana beni nankör kediler.
Kayıt Tarihi : 11.6.2022 23:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!