Herkes şiir yazabilir, dökebilir içini kağıda.
Kimisi sevincini paylaşır,
kimisi odun taşır gönlündeki ağıda.
Sen sen ol yargılama kimseyi,
bilemezsin kimsenin neler gördüğünü;
Kordondan sallana sallana yürüyorum;
genzimde tuz tadı, tenimde serinlik.
Ayaklarım bir kuleye çıkarıyor beni,
etrafım mahşer, yüzbinler görüyorum.
Çıkıyorum Varyant’ın dönemeçli yolundan,
Şu an kıyamet kopsa üzülür müyüm, emin değilim.
Bir yandan yapmak istediklerim de var aslında,
bir yandan “yapsam da ne olacak” düşüncesi.
Yalnız ben ölsem üzülürüm ama,
kıskanırım geride kalanları belki;
“Allah’ım onlar da gelsin,
Üst komşu var bizim,
sofra bezini hep bizim balkona doğru silkeler.
Karşı komşu arabasını balkonun önüne park eder hep,
kararır ev o gelince.
Gelmesin isterim hep o yüzden.
Güneş batınca insanın zihni bölünür,
gönül derin bir karamsarlığa gömülür.
Gündüz çiçeklerin açtığı pencereden,
gece yoğun bir kasvet görünür.
Gecenin sessizliği sükûnet verir kimine,
Kuşların ötüşü bile değişmiş,
seni düşünürken fark ettim bunu.
Sen bana kim bilir kaç kuş uçuşu uzaktasın,
ama sabah kalkınca pencerene kulak ver,
ben sana bir kuş ötüşü kadar yakınım.
Duvarlar konuşuyor, hâl hatır soruyor,
sessiz bir çığlık var sanki kulaklarımda.
Samimiyetsizlik var biraz dileklerimde,
karyolam samimiyetsizliğimden vuruyor.
Dolabım bıkkın, kitaplığım nâhoş;
Hissetmediğim aşkın acısını çekerim ben,
yaşamadığım fakirliğin isyanını ederim.
Kaybetmediğim bir yakınımın
ölümünü kabullenmeye çalışırım.
Ama yaşadığım acıyı tarif edemem.
Açlıktan ağlayan bir çocuğun,
karanlıkta gözyaşı görünmez.
Delik deşik olmuş bir gocuğun,
hesabı nasıl verilir, bilinmez.
Bir şeyler yapmamız gerek,
Yokluğunu anlatmak için
önce varlığını anlatmam gerek;
varlığını anlattığımda da ellerim titrer,
gözlerim dolar benim.
Onu da beceremem ki.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!