düş konmuş yüreğimin
eğilmiş dalları
salınıyor
bir o yana bir bu yana
gönlümde eski bir hüzün
ümidim var,sevincim var
umudum sevmekti
karanlığa kayan bir yıldız görmekti
uçurumundayken yaşamın
belki deyip bir dilek tutmaktı
yıldızlarım kayarken karanlığa
isyanım yoktu yalnızlığa
her yer beyazdı,kardı
sobanın ağzı kızarmış bir nardı
dışardaysa açlığın kovaladığı,
çeşit çeşit kuşlar vardı.
pencere önümde,
seyreylediğim manzara önümde
saatim altın,
bileğimde taşımaya kıyamam
sandıklara koyamam
korkarım; zaman gelir çalar diye.
bir tek zamandan
sadece zamandan korkarım
sen,
yüreğimin attığı,
gözümün açtığı yerdeydin.
başımda krallık tacı
tüm dertlerimin tek ilacıydın
oysa şimdi,
zorlu yollardan,
ümitsiz gecelerden geldim.
taşınmaz yükler altında,
eziliyorken ruhum,
kapına geldim.
meğer güzellikler,
yaşamak,
bir şiir kadar akıcı,
bir tablo kadar doyumsuz olmalı
ya da;
çocuk yüzü kadar sade,
koklamaya kıyılamayacak kadar nadide
delice akıp nice kayaları oydun
dağların arasına kendini,
bir ressam gibi koydun.
nice mahlukata hayat oldun.
şimdi bin celladın
kirli eli ensende..
belki umudum,
belki umduğumsun.
kimbilir;
belki de sevdiğim..
her yeni sabahta endamın salınır
göremezsem seni,
bir güzelin gözüne baktım
yandım,
eridim,
aktım
doldum yüreğine.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!